42. Bölüm
Dilan Özçelik / SAFİR / 41.BÖLÜM: KAÇMAK

41.BÖLÜM: KAÇMAK

Dilan Özçelik
dilanzclk

MULTİ: LAL BARBAS1

 

Hıçkırıklarım iç çekişlere dönene kadar annemin kollarının arasına sığınmaya devam ettim. “Sil artık gözyaşlarını, ne kadar o aileye gelin olmanı istemesem de en azından artık Boran’la evlisin. Seni sen olduğun için seven biriylesin. Arslan’la bu şekilde ayrılıp bu durumlara gelmeni elbette istemezdim ama seni Boran’a kavuşturan yol, böyleymiş. Yapacak hiçbir şey yok.”

 

“Boran’ın canını bilmeden ne kadar çok yakmışız.” Dedim, yutkunamadım bile. “Sar o zaman yaralarını Dila. O seni nasıl sarıp sarmaladıysa, sende aynı şekil sarıl. Herkes Arslan’la yatıp kalktığı söyleyip bir ton dedikodu yayarken o çocuk yine de vazgeçmedi senden. O yüzden sende artık geçmişinle değil artık geleceğinle ilgilen. Eminim ki Boran en büyük destekçin olacaktır.”

 

“Öyle yapacağım.” Dedim yüzümü göğsünden silip gözyaşlarımı silerken. “Eğer bu davada ona bir şey olmazsa tabi.”

 

“Olmayacak, sabırlı ol.” Diyerek saçlarımı yüzümden çekti. “Ama olursa da…” Ona bir şey olma ihtimali beni göğsümden yaraladı, bıçak saplanmış gibi bir ağrıyla yüzümü buruşturdum. “Biliyor musun anne, Boran bana bir şey olursa bebeğini de al git buradan dedi, ailesi hamile olduğumu bilmiyor. Söylemedi, hesabıma tonlarca para gönderip eğer bana bir şey olursa buralardan kaç git, Töre için değil kendin için yaşa bu saatten sonra dedi.”

 

“Şaşırmadım.” Dedi annem, Boran’ın karakterini benden daha iyi biliyordu. “Ama bu en son seçeneğiniz.” Diyerek omzumu sıvazladı. Yüzümdeki saçları geriye doğru itekleyip “Hadi git yüzünü yıka ve Boran’a yakışır bir hanımağa ol.” Dedi. Yüzümü ellerimle silerken ayaklandım, anneme son kez gülümseyerek banyoya doğru giderken derin nefesler alıp veriyordum. Arslan, nasıl yapabilmişti bunu, nasıl kıymıştı Boran’a. Oysa Boran onun için vazgeçmişti benden.

 

Adımlarımı kendi odama çevirirken bir üst kata tırmandım. Üst katta benim ve Kaya’nın odası vardı, Karan’la birlikte kalıyorlardı. Merdivenlerin sonuna geldiğimde görüş açıma ilk önce Larin ve kucağındaki küçük Arslan girerken hemen önünde üstü çıplak bir şekilde duran Kaya’yı görmemle duraksadım.

 

“Kaç defa diyeceğim, Arslan’ı gezdiriyordum diye. Niye laftan anlamıyorsun, ne diye seni dikizleyeyim?” Larin ona bakmaktan çekinerek gözlerini öfkeyle Kaya’nın gözlerine saplamıştı. “Bilmem, çok çıkıyorsun karşıma, Canımı sıkıyorsun Safir kızı.”

 

“Görme o zaman beni, çevir başını başka tarafa. Sanki bilerek karşına çıkıyorum. Çok meraklıydım sana sanki! Asıl sen çıkma karşıma. Beni görünce çevir yolunu!”

 

Larin Kaya’nın omzuna çarparak onu iteklediğinde bir adım geriledim ve geldiğim gibi geri inerek bir alt kattaki lavaboya girdim. Bunların kavgası ölene kadar bitmezdi ateş ve barut misali ne zaman bir araya gelse parlıyorlardı.

 

Lavaboda elimi yüzümü yıkayıp kendime geldikten sonra salona döndüm. Kahveler gelmişti, babam hazırlanıp geri dönmüştü. Onlarla bol bol vakit geçirdikten sonra kızlarla toplanıp evin yolunu tuttuk. “Lal’ide alıp öyle gidelim.” Diye seslendim Tarık’a. Boran yeniden onu dikmişti kapıma. Eli iyileşmiş gibi görünüyordu. “Emredersiniz hanımım.” Diyerek okulun yolunu tuttu. Tam okul çıkış saatinde kapıya vardığımızda Tarık okulun karşı yoluna park ederek, dışarı çıktı. Benimde gözüm kapıdaydı. Yaklaşık bir on dakika beklediğimiz sırada okul hızla boşalmaya başlamıştı. Cebimden telefonu çıkarıp Lal’i aradım fakat açmadı. Biraz daha bekledik ama görünürde yoktu.

 

“Bir okulu kontrol etmeye gidebilir misin Tarık, 7/d olması lazım sınıfı.”

 

Tarık başıyla beni onayladıktan sonra okula girdi, geri döndüğünde eli boştu. “Son derse girmemiş hanımım. Karnım ağrıyor diye izin istemiş.”

 

“Ne?” diyerek telaşla kızlarla birbirimize baktık. Tekrar onu aradım ama açmıyordu. Başımızda Yaman gibi bir bela varken endişelenmem imkansızdı. Tam o sırada telefonum çaldı. Arayan Boran’dı.

 

Telefonu açarak kulağıma dayayıp “Boran.” Derken derin bir nefes verdim. “Korkma Lal burada, Davran’ı görmeye gelmiş. Birazdan ben getireceğim onu.”

 

“Ne yapmış ne yapmış?” derken sinirle ellerimi saçlarıma daldırdım. “Devran’ın yanında şu an, gizlice girmiş içeri. Bende yeni fark ettim. Merak etme iyi, telaş yapma.”

 

“Bu kız kafayı yemiş.” Derken sesim öfkeliydi. “Ablasına çekmiş, yapacak bir şey yok.” Diyen Boran sesinde imayla kaşlarımı çattım. “Ben göstereceğim ikinize de, hele siz bi gelin eve.”

 

Boran güldü, gülüşünün sesi o kadar çok hoşuma gitti ki. “Böyle dersen gelmeyiz. Zaten Larin sizdeydi. Siz alın onu, Lal’de zaten Devran’a kaçmış gelmiş.”

 

“Boran!” diyerek kızdım. “Konuşma şöyle!”

 

“Ben konuşmasam ne olacak. Kardeşin kaçmış gelmiş kardeşimin yanına. Şimdi bir duyulsa ortalıkta… Bak bakalım neler oluyor…”

 

“O yüzden sus diyorum. Biri duyup yanlış anlayacak.” Lal daha küçücüktü. Devran’a aşkından değil, ona bir can borcu olduğu için gidip görmek istemişti. Yani öyleydi, öyle olduğunu düşünmek istiyordum. “Tamam tamam, hemen çıkarma pençelerini.”

 

“Kardeşimi hemen getir Boran.” Diyerek telefonu kapattığımda kızlar merakla bana bakıyordu. Üstün körü onlara anlatıp geri konağın yolunu tuttuk. Lal’e çok kızgındım eve gelince çekeceği vardı benden. Durup dururken laf veriyordu insanların ağzına. Kimse çocuk deyip geçirmezdi bile. Hemen çamur atar izini de umursamazlardı.

 

Yolda giderken Larin birkaç defa dönüp arkasına bakınca bende döndüm baktım. Ardımızda bir araba geliyordu, yirmi metre kadar mesafeyle peşimizdeydi. “Ne oldu?” diyerek dirseğine dokundum. “Hiç, okuldan beridir peşimizde aynı araç var. Yaman’dan dolayı ister istemez biraz tedirgin oluyorum. Artık arkasında adam kalmadığı için gücünün yetebileceğine saldıracak diye düşünüyorum, bu yüzden de korkuyorum.”

 

“Onun bize de gücü yetemez.” Diyerek kolunu sıvazladım. “Merek etme, peşimize takılacak kadar canına susamamıştır.”

 

Bana endişeli bir bakış atarak önüne döndüğünde neyse ki arkamızdaki araç peşimizden gelmeyi bırakmıştı. Ya tamamen yabancı biriydi ya da Yaman onu fark ettiğimizi fark ederek yolunu değiştirmişti. Sağ salim bir şekilde eve vardığımızda herkes odalarına çekilse de ben camın önünden Lal ve Boran gelmesini bekledim. Yaklaşık bir saat sonra kapıda göründüklerinde üzerime ceketimi giyerek kapının önüne çıktım.

 

Lal beni kapıda görünce korkuyla Boran’a baktı. Boran bıyık altından sırıtarak bana bakıyordu. Kollarımı göğsümde kavuşturup “Lal hanım, hoş geldiniz.” Dedim.

 

“Abla valla bak kötü bir şey etmedim. Sadece Devran abiyi görmek istedim, valla bak! Kızma lütfen…”

 

“Sen hele gir bir içeri, ben sana göstereceğim.” Kapının önünü biraz açarak “Çabuk!” diyerek kükredim. “O bacaklarını kırayımda bir daha gidebiliyor musun bakalım Devran abine!”

 

Boran sus pus kesilmişti, Lal arkasından sıvazlanarak önümden hızla geçip, odasına kaçtığında hedefimde bu kez Boran vardı. “Sen ne gülüyorsun bıyık altından?” dediğimde yavaş adımlarla önümde durana kadar yürüdü. “Kızınca da çok güzel oluyorsun sen.”

 

Gözleri hayranlıkla gözlerimi bulduğunda bütün öfkem tuzla buz oldu. İstemsizce gülümsedim. “Güzel miyim?” dedim mayışmış bir sesle. Dudağının kenarı hafifçe kıvrıldı, başını aşağı yukarı sallarken “O kadar güzelsin ki, gözlerimi senden alamıyorum.” Dedi.

 

“Sadece güzel olduğum için mi sevdin beni?” derken yalandan bir ifadeyle kaşlarımı çatmıştım. Başını iki yana sallarken parmak uçları parmak uçlarıma dolandı. “Hayır, sen, sen olduğun için güzelsin. İnadınla, cesaretinle, aklınla, öfkenle ve şefkatinle, Zarafetinle… Her şey sen olduğun için bu kadar güzel.”

 

Parmak uçlarımla parmak uçlarına tutunduğum sırada başımı omzuma doğru eğerek gözlerini inceledim. Yalan yoktu, dürüsttü sözlerinde. “Teşekkür ederim.” Dedim, ama bende seni seviyorum demek istiyordum. Erken miydi, bilemedim ve sustum. Boran sırttı.

 

“Teşekkür mü edersin sadece?” derken yüzüme doğru eğildi. “Başka ne istersin?” diyerek tek kaşımı kaldırdığımda “Seni.” Diye fısıldadı. “Çok doyumsuzsun.” Diyerek kaşlarımı çattım. “Sana karşı doymam mümkün değil, Safir.” Diyerek anlımdan öptü. Dudakları hala alnımın üzerindeyken “Yarın akşam işin var mı?” diye sordum.

 

Üzerimden çekildi. “Var.” Dedi, Ne işin var der gibi gözlerinin içine baktığımda “Baban bizi iş yemeğine davet etti.” Dedi, derin bir nefes verdim. “Bende aynı şeyi söyleyecektim.” Dedim.

 

“Kıyafetin var mı?” diye sordu. “Bulurum bir şeyler, uydururum.” Dediğimde “Olmaz öyle, işin yoksa gel çıkalım sana kıyafet bakalım.” Dedi. Kısa bir an düşündüm, ne işim olacaktı ki. Hızla başımı aşağı yukarı sallayıp “Bekle, çantamı alıp geliyorum.” Diyerek geri içeri girdim. Kabanımı da giyerek çantamı elime alıp geri döndüm.

 

Boran ellerimi ellerinin arasına alarak aracına götürürken Tarık bize kapıyı açtı. Boran “Ben süreceğim, sen burada bekle.” Diyerek beni ön tarafa oturturdu, kendisi de şoför koltuğuna geçtiğinde çantamı kucağıma aldım. Yol boyunca kendimi onu izlemekten alı koyamadım.

 

“Yaman’dan bir haber yok değil mi?” diye sorduğumda yüz ifadesi gerilmişti. “Yok, toz oldu sanki. Uzun bir süre saklandığı delikten çıkmaya cesaret edemez. Bütün evlerine, işyerlerine çöktük, iş bağlantılarını kopardım. Kimse onlarla çalışmaya cesaret edemez. Poliste peşinde, kaçak bir şekilde yurt dışına çıkmadıysa buralardır, yakında çıkar kokusu.”

 

“Evimize dönme vakti geldi mi o zaman?” diyerek, masum bir ifadeyle gülümsedim. “Eve mi dönmek istiyorsun?”

 

“Sana dönmek istiyorum.” Dedim, bir an yüzüme bakıp tekrar önüne döndü. “Böyle dersen ben zaten seni bırakamam.”

 

“Bırakma o zaman kocam.” Dedim cilveli olduğunu düşündüğüm bir ses tonuyla. Boran güldü, benden böyle hareketler beklemediği için şaşkındı. “Bırakmam karımmm.” Dedi uzatarak.

 

 

Bölüm : 18.02.2025 23:02 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Dilan Özçelik / SAFİR / 41.BÖLÜM: KAÇMAK
Dilan Özçelik
SAFİR

91.54k Okunma

4.83k Oy

0 Takip
68
Bölümlü Kitap
1. BÖLÜM ARSLAN SAFİR'İN ÖLÜMÜ2. BÖLÜM: KARARKARAKTERLER3.BÖLÜM : KAÇIŞ4 BÖLÜM: DİLA SAFİR5.BÖLÜM: BORAN SAFİRİN KARISI DİLA SAFİR6. bölüm: KUMA7.BÖLÜM: SENİN KAPINA ÖLMEYE GELDİM8.BÖLÜM: KAVUŞMAK9.BÖLÜM :İNTİHAR10.BÖLÜM: YAMAN ÇINAR11.BÖLÜM: KANA KARŞI12. BÖLÜM: "Vurmazsan karım değilsin."13.BÖLÜM: YENİLGİ14.BÖLÜM: CEHENNEMİN DİBİ15.BÖLÜM: SİLAH16.BÖLÜM: KATİL17.BÖLÜM: NEFES18.BÖLÜM: DUA19.bölüm: Yalancı20.BÖLÜM: İNATÇI21.BÖLÜM: DEDİKODU22.bölüm : BACIM DİYECEKSİN23.BÖLÜM: YILLAR ÖNCE24.BÖLÜM:ZİNCİR25.BÖLÜM: KONU SEN DEĞİLSİN26.BÖLÜM: YARA27.BÖLÜM: BOŞ OL28.BÖLÜM: EV29.BÖLÜM: KARIM30.bölüm31.BÖLÜM: CENNET32.BÖLÜM: SEVDİM33.BÖLÜM:NİNNİ34.BÖLÜM:LAL35. GİDİP DE DÖNMEMEK36.BÖLÜM: MAHVETMEK37.BÖLÜM: YANALIM O ZAMAN BORAN AĞA38. BÖLÜM: BERDEL39.BÖLÜM: KARDEŞ40.BÖLÜM: GERÇEKLER41.BÖLÜM: KAÇMAK42.BÖLÜM: ZARİF43.BÖLÜM: İMKANSIZ44.BÖLÜM: LARİN VE KAYA45.BÖLÜM:KURBAN46.BÖLÜM:ALDATMAK47.BÖLÜM: DAVRAN SAFİR48.BÖLÜM:İHTİLAL49.BÖLÜM: ARTIK KARIM DEĞİLSİN50.BÖLÜM: SAFİR KIZI51. BÖLÜM: ŞEHİR52.BÖLÜM:DOĞUM53.BÖLÜM: DÜĞÜM54.BÖLÜM: AFFETMEYECEĞİM55.BÖLÜM: HİÇBİR ZAMAN56.BÖLÜM: BARBAS GELİNİ57.BÖLÜM:DELİRİYORUM58. ZALIMIN KIZI59.BÖLÜM: İTİRAF60.BÖLÜM: GÜZEL OLAN SEDACE SENSİN61.BÖLÜM:SENİ SEVMEK KADAR İMKANSIZ DEĞİL62.BÖLÜM: KARDEŞİMSİN63.BÖLÜM:TORUN64.BÖLÜM:MEYDAN65.BÖLÜM:HÜKÜM66.BÖLÜM:İNANMAK67.BÖLÜM: GİDEMEM
Hikayeyi Paylaş
Loading...