

Dila’dan…
Kadın olmak zordu, dünyanın en yüce varlığıyken aslında hiçbir kıymetimizin olmadığını erkeklerin adamlığı söz konusu olduğunda çok iyi anlıyorduk.
Onlar adamlıklarını gösterecek diye kadın olmak bir hiç oluyordu. Kurban oluyorduk bir dava uğruna. Bedel oluyorduk, mal oluyorduk. Yaşasınlar diye öldürülüyorduk.
Kadın olmaktan nefret etmek zorunda kalıyordum.
“Sakin olur musun?” Dakikalar sonrasında dudaklarım arasından çıkan tek şey bu olmuştu. Boran bir cehennem gibi fokur fokur kaynıyordu. Babam, babası ve annem. Herkes çıldırmış durumdaydı. Kaya öyle büyük bir hata yapmıştı ki, bunun bedelini Lal ödeyecek diye ödüm kopuyordu.
“Sakin mi olayım?” Boran sonuna kadar yüklendiği gaz pedalından öfkesini çıkarırken bir an bana bakıp tekrar yola döndü. Bütün araçlar arkamızdan bize yetişmeye çalışıyordu. “Bu nasıl iş lan? Adımız beş paralık ettiler.” Diyerek öfkeyle soluduğunda başımı iki yana sallayarak başımı geriye yasladım.
“Bir şey yaptıkları yok Boran! Kaya kardeşini o manyağın elinden kurtardı diye suçlu mu oldu?”
“Uygunsuz yakalandıklarını herkese yaydılar, Doğru yada yanlış herkes duydu. Bütün şehre yayıldı dedikodu. Larin’in hayatı bitti farkı da mısın Dila?” Yaman’ın şerefsizliğinin bedelini niye benim kardeşim ödeyecekti?
“Ne yapacaksın, Kaya kardeşini kurtardı diye boğazına mı yapışacaksın!” Boran sinirle çenesini kavrarken “Sus Dila!” diye kükredi. Gerçekleri duymak hoşuna gitmiyordu tabi. “Susmayacağım. Kardeşimin hayatını mahvetmene izin vermem.”
“Ben kardeşimin iki paralık olan namusuyla yaşamasına izin mi vereyim?” Derken kendini sakinleştirmeye çalışıyordu ama söz konusu değildi. “Oda sizin sorununuz.” Derken sesim dümdüzdü. Boran aile evimizin kapısında durduğunda hızla emniyet kemerimi çözdüm. Boran araçtan indiği gibi kapıyı yumruklamaya başladı, hemen ardımızdan yaklaşan araçlardan ailelerimiz dökülürken Boran’ın bileğini sarıldım. Bileğimdeki elini hissettiği gibi elimi sertçe itekleyerek açılan kapıdan bir hışımla girdi.
Babam Boran’a “Sakin ol Boran…” diyerek uyardığında Sevda hanım ve Yusuf bey en az Boran kadar öfkeli bir şekilde yangına körükle giriştiler. “Kızımızın namusunu iki paralık ettiler, nasıl sakin olalım.” Diyen Sevda hanım göz ucuyla bana baktığında, dümdüz bir ifadeyle gözlerinin içine baktım. Bu kadından da ömrüm boyunca nefret edecektim. Annem ayılıp bayılıyordu. Kaya için kurduğu hayaller bambaşkayken şu an düştüğü duruma inanamıyordu. Safir’lerden nefret eden kadınının kanının onlara bu kadar karışacak olması kabul edilir değildi.
“Ah Kaya ah!” dediğini duydum annemin. Hicran onu ayakta tutmak için elinden geleni yapıyordu. Miran Boran kadar olmasa da oda en az Boran kadar ateş almıştı. “Açın lan kapıyı. Kaya… Larin… Açın şu kapıyı!”
Boran’ı durduramayacağımı bilerek geriye çekildim ve Kaya’nın açtığı kapıya diktim gözlerimi. Hemen arkasında Larin ve Lal vardı. Larin berbat haldeydi. Kendimi onun yerine koymak istemeyeceğim kadar kötü görünüyordu.
Boran Kaya’yla karşı karşıya kaldığı an belinden çıkardığı silahı Kaya’nın yüzüne tutarak öfkeyle tısladı. “Ne yaptın lan sen.”
Kaya ona dikilen silaha dümdüz bir bakış attı. “Böyle mi teşekkür ediyorsun?” Dedi sakin bir sesle. Boran iyice çıldırdı. “Teşekkür mü bekliyorsun birde Lan.”
Kaya anneme baktı, daha sonra bana. Başımı iki yana sallayarak ne yaptın sen der gibi gözlerinin içine baktım. “Öyle, kardeşini kurtardım Yaman piçinin elinden. Sen gelip teşekkür edeceğine kapıma dayanıp üstüne birde suratıma silah çekiyorsun. Tabi, Boran ağa elinde silah almadan adamlığını ortaya koyamayacak değil mi?”
Boran hafifçe gülümsedi. “Kaya seni öldürürüm.” Miran Boran’ın arkasından yaklaşarak ikisin arasına girmeden yanlarında durdu. “Seni delik deşik ederim.” Kalbim acıyla burkuldu. Kaya umursamayarak omuzlarını dikleştirdi. “Yap yapabiliyorsan. Hodri meydan.” Dedi, korkusuz bir sesle.
Boran silahının ucunu Kaya’nın göğsüne yaslarken Yusuf bey sonunda susmayı bırakarak oğluna bağırdı. “Boran, Miran… İndirin silahlarınızı. Böyle hiçbir şeyi çözemeyiz.”
Kaya’nın arkasından önüne geçen Larin abisine yalvaran gözlerle baktı. “Abi Kaya’nın hiçbir suçu yok. O beni kurtardı… Yemin ederim bana dokunmadı, yaklaşmadı.” Bunu Boran’da biliyordu ama umurunda olan bu değildi. Umurunda olan haklarında çıkan dedikoduların önüne geçemeyeceği ve asla durdurmayacağıydı. “İki paralık ettin bizi Larin.” Boran koluna sarıldığı kardeşini nefretle sarstığında Kaya “Bırak Lan kızın kolunu.” Diyerek hızla Larin’i kendine çekti ve arkasına alırken bu kez o da silahını çekerek Boran’ın karşısına dikildi.
“Daha sen inanmıyorsun kardeşine milleti nasıl susturacaksın.” Derken iğneleyici bir şekilde Boran’ı süzdü. Kalbim bu görüntüye dayanacak kadar güçlü değildi. Kocam ve kardeşim birbirine silah çekmiş, ölümle burun buruna gelmişlerdi.
Boran kaskatı bir sesle bir kardeşine bir Kaya’ya baktı. “Sen susturacaksın Lan herkesi. Larin’e evleneceksin.” Dedi.
Annem “Hayatta olmaz.” Diyerek bağırdığında “Boran saçmala.” Diyerek bende araya girdim. Babam sessizdi, başına gelecekleri biliyordu. Bende öyle.
“Bu kardeşini ikinci satışın Boran ağa.” Dedi Kaya keskin bir şekilde. “Bu mu verdiğin kıymet kardeşine.”
Boran hırıltıya benzer bir ses çıkardı. “Kardeşime değer vermiyor olsaydım şu ikinizde yaşamıyor olurdunuz.” Dedi, Larin’in göz yaşları daha da artı. “Ha ben evlenmem dersen de önce Larin’i sonra seni öldürmek zorunda kalırım.” Larin hıçkırarak ağlıyordu, hayatının Kaya’nın iki dudağının arasından çıkacak cevaba bağlı olduğunu biliyordu. Kaya babamla göz göz geldi. Babamla sözsüz bir şekilde anlaştıklarında, anneme özür dilercesine bakıyordu. Yavaşça göz ucuyla Larin’e baktı. Kaya’yı azcık tanıyorsam Larin’in hayatının mahvolmasına asla izin vermeyecekti.
“Tamam, evleneceğim Larin’le.” Dedi.
Başım dönüyordu artık. Tutunacak bir yer arıyordum. Annem “Kaya saçmalama, Kaya hayatta izin vermem.” Diyerek bağrındığın da babam onu susturmaya çalıştı.
“Ama o kadar, karşılığında adetlerin gerektiği kadar mal dışında hiçbir şey alamazsın.” Diyen Kaya’nın aklındaki şey Lal’di ama bilmiyordu ki ki Boran da tek derdi Lal’di. “Öyle bir dünya yok Kaya.” Diyen Boran Lal’i göz hapsine aldı.
“Lal’i Devran’ vereceksiniz. Larin’in berdeli olarak Lal bizim gelinimiz olacak. Kıza karşı kız. Yoksa kıza karşı kan almak zorunda kalırım.”
“Ölürüm de Lal’i almanıza izin vermem.” Diyen Kaya tıpkı Boran gibi silahını onun göğsüne yasladı. “Ablamı size kurban ettim zaten. Zorla istemediği biriyle evlendirmek zorunda bıraktık. Kardeşimi asla etmem. Lal daha çocuk lan, nasıl konuşursun böyle?”
“Öl o zaman Kaya.” Diyen Boran çok acımasızdı. Ondan bir an nefret ettiğimi düşündüm. Boran’dan etimle kemiğimle nefret ettim. Karnımdaki ona ait olan kandan bile utandım. “Öldür Lan! Senden mi korkacağım. Bir senden bir benden. Hepimiz ölene kadar gider bu mevzu ama Lal’i ne kendim için kurban ederim ne de kardeşin için.”
“Boran yeter!” diye bağırdım. “Yeter artık, Lal daha küçücük. Sen kafayı mı yedin? Kaya Larin’i kurtardı diye iki kardeşimin hayatını mahvedemezsin. Benimkini mahvettin ama Lal’e dokunmanıza asla izin vermeyiz.”
Boran bana bir yabancıymışım gibi baktı ve “Kes sesini Dila.” Diye bağırdı. Kaya yine öfkeyle “Bağırma lan ablama.” Dediğinde Boran Kaya’ı göğsünden itekleyerek kapıya yapıştırdı. Baran hızla yanlarına koşup Boran’ı omuzlarından çekerek Kaya’ya yardım etmeye çalıştı. “Sana burada verecek kız Yok Boran.” Dedi oda tepkisini koyarak. Lal korkuyla koşarak yanıma gelip “Abla, abimi öldürecekler.” Dediğinde, sesindeki korku beni mahvetti. Şu an tek isteğim Lal’i de alıp defolup gitmekti. En uzak neresiyle oraya gidecektim.
Boran isteğinde ısrarcı olmaya devam ederse en sonunda yapacağımda bu olacaktı zaten. Lal’i de alıp çekip gidecektim. Sıkı sıkıya Lal’e sarıldım.
Larin yeniden ikisinin arasına girerek “Öldür beni abi.” Dedi. “Öldür, benim yüzümden on iki yaşındaki bir kız çocuğunun hayatını mahvetmenize izin vermem.” Dedi perişan bir halde.
“Bunu, ananın dizinin dibinden ayrılmadan önce düşünecektin Larin.” Diyerek kardeşinin üzerine yürüdü bu kez de. Bu gecenin sonu hiç yokmuş gibiydi. Sanki hiç sabah olmayacak gibi. Larin abisinin elindeki silahın yönünü kendine çevirdi. “Vursana abi, ne duruyorsun?”
Kaya “Sakın.” Dedi. Larin yeniden kendine çekerken “Sakın, benim evimde ona zarar vermeyi aklının ucundan bile geçirme.” Dedi uyarıcı bir sesle. Larin öne geçmek için çırpınsa da Kaya izin vermedi. Boran sıkılmış bir vaziyette bu kez babama döndü. “Mehmet ağa, ya seve seve ya da zorla. Yarın toplayın aşiret ağalarını. Verecekleri kararı sizde en az benim kadar iyi biliyorsunuz. İstediğiniz kadar direnin ama olacak olan bu. Kaya ve Larin evlenecek. Sizde seve seve Lal’i Devran’a vereceksiniz. Yaşı geldiğinde, okulu bittiğinde bizim gelinimiz olacak.” Dedi, vazgeçmeyeceğini açıkça belli ederek.
Biliyorduk verilecek kararı. Boran’da buna güveniyordu zaten. Törelerin ondan yana olduğunu bildiği için bu acımasız davanın ateşini körüklüyordu.
“Bilirim Boran ağa, senden iyi bilirim töremizi de davamızı da. Oğlum kardeşini kurtardı. Suçsuz olduğu halde kardeşinle evlenmeyi de kabul etti ama Lal daha küçük, Lal günahsız. Ben kızımı size kurban etmem.”
Boran saygısızca güldü. “Diğer kızını nasıl ettiysen küçük kızını da öyle edeceksin. Yoksa ne oğlunu sağ bırakırım ve de soyunu sopunu.” Farkında olmadan en çok beni yaralamıştı Boran. Ben vazgeçilmiş olandım. Bile bile canımı yakıyordu. Kırgınlıkla dolan gözlerimi kırpıştırdım ve Lal’e daha sıkı sarıldım.
Kaya “Elinden geleni ardına koyma!” dediğinde Boran elindeki silahı havaya kaldırarak üst üste sıkmaya başladı, son bir kurşun kaldığında durdu ve Kaya’nın tam alnına yasladı namlunun ucunu. Kokuyla sıçradığımız yerde Lal’in kulaklarını kapatarak göğsüme sakladım. Kaya gözlerini Boran’ın gözlerine dikti. “Seni yaşatır mıyım sanıyorsun?” Derken, sesi kaskatıydı. O silahı sıkacaktı, beni bizi düşünmeden o kanı akıtacaktı.
Babam “Dur.” Diyerek bağırdı. Boran’ın durmayacağını oda anlamıştı artık. “Kabul, dur.” Fakat babamın en büyük zaafı oğullarıydı. Kanı dökülmesin diye her şeyi feda ederdi. Beni nasıl ettiyse Lal’i de öyle kurban edecekti kendilerine. Annem babamın sözüyle ayılıp bayılırken Boran aldığı zaferle birlikte geri çekildi. “Fakat Lal okulunu bitirmeden evlenmeyecekler.” Diye şart koysa da bunun hiçbir kıymeti yoktu artık.
Lal korkuyla belime sarılırken düşündüğüm tek şey onu kaçırmaktı. En yakın zamanda, fırsatı bulduğum ilk an kardeşimi alıp gidecektim. Onlar bizden nasıl vazgeçtiyse bizde onlardan vazgeçecektik. Boran’dan koşarak kaçacaktım. “Baba ne diyorsun sen.” Diyen Kaya’yı babam sert bir şekilde susturdu. “Kaya ve Larin’de en yakın zamanda evlenecekler.”
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 98.95k Okunma |
4.97k Oy |
0 Takip |
68 Bölümlü Kitap |