59. Bölüm

58. ZALIMIN KIZI

Dilan Özçelik
dilanzclk

Boran’ın iri cüssesinin yarısı Devran’ın üzerinde diğer yarısı Tarık’ın üzerindeydi. Başı önüne düşmüş, yıkık bir haldeydi.

 

 

“Yenge, mahvetti bizi.” Diyerek sert bir nefes verdi Devran. “Sabahtan beri içiyor, bayılana kadar durmadı.” Diyen Devran’ın Boran’la geçirdiği akşamın zorluğunu yüzünden anlayabiliyordum.

 

“Odaya çıkaralım.” Dedim, ne yapacaktık ki başka. Zil zurna sarhoş olmuştu. “Lal ablacım sende bir türk kahvesi yap getir.” Diyerek onlardan önce basamakları çıkmaya başladım. Aynı anda da Cemile hanıma sesleniyordum. “Cemile hanım Cesur size amanet.”

 

“Tabi hanımım.” Dediğini duydum Cemile hanım’ın. Boran’ın nefes alıp almadığını bile hissedemiyordum. Ciddi anlamda bayılmıştı.

 

 

Devran ve Tarık, Boran’ı sürükleyerek çıkarırken hızlıca kapıyı açıp yatağı düzeltip. Çocuklar içeri girer girmez Boran’ın kalıplı vücudunu yatağa atmışlardı bezmiş bir halde. “Sen çıkabilrsin.” Dedi Devran soluk soluğa geri çekilirken, Boran’ın kafasının altına yatağı çekerek ayakkabılarını çıkardım. “Nasıl geldi bu hale?” derken, göz ucuyla Devran’a baktım.

 

“İşe geldiğinden beri içiyor, durmadı. İçtikçe içti. Bir şey demedi. Sadece bayılmak üzereyken ha bire senin adını sayıklayıp durdu. Birde şey dedi…”

 

“Ne dedi?” dedim sertçe. Eve sarhoş gelmesi sinirimi bozmuştu. Artık bu evde bir çocuk vardı. Böylemi örnek olacaktı oğluna. “’O kadar kolay mıydı beni öylece bırakıp gitmek*’ dedi. Sanırım hala aklı gitmeye çalıştığınız günde.”

 

 

Devran bakışlarını benden kaçırıp ensesini kaşıdı. “Anladım.” Diyerek uzatmadım. Uyanınca hesaplaşacaktım nasıl olsa bey fendiyle. Lal birkaç dakika sonra elinde fincanla içeri girdiğinde, Devran’a bakmaktan çekinerek yanıma geldi fakat Boran’ı uyandırıp ona kahveyi içirmek şu an için imkansızdı.

 

“Boran’a içeremeyiz şu an, sen kahveyi Devran’a ikram et.” Dedim. Lal beni başıyla onaylayarak mecburen Devran’a döndüğünde Devran abisini taşıdığından dolayı ağrıyan omuzlarını silkerek duruşunu dikleştirdi. “Sağol kardeşim.” Derken istemsizce kaşları çatılmıştı. Abi ve kardeş, birbirlerine berdel olarak verilmişlerdi ama onlar abi ve kardeş diyorlardı. Devran hafifçe öksürdü. “Ellerine sağlık.”

 

“Afiyet olsun Devran abi.”

 

Bu duruma sebep olan kocama sert bakışlarımı tekrardan diktim. “Abla Karan gelmek üzereymiş, ben çıkarım birazdan.” Lal’in çekingen sesiyle derin bir nefes aldım. “Tamam ablacım.” Gülümsemeye çalıştım ama çok zordu. Devran kahvesini tek seferde kafasını dikti. Bu tavrı dikkatimden kaçmazken “Bende gidiyorum yenge, bir şey olursa ararsın.” Demesiyle tek kaşımı kaldırarak gülümsedim.

 

“Tamam, ararım.” Lal Devran’ın ona açtığı kapıdan geçerken, ardımızdan kapanan kapıyla sinirle tekmemi Boran’ın ayağına geçirdim. “Nefret ediyorum senden, nefret!”

 

 

“Dila!” diyen bir mırıldanma döküldü dudaklarından. “Dila kadar başına taş düşsün!”

 

“Dila.” Dedi aynı şekilde. Bitik bir haldeydi. Gözlerini bile açamıyordu. “Hala Dila diyor!” diyerek bir kez daha tekme attım ayağına. “Dila sen misin?” ağzında kelimeler yuvarlanırken hıncımı alamayarak bir kez daha vurdum. Attığım tekmeleri bile hissetmiyordu. “Kes sesini yat zıbar, seninle kendine gelince görüşeceğim.”

 

“Kendimdeyim ben.” Dedi, gözlerini açmaya çalıştı ama beceremedi. “Belli.” Dedim gözlerimi devirirken. “Dila, canım çok yanıyor” Dedi boğuk bir sesle.

 

Canı yanan sadece sen değilsin. “Yansın.” Dedim, umursamaz bir şekilde. “Cayır cayır yansın”

 

Gözünün birini zar zor açtı. “Zalımın kızı.” Dedi, eli başına gittiği gibi alnını ovuşturmuştu. “Konu ben olunca kalbin taş kestiği için mi öylece bırakıp gittin beni, hiç sevmedin mi beni?”

 

Bu kadar açık konuşmasını beklemediğim ilk önce şokla sarsıldım. Onu sevmiş miydim? Sevseydim gidebilir miydim?

 

“Seni sevmeme izin vermedin ki, Önce karın yaptın, sonra karnıma çocuğunu yerleştirdin sonra beni dört duvarın arasına hapis ettin. Sen olsan seni sever miydin?” ansızın gözlerime dolan yaşlarla ellerimi yumruk yaptım. “Söylesene Boran Safir, sen olsan seni sever miydi?”

 

Kirpiklerinin arasından gördüğüm kehribarlarını yüzüme çevirdi. Sorum kendisini yargılamasını sağlamıştı belki de. Diğer gözünü de zar aralayıp kalkmaya çalıştı. Düşecek gibi olduğunda elim hızlıca eline kaydı. Gücüm onu tutmaya yetmezken, başıyla beraber sırtı da geri yatağa düşmüştü. Dizlerimi yatağın kenarına yaslayıp son anda üzerine düşmekten kurtuldum. “Başım çatlıyor.” Dedi, kötü bir sesle.

 

“Çatlar tabi, zil zurna çocuklu eve sarhoş geldiğine göre….”

 

“Ben gelmedim ki!” dedi, elimi tutan elimi sıkmıştı. “Devran getirdi, seninle baş edemeyince getirmiş çocuk! Ne yapsın?”

“Başım ağrıyor!” dedi bir kez daha çocuk gibi. “Ağrı kesici verir misin?”

 

“Bir ton alkolün üzerine ilaç kullanacak kadar delirmedin herhalde?” dedim hayret ederek. “Ölürüm işte, daha ne istiyorsun?” Ayy birde tirip atıyordu! Resmen çıldırmak üzereydim.

 

“Çocuğumu babasından edecek değilim.” Dedim. Derin bir nefes verdi, verdiği nefesin alkol kokusu resmen burnumun direğini sızlatmıştı. “İğrenç kokuyorsun!”

 

Hafifçe güldü. Sonra yatağın içinde bedenini yukarı doğru kaydırarak başını yatağın başlığına yasladı. “Duş almam lazım.” Dedi, elimi bırakmış gömleğinin düğmelerini açmaya başlamıştı. “Bu halde nasıl duş alacaksın Boran, yat zıbar sabah alırsın duşunu. Gece gece başımıza iş çıkarma.”

 

“Sen yardım edersin?” dedi, masum olduğunu düşündüğü bir sesle. “Ben sana nasıl yardım edebilirim Boran? Hayvan gibisin!”

 

“Senin ağzın iyi bozuldu.” Dedi, kızgın görünmeye çalışmıştı ama yüzü gözü kaymıştı resmen. “Seni görünce dayanamıyorum.” Dedim Gömleğinin düğmelerini tamamen açtığında uzanıp çıkarması için yardım ettim.

 

“Bana dayanamadığını biliyorum.” Dedi, gömleğini çıkarmak için ona yaklaştığımdan dolayı sesi boğuk bir tonda çıkmıştı. Kollarını sökerken “Tabi?” dedim sert bir şekilde. Çıkardığım gömleği kenara bırakırken “Hadi, uyu artık.” Dedim ve bedenini geriye doğru itekledim.

 

“Beni neden sevmedin?” Belli ki alkol beynini açmıştı. “Senin yüzünden.” Dedim hala yakınındayken. “Ben buyum.” Diye fısıldadı, aldığı cevap canını yakmış olmalıydı. “Ben Boran Safir’im. Koca bir aşiretin başıyım. Kararlar almak zorundayım. Doğru yada yanlış, emrimdeki insanları yönetebilmek için nasıl davranmam gerekiyorsa öyle davranırım.”

 

“Ben senin emrindeki adam değilim Boran.” Sesim yüksek çıkmıştı. “Ben senin karındım.”

 

“Sen benimle zorla evlendirilmiş bir kadındın Dila, benim vermek zorunda kaldığım bir emri uyguladın.” Öyleydi, hâksiz sayılmazdı. Yine töre denilen bir kanunun emriyle onun karısı olmuştum. “Haklısın.” Diyerek yutkundum. “Zorla yapılmış bir evlilikten aşkı neden bekliyorsun öyleyse.”

 

“Beni seversin sandım.” Dedi, yanıldığını belli eden bir gülümseme yer edindi dudaklarında. “Yanılmışım.”

 

“Ben yanıldım.” Dedim karşı çıkarak. “Bu kadar gaddarca davranabileceğini düşünemedim. Töre uğruna beni, kardeşlerini ve kardeşlerimi harcayacağını asla düşünmezdim. Kendimi geçtim. Kendi kardeşlerine nasıl yapabildin. Larin’i nasıl bir cehenneme koydun farkında mısın? Kaya ondan nefret ediyor. Yılları bitti ama hala eli eline bile değmedi.”

 

“O ne demek?” diyen Boran, kendine gelmek için kendini zorladı. Ne demek istediğim gayet açıktı. Ların ve Kaya birlikte olmamışlardı, bu gidişle de imkansızdı. “Ne demek istediğimi sen benden daha iyi biliyorsun.”

“Çarşaf?” diye sordu Boran, sonra öfkeyle yumruklarını sıktı. “Kaya sen değil Boran, kendi kanıyla kirletti o çarşafı. Senin gibi bir kanıta ihtiyaç duymadı!”

 

“Biz seninle kağıt üzerinde evlenmedik Dila hanım.” Dedi Boran sertçe. “Gerçek bir evlilikti. Kaya’nın yaptığı şeyin doğru olmadığını sen benden daha iyi biliyorsun.”

 

“Kime göre doğru?” diyerek güldüm. “Bana.” Diyerek soluklandı. Yüzünden acı çektiği o kadar belliydi ki, alnını sertçe ovuşturdu. “Camı açar mısın, sıcak!” dedi gözlerini açıp kapatıp. Sarhoş olduğu için konular kafasında garip bir hal almış olacak ki, sürekli lafı değiştiriyordu. “Cesur nerede, oğlumu özledim.”

 

“Cemile hanımın yanında, oğlunu bu halde göremezsin!” neyse ki ısrar etmedi. Uygun bir halde olmadığının farkındaydı. “Senin yüzünden.” Dedi. “Senin yüzünden mahvoldum.”

 

 

Yastıklardan birini omzuyla başının arasına alıp gözlerini kapatmıştı. Açtığım camın önüne perdeyi çekerek ışığı kapattım. “Tabi benim yüzümden, başka kimin yüzünden olacak.” Camdan içeri sızan ışığın yansımasıyla yanına yürüdüm. “Pantolonu da çıkarayım?” dedim yine de bu haline dayanamazken. “Olur.” Diye mırıldandı. Yatağın üzerine çıktım, zaten yine bayılmak üzereydi ve artık açıkçası onu çıplak görmek beni utandırmıyordu. Pantolonunu çıkardım ve yatağın üzerindeki yamuk duruşunu düzeltmek için çabaladım. “Duş almak istiyorum.” dedi baygın bir sesle. Duymazlıktan geldim. Kolunu kaldıracak hali yoktu paşamın, duş almaktan bahsediyordu. Bu hali istemsizce yüzümü güldürürken, yanına bağdaş kurarak oturdum. Sarhoşluğundan faydalanmamda sakınca yoktu değil mi?

 

“Bana ilk ne zaman aşık oldun?” yalan konuşmazdı sarhoşken.

 

“İlk gördüğüm an.” Dedi, hiç beklemeden. Onunda yüzünde saf bir gülümseme belirmişti. “Okula adım attığın ilk an, Baban getirmişti seni. Okulun kapısından birlikte girdiniz. Babanı biliyordum ama seni hiç görmemiştim. Yine hava çok sıcaktı, seni gördüm bahçede. Bakmaktan bile korktum ama gözümü senden almak imkansızdı. Ailenle ailemin arası iş hayatları yüzünden çok iyi olmadığını da biliyordum. Başkasının kızı olsan bir an bile beklemez yanına gelirdim ama yapamadım. Cesaretsizliğim yüzünden kaybettim seni.”

 

Beni kazanmadın ki Boran. “Sen fark etmesen de aslında hep etrafındaydım, gözüm hep üstündeydi. Kendimce planlar yapıyordum tabi. Ailenle ailemin arasını nasıl düzeltebilirim diye düşünüyordum. Her akşam eve gittiğimde babama Barbas’larla iş yapsana derdim, babamda kovalardı beni. En büyük rakiple nasıl iş yapacaksın, derdi”

 

“Ama sen yaptın.” Dedim yutkunarak. Yusuf beyin yapamadığını Boran çok iyi bir şekilde becermişti. Arada kardeşlerimizi de harcamıştı ama şehrin en büyük ailelerinden ikisini her şeye rağmen birleştirmişti.

 

“Beni suçladığın kararlarım sayesinde yapabildim bunu.” Dedi. Bir süre daha bayıldı gibi oldu. Sonra mırıltılar döküldü dudaklarından. “Beni mahvettin Dila.” Dedi, o an sesinden ağladığını düşündüm ama yanılmak istedim. “Hayatımın çoğunda sadece seninle sınandım.”

 

İnanamayarak yutkundum, ellerimi yanağına götürdüm ve baş parmağımı gözünün kenarına sürttüm. Gözünün kenarındaki ıslaklık elime bulaştığında göğsüm nefes alamadı sanki. Boran göz yaşı döküyordu. “Sen sevmesen de ben çok sevdim seni. Bir an bile vazgeçmedim bundan. Abimle birlikte olduğunu bile bile, kendimden nefret ede ede sevdim seni. Bir an bile vazgeçmedim seni sevmekten. Bana bu dünyada seninle yandığım bir cehennem verildi. Yemin ederim ki seninle sınandım bu dünya üzerinde, bir sana yenildim bir sana yandım.”

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 29.03.2025 21:21 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Dilan Özçelik / SAFİR / 58. ZALIMIN KIZI
Dilan Özçelik
SAFİR

98.95k Okunma

4.97k Oy

0 Takip
68
Bölümlü Kitap
1. BÖLÜM ARSLAN SAFİR'İN ÖLÜMÜ2. BÖLÜM: KARARKARAKTERLER3.BÖLÜM : KAÇIŞ4 BÖLÜM: DİLA SAFİR5.BÖLÜM: BORAN SAFİRİN KARISI DİLA SAFİR6. bölüm: KUMA7.BÖLÜM: SENİN KAPINA ÖLMEYE GELDİM8.BÖLÜM: KAVUŞMAK9.BÖLÜM :İNTİHAR10.BÖLÜM: YAMAN ÇINAR11.BÖLÜM: KANA KARŞI12. BÖLÜM: "Vurmazsan karım değilsin."13.BÖLÜM: YENİLGİ14.BÖLÜM: CEHENNEMİN DİBİ15.BÖLÜM: SİLAH16.BÖLÜM: KATİL17.BÖLÜM: NEFES18.BÖLÜM: DUA19.bölüm: Yalancı20.BÖLÜM: İNATÇI21.BÖLÜM: DEDİKODU22.bölüm : BACIM DİYECEKSİN23.BÖLÜM: YILLAR ÖNCE24.BÖLÜM:ZİNCİR25.BÖLÜM: KONU SEN DEĞİLSİN26.BÖLÜM: YARA27.BÖLÜM: BOŞ OL28.BÖLÜM: EV29.BÖLÜM: KARIM30.bölüm31.BÖLÜM: CENNET32.BÖLÜM: SEVDİM33.BÖLÜM:NİNNİ34.BÖLÜM:LAL35. GİDİP DE DÖNMEMEK36.BÖLÜM: MAHVETMEK37.BÖLÜM: YANALIM O ZAMAN BORAN AĞA38. BÖLÜM: BERDEL39.BÖLÜM: KARDEŞ40.BÖLÜM: GERÇEKLER41.BÖLÜM: KAÇMAK42.BÖLÜM: ZARİF43.BÖLÜM: İMKANSIZ44.BÖLÜM: LARİN VE KAYA45.BÖLÜM:KURBAN46.BÖLÜM:ALDATMAK47.BÖLÜM: DAVRAN SAFİR48.BÖLÜM:İHTİLAL49.BÖLÜM: ARTIK KARIM DEĞİLSİN50.BÖLÜM: SAFİR KIZI51. BÖLÜM: ŞEHİR52.BÖLÜM:DOĞUM53.BÖLÜM: DÜĞÜM54.BÖLÜM: AFFETMEYECEĞİM55.BÖLÜM: HİÇBİR ZAMAN56.BÖLÜM: BARBAS GELİNİ57.BÖLÜM:DELİRİYORUM58. ZALIMIN KIZI59.BÖLÜM: İTİRAF60.BÖLÜM: GÜZEL OLAN SEDACE SENSİN61.BÖLÜM:SENİ SEVMEK KADAR İMKANSIZ DEĞİL62.BÖLÜM: KARDEŞİMSİN63.BÖLÜM:TORUN64.BÖLÜM:MEYDAN65.BÖLÜM:HÜKÜM66.BÖLÜM:İNANMAK67.BÖLÜM: GİDEMEM
Hikayeyi Paylaş
Loading...