6. Bölüm
Dilan Özçelik / SAFİR / 5.BÖLÜM: BORAN SAFİRİN KARISI DİLA SAFİR

5.BÖLÜM: BORAN SAFİRİN KARISI DİLA SAFİR

Dilan Özçelik
dilanzclk

İnsan uyurken bile ağlar mıydı, kendi rüyasında kendinden nefret eder miydi hiç?

 

Arslan’a ait Dila yapışmıştı boğazıma. “Keşke sen ölseydin. Arslan mezarında ters döndü senin yüzünden.” Diyordu. “Keşke ben ölseydim.” Dedim uyuklarken. “Keşke, ben ölseydim.” İrkilerek uyandığımda gerçeklerin teker önüme dizildiği beş saniyeyle başa çıkmaya çalıştım önce. Yatakta yarı çıplak bir şekilde yalnızdım.

 

Yanaklarımın ıslaktı. Titreyen dudaklarımı birbirine bastırıp yeni bir ağlama krizine girmemek için kendimi defalarca uyardım. Üzerimdeki çarşafı hafifçe üzerimden atarak doğrulduğumda, Boran’la karşı karşıya kaldım. Oda ki tekli koltukta üstü çıplak bir şekilde oturuyordu. Bakışları bendeydi fakat ruhu burada değil gibiydi.

 

Yanımda yatmamış olmalıydı. Dağınık yatağa göz yaşlarım arasında bakakaldım. O sırada kapının tıklandığını duyduk. Boran ağır hareketlerle yerinden kalkarak köşeye katladığı kanlı çarşafı eline aldı. Masumiyetimi avuçlarının arasına alarak sıktığında dikkatlice onu izliyordum.

 

 

Üzerine bir şey geçirmeden kapıyı aralamış ve kanlı çarşafı gelen her kimse ona uzatmıştı. “Anneme götürebilirsin Cemile abla. En yakın zamanda da torunlarını eline alacağını ilet. Dila biraz yorgun düştü, en yakın zamanda elini öpmeye geleceğimizi de söyle. Korumalara söyle onlarda koyun kesip dağıtsınlar.”

 

 

Kapıdaki Cemile abla “Ağama babalıkta yakışır.” Diyerek giderken, Boran kapıyı onun gittiğine emin olduktan birkaç saniye sonra çarparak kapatmıştı. Kanlı bir çarşaf için ömrüm boyunca nefret edecektim kendimden. Ömrüm boyunca nefret edecektim Boran Safir’den.

 

“İyi misin?” Sorusu midemi bulandırmıştı. Tiksintiyle yüzüne bakarken çarşafı üzerimden atarak yataktan çıkmaya çalıştım. Çabam kasıklarıma giren ağrıyla son bulurken kalktığım gibi geri oturmamla bitmişti. Boran hemen yanıma gelirken “Birkaç gün ağrın olacaktır.” Demişti.

 

 

“Çok ağrıyor.” Diye yakındığımda “Hiçbir şey yapmadım bile” diyerek savunmuştu kendini. Benimle dalga mı geçiyordu? “Ahhh, Allah kahretsin. Allah kahretsin!” kıvranarak kendimi yatağa geri attığımda Boran beni hemen kucaklamıştı. Ellerini çıplak bacaklarımdan geçirip beni çıplak göğsüne yaslarken “Sıcak su iyi gelir.” Demişti. Banyonun kapısından içeri girerken “Bırak beni, dokunma bana.” Diye haykırdım “Senin yüzünden bu haldeyim. Çek pis ellerini üzerimden!”

 

Boran benimle birlikte duşun altına girerken, kucağından inmeme izin vermemişti. “Rahat dur Dila!” diye uyarmıştı katı bir sesle. Sırtını fayanslara yaslayarak oturduğunda beni kucağında indirmemişti. Duş başlığını uzanıp sıcak suyu kasık bölgeme tutarken dişlerimi sıktım. “Senden ömrüm boyunca nefret edeceğim.” diye haykırdım acı içerisinde. “Asla senin çocuklarını doğurmayacağım.” Ondan kurtulmak için debelendiğimde kollarımı sımsıkı tutmuştu. “Bana bir daha asla dokunamayacaksın.”

 

 

Boran sakinleşmemi beklerken sabır dilerek suyu kapattı ve üzerimdeki iç çamaşırlarıma dokunmadan beni yatağa geri taşıdı. Sıcak su dediği gibi iyi gelmişti. Kaç kadınla birlikte olduysa artık her şeyi biliyordu beyefendi. Dolaptan çıkardığı havluyu yanıma bırakırken, yeni bir iç çamaşırı takımı ve rahat uzun bir elbise bırakmıştı yanıma. Havluya sıkıca sarıldığımda “Yardım etmemi ister misin?” diye sormuştu. Öfkeli bakışlarımı yüzüne diktiğimde nefesini dışarı verip “Tamam.” Diyerek benden uzaklaştı. “Hemen dişlerini gösteriyorsun.” kendisi için dolabın kapağını aralayıp içinden takım elbise ve iç çamaşırı çıkardı.

 

Benim aksime gayet rahat bir şekilde karşımda soyunurken hayretler içerisinde başımı başka tarafa çevirip giyinmesini bekledim. “Sende öyle durma, üşüteceksin.” Dediğinde bakışlarımı üzerinde gezdirdim. Siyah bir takım elbise giyinmişti. “Çıkarsan eğer, üstümü değiştireceğim.” Diyerek onu terslediğimde “Senin benden gizlin saklın olamaz Dila, sen benim karımsın.” Demiş ve beni yine deli etmişti.

 

“Ben senin karın değilim.” Diye tısladım. Ellerini cepleri koyarken beni baştan aşağı süzdü. “Dün gece benim karım oldun.”

 

“Ben dün gece öldüm Boran.”

 

“Senin ölmen babanın hayatını kurtardı, Kaya’ı kurtardı, Baran’ı kurtardı. Barbas erkeklerinin hayatı sana bağlıydı. Sen aileni kurtardın Dila. Hicran’ı kurtardın, küçük kız kardeşini kurtardın.” Sözleri karşısında kusacağımı düşündüm. “Sen kafayı yemişsin.” Derken, elimle kapıyı gösterdim. “Çık git bu odadan. Bir daha da sakın girme! Vururum seni.”

 

Dudağının kenarı hafifçe yukarı doğru kıvrıldı. Söylediklerimi duymazdan gelerek “Bugün yat dinlen, fazla ayakta dolanayım deme ağrın çoğalır.” Diyerek odadan çıktığında, Ferhat ederek çığlık attım ardından. Boran kesinlikle aklı dengesi yerinde biri değildi. Buna emindim, tahtasının biri eksikti. Üzerimi giyindiğim gibi geri yatağa uzanmış, yorganı başıma kadar çekmiştim. Mezarlığa dün gidememiştim bugün de benim gidecek yüzüm yoktu. Bütün gün yataktan ayrılmazken Arslan’la olan fotoğrafları ve videoları izlemiştim. Gece Boran gelmemiş olmalıydı ki, sabah uyandığımda da odada yoktu. Ağrım neredeyse kalmamıştı. Hemen üstümü değiştirerek korumalardan biriyle birlikte mezarlığın yolunu tutmuştum. Hava yağmurluydu. Mezarlıktan içeri girdiğimizde Boran’ın arabasını fark ettik. Koruma arabayı onunkinin yanına park ederken siyah şalımı saçlarıma çektim ve arabadan öyle çıktım. Boran abisinin mezarının başındaydı. Yanına uzanmış, yüzünü toprağa yatırmıştı.

 

Bu görüntü boğazıma bir düğüm gibi takılırken, dün neden gelmediğini anladım. Bütün gece abisinin başında beklemişti. Yanlarına gitmekle gitmemek arasında kalırken, Boran bizi fark etmişti. Dudaklarımı birbirine bastırıp başımı önüme eğdim. Kendimden utanıyordum, benim yüzümden Boran da bir azabın içindeydi.

 

Sevda davamız yüzünden herkesin hayatını mahvetmiştik. Onlara sırtımı vererek geldiğim gibi geri döndüm. Boran hiçbir şey dememiş, yapmamıştı, hatta beni görünce yüzünü çevirmiş ve abisinin mezarına sarılmaya devam etmişti.

 

Evliliğimizin üçüncü geçeside gelmemişti Boran eve. Telefondan Arslan’ın videolarını izleyerek uyduğum gecenin sabahında rüyamda Arslan’ı görmemek canımı sıkmıştı. Evlendiğimizden beri rüyalarıma girmiyordu. Gözlerimi aradığımda tepemde dikilen Boran’ı görmek korkmama neden olmuştu.

 

“Sana bu odaya girmeyeceksin demedim?” derken hafifçe doğruldum. Boran beni duymazdan gelerek “Bunlar ne?” diye sormuştu telefonumun ekranını bana çevirerek. Ekranda Arslan’la olan fotoğrafımız vardı. Bana evlenme tekliği ettiği sırada çekilen en güzel fotoğrafımızdı. “Abin ve benim, görmüyor musun?” dedim kayıtsız bir şekilde. “Hani ben senin abinin sevdiğiydim ya Boran, ben senin yengendim ya hani! Biz on yıl verdik bu sevdaya, ölüm bizi ayırır mı sanıyorsun?”

 

“Sen beni delirtmek mi istiyorsun Dila.” Sesinde , sisli bir gece saklıydı. “Peki sen, bizi ayırabileceğini mi düşünüyorsun?”

 

“Dila!” diye haykırdı Boran. Telefonumu karşı duvara paramparça olacak şekilde fırlatırken, yumruklarını ardı ardına duvara geçirmişti. “Ne yaptın sen?” dedim yataktan fırlayarak çıkarken. Arslan’a dair her şey o telefonun içindeydi. “Ne yaptın Boran sen?” Tuzla buz olmuştu telefon. Hıçkırıklarım arasından “Arslan.” Diye haykırdım. Sanki canımdan bir parça gitmişti “Ne yaptın sen, nasıl kıyabildin. Zaten artık rüyalarıma gelmiyordu. Onu hatırladığım tek şey bu resimlerdi.”

 

“Senin için artık Arslan diye biri yok.” Hıçkırıklarım arasından başımı iki yana sallarken “Adını ağzına alırken Arslan abi diyeceksin.” Demişti öfkesinden bir gram kaybetmeyerek. “O benim her şeyim.” Diye fısıldadım. “Mezarına da sadece benimle gideceksin, oda benim istediğim zamanlarda.”

 

“Bana yaptığını anlarımda, abine bunu nasıl yaparsın. Arslan beni bir gün görmese çıldırır.”

 

“Arslan abi!” diye kükredi. “Arslan abi diyeceksin.”

“Senin adına ben utanıyorum.” Derken öfkeyle ellerimi saçlarımın arasına geçirdim. “Senden tiksiniyorum.”

 

Yüzünde öfkeden doğan bir gülümseme yer aldı. Saniyeler içerisinde buz gibi bakışlarıyla “İnan bana karşı ne hissettiğin umurumda bile değil.” Demişti. “Sadece Boran Safirin karısı Dila Safir gibi davran. Bu sana son uyarım Dila! Arslan’ın adını, ağzında yalnız başına duymayacağım.”

 

Tiksintiyle yüzümü buruşturdum. “Abin, beni sana bunun için mi emanet etti, bu şekilde davranmam için mi? Altına alıp karın yapasın diye mi emanet etti beni sana?”

 

“İnan ki amacım seni altıma almak olsaydı, değil bir günde iyileşmek üç ay kıçının üzerine oturamazdın.” Banyoya doğru giderken “Hazırlan, ailelerin evine el öpmeye gideceğiz.” Demiş ve kapıyı gürültüyle kapatmıştı.

Bölüm : 11.12.2024 11:58 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Dilan Özçelik / SAFİR / 5.BÖLÜM: BORAN SAFİRİN KARISI DİLA SAFİR
Dilan Özçelik
SAFİR

98.97k Okunma

4.97k Oy

0 Takip
68
Bölümlü Kitap
1. BÖLÜM ARSLAN SAFİR'İN ÖLÜMÜ2. BÖLÜM: KARARKARAKTERLER3.BÖLÜM : KAÇIŞ4 BÖLÜM: DİLA SAFİR5.BÖLÜM: BORAN SAFİRİN KARISI DİLA SAFİR6. bölüm: KUMA7.BÖLÜM: SENİN KAPINA ÖLMEYE GELDİM8.BÖLÜM: KAVUŞMAK9.BÖLÜM :İNTİHAR10.BÖLÜM: YAMAN ÇINAR11.BÖLÜM: KANA KARŞI12. BÖLÜM: "Vurmazsan karım değilsin."13.BÖLÜM: YENİLGİ14.BÖLÜM: CEHENNEMİN DİBİ15.BÖLÜM: SİLAH16.BÖLÜM: KATİL17.BÖLÜM: NEFES18.BÖLÜM: DUA19.bölüm: Yalancı20.BÖLÜM: İNATÇI21.BÖLÜM: DEDİKODU22.bölüm : BACIM DİYECEKSİN23.BÖLÜM: YILLAR ÖNCE24.BÖLÜM:ZİNCİR25.BÖLÜM: KONU SEN DEĞİLSİN26.BÖLÜM: YARA27.BÖLÜM: BOŞ OL28.BÖLÜM: EV29.BÖLÜM: KARIM30.bölüm31.BÖLÜM: CENNET32.BÖLÜM: SEVDİM33.BÖLÜM:NİNNİ34.BÖLÜM:LAL35. GİDİP DE DÖNMEMEK36.BÖLÜM: MAHVETMEK37.BÖLÜM: YANALIM O ZAMAN BORAN AĞA38. BÖLÜM: BERDEL39.BÖLÜM: KARDEŞ40.BÖLÜM: GERÇEKLER41.BÖLÜM: KAÇMAK42.BÖLÜM: ZARİF43.BÖLÜM: İMKANSIZ44.BÖLÜM: LARİN VE KAYA45.BÖLÜM:KURBAN46.BÖLÜM:ALDATMAK47.BÖLÜM: DAVRAN SAFİR48.BÖLÜM:İHTİLAL49.BÖLÜM: ARTIK KARIM DEĞİLSİN50.BÖLÜM: SAFİR KIZI51. BÖLÜM: ŞEHİR52.BÖLÜM:DOĞUM53.BÖLÜM: DÜĞÜM54.BÖLÜM: AFFETMEYECEĞİM55.BÖLÜM: HİÇBİR ZAMAN56.BÖLÜM: BARBAS GELİNİ57.BÖLÜM:DELİRİYORUM58. ZALIMIN KIZI59.BÖLÜM: İTİRAF60.BÖLÜM: GÜZEL OLAN SEDACE SENSİN61.BÖLÜM:SENİ SEVMEK KADAR İMKANSIZ DEĞİL62.BÖLÜM: KARDEŞİMSİN63.BÖLÜM:TORUN64.BÖLÜM:MEYDAN65.BÖLÜM:HÜKÜM66.BÖLÜM:İNANMAK67.BÖLÜM: GİDEMEM
Hikayeyi Paylaş
Loading...