

“Neyi mi bekliyorum?” diyerek şaşkınlıkla gülümsedim. Ortalık bu kadar karışmışken bizim burada ne işimiz vardı. “Bizim burada ne işimiz var Kaya, Yaman’ın nerede olduğu belli değilken biz ikimiz burada nasıl güvende olacağız?”
Kaya bana öyle bir baktı ki, sanki ona küfür etmişim gibi “Ben varım.” Diye kaskatı bir ses tonuyla. “Seni koruyamayacağımı düşünüyorsun Larin?”
Derdimin hala ne olduğunu anlayamayacak kadar kas kafalının tekiydi bu adam. “Ben sen katil olma diye söylüyorum Kaya! Yaman’dan korkacak değilim, Ben senin yapacaklarından korkuyorum. Benim yüzümden hayatını daha fazla mahvetme diyorum.”
Hafifçe güldü. “Hayatımı yeteri kadar mahvettin Larin hanım, daha fazlası bir şey eksiltmez.”
“Ben böyle olsun istemedim.” Diyerek kapının koluna uzandım ve ondan önce dışarı çıktım. Temiz hava dört yanımı sararken dolan gözlerimle evin kapısına doğru başım önümde hızlı adımlarla ilerledim.
Kaya hemen ardımdan çıkmış peşimden geliyordu. Kapıya vardığım sırada kapıyı açmasını bekledim. Kapıyı açarken “Sen o gece, o salondan çıktığında neler olabileceğini az çok bilmen gerekiyordu Larin hanım.” Dedi, açtığı kapıdan girerken sert bit şekilde yüzüne baktım.
“Bilemedim Kaya, bilemedim.” Dedim katı bir sesle. Yüzüme vurmaktan bıkmıyordu. “Sen sandım, çıktım. Düşünmedim.”
“Neden geliyorsun kızım bana, ben sana ne o anlamda ne yaptım ki?”
“Baktın bana.” Diyerek derin bir nefes aldım. “Bana baktın ve gözünü benden asla alamadın. Bana bu hayattaki en değerli varlığınmış gibi bakıyordun.” Başımı iki yana sallayarak gülümsedim. Sözlerimle gözleri kocaman açılmıştı ve bana ne saçmalıyorsun der gibi bakıyordu. “Kabul etmeyeceksin biliyorum ama, sen kendini bana bakarken hiç görmedin Kaya Barbas.”
“Yok öyle bir şey!” dedi, ama bunu söylerken sesi güçsüz bir güçlükle çıkmıştı.
“Yok öyle bir şey öyle mi, peki ben o gece sen sandım da çıktım dışarı. Ya sen ne diye benim peşimden geldin? Neden beni takip ettin. O kadar insanın içinde hangi akılla takıldın peşime. Sen hiç düşünmedin mi ben bu kızı neden takip ediyorum, biri fark ederse ne yaparım demedin mi?”
Kaya ardımızdan kapıyı resmen çarparak kapattı. “İnsanlığımdan geldim peşinden.” Derken saçmaladığının oda farkındaydı. “İnsanlığından mı, buna insanlık değil sapıklık denir Kaya Barbas!”
Kim kimi insanlığından takip ederdi. “İyice saçmalamaya başladın, yeter Larin.”
Haksız çıkacağını bildiği için resmen kaçıyordu. Önümden geçip giderken hızlıca kolundan tuttum ve durdum onu önüne geçerek. “Korkağın tekisin.” Diye fısıldadım. “Bana köpek gibi aşıksın ama cesaret edemeyecek kadar korkak herifin tekisin.”
“Senden nefret ediyorum kızım, ne aşkı!”
Derin bir nefes alarak gözlerimi kırpıştırdım. Hızlıca kolunu kavrayan ellerimi itekleyerek kollarımı kavrayıp beni kendine çektiğinde benden nefret ettiğine inanmak istemedim. “Ben senin nefretini de biliyorum Kaya ama sen aşkı bilmiyorsun.” Nefret eden adam böyle bakmazdı ki.
“Sen çok biliyorsun belli ki?” derken kolumu daha sıkı kavradı. Ne ima etmeye çalıştığını anladığımda yüzümü buruşturdum. “Kaç kişiye baktın aşkla?”
“Sanane.” Diyerek kolumu kurtarmaya çalıştım. Acıtmıyordu fakat bu şekilde tartışmak hoşuma gitmemişti. Amacı canımı acıtmak değil, kontrolü altında tutmaktı ama ben başa çıkabileceği biri değildim. “Ben senin kocanım. Nasıl banane Larin?”
“Kocam mı?” diyerek güldüm. “Karım dediğin kadının elini bile tutmaya cesaretin yokken nasıl benim kocam olabiliyorsun. Karı koca olmayı çizgi filmlerden izleyerek mi örnek alıyorsun, anlayamıyorum.” Sabrımın taştığı noktadaydım, en az onun kadar kızgındım. Hangi adam iki yıllık karsının elini bile tutmamıştı. Hayır çirkinde değildim, bana bakarken içinin gittiğini biliyordum ama asla kabul etmiyordu kas kafalı!
“Sabrımı zorlama Larin, sana hayatında görmediğin filmleri yaşatmak zorunda bırakma beni.” Sözleriyle sertçe yutkundum, uzun boyundan dolayı yüzüme eğilmişti fakat aramızda hala mesafe vardı. “Diğer kadınlara yaşattıklarımı bir bilsen, bu kadar yanıp tutuşmazsın sana dokunmam için. O boyundan büyük ettiğin laflara dikkat etmen için son kez uyarıyorum.”
“Diğer kadınlar?” diyerek sert bir nefes verdim. “Beni aldatıyor musun?”
“Seni aldatmam için sana ait olmam gerekiyor Larin.” Diye fısıldadı. Boğazıma takılan yumruğu geçirmem o kadar zor oldu ki, nefes alamadığımı sandım. “Öyle mi?” diyerek acıyan canımı görmezden gelmeye çalıştım. “Öyleyse, bende aynısını yapabilirim. Çünkü bende sana ait değilim.”
“Yapamazsın.” Dedi buz gibi bir sesle. Kolumu tutan elleri bu kez canımı acıtmıştı. Dolu dolu olan gözleri kırpıştırdım. “Bak bakalım neler yapıyorum.” Diyerek gitmeye çalıştığımda mümkünmüş gibi daha sıkı tuttu. “Bırak beni Kaya!”
“Hala boyundan büyük laflar ediyorsun.” Diyerek beni resmen çekiştirerek içeri sürüklediğinde “Kaya bırak beni!” diye bağırdım. “Kaya, bırak dediysem bırak. Defol git, uzak dur benden!”
“Yıllardır sana dokunmam için yanıp tutuşan sen mi söylüyorsun bunu.” Beni girdiğim odanın içine soktuğu gibi kapıyı ardımızdan kapattı. “İstemiyorum artık, başkasına dokunan ellerin sakın değmesin bana.”
“Sana ölsem de dokunmam.” Diyerek beni yatağa ittirdiğinde elimi de bırakmıştı. “Ama kimsenin dokunmasına ölsem de izin vermem.” Yatağa düşen bedenimi aynı hızla doğrultarak ona ateş saçan gözlerle baktım. Saçım başım her şeyim dağılmıştı. Ayağımdaki topuklu ayakkabılarımla birlikte yatağın için dizlerim üzerine oturdum. “Hallahallah, sen istediğinle gönül eğlendireceksin bende dört duvar arasında ömrümü çürüteceğim?”
“Lal’e sebep olduğun bedel olarak düşün. Benim kardeşimin hayatı mahvoldu senin yüzünden. Sende benimle hayatını mı yaşayacaksın Larin hanım?”
Lal’e bir hayat borçluydum, bir ömür. Bir gelecek borçluydum ama yapabileceğim hiçbir şey yoktu. “Bunun sebebi yalnızca ben değilim Kaya, babanda aynı şeyi istemiş Boran abim gibi. Ben işin bahanesi oldum yalnızca. Biz evlenmesek de baban Lal’i Safir gelini yapacaktı. Lal her halükarda Devran’la evlendirecekti. Benim kardeşimin de hayatı mahvoldu. Nasıl sen beni korumak için, insanlığından! Benimle evlendin. Devran’da kardeşin bir psikopata verilmesin diye kendini veda etti. Onların kaderi bizden önce yazıldı birbirine. Beni suçlayamazsın! Yeter artık, ileride sende Barbas’ın ağası olduğunda ve böyle kararlar almak zorunda kaldığında sana bu sözlerini tek tek hatırlatacağım.”
“Ben kendimi suçlamayı bırakamıyorum ama Larin, senin peşinden gelmediğime köpek gibi bin pişmanım. Dila beni uyardı ama ben salak gibi, senin peşinden geldim. Gelmek zorunda hissettim. Kardeşimi düşünmedim!” itirafıyla gözlerimi aralarken, o söyledikleri önemsiz şeylermiş gibi kafasını iki yana salladı. “Ben kendimi affedemiyorum seni nasıl affedeyim.”
“Biz olsak da olamasak da onlar evlenecekler Kaya.” Zordu ama öyleydi. Zaman neyi gösterecekti bilmiyorduk ama şu an onlar için verilen hüküm buydu.
Kaya kapattığı kapının ardına sırtını verip başını kapıya vurdu. Korkuyla gözlerimi kırpıştırdım. Canı ne kadar yanmıştı? Tam o sırada telefonum mesaj sesiyle titrediğinde, Yaman’dan gelen bildirim sesiyle aynı olduğu için telefonu hızlıca açtım ve attığı yeni mesajı gördüm.
Kaya’da dikkatini telefonuma verdiğinde, kapıdan ayrılmış ve bana doğru gelmeye başlamıştı. “O it mi?”
Başımı evet anlamında sallayarak mesajı açtım ve attığı mesajla gözlerim kocaman açıldı. “Seninle uyumayı özledim Larin, sana dokunmayı, seni öpmeyi. Adımı inlemeni. Her şeyini özledim güzelim. Kalçandaki beni.”
Gözlerimin kocaman açılışıyla Kaya hiddetle telefona uzandığımda telefonu parçalamak istemedim. Mesajı hemen silmeliydim, Kaya çıldıracaktı. “Ne yazmış, telefonu ver Larin.”
Ellerim zangır zangır titriyordu. Nefes alamıyordum. “Larin, ver şu telefonu.” Kaya son bir güçle telefonu çekip aldığında göz bebeklerim bile titriyordu.
Kaya mesajı okudu. Sadece bir kere değil, defalarca üst üste. “Sen o adamla birlikte mi oldun Larin?”
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 98.95k Okunma |
4.97k Oy |
0 Takip |
68 Bölümlü Kitap |