

Sözlerimle birlikte bedeni kaskatı kesilirken, öyle keskin bir nefes verdi ki sertçe yutkunmak zorunda kaldım. Yüzüme biraz daha yaklaşarak gözlerimi izledi. Oradaki korkuma yenik düşen cesaretimin yok oluşunu adım adım izledi. “Git o zaman.” Diye fısıldadı yalnızca dudaklarını oynatmıştı. “Siktir git o zaman Yaman’ına.”
Aynı şekilde bende, gözlerindeki fırtınanın adım adımın artışını izledim. Sonra bir anda kalkarak, beni de kendisiyle birlikte ardında sürüklemeye başladığında şaşkınlıkla koluna tutundum. Kaya gözü dönmüş bir vaziyette hızlı adımlarla ilerlerken az kalsın düşecektim. Odadan çıktığımız gibi beni dış kapıya sürüklemeye başladığında “Kaya, dur.” Diye yalvardım. “Ben duruyorum zaten, sen gideceksin.” Diyerek dış kapıya geldiğimizde kapıyı açtı. “Sen siktir olup gideceksin Yaman’ına.”
“Kaya saçmalama.” Diyerek açtığı kapıya yapıştım ve beni çıkarmasına engel olmaya çalıştım. Kapı ikimiz arasında aralık bir şekilde kalırken sıkı sıkıya bir elimle koluna diğer elimle kapının pervasına tutundum.
“Sen değil misin Yaman’ın yanında olmadığına pişman olan, sana gitmen için fırsat sunuyorum. Siktir git Larin.”
“Kaya, saçmalama. Canın yansın diye söyledim, Dur yalvarırım dur.” Sesimdeki korkuyla güldü. ”Canım yanmadı.” Dedi öfkeyle. “Sen benim canımı yakamazsın.”
“Kaya, yalvarırım.” Diyerek dolan gözlerimi kırpıştırdım. Sarı saçlarım darmadağındı. “Ben gidemem.” Derken göz yaşlarımı silmeye bile korktum. Çünkü silmek için ya onu ya kapıyı bırakmak zorunda kalacaktım. Buda beni daha kolay dışarı çıkarmasına yardımcı olurdu. “Gitmem.” Dedim serçe burnumu çekerek. “Ben senden gidemem artık.”
“Sen bana ait değilsin ki Larin.”
“Kaya ben senden gitmem. Ben temizim, İster inan ister inanma. Ben kimseyi ne sevdim ne de dokundum. Ben sadece seninim.”
“Biliyorum, sen sadece kendini seversin Larin hanım.” Derken bana iğrenç bir bakış atmıştı. Başımı iki yana sallayarak kapıya sırtımı yasladım. Bunu yaparken kapıyla bedeni arasına sıkışmıştım. Bedenin bedenime değmesiyle ikimizde kaskatı kesildiğimizde “Severdim.” Diye fısıldadım. “Eskiden yalnızca kendimi severdim ama artık değil. Ben artık sadece kendimi değil bana bakan kara gözlerini de seviyorum. Bana farkında olmadan attığın bakışları seviyorum. Ben artık seni…”
“Sus.” Kaya işaret parmağını dudaklarıma yasladığında başımı iki yana sallayarak yutkundum. Gözlerim kapatıp açtım. Duymaya bile korkuyordu. “Ben senden gidemem Kaya.” Dedim acıyan bir sesle. “Bana dünyanın en güzel yolu sunulsa da ben senin yolundan geri dönmem.”
“Git Larin.” Dedi ama sesi bunu tam tersini söylüyordu. “Gitmem, gitmene de izin vermem.” Dedim, kabul etmeyecektim. Oda gerçeği kabullene kadar sonuna kadar gidecektim. Bir sonunun olması bile mühim değildi. “Asıl sen vazgeç, benimle savaşmaktan vazgeç.”
Parmaklarımın ucunda yükselerek yüzünü ellerim arasına aldığımda titreyen ellerimi umursamadım. Kaya titreyen ellerimi yüzünde hissedince yarım yamalak gülümsedi. “Seni seviyorum Kaya, senin de beni sevdiğini biliyorum.”
“Seni seviyorum.” Dedi ama bunu sorar gibi sormuştu. Sen ne saçmalıyorsun der gibiydi. “Vazgeç Kaya, beni seviyorsun.”
Sıkıca tutuğu kolumu bırakarak ellerini yüzünü tutan ellerimin üzerine koydu. “Sevmek yetiyor mu?” diye sordu.
“Yeter.” Diyerek yutkundum. “Yetmez.” Diyerek karşı çıktı.
“Yeter.” Diyerek tıpkı onun gibi onunla savaşmaya devam ettim. Gözleri gözlerimde dolandı. Tutuşu sıkılaştı ve derin bir nefes verdi. Onu tutan zincirleri parçalamak istiyordum artık. Biraz daha yaklaştım, yeşil gözlerin kara gözlerinin dibindeydi. “ Ben seninle savaşamıyorum ki Larin.” Diyerek alnını alnıma yatırdığında kalbime yüklenen sıcakla birlikte gözlerimi kapattım.
Kaya vücudumu kendine çekerken kapı sırtımı tamamen kapıya yaslamasıyla kapandığında dudaklarıma kapanan sıcaklıkla göğsüm büyüdü. Bu benim ilk öpücüğümdü ve Kaya onu sahiplenirken ben acemi balık gibi yüzünde tuttuğum ellerimi ne yapacağımı bilemedim.
Dudakları dudaklarıma sürtündüğünde göğüs kafesim karıncalandı resmen. Bunu istiyor ama bunu beklemediğim için şoka girmiştim resmen. Kaya ustalıkla dudaklarımı kavradığında bilincimi kaybettiğimi sandım. Bu bambaşka bir şeydi.
Kaya ellerimi tutarak yüzünden çektiğinde ne yapacağımı bilemedim ve yeniden ona tutunmak istediğimde ellerimi yakalayarak başımın üzerine bastırdı. Bunu yapmasıyla biraz daha yükseldiğimde dudağımı dudağının arasında ezip bırakmıştı. Karşılık vermek istiyordum ama bilmediğim için öpüşünü batırmaktan ödüm kopuyordu.
Kaya dudaklarımı kavradığında bir an sakinleşti, dudaklarımı bırakmadan dudaklarımın üzerinde durdu. “Bilmiyorsun.” Diye fısıldadı, sesinde farklı bir ton vardı. Neyden bahsettiğini anlamıştım. Başımı iki yana sallamak istediğimde dudağım dudağına büyük bir baskıyla sürtündü ve ben nefes alamadım. Kaya o an bir eliyle çenemi kavradı ve resmen dudaklarımı dudaklarının arasında ezmeye başladı. Deli gibi titriyordum. Elimi tutmuyor olsaydı çoktan düşerdim çünkü ayaklarım beni taşıyacak durumda değildi.
Uzunca beni öptükten sonra nefes almak için duraksadığında ciğerlerinin bu kadar güçlü oluşuna şaşırmadan edememiştim.
Kaya verdiği nefeslerle kalbimi delip geçerken sırtımı kapıdan ayırdı ve yeniden öpmeye başlarken beni az önce sürünerek getirdiği koridordan öperek gerisin geri yürütmeye başladı. Kendimi tamamen ona bıraktığım için arkama bakma gereği bile duymamıştım. Sırtım bu kez bir duvarla tanıştığında bedenini bedenime bastırdı. Beni öpmeyi asla bırakmıyordu. Sanki yıllardır bunun özlemiyle yanıp tutuyordu.
Nefes almayacağımı anladığım sırada başımı kaldırarak dudaklarımı ondan kurtardım ve oda nefeslenmem için bu kez boynuma yöneldi. Bacaklarımı hissetmiyordum artık. Kaya boynuma sokulurken gömleğimin altından ellerini geçirerek belimi kavradı. Ellerini çıplak tenimde hissetmek başımı döndürürken dişlerimi sıktım ve sık nefeslerle başımı duvara bastırdım. Kaya boynumda öpülmedik bir alan bırakmadığına emin olurken ona yetmemiş olacak ki yeniden çenemi kavrayıp dudaklarımı öpmeye başladı.
Bu kez elimden geldiğinde dudaklarımı oynatmaya çalıştım, çünkü bende onu öpmek istiyordum. Dolgun dudaklarının tadı çok güzeldi ve öpüşüyle resmen başımı döndürüyordu. “Durmamı istersen söyle.” Dedi dudaklarımı dişlemeden önce. “Durma.” Dedim hemen.
“Emin misin Larin?”
Cevap vermek yerine yalnızca başımı sallayıp gömleğinin düğmelerine uzandım. Titreyen ellerime baktı. Gülümsedi ve bana yardımcı olmak için gömleğinin düğmelerini açmama yardım etti. Son düğmesini açtığımda yaka kısmından ellerimi içeri sokarak tenine dokundum ve gömleği çıkardım. Kaslı kollarına bakarken dudaklarımı ısırmıştım ve o bunu fark edince ısırdığım dudaklarımı kendi dişlerinin arasına alarak resmen kanatırcasına çekiştirmişti.
O sırada benim aksime gömleği açmak yerine resmen iki tarafa çekiştirerek gömleğin düğmeleri kopartıp üzerimden çıkardı. Etrafa saçılan düğmelerime bakarken gözlerimi kırpıştırdım ama bu onun umurunda olmadı. Beni belimden yakaladığı gibi yeniden gerisin geri yürüterek yatak odasına getirdi. Aynı anda pantolonumun düğmesini de açmıştı. Yatağa yatmadan önce pantolonu bacaklarımdan sıyırıp attı. Karşısında yarı çıplak kalırken yatağa oturup beni kucağına çekti. İtiraz etmeden bacaklarımı beline dolayarak kucağındaki yerimi aldım. Ne o konuşuyordu ne ben. Konuşabilecek kadar güçlü değildim zaten. Boynuma bıraktığı öpücükleri omuzlarıma kaydırırken sutyenimin askılarını da düşürdü ve onu da fazlalık bulmuş olacak ki açarak bir taraf fırlattı. Utançla ona sokulduğumda sarı saçlarımı sırtıma atarak beni kendine bastırdı. Onu iç çamaşırım altında hissetmek kalbimi korkuyla atmasına neden olurken dayanamadım ve “Kaya.” Diye inledim.
İç çamaşırım içine ellerini kaydırıp çıkartırken benimi okşadı ve sertçe kavradı. Derin bir inleme dudaklarımdan sökülürken göğsümü göğsünden ayırdım ve sırtımı geriye verdim. Beni izledi, derin derin inceledi. “Dur de, durarım.” Dedi boğuk bir sesle. Gözlerim durmaması için yalvarıyordu resmen.
Beni alaşağı edecek bir şekilde izlerken yatağa sırtımı vererek uzandım ve bacaklarımı iki yana açarak cesur bir şekilde onu bacaklarımın arasına çektim. “Durursan seni vururum Kaya.”
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 98.95k Okunma |
4.97k Oy |
0 Takip |
68 Bölümlü Kitap |