8. Bölüm
Dilan Özçelik / SAFİR / 7.BÖLÜM: SENİN KAPINA ÖLMEYE GELDİM

7.BÖLÜM: SENİN KAPINA ÖLMEYE GELDİM

Dilan Özçelik
dilanzclk

Aynadaki görüntüme acıyarak baktım. Sevdiğim adamın kardeşiyle evleneli bir hafta olmuştu. Kırılmış ama eğilmemiş görüntüm içler acısıydı. Uzun zamandır aynaya bakmıyordum. Güzel görünmek için bir nedenim olmadığı için yüzümün ne halde olduğunu da umursamamıştım.

 

Kemiklerim sayılacak durumdaydı. İçeri doğru çökmüş yanaklarıma dokunurken derin bir nefes aldım. Zaman hızlı geçiyordu fakat içimdeki acı katlanarak büyüyordu. Akıntıya karşı kürek çekmekten öteye gitmiyordu halim.

 

“Hanımın, Hicran hanım sizi kapıda bekliyor.” Cemile hanımın sesiyle kendimle yüzleşmeyi bırakıp giyinmeye başladım. Boran alışverişe çıkıp iş yemeği toplantılarına uygun kıyafetler almamı istemişti. Karısı olarak beni yanında götürmesi gerekiyormuş beyfendinin. Alışverişe giderken de yanımda durması için Hicran’a haber göndermişti. Yüksek ihtimalle diğer kız kardeşi Larin benimle vakit geçirmek istememişti. Onun aksine Hicran’da hamile haliyle koştura koştura yanıma gelmişti. Gözlerimi devirmeden edemezken Üzerime siyah uzun bir elbise geçirdikten sonra koyu renk saçlarımı sıkı bir at kuyruğu yapıp kabanıma uzandım.

 

Aceleyle evden çıkıp beni bekleyen araca bindim. Hicran anında kollarını bana sararken “Seni çok özledim yengecim.” Demişti sıcakkanlı bir şekilde. Karnını incitmeden okşadım. “Bende sizi özledim.”

 

Şoför bizi mağazaların önüne bırakırken, Hicran koluma girmişti. Beni şehrin en pahalı mağazalarından birine sürüklerken Boran’ın sabah masaya bıraktığı kredi kartına güvenerek onu durdurmadım.

 

Hicran mağazaya girer girmez elime bir sürü kıyafet sıkıştırmıştı. “Hepsini deneyemem.” Dedim karşı çıkarak. “O zaman denemeden alırız.” Demiş ve bedenime uygun getirmelerini söyleyip kasanın üzerine bir çuval elbise bırakmıştı. “Biraz abartmıyor musun?” dedim, kaş göz işareti yaparak.

 

“Ne olacak canım, Safir gelinisin sen, bunlar az bile! Daha bir sürü şey alacağız!” Hicran’ı uzun zaman sonra bu kadar keyifli görmek beni de mutlu etmişti. Daha ilk mağazadan yüz bin liralık alışverişi Boran’ın kartından geçerken içten içe çekinmiyor değildim. Mesajı gördüğündeki yüz ifadesini görmek isterdim.

 

Hicran başka mağaza da çanta ve ayakkabılara da bir o kadar para ödettirirken Boran’ın yerine benim kalbime inmek üzereydi. Evet, bende bolluk içinde yetiştirilmiştim. Yediğim önümde yemediğim arkamdaydı ama her zaman sınırlarımızı bilirdik. Har vurup harman savurmazdık. “Boran kartı verdiğine bin pişman olmuştur.” Derken dudaklarımı dişlerimin arasına aldım. Telefonum olmadığı için şu an bana ulaşamıyor olmalıydı. “Daha hiçbir şey almadık Dila’cım. Hem ne demişler, kocaya sürekli boş takacaksın ki para kazanmaktan başka yapacağı bir şeyi olmasın.” İstemsizce güldüm. Boran’ın beni aldatmak gibi derdi yoktu maalesef. Öyle bir şeye niyeti varsa da ona yardımcı bile olurdum.

 

“Boran ben istesem de yapmaz öyle bir şey, merak etme.”

 

“Nasıl yani?” Korumalar alışveriş paketlerini arabaya taşırken Hicran merakla beni başka bir mağazaya sürüklemişti. “Boran bu kadar çabuk mu tutuldu sana?” Kafası karışmıştı. “Gerçi sana tutulmayan erkek mi var?” Beğeniyle beni süzerken kaşlarımı çattım. “Hayır, sadece abinin lügatında öyle bir şey yok!”

 

“Boran yurt dışında her gece başka kadınlaydı Dila!” dedi Hicran kızgın bir sesle. “Açıkçası en büyük korkum senin üzerine gül koklamasıydı. Çünkü birine bağlı yaşayacağını asla düşünmüyordum.” Sözleri benimde kafamı karıştırmıştı. Başkasına gitmesini ben istemiştim fakat o bunu asla kabul etmemişti.

 

Boran’ı tanımıyordum, tanımakta istemiyordum. Girdiğimiz yeni mağazada gözüme bordo renginde bir elbise kestirdiğimde Hicran da aynı elbiseye bakıyordu. “Bunu denemelisin.” Derken anında görevliye bedenimden getirmesini istemişti. Elbiseyi denemeyi kabul ederek kabinlere yürürüm. Boran bu elbiseyi giymeme ne kadar izin verirdi emin değildim fakat denemezsem içimde kalacaktı.

 

Elbiseyi dikkatlice üzerime geçirip beni hemen kabinin dışında bekleyen Hicran’a göstermek için çıktım. “Vay be! Çok güzel olmuş. Boran’ın dibi düşecek. Seni hayatta böyle dışarı çıkarmaz.” Boran’ın ne düşündüğü umurumda olmasa da elbise bizim aile yapısına hiç uymuyordu. Yandan açılan derin yırtmacı bacaklarımın hepsini ortaya çıkarmıştı. Omuzlarımı takip eden kalın askıları koltuk altına bağlanmış, sırtımı da açıkta bırakıyordu.

 

Aynadan kendime bakarken kabinlere giren kişilerle yüzümü onlara çevirdim. “Dila, Hicran..” giren kişi uzaktan akrabamız olan Serap’tı. Yanında da en yakın arkadaşı Necla vardı. İkisini de hiç sevmezdim. Şımarık ve kibirliydiler her zaman. “Seni burada görmek ne güzel!” ses tonu hiç hoşuma gitmemişti. “Bizde sana baş sağlığına gelmeyi düşünüyorduk.” Aylar olmuştu Arslan öleli, gelmek isteseydi çoktan gelirdi. Hicran’la huzursuzca bakıştık. “Ama sonra evlendiğini duyunca başsağlığından vazgeçip tebrik etmemiz gerektiğini düşündük.”

 

İkili arasında gülüştüler. “Önce Arslan şimdide Boran, sırada kim var? Devran mı?”

 

“Ne diyorsun be sen?” Hicran benden önce sesini yükseltirken hamile olduğu için onu durdurdum. “Yalan mı, Dila Safir erkeklerini teker teker mezara koyup elden geçirecek belli ki!”

 

“Senin ağzını yırtarım Serap!” diye bağırdı Hicran benden ses çıkmayınca. Serap’a kızamıyordum ki, o kadar haklıydı ki! Utanmaktan öteye gidemiyordum. “Ne oldu o çok sevdiğin Arslan Safir’e, yılı bitmeden gelmiş burada kardeşi için süsleniyorsun!”

 

İstemeden, tamamen bilinciz bir şekilde kaldırdığım elim Serap’ın yüzüne sert bir tokat olarak indi. “Arslan’ın adını sakın bir daha ağzına alma!”

 

Serap attığım tokattan sonra daha da hırçınlaşırken saçlarıma uzanmaya çalıştı fakat çabası biri tarafından bertaraf edildi. “Sakın benim karıma o pis ellerini süreyim deme.”

 

 

Nerden geldiğini bilmediğim Boran, Serap bir çuval gibi bende uzağa atarken her yerim zangır zangır titriyordu. Serap düştüğü yerde nefret bağırdığında Boran’ın bakışları beni bulmuş ve birkaç saniye nefes almadan beni izlemişti. “Aklı hala abinde olan karından mı bahsediyorsun.” Serap’ın sözlerini bakışlarıyla kesti Boran. “Herkesin dilinde gezinen sen, benim karım hakkımda tek kelime edemezsin.”

 

Boran beni bileğimden yakalayıp oradan çıkarırken Serap sesini kesmişti. Elbisenin açıklığı onu rahatsız etmiş olacak ki ceketini çıkarıp hızlıca üzerime geçirdi. Hicran eşyalarımı alarak arkamızdan gelirken Boran beni kendi aracına çekmişti. “Seni eve bıraksınlar Hicran.” Demiş ve kardeşinin bizimle gelmesine engel olmuştu.

 

“Elbise kaldı üzerimde.” Dedim o karmaşanın arasından. “Adamlar öderler.”

 

Aracı çalıştırdığında Serap’ın sözlerini aklımdan silmeye çalıştım. “Sen niye geldin?” derken ceketine daha sıkı sarıldım ama oturunca daha fazla açılan bacaklarımı gizleyemedim. “Beni batırmaya çalışmanı engellemek için gelmiştim.” Derken önce yüzüme sonra açıkta kalan bacaklarıma baktı. Adem elmasının hareket edişi kalp atışlarımı hızlandırırken hiçbir şey yapamadım.

 

“Beni koruduğun için teşekkür ederim.” Diye fısıldadım. Boran dikkatini yeniden yola vermeye çalıştı. Görüntümün onu etkisi altına alması normaldi. Yarı çıplak bir kadına her erkek düşerdi nasıl olsa. “Sen benim karımsın Dila. Seni her daim koruyacağım. Senin için gerekirse ölürüm de öldürürüm de!”

 

Yapacağından şüphem yoktu. Eve vardığımızda bir kez daha beni süzerek derin bir nefes aldı. Aracının camını çok açmadan korumalara seslenip “Kapıyı açın ve yüzünü duvara dönün.” Diye emir verdi. Adamlar dediğini anında uygularken önce o indi daha sonra benim inmeme yardım etti. Ayakkabılarım mağazada kalmıştı. Bu yüzden ben daha yere basmadan beni kucağına alıp hızlıca içeri soktu. İçeri girdiğimizde bizi kapıdan karşılayan Cemile hanıma “Kapıyı kapat.” Dedi. Cemile hanım bize şaşkınlıkla bakarken utanmış ve kapıyı hemen kapatmıştı. O an benim yerime o utanmıştı. Yüzümü istemsizce Boran’ın göğsüne sakladım. Cemile hanımın bunu Sevda hanıma yetiştirecek olması beni tedirgin ediyordu.

 

 

Boran sert adımlarla yatak odasına kadar beni taşımıştı. Çıplak tenime değen ellerinin varlığını unutmaya çalıştım. “İyi misin?” beni bir bebek gibi yatağa bıraktığında yüzümü göğsünden ayırıp gözlerinin içine baktım. “İyiyim.”

 

Benden uzaklaşmadan “Bu elbiseyi” Diye fısıldadı. Gözleri her yerimde dolanıyordu. “Nerede giyeceksin.”

 

“Almayı düşünmüyordum.” Diye karşılık verdim hemen. “Sadece rengi çok hoşuma gitti ve denemek istedim. Almayacaktım.” Bana inandığını belli eden bir şekilde başını aşağı yukarı salladı. Bana dokunmak için içi gidiyordu. Bakışlarından bunu anlayabiliyordum. Titreyen ellerimi göğsüne yaslayıp aramıza bir sınır koymaya çalıştım.

 

“Çok güzel olmuşsun.” Dedi kaşlarını çatarak. “Ama bu güzelliğinin başkasının görmesine müsaade edemem.”

 

 

Üzerime o kadar çok eğilmişti ki biraz daha gelirse yatağa yatacaktım. Büyülenmiş gibi, sadece gözlerime bakıyordu. Arslan’ın sevgi dolu bakışlarının aksine Boran’ınkiler tutku doluydu. “Merak etme, bunu dışarda asla giymem.”

 

“Bana özel mi giyeceksin?” dediğinde gafil avlanmış bir şekilde şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırdım. “Öyle demek istemedim.” Derken yerin dibini arıyordum girmek için. Çeneme dokunup yüzümü yüzüne sabitledi. “Çok çabuk utanıyorsun.” Onunla tanışıncaya kadar bu kadar utangaç olduğumu bende bilmiyordum. Genelde Arslan’a olan ilişkimizde daha cüretkar davranan taraf ben olurdum. “Senin yüzünden.” Derken güçlü durmaya çalıştım.

 

Boran her ne yapıyorsa kehribar gözleriyle beni hipnoz etmeye başlamıştı. Oysa görünürde hiçbir şey yapmıyordu. O sırada bir adım atarak bacaklarımın arasına bacağını yerleştirdi. “Hayır karıcığım, hepsi senin yüzünden. O kadar güzelsin ki…” Dudaklarından çıkan nefesten nefes almak zorunda kalmıştım. Dizi baldırıma dokunduğunda istemsizce bacaklarımı kapatmak istedim fakat bir bacağı bacaklarımın arasında olduğundan dolayı bunu yapamadım. “Boran.” Diye fısıldadım, bacağını bacaklarımın arasına hapsetmiştim. “Sana öyle şeyler yapmak istiyorum ki!” Nefesimi tuttum.

 

 

“Boran…” dedim korkarak. “Vururum seni!”

 

“Dila…” dedi oda, adım ilah gibi çıkmıştı ağzından. Dolgun dudaklarının kıpırdanışına indirdiğimde gözlerimi o sadece gözlerime bakıyordu. “O kadar yoruldum ki, senin kapına ölmeye geldim!”

 

 

 

 

 

Bölüm : 14.12.2024 00:14 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
İçindekiler
Dilan Özçelik / SAFİR / 7.BÖLÜM: SENİN KAPINA ÖLMEYE GELDİM
Dilan Özçelik
SAFİR

98.95k Okunma

4.97k Oy

0 Takip
68
Bölümlü Kitap
1. BÖLÜM ARSLAN SAFİR'İN ÖLÜMÜ2. BÖLÜM: KARARKARAKTERLER3.BÖLÜM : KAÇIŞ4 BÖLÜM: DİLA SAFİR5.BÖLÜM: BORAN SAFİRİN KARISI DİLA SAFİR6. bölüm: KUMA7.BÖLÜM: SENİN KAPINA ÖLMEYE GELDİM8.BÖLÜM: KAVUŞMAK9.BÖLÜM :İNTİHAR10.BÖLÜM: YAMAN ÇINAR11.BÖLÜM: KANA KARŞI12. BÖLÜM: "Vurmazsan karım değilsin."13.BÖLÜM: YENİLGİ14.BÖLÜM: CEHENNEMİN DİBİ15.BÖLÜM: SİLAH16.BÖLÜM: KATİL17.BÖLÜM: NEFES18.BÖLÜM: DUA19.bölüm: Yalancı20.BÖLÜM: İNATÇI21.BÖLÜM: DEDİKODU22.bölüm : BACIM DİYECEKSİN23.BÖLÜM: YILLAR ÖNCE24.BÖLÜM:ZİNCİR25.BÖLÜM: KONU SEN DEĞİLSİN26.BÖLÜM: YARA27.BÖLÜM: BOŞ OL28.BÖLÜM: EV29.BÖLÜM: KARIM30.bölüm31.BÖLÜM: CENNET32.BÖLÜM: SEVDİM33.BÖLÜM:NİNNİ34.BÖLÜM:LAL35. GİDİP DE DÖNMEMEK36.BÖLÜM: MAHVETMEK37.BÖLÜM: YANALIM O ZAMAN BORAN AĞA38. BÖLÜM: BERDEL39.BÖLÜM: KARDEŞ40.BÖLÜM: GERÇEKLER41.BÖLÜM: KAÇMAK42.BÖLÜM: ZARİF43.BÖLÜM: İMKANSIZ44.BÖLÜM: LARİN VE KAYA45.BÖLÜM:KURBAN46.BÖLÜM:ALDATMAK47.BÖLÜM: DAVRAN SAFİR48.BÖLÜM:İHTİLAL49.BÖLÜM: ARTIK KARIM DEĞİLSİN50.BÖLÜM: SAFİR KIZI51. BÖLÜM: ŞEHİR52.BÖLÜM:DOĞUM53.BÖLÜM: DÜĞÜM54.BÖLÜM: AFFETMEYECEĞİM55.BÖLÜM: HİÇBİR ZAMAN56.BÖLÜM: BARBAS GELİNİ57.BÖLÜM:DELİRİYORUM58. ZALIMIN KIZI59.BÖLÜM: İTİRAF60.BÖLÜM: GÜZEL OLAN SEDACE SENSİN61.BÖLÜM:SENİ SEVMEK KADAR İMKANSIZ DEĞİL62.BÖLÜM: KARDEŞİMSİN63.BÖLÜM:TORUN64.BÖLÜM:MEYDAN65.BÖLÜM:HÜKÜM66.BÖLÜM:İNANMAK67.BÖLÜM: GİDEMEM
Hikayeyi Paylaş
Loading...