
Emir geri dönmüştü. Gamze yanında oturuyordu. Kağan neyse ki yoktu. Rüzgar’a ispiyonlayacak birinin olmamasının rahatlığı ile Emir ve Gamzeye doğru yöneldim. Onlara doğru yürüdüğümü fark ettiklerinde ikisi de yüzlerini bana doğru çevirdiler. “Günaydın.” Dediğimde Gamze gülümserken Emir tepkisiz kalmıştı.
Kaşında ve dudağının kenarında morluk izi ve kabuk yarası vardı. Benim yüzümden bu haldeydi.
“Geçmiş olsun.” Derken hafiften gözlerim dolmuştu. Yine cevap vermemişti. “Emir ben çok özür dilerim.” Bakışları önündeydi. “Benim yüzümden oldu her şey.”
“Anlamıyorum.” Dedi Emir, sesi hayal kırıklığı doluydu. “Sen ve Rüzgar… gerçekten anlamıyorum.” Ben sanki anlıyordum ya! “Anlaşılan birbirimizi çok yanlış anladık.” Hiçbir şey diyemedim. “Böyle olsun istemezdim.” Dedim yalnızca. Emir “Bende.” Diye karşılık verdi. “Boş ver! Bu saatten sonra geçmişe dönemeyiz. Değiştiremeyiz de! Yapacak hiçbir şey yok. Önemli olan bundan sonrası. Hayatta senin, seçimlerinde sana ait.”
“Öyle.” Başımla onu onayladım. Öyle değildi fakat bunu ona söyleyemezdim. Rüzgar Karahanlı nasıl isterse, öyle oluyordu. Ya güzellikle yada zorla! “Sana kırgın ya da kızgın değilim. Çocukta değiliz. Sen yine benim arkadaşımsın ve bana ne zaman ihtiyacın olursa, her zaman yanındayım.” Sözleri azda olsa içimi rahatlatırken “Bende her zaman yanındayım.” Dedim.
Sırama geçtiğimde Gamze Emir’in yanında oturmaya devam etmişti. Araları baya iyiydi. Gülümseyerek bir süre onları izledim. Mutlu olmaları ben daha çok mutlu etmişti. Biz niye böyle olamıyorduk? Rüzgar niye bu kadar zora sokuyordu her şeyi? Günün dersleri ardı ardına işenirken Gamze son derste yanıma gelmişti. “Okul çıkışı bir şeyler mi yapsak kız kıza? Yarın cumartesi nasıl olsa. Bizde kalırsın.”
“Olur.” Diye karşılık verdim. Babam zaten yoktu. Rüzgarla aynı yerde kalmaktansa dışarda vakit geçirirdim. “Bizim evde üstümüzü değiştirip, çıkarız.” Başımla onu onayladım. Ders bitmeden babama mesaj atıp haber verdim. Biraz söylense de kabul etmişti. Okul çıkışı evlerine gitmiş ve üstümüzü değiştirmiştik. Evleri okula yakın, lüks bir sitedenin içindeydi. Eve özel şoförü getirmişti bizi. Davranışlarının aksine oldukça pahalı ve süslü bir evleri vardı. Gamze asla o televizyonlar gördüğüm zengin şımarık kızlara benzemiyordu. Sakin, aklı başında ve çok nezaketliydi. Odası evlerinin aksine sadece ve ferahtı. İkimizde siyah kısa dizimizde biten elbiseler giydik. Ben altıma çizme giyerken o topuklu açık ayakkabı giymişti. “Çok güzeliz.” Diyerek kıkırdadığında bende güldüm. “Hadi gidelim, eğlence vakti.” Gamze oldukça keyifli görünüyordu ya da kendini kandırıyordu. Bilmiyorum.
Tuhaf tiplerin olmadığı, kaliteli bir mekana getirmişti Gamze bizi. Sahnede genç bir grup vardı. Kalabalık ayarındaydı. Ayaklı masalardan birine geçtiğimizde yanımıza gelen garsondan Gamze iki tane alkolsüz kokteyl istemişti. “Beğendin mi?” Kendimi şarkının ritmine bırakıp dans ederken gülerek “Evet.” Dedim. Kendimi biraz rahatlatmak istiyordum açıkçası. İkimizde son zamanlarda iyi şeyler yaşamamıştık. Telefonum birkaç kez Rüzgar tarafından çalınsa da cevaplamadım ve kendimi tamamen dans etmeye bıraktım. Gamze de bana eşlik ediyordu. Kendim gibi hissetmiyordum. “Nasılsın.” Dedi Gamze, otuz iki dişi dışarda gülüyordu. “Garip hissediyorum.” Dedim bende anlamsız bir mutluluk içinde. İçeceğimi son damlasına kadar kafama dikmiştim. “Kızma ama bir şey diyeceğim.”
“Söyle.” Dedim yine aynı şekilde gülerken. Neden bu kadar mutluydum ben? “İçecekler alkolsüz değildi.”
“Anlamadım?” sesim haddinden fazla yüksek sesle çıktığında Gamze gülerek dudaklarımı kapattı. “Sakin ol, rahatlamaya ihtiyacımız vardı. Kabul etmezsin diye gizlice ayarladım.” Haklıydı, asla izin vermezdim ama alkolün etkisinden olsa gerekli tepkiyi vermekte zorlandım. “Şoför zaten kapıda bekliyor. Burasıda güvenilir bir yer, sahibi babamın arkadaşı ve burada olduğumu biliyor. Tedirgin olma sakın, bizi burada kimse rahatsız edemez.” Rüzgar bile mi? Ardı ardına çalan telefona usulca gözlerimi indirip burukça gülümsedim. Gamze birden düşen halimi fark edip “Ne oldu.” Diye sorduğunda, telefonumun ekranını ona çevirdim.
“İkiniz arasında neler oluyor?” omuzlarımı indirip kaldırdım, bilmiyorum dercesine. Bilsem ne olduğunu. Durup durup aklıma gelmesi, aklıma gelmediğinde bile karşıma çıkması. Sürekli peşimdeydi. Görende bana kör kütük aşık derdi ama değildi. “Olmazlara vurulmakta çok korkuyorum.” Artık gülmeyi bırakmıştım. Yere çöküp saatlerce ağlamak istiyordum. “Sakın ağlayayım deme. Sen ağlarsan bede ağlarım. Ona göre!” Gamze de iyi değildi. Emir’in bana olan duygularından dolayı ne yapacağını bilmiyordu. “Tamam, ağlamayacağım. Bu gece ağlamak yok.” Dediğimde kararlıkla “Birer tane daha söyleyeceğim.” Dedi gamze. Yaramaz bir çocuk gibi gülümsüyordu.
“Olur.” Derken derin bir nefes aldım. Telefonum bir kez daha titredi. Bu sefer mesaj atmıştı. Dudaklarımı dişleyerek telefonu açtım ve mesajı okudum.
-Nerdesin?
Cevap yazmadım ve görüldü de bıraktım. Gördüğümü gördüğünde bu kez aramaya başladı. Aramayı da cevapsız bıraktığımda yeni bir mesaj göndermişti.
-Beni delirtmeye mi çalışıyorsun?
Neden bu kadar öfkeleniyordu ki. Onu iyice sinir etmek için kamerayı açtım ve güzel bir fotoğrafımı çekip ona gönderdim.
-Bugün de çok güzelim, bakalım beni kim dansa kaldıracak?
Sırıtarak mesajı gönderdiğimde film iyice kopmuştu. Ardı ardına düşen onlarca mesaj. Delirdiğini görmek keyfimi yerine getirmişti. Dans eden Gamze ikinci içeceğinin sonuna gelirken “Erkekler kapatılsın.” Demişti gülerek. Onu onayladım. “Emir’i arayacağım.”
“Ne?” Az önce erkekler kapatılsın diyen o değil miydi? “Arıyorum.” Ona engel olacak değildim. Söylenmeyen hiçbir sevginin değeri yoktu. Çocuk o söylemediği sürece nerden bilecekti ki Gamze’nin onu sevdiğini. “Emir.” Dikkatlice onu izliyordum. Ne diyecekti? Sarhoş oluşu onu ayrı bir tatlı yapmıştı. “Neden beni görmüyorsun?” Emir ona her ne dediyse. “Sarhoş değilim.” Dedi, çok aksini gösteren bir ses tonuyla. “Geliyor musun?” Gözleri endişeyle bana çevrildi. “Gel, bekliyorum. Yıllardır beni görmeni beklediğim gibi bekliyorum.” Ona açık adresini verdikten sonra telefonu kapatıp “Geliyor.” Dedi, sanki konuştuklarını duymamışım gibi beni bilgilendirmişti. “Hani kız kıza olacaktık.” Tek kaşımı kaldırdım. “Hani erkekler kapatılsın diyordun.”
“Emir hariç hepsi kapatılsın.”
“Ya , Rüzgar?” Rüzgar’ı sormam tek kaşının kalkmasına sebep olmuştu. “Onu kim zincir altından tutabilir ki?” dediğine güldüm. Doğru söylüyordu. Yaklaşık bir beş dakikanın ardından Gamze çoktan kapıya gözlerini dikmiş, Emir’in gelmesini bekliyordu. Onun aksine dans etmeye devam ettim. Benim bekleyecek kimsem yoktu, Rüzgar’ın beni bulması imkansızdı. “Ada.” Gamze’nin beni dürtüklemesiyle dans etmeyi bırakmadan bakışlarımı ona çevirdim. Emir gelmiş olmalıydı. “Seninki geldi.”
Benimki derken? Baktığı yere bakmak için döndüğümde, gözlerimin kesiştiği gözler alev alev yanıyordu. Rüzgar Karahanlı tehlikeli adımlarla üzerime gelirken elimi kolumu nereye koyacağımı bilmeden, tedirgince kaçacak yer aradım. Beni nasıl bulmuştu? Hemen ardından Emir’inde gelmesi şaşkınlığımı artırırken, Gamze’yle birbirimize bakakaldık.
“Bittim ben.” Önümde duran içeceği hızlıca kafama diktim. Gamze benim aksime Emir’in gelmesiyle iyice keyiflenirken, Rüzgar ve Emir yanımıza ulaşmışlardı. “Siz..” dedim, Rüzgar yanıma geldiği beni yanına çekmiş ve beni kıskacına almıştı. “Kusura bakma Ada, iki sarhoşla baş edemezdim.” Rüzgar’la birbirlerine baktılar. Emir mi aramıştı onu. “Gamze benim için yeterli.” Diyerek Gamze’yi yanına aldı ve ona şaşkın gözlerle bakan arkadaşımı tuttuğu gibi ardında sürüklemeye başladı. Gamze de bunu bekliyormuş gibi hiç itiraz etmeden onula beraber çıkıp gitmişti.
“Rüzgar…” diye başladım ama bakışları beni susturmaya yetmişti. Başım öyle güzel dönüyordu ki! “Bu halin ne?” Beni baştan aşağı süzdüğünde, gözleri yanıyordu. “Ne varmış halimde?” diye sorarken saçlarımı geriye doğru attım ve gözlerimi gözlerine diktim. “Yürü gidiyoruz.”
“Ben hiçbir yere gelmiyorum.” Diye mızmızlandığımda bana ne saçmalıyorsun der gibi baktı. “Daha kimse beni dans kaldırmadı. Yoksa yeteri kadar güzel değil miyim?” Güzel saçmalıyordum ama umurumda değildi ki!
“Gebertirim seninle dans edecek adamı.” Sesi serti. Bakışları daha sert. “Şimdi gidiyoruz.” Beni, benim iznim olmadan ardından sürüklemeye başladığında, sinirle nefesimi dışarı verdim. Bütün keyfim kaçmıştı. Neden benimle dans etmemişti?
Dışarı çıktığımızda gördüğüm ilk şey Gamze ve Emir olmuştu. Emir’in arabasının önündeydiler ve Emir Gamze’yi öpüyordu. Rüzgar da benimle aynı yere baktığında, gülümsemeden edemedim. Rüzgar yeniden bana döndüğünde, gülümsememe baktı. Yüzündeki öfke saniyelik kaybolmuştu. Bu görüntüden rahatsız olacağımı düşünmüştü yoksa? Emir’e karşı bir şey hissettiğimi düşünüyordu?
Gülümsemem daha da genişlediğinde beni arabasına yerleştirdi. “Niye sırıtıyorsun, Senin şu an benimle kavga edip, bağırıp çağırman gerekmiyordu?” Emniyet kemerimi bağlarken başımı iki yana sallayıp sırıttım. “Şu an arkadaşım için mutlu oluyorum, seninle evde kavga edeceğiz.”
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 10.26k Okunma |
460 Oy |
0 Takip |
43 Bölümlü Kitap |