
Ben onu ilk kez görmüş, sonrada gözümü alamamıştım.
Rüzgar Karahanlı, göğüs kafesimde bir ateş gibi durmadan yanıyordu.
Ben onda ne kadardım bilemesem de, o bende alamadığım son nefesti.
Diğer gün okula geldiğimizde yeni öğrenci olduğumuzdan ötürü insanların yabancı gözleri üzerimizdeydi. Rüzgar kimseyi aldırmadan beni önünde yürütürken ardımdaki varlığı beni rahatlatıyordu. Daha ilk günden kızların bütün ilgisini üzerine çekmişti fakat onun gözü sadece benim üzerimdeydi. Nerden mi biliyordum, çünkü benimde gözüm sadece onun üzerindeydi.
Sınıfa girdiğimizde elinde bir buket kırmızı gülle bekleyen Afet bizi fark eder etmez oturduğu yerden ayaklandı. Öğretmen daha gelmemiş herkes kendi halinde takılıyordu. Yanında oturan Ceren adlı kız Afet’e durması gerektiği konusunda bir şeyler söylerken Afet ona resmen hırlamıştı. Sırasındaki bir kutu çikolatayı da alıp önümüzü kestiğinde bakışlarımı Rüzgar’a çevirdim. Afet kendince tatlı olduğuna inandığı bir gülümsemeyle “Günaydın.” Dediğinde, iri cüssesinden dolayı bir adım gerileyip Rüzgar’ın ardına sığındım. Rüzgar kız ona küfür etmiş gibi bakarken hiçbir cevap vermedi. Sınıftakiler sırıtarak Afet’e bakıyorlardı.
“Bu kız asla akıllanmayacak.” Dediğini duydum birinin. Barikat gibi durmuştu önümüzde Afet. “Rüzgarcığım, şey müsaitsen kahve içebilir miyiz?” Rüzgarcığım mı? Rüzgar çok sessiz bir tonda “Önümden çekil.” Derken, sesinde korkutucu bir şey vardı. Afet hayal kırıklığıyla yana kaydı ve hiçbir şey söyleyemedi. Bir ona bir elindeki güllere bakarken, gülsem mi kızsam mı bilmeyerek derin bir nefes aldım. Kız resmen kocama sulanıyordu. Birde gülle çikolata almıştı, bir istemediği kalmıştı kocamı benden.
“Çikolatayı alabilir miyim?” diyerek çikolata kutusunu elinden alıp, zaten açılmış kutunun kapağını açtım. Afet paketin yarısını yemişti. "Şeyy, stres olunca dayanamadım… Biraz yedim.” Biraz mı? Kutunun yarısından çoğu yoktu. Afet sıraya oturan Rüzgar’a üzgün bakışlar atarken yavaşça yanıma sokulup “Görümce.” Diye fısıldadı.
“Görümce mi?”
“Eee işte ben ve Rüzgar evlenince sen de görümce olacaksın?” Afet’e ne saçmalıyorsun sen, der gibi bakarken “Ben abine çok fena aşık oldum, bizi bir araya getir görümce. Ne istersen veririm.” Deyince sinirle çikolata kutusunu eline verdim. “Bana bak Afet!” yanlış bir şey söylememek için kendimi çok zor tuttum. Kız resmen kocamla arasını yapmamı istiyordu. Daha ne kadar saçmalayabilirdi?
"Afet ben senin görümcen değilim. Asla da olmayacağım. Çünkü Rüzgar zaten...."
"Rüzgar zaten ne?" diye soran Afet değil başka biriydi. Kelimeler boğazımda düğümlendi, soruyu soran şahsa döndüm. Atıl yüzünde hafif bir sırıtışla ikimizin arasına geçmişti. "Afetciğim kızdan biraz uzaklaş. Bak bu ne ben ne de Burak. Üzerine düşsen kız geberir. Hadi canım hadi uzaklaş azıcık." Atıl Afet'in bana zarar veremeyeceği bir mesafe koydu aramıza. Gülümseyerek şirin suratına baktım. Anlına düşen kıvırcık saçları çok tatlıydı. "Eee şimdi devam et, Dünyanın en güzel Ada'sı."
"Sen bana sulanıyor musun?" diye sordum ciddi görünmeye çalışırken. Kocaman iki gamze yanağında içe gömüldü. "Yok ben ciddi düşünüyorum."
"Kıvırcık Tokmak. Görümceme yürümeyi keste bana Rüzgar'çığımı anlatsın." Afet elini beline atıp bana beklentiyle bakmaya devam ediyordu. Rüzgar'a kaçamak bir bakış attım. Yüzünde sert bir ifadeyle yüzüme bakıyordu. Gözleriyle yanına gelmem için beni uyandığında başımı sağa sola sallayıp Afet'e döndüm.
Aklıma gelen yalanı söylemezsem Afet'en kurtulamayacağımızı biliyordum. Valla kendim için değil, Rüzgar için yapacaktım bunu. Yoksa bu Afet iki güne ırzına geçerdi sevdiceğimin! Bu yüzden yapmak zorundaydım ama ilk önce Atıl'ı uzaklaştırmam gerekiyordu. "Atıl Afet haklı. Bize biraz izin verir misin?"
"Bundan emin misin?" Tereddütle de olsa başımı salladım. "Peki tamam ama dikkat et. Üzerine doğru bir şey düştüğü anladığında yardım etmek yerine kaç. Yoksa kendin yardım edilecek duruma düşersin benden uyarması"
"Atıl." diyerek araya girdi Afet. Gücenmemişti sadece Rüzgar'la ilgili gerçeği bir an önce öğrenmek istediği için sabırsızdı. "Tamam tamam gidiyorum. Ama dünyanın en güzel Ada'sı seninle mutlaka sohbete devam etmeliyiz."
"Atıl." gülmemek için kendimi zor tutup "Git." dedim. Atıl gerisin gerisin yürüyerek sırasına geçti. "Eee görümceciğim devam et sen, Rüzgar neymiş."
"Görümce deme artık lütfen bana"
"Haa sen sıska da demediğim için darıldın." Şimdi saçımı başımı yolacaktım sinirden. "Sıska görümceciğim. Sen biraz kilo al be. İlerde kocam olursa etin eline gelsin biraz. Erkekler dolgun kadın sever." gülerek omzuma vurduğunda, kolumun kopacağını zannettim. "Bu ne kup kurusun. Benim gibi ol, güzel, seksi ve göz alıcı." O sırada kendine beğenmişlikle gösteriyordu. "Baksana erkekler gözlerini benden alamıyor. Abin bana hemen aşık oldu, gözü hep üzerimde baksana."
"Rüzgar aşık olmaz." diye sinirle tısladım yüzüne doğru. Sinir parmak uçlarıma kadar inmişti.
"Ve ayrıca Rüzgar gay!"
Ne dedim ben?
Afet'in gözlerinin yuvalarından çıkacağını zannederken bedeni üzerime doğru geliyordu. Atıl'ın uyarısını dikkate alıp hemen geri çekildim.
Afet yere boylu boyunca uzanırken kimse yerinden kalkmadı. Kız günde en az bir defa bayıldığı için arkadaşları alışmıştı olmalıydı, baygın bir bakışla hepsi eski hallerine geri döndü. "Afet."
Dudaklarımı dişlerimin arasına alıp telaşla yanına çömelip başını kaldırdım. "Afet uyan." Yanağına iki tokat attım hala uymayınca yardım isteyen gözlerle sıra arkadaşı Ceren'e çevirdim gözlerimi. Bakışlarımı hemen anlamış çantasından bir kolonya şişesi çıkarıp uzatmıştı. "Her ihtimale karşı. Normalde beş saniyede uyanır. Uyanmazsa kolonya tutarız burnuna, hemen işe yarıyor." Afet Rüzgar'ı görünce kızı sıradan atmıştı, ben olsam bir daha yüzüne bakmazdım ama Ceren bir erkek için onu satan Afet'i her daima düşünüyor yanında kolonya taşıyordu. Düşünceli bir iyi bir arkadaştı.
"Teşekkür ederim. Afet senin gibi arkadaşı olduğu için çok şanslı." Gülümsedim. Ben kolonyayı elinden alıp kapağını açarken Ceren "İyi kız aslın da." dedi. "Sadece biraz manyak ve erkek meraklısı."
Afet'i iki gündür tanımama rağmen en büyük özelliğini iki saniyede Rüzgar'a olan bakışından anlamıştım zaten. Burnuna şişeyi dayayıp "Afet uyan." diye bağırdım. Afet'in gözleri fıldır fıldır dönerek açıldı sesimle. "Oyyy, Nerelerde gideyim ben." diye söylenmeye başladığında sesi benimkini hemen bastırmıştı. Durup yüzüme baktı. "Hiç mi oluru yok?"
Tereddütle başımı hayır anlamında sallayıp dilimi şaklattım. Afet gerçekten de çok üzülmüştü. Endişeyle ayağa kalkıp yerime geçtim. Afet şok içinde sınıfı terk etmişti. “Ne dedin yarım dünyaya? Rüzgar’ın sorusuyla sertçe yutkundum. “Hiçbir şey.” Derken ona bakamadım. Resmen ona gey demiştim, öğrenirse beni mahvederdi. Rüzgar “Öyle olsun.” Dedikten sonra “Kıvırcık ne dedi?” diye sorduğunda yine “Hiçbir şey.” Dedim. Atıl’ın hayatı tehlikesi için susmak zorundaydım.
“Cevapların hoşuma gitmiyor Adacık.”
Gözümün ucuyla ona baktım, dümdüz bir ifadeyle tepemden bakıyordu bana. “Hep sen mi bir şeyler saklayacaksın?”
“Yani bir şey saklıyorsun benden?” dedi. Zeki adamdı. “Yani sende hala benden bir şeyler saklıyorsun?” gavil avlanan bu kez oydu. Dudağının kenarı hafifçe kıvrıldı. “Kafamın içine bir girebilsen, öyle zifiri ki!”
“Karanlık korkutmuyor mu?” diye fısıldadım. “Işıkları ben kapattım.” Diye cevapladı beni.
Ona ışık olmak isterdim ama bende o karanlığın içindeydim. Bakışlarımı sınıfa giren öğretmene çevirip ona cevap veremedim. Diğer ders Rüzgar yine çalan telefonları yüzünden sınıfı terk etmiş, bütün günde bahçede telefonuyla konuşmaya devam etmişti. Pencereden ara ara ona her bakışımda onunda beni izlediğini görüyordum. Gözü her daim üzerimdeydi. Dışarıda yağmur olmasa da kuvvetli bir rüzgar vardı ve o hiçte üşüyor gibi görünmüyordu. Üzerinde okul gömleğiyle deri ceketi vardı sadece, her zamanki sert görünüşüyle yıkılmaz görünüyordu.
“Silgini alabilir miyim, dünyanın en güzel Adası.” Atıl’ın sesiyle bakışlarımı Rüzgar’dan ayırıp omzunun üzerinden Atıl’a çevirdim. Aynı anda silgimi de ona vermek için uzanmıştım, tam verecektim ki Burak’ın önünde silgi olduğunu fark ederek duraksadım. Atıl’a baktığım yere bakınca, yakalanmış bir vaziyette mahcupça gülümsedi. Burak kısık bir sesle “Salak.” Diye mırıldanmıştı. “Onun ki iyi silmiyor.” Dedi Atıl yine de pes etmeyerek.
“Öyle mi?” dedim gülerek. Silgimi ona uzattım. “Öyle öyle.” Derken silgiyi aldı ama silgiyi kullanmadan tatlı tatlı yüzüme bakmaya devam etti. “Sosyal medya hesabın yok mu, dün baktım ama bulamadım.”
Ada Karahanlı adında bir hesabım yoktu, elbette bulamazdı. “Kullanmıyorum.” Dedim, düşünceli bir sesle. “Neden?” Çok soru soruyorsun Atıl!
“Rüzgar izin vermiyor.” Derken tek kaşımı kaldırdım, onunda Rüzgar’dan korkması gerektiğini belli eden bir ses tonuyla. “Abin yobaz mı?” Hem de ne yobaz!
“Yobaz yanında az kalır Atıl! Sende can güvenliğin için benden uzak durmalısın.”
Burak elini Atıl’ın omzuna koyup “Dayak işlemiyor buna, dayak arsızı!” dedi sırıtarak. İstemsizce bende gülümsedim, sonra Rüzgar’a göz attım. Yanında Afet’i görmek irkilmeme neden olurken “Bittim ben.” Dedim, kendi kendimi. Afet’le konuşmalarının sonunda Rüzgar’ın alev alan gözleri direk beni hedefine almıştı. Hızla yerimden kalktım ve sınıfı terk ettim. Beni mahvedecekti.
Öğretmenin nereye sorusunu duymazlıktan geldim ve hızla koridora girdim. Merdivenleri hızla inerken aynı hızla merdivenleri çıkan Rüzgar’ı görmemle korkuyla kızlar tuvaletine doğru yöneldim.
“Ada!” beni görmüştü, koşarak kızlar tuvaletine girdim. Kapıyı ardımdan kapattığım gibi kuvvetle geri açıldı. Öfke küpüne dönen Rüzgar’ın bakışlarıyla “Rüzgar, lütfen dinle beni bi!” dedim soluk soluğa.
“Neyi dinleyeceğim lan?” Çok kızmıştı, o üzerime doğru gelirken kaçacak bir yerim olmadığı için olduğum yerde durdum. İki adımla yanıma gelirken “Birde benim yüzüme söylesene Afet’e dediklerini.” Diye bağırdı.
“Peşini bırakması için öyle söyledim.” Derken, açıklamamın saçmalığı onu güldürmüştü. “Ada!” diye kükredi yüzüme. “Sanane lan benim peşimdeki kızlardan, Sanane!” Banane mi? Kocam olduğunun farkında mıydı ama hayır haklıydı. Sırf beni korumak için benimle evlenmişti. Beni sevdiği için değil bana acıdığı için! “Attığın yalanı nasıl düzelteceğimi biliyor musun?” derken kulağımın dibine doğru eğildi. Kalbim deli gibi atıyordu. Aklıma gelen şeyle gözlerimi yumdum. Kendi ellerimle mahvetmiştim her şeyi. “Yapamazsın.” Derken sesim bir fısıltıdan ibaretti.
“Öyle bir yapacağım ki Ada, diğer gün bütün okul sadece bunu konuşacak.” Sözleriyle onu hızla ittim ama yerinden kıpırdamadı. “Öyle bir yapacağım ki, o kızın yerinde olmayı dileyeceksin.”
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 10.26k Okunma |
460 Oy |
0 Takip |
43 Bölümlü Kitap |