12. Bölüm

Bölüm 11

Dilara
dilara.papatya0130

Shanti'yi bulmak için Hindistan'a geldim fakat şanssızlığım yine yüzüme tokat gibi çarptı.

Shanti'ye kendimi açıklamak için evine gittim ama evden taşındığını ve kime sorduysam bilmediklerini söylediler veya Shanti öyle söyletti.

"Allah' ım yardım et." diyip bağırdım.

Her yerde onu aramaya devam ettim ama bulamadım, her bulamayışımda da biraz daha yıkıldım.

 

Köşe bucak her yerde Shanti'yi ararken aradan aylar geçmişti.

 

Komutan beni göreve çağırmıştı.

Shanti'yi bulmadan ona kavuşmadan göreve dönemezdim ve görevimden ayrılma kararı aldığımı en kısa zamanda da istifa mektubumu verecegimi telefonda izah ettim..

 

Akşam olmuş evime geçmiştim.

İştahımda Shanti ile birlikte gittiği için kendimi hemen yatağa attım.

Öylece bir süre tavanı izleyip Shanti'yi düşündüm.

 

Ertesi gün beni görevden arkadaşım aramış ve bu korumalık görevi olduğunu bunu da benden başkasının yapamayacağını, benden başkasına güvenemeyeceğini anlatmıştı.

 

Görev Delhi'deydi. Bir holding sahibinin kızını korumam gerekiyordu.

 

Kabul edip bavulumu hazırladım ve arkadaşımdan bilgileri alıp Delhi'ye yola çıktım.

 

Akşam olmuştu yolda durup sahil kenarına çektim ateşi yakıp bir süre yıldızları seyredurdum.

 

 

Yıldızları seyrettiğim anda aklıma Shanti geldi. Aceba ne yapıyordu, benim onu özlediğim gibi o da beni özlüyor muydu? Bilmiyordum.

 

Öylece bir kaç saat ateşin başında durdum, saate baktığımda çok geç olduğunu fark ettim.

 

Hemen ateşi söndürüp arabaya atladım ve hemen yola koyulfum tekrardan...

 

SHANTİ 'NİN GÖZÜNDEN

 

Ben ve Rahul ailelerimizin isteğiyle nişanlanma kararı almıştık...

 

NİŞAN GÜNÜ

 

Odamda hazırlanırken içeriye Zoya girdi..

 

"Shanti bu yaptığın doğru mu? Samar'ı severken Rahul'le nişanlanıyorsun." diyip üzgün bakışlar attı.

 

"Zoya, yeter! Her seferinde Samar diyip durma. Samar şuan Sonia ile mutlu mesut yaşarken benim Rahul'le nişanlanmam sorun olamaz. Ya burda yanımda dur ya da... " diyip sinirle çıkışmıştım..

 

"Ya da git mi diyeceksin... Ben senin mutluluğunu istiyorum Shanti. Aşkını ve Samar'ı geri dönen hayalet için feda etmeni istemiyorum." diyip elimi tuttu şefkatle bakarken.

 

"O hayalet geri döndü. Ve evet mecburum aşkımı feda etmeye. Samar'ın mutluluğu için aşkımı feda etmekle kalmaz canımı da feda ederim çünkü o benim hayatım." der demez gözlerim dolmaya başlamıştı..

 

Odamın balkona çıkıp gözlerimden akan yaşları silmeye başladım.

 

"Samar için böyle güzel şeyler düşünürken Rahul'le olman beni gerçekten çok üzüyor.Umarım hakkettiğin mutluluğu Rahul sana verir." diyip arkamdan geldi ve elindeki mendille gözlerimin yaşını sildi.

 

"Umarım Zoya.." dedim buruk bi gülümsemeyle.

 

Samar'ın adı ne zaman geçse içimden bi parça kopuyordu ama onu da unutmalıydım.

 

Artık başarılı bir iş kadını olmuştum ve bugün nişanım vardı.

 

 

Toparlanıp kendime geldim ve nişan için aldığım beyaz uzun sareemi giydim saçımı topuz yapıp odamdan çıktım ve merdivenlerden aşağı yavaş adımlarla inmeye başladım..

 

Aşağı da takım elbisesiyle Rahul beni bekliyordu.

 

"Çok güzel olmuşsun hayatım. Gözlerimi senden alamıyorum." diyip elimi öptü nazikçe..

 

"Sende çok yakışıklı olmuşsun Rahul." diyip gülümsedim.

 

Rahul dememden rahatsız olmuş olacaktı ki yüzü asılıverdi.

 

"Rahul mu? Ne zamandır birlikteyiz hala soğuksun. Doğru söyle Shanti. Benimle nişanlanmak istemiyor musun?" diyip bir kaşını havaya kaldırıp bakmaya başladı.

 

"Istiyorum canım." dedim ama gözlerimde istemediğimi görmesinden de korkuyordum..

 

RAHUL'UN GÖZÜNDEN

 

Shanti benim hayatımdı, onunla hayatımı birleştirmek için ilk adımı atacaktım bugün.

 

Onu görür görmez büyülendim ama gözlerindeki buğulu bakıştan bir şeylerin ters gittiğini anlamıştım.

 

Sanki bu nişanı baştan beri istemiyordu. Gözlerinde görüyordum bunu ama umursamadım ve nişanlandım..

 

Nişandan sonra parti düzenlenir.

Partide mavili siyahlı sareesini giyer Shanti, Ranbirse yine takım elbise giyer.

 

Arkadaşları teker teker tebrik eder ikisini.

 

Partiden dolayı çok yorulmuşlardır ve herkes evine dağılır.

 

Rahul'de nişanlısı Shanti'yi evine bırakırken yanağından öpüp iyi geceler diler.

 

-----------------------------------------------------------------------------

 

Rahul evime bırakmıştı, yorulmuştum pijamalarımı giyip hemen yatağa attım kendimi.

 

Uyumak istiyordum ama hem havanın sıcaklığı hemde kafamdaki düşünceler uyutmuyordu beni.

 

Mutfaktağa doğru gittim, dolaptan sütü alıp cezveye koydum.

 

Ocağı açtım ve cezvedeki sütü biraz ısıtıp kupama doldurdum fakat dalgınlıkla birazını da tezgaha dökmüştüm.

 

Hemen lavabonun ordaki ıslak bezi alıp orayı sildim.

 

Odamın balkonuna geçtim.

 

Gökyüzündeki sonsuz yıldızları izleyip sütten bi yudum aldım.

Samar'ı düşünmeden edemedim, öylece onu düşünüp durdum.

 

Gece birden ferahlayıp esen rüzgarla kendime geldim. Üşümeye başlamıştım.

 

Sütten dolayı da uykum gelmişti zaten, hemen kendimi yatağa atıp uykuya daldım.

 

Sabah kahvaltı için kalktım, annem yine ziyafet kahvaltısı hazırlamıştı.

 

Mutfağa gidip yanağına öpücükler kondurdum.

 

"Hiç büyümeyeceksin deli kız." diyip gülmeye başladı.

 

"Ben senin hep küçük minnoşun olarak kalacağım annee, benden kurtuluşun yoook." diyip kahvaltı masasına oturdum.

 

Babam gazetesini okuyordu.

 

"Yine moralini bozacak haberler mi okuyorsun yoksa?" diyip o sinirli bakışımı atmadan edemedim.

 

"Yok kızım, işimizle alakalı haberlere bakıyorum. Haberlere çıkmışsın. Seninle gurur duyuyorum." dedi gözleri dolmak üzereydi.

 

Sakallarını biraz kaşıyıp bana döndü.

 

"Kızım, biliyorsun işlerimizden kaynaklı bizi istemeyen rakip holdingler var. Hepsi de ayağımızı kaydırmayı planlıyor ve açığımızı arıyorlar. Rahul düğüne kadar diğer işler için yurt dışına çıkacak bugün biliyorsun. Seni de korunmasız bırakamam o yüzden de sana bir koruma tuttum. Rahul gelene kadar seni o koruyacak."

 

Koruma lafını duyar duymaz gerilmeye başlamıştım.

 

Offlayıp bakışlarımı devirdim.

 

" Baba ne koruması yaa, kendimi koruyabilirim. Biliyorsun dövüş dersleri aldım yıllarca. Korumaya gerek yok."

 

" Biliyorum kızım ama sen düşmanlarımızın ne denli tehlikeli olduğunu bilmiyorsun. Itiraz istemiyorum, akşama burda olur koruman."

 

Babam bana söyleyecek başka söz bırakmamıştı..

 

Yanağına öpücük kondurup işe doğru yola koyuldum.

 

Yolda siyah bir araba işe kadar beni takipteydi.

 

Babam koruma gelene kadar peşime adam takmış anlaşılan diyip önemsemedim.

 

Akşam olmuştu, yine aynı araba beni takip ediyordu.

 

Evden içeri girdim. Çantamı ve montumu vestiyere asıp içeri girdim.

 

Babam çalışma odasındaydı. Kapıyı çalıp içeri doğru adımımı attım.

 

"Baba, koruma gelene kadar peşime taktığın o arabada neydi. Tüm gün nereye gidersem gideyim peşimdeydi." diyip kollarımı iki yana bağlayıp koltuğa oturdum.

 

Babamın bakışları ani şekilde değişti, kapıyı kapatıp yanıma oturdu.

 

Korkmuş ve tedirgindi.

 

"Kızım şimdi söyleyeceklerim aramızda kalsın ama onlar benim seni koruması için peşinden gönderdiğim adamlar değildi. Sen kahvaltı da öyle konuşunca kimseyi peşinden göndermedim." diyince neye uğradığımı şaşırmıştım.

 

"Ne diyorsun baba, o zaman bunlar kim?" dedim korkuyla.

 

"Düşmanlarımız, ayağımızı kaydırmak isteyenlerden. Sabahki haberi benim haricimde onlarda görmüşe benziyor. Şimdi o koruma kararını aldığıma daha da mutlu oldum."

 

Ikimiz içeri de konuşurken kapı çalmıştı.

 

Kim olduğunu öğrenmek için babam kapıya doğru gitti.

 

Bende yorgun olduğumu söyleyerek yatak odama gitmeye karar verdim.

 

Merdivenleri çıkarken duyduğum sesle bi anlık sendeledim.

 

Samar'ın sesiydi duyduğum bu ama olamazdı o Türkiye'de idi.

 

Kulaklarım beni yanıltıyor bana oyun oynuyor diye düşünerek tekrar adım attım ama yine aynı sesi duydum.

 

Dayanamayıp aşağıya göz ucuyla bakmaya karar verdim.

 

Iki üç merdiven aşağı indim, olamaz

 

Samar burada!

Hindistan Delhi'de...

 

 

Bölüm : 18.03.2025 21:42 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...