16. Bölüm

Bölüm 15

Dilara
dilara.papatya0130

Bir el silah sesi duyulmuştur.

 

Korkuyla Shanti'ye baktım. Ağlayarak bana bakıyordu.

 

Şükür ki ona bişey olmamıştı.

Sonra bir acı hissetmeye başladım.

 

Elimi karnıma götürdüğümde anladım.

Vurulan bendim.

 

Rahul hemen üzerimden kalktı.

Shanti'nin göz yaşlarını gördüm yine. Yanaklarından taşıyordu nehirden taşan sular gibi.

 

"Samaaaar." diye bağırmaya başladı.

 

"İyiyim korkma Shanti. Burdan kurtulacağız.." dedim gülümsemeye çalışıyordum, onu teselli etmeye çalışarak.

 

"Bak Shanti bu son şansın. Şuan yaralı olan Samar bir dahaki kurşunumda ölür." diyip bağırdı Rahul.

 

"Yapma onunla gitme, gidemezsin." dedim.

 

"Zorundayım, senin hayatın için hayatımı feda ederim. Sen benim ömrümsün. Lütfen beni affet." dedi ağlayarak.

 

"Gitme yapma bunu bize." dedim ama beni dinlemedi ve onunla gitti..

 

Sürünüp onu tutmaya çalıştım ama yapamadım.

Olduğum yere bayılmıştım.

 

Hayal meyal hatırlıyorum. Arkadaşlarımın içeri girip beni kurtardığını.

 

Gözlerimi açtığımda hastanedeydim.

Uyandıktan sonra doktor içeri girdi. Elinde raporlara bakıyordu.

 

" Şimdi nasılsınız Samar Bey? "

 

" Iyiyim doktor. Gidip Shanti'yi kurtarmam gerek. Rahul'le gitti." diyip etrafımdakilere bakıyor bir yandan da kalkmaya çalışıyordum ama başım dönünce yere düşmekten son anda kurtulmuştum çünkü hemşire kolumdan tutuverdi.

 

"Bir yere gidemezsiniz Samar Bey. Çok riskli bir ameliyat geçirdiniz. Dinlenmek zorundasınız." dedi tüm ciddiyetiyle doktor.

 

"Dinlenemem ben iyiyim. Shanti 'nin bana ihtiyacı var." dedim bağırarak.

 

Kolumdaki serumu söktüm tüm gücümle.

 

"Hemşire hemen sakinleştiriciyi getirin." diye yüksek sesle seslendi doktor.

 

"Ne sakinleştiricisi. Ben iyiyim. Hayıııırr." dedim iğne vurulmamak için çabalıyordum ama nafile kollarımdan ve bacaklarımdan tuttular ve maalesef hemşire iğneyi yapıverdi.

 

Gözlerimi tekrar açtığımda günler geçmişti. Yatmaktan olsa gerek her yerim tutulmuş, ağrıyordu.

 

Doktor içeri girdi.

 

"Nasılsınız Samar Bey?" dedi elindeki dosyaya bakıp.

 

"İyiyim. Kaç gündür uyuyorum?" diyip meraklı gözlerle etrafıma baktım.

 

" Yaranız tamamiyle iyileşene kadar sizi uyutmak zorunda kaldık. 10 gündür yatıyorsunuz." dedi dosyaya bi şeyler yazıyordu.

 

"Ne! 10 gündür uyuyor muydum yani." dedim şok olmuştum.

 

"Taburcu olmama ne kadar kaldı?" diye sordum bu sefer.

 

"Bugün öğleden sonra taburcu işlemlerinizi yaparız. Hemşire gelip serumunuzu değiştirsin. Öğlene biter sonra işlemlere başlarız." dedi.

 

Saate baktığımda saat 11 buçuktu. 10 dakika sonra hemşire geldi. Serumu değişti.

 

"Nasılsınız efendim? Sizi kapıda bir hanım bekliyor. Isterseniz çağırayım." dedi bana dönüp.

 

Aceba gelen Shanti olabilir miydi ?

 

"İyiyim. Çağırın gelsin." dedim yerimde doğrularak.

 

Kapı çalındı.

"Gelin." dedim.

 

Gelen Salman'ın eşi Rasika idi.

Hayal kırıklığına uğramıştım.

"Rasika. Hoş geldin. Shanti, Shanti." diyip ağlamaya başladım. Yanıma gelip sarıldı.

 

"Biliyoruz durumu. Komutan Barun Salman'ı aradı. Hemen uçağa atlayıp geldik. Salman şimdi karargahta. Sen nasılsın?" diyip yatağımın yanındaki koltuğa oturdu.

 

"İyiyim ama Shanti benim hayatım için kendi hayatını feda etti. Rahul olacak şeref yoksunuyla gitti." diyip öksürmeye başladım birden. Boğazımda ağrı hissediyordum.

 

Rasika sürahiden suyu bardağa doldurup bana verdi.

Suyu içince kendime gelmiş, boğazımdaki ağrı hafiflemişti.

 

" Teşekkür ederim." diyip gülümsedim.

 

Aradan 1-2 saat geçmişti ki kapı çalıverdi yine..

İçeri Komutan Barun ve Salman girdi.

 

Komutana asker selamı verdim gücüm yettiğince. Salman'ı gördüğüme sevinmiştim.

 

O da benim iyi olduğumu görüp sevinmiş olacak ki koşup sarıldı.

 

Ahhh! dedim canımın acısıyla.

 

"Özür dilerim kardeşim unuttum." diyip mahçup mahçup baktı bana.

 

"Ahh Salman. Yaptığın işe bak. Dikişlerini açacaktın az daha." diye kızgınca baktı Rasika.

 

Salman daha da mahçuplaşmıştı o an.

"Tamaaam iyiyim ben. Gel kardeşim." diyip kollarımı açtım ve Salman'a sarıldım.

 

Serum bitmiş öğleden sonra olmuştu. Rasika ve Komutan Barun taburcu işlemlerini halletmeye gittiler.

 

Üstümü değiştirmeme Salman yardımcı oldu.

 

"Shanti'yi bulmalıyım. Benim için daha fazla acı çekmesine razı olamam." dedim.

 

"Elbette Shanti'yi kurtaracağız. Sen kendine gel kardeşim." dedi.

 

Anahtarı aldı.

Salman hemen eve sürdü.

 

" Benim evim sizin eviniz. Rahat edin. Ben üstümü değiştirip hemen gitmeliyim." diyip merdivenleri ikişer ikişer çıktım.

Arkamdan da Salman çıkıverdi.

 

" Dur kardeşim, yeni kendine geldin. Gücünü toplaman lazım. Az önce hastanede ne konuştuk biz yaa. Hem tüm polis teşkilatı onları arıyor her yerde." diyip beni durdurmaya çalıştı.

 

" Beni durdurma Salman. Kalbini kırarım. Benim yerimde sen olsaydın ben seni desteklerdim." diyince yüzü düştü.

 

"Tek bi şartla kapıyı açarım. Bende seninle geleceğim." dedi emir verir ses tonuyla.

 

"Tamam." dedim. Kapıyı açtı.

 

" Teşekkür ederim kardeşim. " diyip sarıldım.

 

Salman'la birlikte evden çıkıp Shanti'yi aramaya koyulduk.

 

Arabayla geçerken Shanti'yle Rahul'u görmüş, neye uğradığımı şaşırmıştım.

 

Arabadan bi hışımla inip onların olduğu yere doğru koşarak gittim.

 

"Hadi gidiyoruz Shanti." Shanti'nin kolundan tutup kendime doğru çekmiştim ama engel oldu.

 

"Neler oluyor burda? Neden engel oluyorsun seni götürmeme." diyip şaşkınlıkla ona baktım.

 

" Rahul benim kocam. Seninle olmak veya seninle gitmek istemiyorum." demişti.

 

O an başımdan kaynar sular dökülmüştü o sözlerinden sonra öyle bir öfkelenmiştim ki dayanamayıp Rahul'e kafa attım ve yere düştü.

Bir süre onu orda tekmeledim.

 

Shanti ona vurmama engel olmaya çalışmak için önüme geçti.

 

" Yapma Samar Durr. O benim kocam, ona vurmaya hakkın yok." yine ona kocam demişti.

 

" Niye onunla olduğunu ikimizde biliyoruz Shanti. Bu saçmalığı artık bırak ve hemen benimle gel. Lütfen yalvarıyorum." dedim gözlerim dolarken.

 

"Asıl sen bu saçmalığı bıraksan iyi olur yoksa polisi aramak zorunda kalacağım. Salman lütfen Samar'ı burdan götür." diyip Salman'a döndü.

 

Salman kolumdan çekiştirip beni arabaya doğru götürdü.

 

"Gördün, o seni istemiyor. Ve dediğin gibi de kaçırılmış biri gibi de durmuyor tersine Rahul'e kocam diyip onu seçti." dedi arabayı sürerken.

 

"Ne diyorsun sen Salman. Niye böyle şeyler yaptığını ikimizde biliyoruzz. Rahul'un tehdidiyle yanında kalıyor, onunla evli." diyip dolan gözlerim nehir olup taşmıştı.

 

"Elimizde delil olmadan onu tutuklayamayız kardeşim. Üzgünüm, bu durumu kabullenmek zorundayız." diyip üzgünce bana baktı.

 

"Ben onu er geç ordan kurtaracağım. Rahul onu daha fazla hapsedemeyecek." demiştim evin önüne vardığımızda.

 

Salman, Rasika'ya olanları anlatmıştı.

Rasika telefonla hemen Shanti'yi aradı.

 

"Shanti, seninle görüşmek istiyorum. Müsait misin?" demişti.

 

"Müsaitim Rasika Abla ama rica ediyorum Samar gelmesin." diyip rica etti.

 

"Samar burda değil zaten arabadan bir hışımla çekip gitti. Nereye gittiğini bilmiyoruz." diye yalan söylemişti.

 

Shanti'nin telaşlı sesi duyuluverdi.

"Rasika Abla, Samar için herşeyimi veririm ama onunla olamam artık. Salman onu bulsun ona sahip çıkın. Kendine zarar vermesin." dedi gözleri dolu dolu olmuştu.

 

"Rahul geliyor kapatıyorum. Restorantta görüşürüz." diyip kapatmıştı.

 

Rahul'den korktuğu ve hala bana aşık olduğu her halinden belliydi ama elimden bişey gelmiyordu maalesef.

 

Rahul'u bulup öldürmek istiyordum.

Bahçede konuşurken içeri Sonia giriverdi.

 

"Selam, ben geldiim." dedi gülümseyerek.

 

Sen yine nereden çıktın ki yaaa. Olmadık zamanlarda çıkıyorsun karşıma.

 

"Hayırdır Sonia, sen nereden çıktın, evimin adresini nereden buldun?" dedim meraklı gözlerle.

 

"Benimde irtibat kurduğum kişiler var elbette."

diyip yanıma oturdu.

 

Tam sarılacakken kollarından tuttum.

"Tamam burada olabilirsin ama bana sarılma, benimle yakınlık kurma gibi bir düşüncen olmasın çünkü buna hakkın yok. Ben başkasına aşığım bunu da iyi biliyorsun." dedim.

 

"Evet biliyorum Shanti'ye aşıksın ama duyduğuma göre o Rahul Arora ile evlenmiş. Demek ki o senin onu sevdiğin kadar sevememiş" dedi bilmiş bilmiş bakarak.

 

"Susup gitmeni rica ediyorum yoksa bu kadar kibar olamayıp seni burdan kovmak zorunda kalacağım." dedim sinirli sinirli ellerimi sıkarak.

 

"Samar tamam gidiyorum." dedi boynunu bükerek.

Kapıya doğru adım atar atmaz bayılıverdi.

 

Salman hemen yanına koştu. Arabaya bindirip hemen hastaneye götürdük.

Hastaneye geldiğimizde Salman, Sonia'yı kucağına alıp içeri götürdü.

Sedyeye yatırıp içeri götürdüler.

 

Doktor bir süre sonra odadan çıktı.

"Neyi var. Neden bayıldı?" diye sordu telaşla Rasika.

 

"Sonia hanım, beyin travması geçirmiş. Önceden bi olay yaşadı mı?" diye sordu.

 

"Bilmiyoruz." dediler bana dönüp.

"Bende bilmiyorum." dedim.

 

Sağlık geçmişini araştırmaya karar verdiler çünkü durumu çok riskliymiş.

 

"Acil yoğun bakıma alıyoruz." diyip Sonia'yı götürdüler.

 

"Ben aşağı gidiyorum. Salman ailesine sen haber ver. Ben muhattap olmak istemiyorum." diyip çekip gittim.

 

Aşağı indiğimde Shanti Arora ismini anons etti danışman.

 

Shanti burada ne yapıyordu aceba. Bişey mi olmuştu yoksa ona. Hemen danışmaya gittim.

Asker kimliğimi gösterip Shanti hakkında bilgi alacakken Shanti geldi hemen.

 

" Ne oldu yine karşıma çıkıyorsun Samar?" dedi ters ters bakıp.

 

"Karşına çıktığım yok. Sonia bayıldı onu getirdik." diyiverdim. Dediğime de pişman olmuştum.

 

"Sonia ha. Çok üzgünsündür sen şimdi. Koş git sevgilinin yanına." dedi gülerek.

 

"Ne sevgilisi yaa. Saçmalama istersen Shanti." diyip sinirle kolundan tuttum.

 

"Canımı yakıyorsun Samar. Bırak kolumu." dedi gözleri dolmuştu.

Kolunu hemen bıraktım.

Rahul yanımıza koşar adımla geldi.

 

"Karımın kolunu ne hakla sıkıyorsun?" dedi üstüme yürüyerek..

 

Elini kaldırmıştı tam vuracakken. Shanti durdurdu onu.

 

"Bırak canım, gidelim daha fazla tadımız kaçmasın." diyip kolundan tutup onu arabanın olduğu yere götürdü.

 

"Canını alacağım günü bekle sen Shanti Hanım." dedim ve çekip gittim...

 

Raj Bey'e de yolda olanı anlattığımda donup kaldı.

 

"Kızım ne yapmaya çalışıyorda Rahul'le evlenmiş." diye sordu..

 

"Efendim, bu durumu telefonda size anlatamam. Müsaitseniz evinize geleyim herşeyi anlatayım."

 

"Tamam. Bekliyorum çabuk gel." dedi telefonu kapattı sonra.

 

Taksiye bindim, hastaneye yakın olduğundan 15-20 dakika sonra eve varmıştım.

 

Kapıda beni Raj Bey'in eşi Surayya Khan karşıladı.

 

"Hoş geldin evladım. Raj seni bekliyor." dedi bana yardım ederek.

 

"Hoş gelseydim keşke teyzecim." dedim mahçup gözlerle bakarak üzgünce.

 

"Üzülme evladım. Senin hiç bir suçun yok." dedi.

 

"Suçum büyük. Onun korumasıydım, ben onu tek başına bırakmasaydım şuan burada olacaktı. Onunla evlenmeyecekti." diyip iki elimi başımın arasına alıverdim.

 

Raj Bey içeriden geldi. "Üzülme evlat. Surayya haklı senin suçun değil. Ben kızımı tanıyorum, inatçının tekidir. Sen onu orda bağlasanda o cüzdanını almaya giderdi yinede. " dedi omzuma dokunarak.

 

" Size karşı çok mahcubum efendim. Kızınızı koruyamadım." dedim ağlamaya başlamıştım.

 

Birden kapı çalıverdi.

" Selaam anne ben geldiim." diye içeri girdi Shanti.

 

" Merhaba efendim. " diye ikinci bir ses duyuldu sonra. Rahul'un sesiydi.

 

"Ben gitsem iyi olacak efendim. Daha müsait zamanda konuşuruz." dedim ayağa kalkarak ve gözlerimdeki yaşı masadan aldığım mendille silerek.

 

"Gitmene gerek yok, gitmesi gereken kişi veya kişiler belli evlat. Benim için çalışıyorsun nasılsa." dedi otur diye işaret ederek.

 

"Peki efendim."dedim tekrar oturdum.

 

Beni gören Shanti'nin yüzü asılırken, Rahul'se sinirden kıpkırmızı olmuştu...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bölüm : 19.03.2025 12:59 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...