19. Bölüm

Bölüm 18

Dilara
dilara.papatya0130

Sabah olmuş çalar saat durmadan çalıyordu.

 

Yarı uyanık yarı uykulu yandaki beyaz komodinde şarja taktığım telefonumu aldım.

 

Telefondaki saati susturmak için kapat tuşuna bastım ve tekrar kendimi uykuya bıraktım.

 

Tam tekrar uykunun kollarına kendimi bırakmıştım ki aradan 10 dakika geçti geçmedi bu seferde telefonun kendi susmadı bir arayan vardı.

 

Kargalar kahvaltısını etmeden kimdi bu beni ısrarla arayan diyip sinirle telefonu elime aldım ve açtım.

 

"Alo. Ne var bu saatte kimsin?" diye sıralamıştım sorularımı, dünden de sinirim geçmediği için sesimde gayet yüksek ve doğal olarak sinirli çıkmıştı..

 

"Aşkım benim Sonia. Ne bu sinir? Dün seni işte biri mi sinirlendirdi yoksa? Söyleyelim babama alsın façasını aşağıya." diyip kahkaha attı.

 

"Off ya sen miydin? Kusura bakma dün geç yattım da. Biliyorsun erken kalkmayı sevmem ben." demiştim buruk bir gülümsemeyle.

 

"Bugünü unuttum deme sakın bana!" dedi sesi hafif üzgün geliyordu.

 

"Unutmamışımdır da sen yine de söylesen olmaz mı?" dedim kendimi acındırmaya çalışarak.

 

"Tamam tamam söylüyorum. Hadi yine iyisin kıyamadı bu sevgili nişanlın sana." diyip kıkırmaya başlamıştı.

 

"Bugün nikah için alışveriş yapacaz ya? 1 hafta sonra düğünümüz varmış." diyince şaşırmıştım.

 

Ne düğünü yaa, biz ne zaman düğün tarihi almıştık kii hem varmışta ne demek oluyordu...

 

"Sonia ben unuttum galibada sen hatırlatır mısın biz ne zaman nikah tarihi almıştık?" dedim şaşkın şaşkın.

 

"Biz almadık aşkım, bizim yerimize babam almış. Biliyorsun ki babam emrivaki sever. Kendi istediği gibi olsun ister herşeyi. Bunu da öyle yaptı. Anlayacağın banada sürpriz oldu. Hadi hazırlan yoldayım seni alıp götürmem lazım. Emir büyük yerden malum." diyip kapattı.

 

Ben ve Sonia evlenemeyiz, olamaz böyle bişey imkansız. Ben Shanti'yi seviyorum onunla evlenmek istiyorum. Offf ya. Sonia'nın babası da herşeyi bildiği halde neden böyle bişey yapıyor ki.

 

Telefonu kapatınca büyük siyah gardırobumun yanındaki büyükçe duran kenarları ahşap işlemeli aynamda kendime bi süre baktım ve bu olanları düşünmeye başladım ve düşündükçe de sinirlendim.

 

Sinirime hakim olamayıp üstüne bakım eşyalarımı koyduğum masamın üstündekileri devirdim.

 

Sinirimin geçmeyeceğini ve eşyalara daha fazla zarar vermek istemediğimi bildiğimden kendimi, beyaz fayanslı, bunaltmayan tersine ferah olan banyoma ardından da sıcak duşa kendimi attım.

 

Duşa girmek her zaman rahatlamıştır beni.

 

Duştan çıkınca hemen üstüme beyaz tişörtümü ve blue jeani geçirdim ve ardından saçıma fön çektim.

 

15-20 dakika sonra kapım çalmaya başladı. Demir merdivenleri yavaş adımlarla inmeye başladım.

 

Bir elim merdivenin trabzanında diğer elim cebimdeydi.

 

Demir kapının kulpunu elime aldım ve kendime doğru çektim.

 

" Hadi uykucu hadii. Daha çok işimiz vaaar." dedi kolumdan çekiştirip duruyordu Sonia.

 

Kırmızı sarı işlemeleri olan bir kıyafet giymişti.

 

 

Eski günlerde ki gibi hissettim o an kendimi. Benim Sonia'm iyilik meleğim di, bende onun Samar'ı inatçı kara sakalı idim sanki.

 

"Tamam sakiiin ol. Yeni ameliyat oldun, yeni yeni iyileşiyorsun. Dikkat etmen lazım kendine." diyip arabaya bindirdim bende şoför koltuğuna geçtim.

 

Onun arabası kıpkırmızı idi anka kuşum diye ad takmıştı.

 

Kemerlerimizi takıp yola koyulduk.

 

"Bu sessizlikten sıkıldım yaa. Eğlenmek istiyorum." diyip müzik açtı ve müzikle beraber çocuklar gibi dans etti.

 

Sonia'nın dediği yere varmıştık. Büyükçe bir mekanın önünde durduk.

Her yerde rengarenk dükkanlar vardı. Müzik sesleri bu güzel dükkanlara eşlik ediyordu.

Esen rüzgarda adeta müzikle birlikte şarkı söyler gibiydi. Etrafta yürüyen insanlar vardı.

 

Sonia her bir dükkana girişinde sanki dükkanı satın alır gibi saatlerce durmuş bir çok şey satın almıştı.

 

Torbaları taşımaktan kollarım yorulmuş, sıcağın etkisiyle de terin suyun içinde kalmış bitkin düşmüştüm.

 

Şükür bitti işimiz demiştim ki şom ağzım durmadı.

 

Bu seferde dondurmacı gördü. Sonra alırız diyince çocuklar gibi inat edip yerinde tepindi durdu.

 

"Bananee bananeee yaa. İstiyorum, istiyorum." dedi yerinde zıplayarak.

 

Herkes Sonia'nın bu hallerine bakıp duruyor bi şeyler söylüyorlardı kendi aralarında.

 

"Tamam, pes ettim. Alıcam sana dondurmanı ama lütfen önce şu poşetleri bırakalım arabaya. Kollarım koptu, bağımsızlıklarını ilan edecekler az kaldı." dedim bitkin bir halde ona bakarak.

 

"Oyy kıyamamm. Tamam canım." dedi yüzümdeki teri silerek.

 

Arabada Allah'tan yakındaydı da çabuk bırakmıştık poşetleri.

 

Yüklerimden kurtulduğum an özgürlüğümü ilan etmiş ve rahatlamıştım.

 

Her ne kadar rüzgar hafif hafif esse de hava yakıyordu bu yüzden dondurmaları alıp arabada yemeye karar vermiştik.

 

Ben bir taneyi zor yerken o benim üstüme 4 tane yemişti. Yarışma olsa kesin birinci çıkardı, dondurma aşığı kadın yaa.

 

Haline bakıp gülmemekte elde değildi ve bende gülmüştüm elbette.

 

O dondurmayı değil, dondurma onu yemişti sanki eli yüzü hatta saçları bile dondurma olmuştu. Nasıl başarıyordu her yerine dondurma yedirmeyi anlamıyorum.

 

"Samar dondurma bulaşmış sakalına." dedi yanağımı parmağıyla işaret ederek.

 

"Asıl sen kendine bak her yerin dondurma olmuş." diyip bu seferde ben onun yüzünü göstererek kahkahamı serbest bırakmıştım.

 

Yanağımı arabadaki mendille silmeye çalıştım ama becerememiş olacaktım ki elimden mendili el çabukluğu ile aldı ve kendi silmeye başladı.

 

" Oldu iştee. Bende silerim şimdi elimi yüzümü." diyip hem kendi hemde benim yüzümü temizletmişti.

 

SHANTİ'NIN GÖZÜNDEN

 

O gün restorantta Samar'la karşılaşmıştım ve beni yine kurtarmıştı.

 

LBu yüzden de telefonumda

' Pelerinsiz Kahraman ' olarak kayıtlıydı.

 

Samar' ı çok seviyor ve çokta özlüyordum. Onu düşünmediğim bi anım bile yoktu. Aceba nasıl, napıyor? diye düşünmeden edemiyordum.

 

Yolda yürürken gözüm kırmızı bir arabaya ilişti.

 

Arabaya baktığımda Samar, Sonia ile oturuyor, dondurma yiyorlardı gülerek.

 

Ben burda acı çekerken beyfendi eski nişanlısı ile dondurma keyfi yapıyordu.

 

Ağlamak ve sinirlerime hakim olmak için kendimi zor tutmuştum..

 

Sonia, dokunmaya çekindiğim adamın sakallarına bulaşmış dondurma kalıntılarını siliyordu ve bu da beni deli ediyordu.

 

Şeytan diyordu git arabadan onu aşağı at, o silen elini de kır ama yapamadım.

 

Öylece ordan çekip gittim evime.

 

_________

 

Sonia'yı aldığı gelinlik ve takılarla evine bırakmış evime geçmiştim.

 

Şükür ki bugün bitmişti. Kendimi büyük ve pofidik olarak adlandırdığım yatağımın üzerine bıraktım.

 

Tüm bu olanlar kabus olsun lütfen yoksa ben artık kafayı yiyeceğim.

Shanti'm yerine Sonia ile idim ve bu beni üzüyordu.

 

Shanti'm aceba ne yapıyordu. Benim onu özlediğim gibi o da beni özlüyor muydu aceba.

 

Bir mucize olmalı ve bu düğün olmamalıydı yoksa Shanti'me bir daha asla kavuşmam mümkün olmayacaktı ve bişey yapmalı bu düğüne engel olmalıydım ama ne yapacaktım ki...

 

 

Bölüm : 20.03.2025 14:22 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...