
Gözlerimi açmaya çalışıyordum fakat o kadar yorgun hissediyor olduğumdan dolayı açmaya bile halim kalmıyordu. Birkaç denemeden sonra gözlerimi açıp birkaç dakika karanlığa baktım. Hafif oturur vaziyete gelince elimle ışığı arıyordum. Sonunda prizi bulunca hemen düğmeye bastım. Işık açılınca gözlerim kamaşmıştı. Gözlerimi kapatıp 2 saniye bekledikten sonra geri açtım. Karşımda koltukta oturmuş bana bakan Alaz’ı görünce ödüm korkmuş çığlık atmıştım. O ise hiç istifini bozmamış ciddi halde bana bakıyordu.
“Ödüm koptu salak herif ne yapıyorsun öyle oturmuş?”
“Ciddi bir şey konuşmamız lazımdı. O yüzden uyanmanı bekledim.”dediğinde duvarda asılı olan saate bakınca neredeyse sabah olacağını fark ettim. Uyanmamı bekleyecek kadar ne konuşacaktı ki?
“Ne konuşacaksın ki?”dedim merakla o ise hafif olduğu yerde doğrulup ayağını diğer ayağının üzerinden indirip dik oturdu. Eliyle saçını ileri atıp burnunu hafif sıkarmış gibi yaptı. Ellerini dizlerine koyarak bana bakıp konuşmaya başladı.
“Gaye üvey babanın arkasında ki adamları bulamadık hala ama ilk şunu bil ailen güvende gayet iyiler. Ama Burak ve Mira’yı kaçırmışlar bizi tehdit ediyorlar. Üvey baban seni istiyor yani karşılıklı takas yapalım diyor.”dediğinde kafamdan aşağı kaynar sular inmişti. Sadece beynimde ‘Burak ve Mira kaçırılmış.’ cümlesi tekrarlanıyordu. Kardeşlerim benim yüzümden kaçırılmıştı. Şuan ne haldeydiler kim bilir? Kalbim o kadar acıyordu ki adeta teker teker parçalanıyordu. Onları kaybetme hissi beni ele geçirmiş ellerim titremeye başlamıştı. Gözlerimden yaşlar akarken kafamı sağa sola sallayarak “Hayır hayır olamaz.”diyordum. Alaz hemen ayağa kalkmış benim yanıma gelmişti. Ellerimi tutup beni kendine çekerek
“Onları arıyoruz. Korkma onlara bir şey yapmaz Gaye. Onun istediği sensin sadece.”
“Hemen gideyim beni alsın ama onlara dokunmasın Alaz nolur bırak gideyim.”deyip ayağa kalkmaya çalıştım ama o kadar sıkı tutuyordu ki beni kollarının arasından çıkamıyordum.
“Alaz bırak nolur ben birilerini daha kaybedemem hemde benim yüzümden dayamam bu sefer ölürüm ben Alaz bırak nolur..”
“Hayır diyorum sana! Gidemezsin izin vermem. Onları bulmama az kaldı ve sen böyle saçma şekilde davranışlar sergiliyorsun. Benim daha kim olduğumu bilmiyorlar Gaye. Senin sevgilinin Alaz Demiroğlu olduğunu bilmiyorlar.”
“Onlara bir şey olursa ölürüm diyorum sana anlamıyor musun?”
“Asıl sen anlamıyor musun? Sana diyorum ki gidemezsin izin vermem. Onları bulmama az kaldı.”
Pes edip ağlamaya devam ettim.
“Nasıl öğrendiniz kaçırıldıklarını?”
“Polat’a ve sana mesaj geldi. Zaten ilk Meryem ve Berkan onlara ulaşamamış endişelenmişler. İlk Mirayı kaçırmış sonrada Burak’a onun resmini çekip konum atmış ‘Konuma gel de biricik
arkadaşını kurtar’ diye yazınca Burak’ta ekibiyle birlikte attığı konuma gitmiş ve çatışmaya girmişler. Burak ve herkesi yaralamışlar. Onun yaralanmasından faydalanıp kaçırdılar büyük ihtimalle. Adamı çok hafife aldık polisle çatışmaya girecek kadar arkasındakine güveniyor. Her kimse benden güçlü olamaz. Korkma seni ve arkadaşlarını kurtaracağım bu beladan. Çok uzadı bu iş.”
“Bana güçlüyüm diyorsun ya Alaz bana ispatla arkadaşlarımı kurtar. Beni bu beladan kurtar nolur. Bu adam benden ne istiyor anlamıyorum.”
“Sana söz Gaye kurtaracağım.”deyip anlımdan öptü. Saçlarımı koklayarak orda soluklandı. Ben ise gözlerimi kapatıp içimden dua ediyordum.
“Bana ve Polat’a ne mesajı geldi?”
“İkinin videosunu çekip seni onlarla tehdit ediyor işte aklınca.”
“Bakabilir miyim? Hem telefonum nerde benim?”
“Telefonun Polat’ın evinde kaldı.”
“Beni kaçırıp telefonumu nasıl orda bırakabiliyorsun acaba?”
“Aklıma gelmedi olamaz mı?”
“Senin telefonunda vardır açta bakayım.”
“Emin misin yine kötü olmayasın.”
“Olmam Alaz aç sen.”dediğimde cebinden telefonunu çıkarıp birkaç bir şeyler yaptıktan sonra ekranı bana çevirdi. Videoyu oynatmaya başladığı an ilk o adamın yüzü gözüktü. Onu gürünce midem bulanmaya başlamıştı. O kadar iğrenç biriydi ki. Pis sırıtışıyla ekrana bakıyordu.
“Nabersiniz Öztürkler? Uzun zaman oldu. Özellikle Polat Öztürk’le hahaha,kardeşini bir ordu koruyabilir ama arkadaşlarını koruyamaz. Onun en büyük zaafıyla vurdum Polat Öztürk. Sana gelelim fare cücesi en son sana hediye vermiştim. Benden bir iz kalacak bedeninde ne hoş ama. İyi olduğun haberlerini duydum. Kafan çok iyiymiş benim gibi. Seni kim korursa korusun seni yine öldüreceğim Gaye Derin Öztürk. Benden o kadar kork ki rüyanda bile beni görecek kadar hahaha.”dedi iğrenç sesi ve kahkahalarıyla şuan yanımda olsaydı hiç bir şeyi düşünmeden direk öldürürdüm. Ondan korkmuyordum ama arkadaşlarıma bir şey olursa bu sefer dayanamam. Kendimi öyle bir kaybederdim ki benliğimi unutur kötü olurdum.
Kamerayı kendinden çekip iki sandalyeye bağlı oturan iki can dostumu gösterdi. Mira’nın gözlerinin içindeki korkuyu fark ettiğimde ona bir şey yaptıklarını anladım. O asla kolay kolay korkan biri değildi. Korktuysa çok kötü bir şey olmuş demektir. Yavaş yavaş bana geldiklerini hissediyordum. Burak’a baktığımda ise kaşı açılmış dudağı patlamış yanağı morarmış bitkin halde ekrana bakıyordu. Ve sonda fark ettiğim şey ise karnından bolca kan aktığıydı tam o sırada ise pis adam konuşmaya başlamıştı.
“Sevgili fare cücesi bak pek güzel dostların elimde birini kaçırmak çok kolay olmuşken şu polis bey beni çok zorladı. Bu yüzden onu vurmak zorunda kaldım. Yarasına hiç bakmadım tampon filan da yapmadık tam 4 saattir bu halde. Ömrü her saniye her dakika azalıyor sen daha iyi anlarsın doktorsun. Yani gelmen için tam maxuim 1 saati filan kaldı. Yazık olacak çocuğa gencecik daha.”deyip kahkaha attı.
“Gaye sakın gelme. Burdan kurtulacağız bizi bulacaklar inanıyorum. Ama sen sakın gelme güzelim. Ben dayanırım gelme sen bana kardeşimin emanetisin.”dedin son nefesiyle o bu haldeyken ben burda ne yapıyordum ya? Ben nasıl arkadaştım? Ben kendime söylenirken başka bir ses daha duyuldu.
“Gaye kardeşim,sırdaşım. Sen benim her şeyimsin. Sen beni fazla dinlemezsin biliyorum kendi bildiğini yaparsın ama nolur gelme. Biz burdan kurtuluruz. Hem Burak iyi o kadar kötü değil. Bu adam senin gelmen için öyle şeyler diyor. Sakın hata yapma kardeşim sakın!”dedi Mira ben darmadağın olmuştum. Ama bir yandan da onları bu halde gördüğümde içimde bunca zaman sakladığım eski Gaye çıkmıştı. Eğer ben Polat ve Alaz’a gideceğim diye dayarsam beni rahat bırakmazlardı. O yüzden sakin kalmış ve onları bekleyen bir profil çizecektim. Madem beni çağırıyordu gidecektim. Derdi neyse anlayacak ona öyle bir ders vereceğim ki bütün herkes şok olacaktı
Ekran kapanmış biz ise Alazla birbirimize bakıyorduk. O benden başka bir tepki bekliyordu, biliyordum. Ama o tepkiyi verecek halim kalmamıştı.
“Biliyorum kötüsün ama bir delilik yapmayacağına bana söz verir misin?”dediğinde beni bu kısa sürede tanıyan tek kişi olarak kendini ispatlamıştı. Sadece gözünün içine bakarak “Söz veremem ama tamam derim.”
“Seni tanıyorum ve rahat durmayacaksın Gaye.”
“Duracağım bu sefer gerçekten duracağım.”
“İnanmıyorum o yüzden başına en güvendiğim adamımı koyacağım ve bende arkadaşlarını kurtarmaya gideceğim.”
“Tamam”dedim sadece o ise gözlerimin içine derin derin bakıyor inanmadığını belli ediyordu. Ben ise onu umursamayacak kadar başka dertlerim vardı. O beni ben arkadaşlarımı düşünüyordum.
Ellerini yüzüme koyup kafasını yaklaştırdı. Yanağımı okşayarak “Sana söz getireceğim onları.”dedi sonra ise anlıma gözlerime yanağıma burnuma öpücük kondurdu. Sözünü sanki mühürlüyordu. Onun kokusunu her soluğumda sakinleşiyor ve rahatlıyordum. Sonunda öpmesi bitmiş anlını anlıma dayamıştı.
“Senin saçının teline bile zarar gelmesi benim bütün dünyayı yıkmam demek Gaye. O yüzden kendin için bile olmasa benim için kendine dikkat et güzelim. Eğer sana bir şey olursa her yeri yakarım.”dedi gözlerinin içindeki yanan ateşle. Adeta bana sakın bir şey yapma kimseye acımam diyordu. Biliyordu rahat durmayacaktım. Ama onun lafına rağmen yine onu dinlemeyecektim. Orada canı yanan Burak ne haldeydi şuan onu bilmiyordum. Onun canı yanarken ben buradan oturamazdım.
Son kez bana baktıktan sonra ayağa kalkıp odadan çıktı. Evden çıkmam zor olacaktı. Alazla sarılırken çaktırmadan telefonunu almıştım. Hemen telefonu açtığımda şifre belirmişti. Doğum gününü denediğimde olmamıştı. Kendi doğum günümü girdim yine olmadı. Son hakkım kalmıştı. Tanışma tarihimizi yazıp gözlerimi kapadım. Tam o anda ekran açıldı. Romantik adamdı Alaz biraz beni sinir etsede hoşuma gitmişti. Mesaj bölümüne girip hemen abimin ismine bastım. Şansıma hem video atmış hem de ekran resmi çekip sonradan atmıştı. Neden attığını bilmesemde benim işime yaramıştı. Pisliğin numarası gözüküyordu. Numarayı kaydedip telefonu geri kilitliledim. Adamlar gelmeden çıkmam lazımdı. Kapıdan çıkamazdım bir sürü koruma vardı. O yüzden ayağa kalkıp pencereye baktığımda odanın arka tarafta kaldığını gördüm. Ama yüksekliği çoktu. Aklıma gelen fikirle hemen dolabı açıp baktığımda çarşafları görünce sırıttım. Hemen çarşafları alıp birbirine sıkıca bağladım. İlk önce biri var mı diye kontrol ettikten sonra çarşafı aşağı sarkıttım. Çarşafın son kısmını sıkı bir şekilde ranzaya bağlayıp kendimi aşağı salmaya başladım. Fazla sallanınca başım dönmüştü. Daha yeni bir alerjik reaksiyon geçirdiğimden bünyem biraz zayıftı. Kendimi toparlayıp yavaş yavaş inmeye başladım.Biraz uğraştan sonra sonunda aşağı inmiştim. Hemen etrafıma bakıp biri var mı diye baktım ama nedense yoktu. Çok garipti. Fazla bu durumun üstünde durmayıp hemen bahçedeki çitlerin oraya doğru koştum. Kontrollü hareket ediyordum ama içim yine endişeliydi. Çitler fazla uzundu ve ucunda sivri şekilde demir vardı. Birkaç dakika nasıl atlayacağımı düşündükten sonra hiçbir şey bulamamıştım. Ordan vazgeçip yürümeye başladım. Ama çıkış yoktu. Tek giriş çıkışı vardı o da ön kapıydı. Sanki ev karargahtı. Karargahın bile arka çıkışı olurdu bu lanet evde yoktu. Sanırım artık Alaz’ın gücünün farkına varıyordum. Bu eve kimse girmeye cüret edemezdi. Çünkü karargahtan bile güzel korunuyordu. Sonunda pes edip normal evin kapısına ilerledim. Beni gören korumalar hiç şaşırmamış halde bana kısa süre bakmış hemen başlarını aşağı indirmişlerdi. Sanki benim bu hamlemi bekliyor gibiydiler. Zaten öyleydi salaksın Gaye. Arka tarafta adam olmaması sence normalmiydi? Heleki şu durumda Alaz asla boş bırakmazdı. Benim böyle hamle yapacağımı biliyordu. Açık kapıyı görünce daha da emin oldum. İçeri girip salona ilerlediğimde koltukta sert bakışlarıyla oturan Alaz’ı görünce hafif tırsmıştım. Çünkü çok kötü bakıyordu. Sessizce ona doğru ilerlerken gözlerini gözlerimden çekmiyordu. Bu durum hiç hoşuma gitmemişti. Sonunda karşısına geldiğimde derin nefes almış burnundan solumuştu.
“Sana ne dedim? Sakın bir şey yapma Gaye dedim. Neden beni dinlemiyorsun?”dedi sert sesiyle onunla her ne kadar kavgada etsek asla bu sert tonuyla bana konuşmamıştı. Onun bu hali gerçek Alaz’dı. Beni sevdiğinden dolayı bu yanını asla göstermiyordu. Ama yine benim için bana bu tonla konuşmuştu.
“Benim arkadaşlarım o haldeyken ben burada oturamam Alaz.”dedim bende normal tutmaya çalıştığım ses tonumu ama hafif titremişti.
“Arkadaşlarını bizzat ben aramaya çıkamayacağım. Neden biliyor musun? Senin yanında durup bekçiliğini yapacağım. Ben senin yanında olduğum sürece bu arama uzayacak.”
“O zaman birlikte arayalım Alaz. Senin yanında bana kimse bir şey yapamaz.”
“Hayır diyorum Gaye. Seni tehlikeye atacak hiçbir şey yapmayacağım anla şunu.”diye bağırdı.
“Bana bağırma! Senin karşında yönettiğin adamların yok. Ben varım Gaye Derin Öztürk!”
“Sende beni sinirlendiriyorsun kızım!”
“Ben senin kızın değilim. Sana ne oluyor bilmiyorum ama bu tavırların hiç hoşuma gitmedi haberin olsun!”
“Ben buyum Gaye. Sadece sana olan yumuşak yönüm var. Yine sana bir şey olacak diye çıldıran benim.”dedi ayağa kalkıp beni kendine çekerek. Kendimi ondan çekmeye çalışsamda beni kendine öyle kitledi ki hareket edemiyordum. Sinirden kuduruyordum.
“Benim arkadaşlarım canlarının derdinde biz burda ne yapıyoruz Alaz?”
“Seni durdurmaya çalışıyorum. Adamın asıl amacı bu zaten anlamıyor musun?”
“Anlamıyorum pislik herif. Bırak gideceğim.”diyerek omuzlarına koluna vurmaya çalışıyordum. Ama hiçbir etkisi olmuyordu. Artık o da bu inadımdan yorulmuş olacak ki arkadan birine işaret vermesiyle ne olduğunu anlamadan kolumda bir acı hissettim. Kafamı çevirip baktığımda ise iğneydi. Sakinleştirici yaptırmıştı.
Kafamı sallayıp “Alaz hayır hayır nolur.”dediğim anda gözlerim kararmaya başladı.
“Senin için canımın içi. Eğer oraya gidersen psikolojin kaldırmaz. Seni komple kaybederim. Hadi gözlerini kapat…”dediği anda sanki gözlerim emir bekliyormuş gibi kapanmıştı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |