
Sabah alarmın sesiyle uyanıp kahvaltımı yapmış direk koşuya çıkmıştım. Kendimi burada korumak amacıyla spora daha çok yoğunlaşmış ve ders almaya başlamıştım. Kick boks,tekvando,judo ve karateye 1 yıl boyunca çalışmıştım. Kendimi o kadar korumaya odaklanmıştım ki bir ara hiç spor salonundan çıkmamıştım. Harin beni zorla çıkarmıştı. Psikolojimin bozulduğu ilk defa o anda anlamış bir psikoloğa gitmeye karar vermiştim. Hayatımda en iyi aldığım karardı. O kadar iyi gelmişti ki kaybettiğim enerjimi yeniden kazanmış gibiydim. Koşuyu bitirip eve gelmiş direk duş almıştım. Duştan sonra bugün hastane de nöbetim olduğundan üniformamı giymiş hastanenin yolunu tutmuştum. Hastaneye gelir gelmez odama çıkmış eşyalarımı bırakıp direk acile inmiştim. Okulumun en iyi faydası yurt dışında da okuma fırsatı vermeleriydi. Bu yüzden burda okuluma devam ediyordum. Böyle nöbetlere staj diye sayarak geliyordum. Benim için çok iyi oluyordu. Mesleğimi o kadar çok seviyordum ki abime verdiğim sözü tuttuğum için kendimi gururlu hissetmiştim. Birkaç hastaya bakmış öğle molasına çıkmıştım. Öğle molasında Yağız’ın attığı fotoğraflara baktım. Alaz ve Polat’ın konuşurken ki resimleriydi. Alaz’ın çökmüş halini gördükçe kendime çok kızıyor sonra onun sana yaptıklarını unutma Gaye diyordum. Polat ise bambaşkaydı. O benim ne kadar inkar etsem de öz abimdi. Ona bağlanmıştım. İkisini hem çok seviyor hemde nefret ediyordum. Bu nasıl çelişki olabilirdi ya?
Mesaj atmış müsait olup olmadığını sormuştum. O ise direk aramıştı.
“Buldun mu?”
“Bir şey öğrendim ama ilk sakin kal olur mu?”
“Ne öğrendin?”
“İkiz kardeşin olabilir.”
“Nasıl yani?”
“Babanın sakladığı bir ikizin olabilir ve çok acı çektiğini söyleyebilirim.”
“Polat o bilmiyor mu?”
“Hayır bilmiyor.”
“Nasıl ya nasıl bilmez Yağız?”
“Çok iyi saklamış baban ben bile zor buldum.”
“Eğer bu bilgi doğruysa bunu Polat’a çıtlat ben Türkiye’ye geri dönemem ama hepsini burdan yönetebilirim.”
“Tamam ama sen yine de kendini tehlikeye atacak şeyler yapma Kore medyasına yansıyacak bir şey yapma sakın çünkü bu sefer yurt dışında olduğuna yoğunlaştılar ve her yere bakacaklardır eminim.”
“Sen beni merak etme ben dış görünüş dahil nüfusumu bile değiştirdim.”
“Tamam yine de dikkatli ol.”
“Tamam”deyip kapattım. Demek bir ikizim olabilirdi. Biyolojiklerim gün ve gün artıyordu. Halime gülüp işime geri döndüm. Hastaneden yorgun bir şekilde çıkmış cafeye gitmiştim. Harin’i görünce direk ona koşup sarılmıştım. İş yoğunluğundan dolayı bayadır görüşmüyorduk.
“Çok özledim lan.”dedim sarılmaya devam ederek Türkçe o ise Türkçe bilmediğinden kafasını geri çekmiş bana bakmıştı. Korece
“Yine küfür ettin değil mi?”dedi ona kahkaha atarak kafamı iki yana salladım. Her beni sinirlendirdiğinde ona Türkçe küfür ediyordum. Ondan sormuştu.
“Hayır küfür etmedim sadece özlediğimi söyledim.”
“Bende çok özledim. İki gündür yüzünü gören cennetlik ya.”deyip beni kendine çekti. Bir kahkaha daha atıp ondan geri çekilerek sandalyeye oturdum. O ise karşımda ki sandalyeyi çekerek oturmuştu.
“Ee haber var mı seninkilerden?”
“Var hemde bomba bir haber var Harin.”
“Ne?”
“İkiz kardeşim olabilirmiş babam olacak adam onu çok iyi korumuş galiba. Polat’ın dahi haberi yok.”
“Senin bu baban çok tehlikeli Gaye.”dedi ben ise gözlerimi pörtleterek ona yaptığı hatayı gösterdim.
“Harin napıyorsun sakın bir daha olmasın!”
“Ya özür dilerim bir anda çıktı.”
“Tamam ama dikkatli ol burda adım Yağmur tamam mı?”
“Özür dilerim.”deyip suçlu gözlerle bana baktı. Ben ise onun elini tutmuş sorun değil gibisinden başımı sallamıştım. O ise içi rahatlamış tekrar eski neşesine dönmüştü.
“Ee şimdi ikizin olursa sen Türkiye’ye gitmek zorunda kalacaksın.”
“Hayır onun bana gelmesini sağlayacağım. Türkiye’ye dönemem daha bana zarar veren kişiyi bulamadık ve hala beni aradığını biliyoruz. O yüzden dönemem.”
“Babamdır belki Yağmur.”
“Sence düşünmedim mi? Değil onun her şeyini donuna kadar araştırdım. Ama o Haluk denen adamla bir bağlantısı bile yok.”
“O zaman kim olabilir Yağmur.”
“Bilmiyorum ama yakında öğreneceğimden eminim.”
“Lütfen dikkatli ol. Biliyorum bir sürü dövüş dersi aldın başına yine bir şey gelmez ama yine de dikkatli ol.”
“Tamam annecim.”deyip ona güldüm. O ise bana “Dalga geçme salak.”demişti. Aynı anda ikimiz kahkaha atmıştık. Cafenin yoğunlaşmasıyla birlikte yardım etmeye kalkmış konuşmamız yarım kalmıştı.
Yoğun tempodan dolayı açamadığım sürekli çalan telefonuma sinirlenip sonunda açıp arayan kişiye bağırmıştım.
“Ne var?”
“Biraz daha kibar olabilirsin yeğenim.”
Telefonu kulağımdan uzaklaştırıp beni arayana baktığımda amcamın olduğunu görünce oflamış elimi kafama vurmuştum.
“Özür dilerim amca.”
“Sorun değil kızım. Telefonunu açmayınca endişelendim. Ondan üst üste aradım.”
“Sıkıntı değil amca cafe yoğunda ondan açamadım.”
“Hmm anladım. Kolay gelsin o zaman.”
“Sağol amca. Bir şey mi diyeceksin sen çok mecbur kalmadıkça numaramdan aramazsın?”
“Biraz mecbur kaldım.”
“Ne oldu amca?”
“İki haberim var sana. İlki Haluk’u öldürmüşler. İkinci ise Alaz yer altında fırtınalar estiriyor seni bulmaları için herkese haber salmış ve ne isterlerse vereceğini söylemiş. Bulunduğu konumu bile feda etmiş durumu çok kötü diyorlar.”
Amcamın son söylediği şeyle kalbim sıkışmaya başlamıştı. Nefesim kesilmişti sanki o an kalbim atmayı bırakmış durumdaydı. Elimi acıyan kalbime götürüp ovaladım. Alaz çok mu kötüsün? Bulunduğun konumu bile benim için feda edebilecek kadar çaresiz mi kaldın? Gözümden akan yaşla ağızımdan çaresizce “Alaz..”ismi çıkmıştı. Elim ayağım titremeye başlamasıyla birlikte hemen bir yere tutundum.
“Amca”dedim çaresizce
“Yapma kızım biliyorum çok kötü bir durum ama zamanı değil lütfen.”
“Amca sadece sesimi duysun bari lütfen. Evet onu affedemiyorum ama ben o adama aşığım. Benim her anım onu düşünerek geçiyor evet kimseye çaktırmıyorum ama bende kendimi onun kadar çok çaresiz hissediyorum. İntikamı mı alır rahatlarım zannettim fakat olmadı amca.”dememle amcam derin nefes almış benim bu halime hiçbir zaman dayanamazdı.
“Tamam ama konumunu Türkiye de gösterecek bir hat al ve konuş sakın yerini belli edecek şeyler söyleme Gaye ailenin iyiliği için.”demesiyle birkaç ay önce aldığım bir not aklıma geldi. Yine yoğun bir gün geçirmiş eve gidip kendimi direk yatağıma atmıştım. Fakat kapı çalmasıyla kalkmış kapıyı açmıştım ama kimse yoktu. Sadece bir zarf vardı. Açıp okuduğumda ‘Sakın Türkiye’ye dönme döndüğün an ailen ve biricik sevgilin ölür.’ Yazıyordu. O an korkmuş direk amcamı aramış haber vermiştim. Ama notun kimin attığını öğrenmenememiştik. Yerinin öğrenilmesi ile evimi değiştirmiş bir siteye yerleşmiştim. Amcam haklıydı onları tehlikeye atacak bir şey yapmamalıydım. Ama konu sevdiğim adamın sağlığı olduğundan dolayı korkmuştum. Hem onun sesini duymaya ihtiyacım vardı.
“Tamam amca çok teşekkür ederim.”
“Dikkatli ol Gaye.”
“Tamam”deyip kapatmıştım. Hemen çantama koşup daha önce aldığım hattı telefonuma taktım. Hemen numarayı tuşlayıp onu aradım. Birkaç defa çaldı ama açan olmadı. Telefon kapandı ama pes etmedim tekrar aradım. Çaldı,çaldı ama yine açan olmadı. Gözümden akan yaşla birlikte son kez bir kere daha deneyip arama tuşuna bastım. Yine birkaç defa çaldı. Her çalmasında kalbim güm güm atıyordu. Hem ağlıyor hemde açmayacağı korkusundan titriyor çaresizce açmasını bekliyordum. Tam kapatacakken sonunda telefonu açmış onun özlediğim kalın ses tonunu duymuştum. Kalbim sanki yeniden yaşam bulmuş gibi tekrardan atmaya başlamıştı. Daha demin kesilen nefesim tekrardan normaline dönmüştü.
“Alo..”dedi birkaç nefes sesi geldi. Sonra tekrardan duymaya can atacağım güzel sesini duydum.
“Alo kimsiniz?”dedi ben sanki konuşmayı unutmuş gibiydim. Onun sesini duymayalı o kadar uzun zaman olmuştu ki. Tepki veya ses veremiyordum. Onu iliklerime kadar çok özlediğimi hissetmiştim. Bir insan sevdiğinin ses tonunu özler miydi? Saç tellerini özler miydi? Her zerresini özler miydi? Aşık olmadan önce hayır derdim. Saçma bunlar olacak şey mi aptal mısınız? Derdim ama oluyormuş. Kahretsin ki sizi kandıran adam olsa bile her zerresini özlüyordunuz.
Kendimi toparlayıp kendimin bile zor duyacağı şekilde “Alaz..”dedim. Ama o duymamış olacak ki “Eğer cevap vermiyorsanız telefonu kapatacağım. Saçma sapan bir aramaya kafamı takacak kadar zamanım yok benim.” Demişti. O korkuyla öyle bir bağırmıştım ki cafedeki bütün müşteriler dönüp bana bakmıştı.
“Dur kapatma!” Deyip hemen cafenin arka tarafına geçmiştim. O sırada ise Alaz’ın sesi çıkmamıştı.
“Alaz benim Gaye.”
“Gerçekten sen misin?”dedi çaresizce onun ses tonuyla birlikte yutkunmam bir olmuştu.
“Evet benim.”dedim
“Gaye’m güzelim yaşıyorsun. Allahım yaşıyor sesini duydum o yaşıyor sana şükürler olsun Rabbim.”onun duasıyla birlikte ağlamam çoğalmıştı. Onun da hıçkırıklarını duyunca daha çok ağlamaya başlamıştım.
“Ağlama…”
“Sene ağlama Gaye’m.”
“İyi misin?”
“Senin sesini duydum ya çok iyi oldum.”
“Saçma sapan hareketler yapma beni bulmak için.”
“Nerdesin sen? Söyle bana yanına geleyim Gaye. Ben sensiz o kadar zorlandım ki.”
“Söyleyemem.”
“O zaman saçma sapan hareketler yaparım.”
“Boşuna çabalıyorsun beni bulamazsın Alaz.”
“Bulurum seni. Yerin dibine de girsen bulurum.”
Hafif gülüp “Kolay gelsin o zaman.”deyip kapatacakken hissetmiş gibi “Dur kapatma!”demişti.
“Yaşadığımı bilsen o sana yeter Alaz Demiroğlu. Saçma hareketlerde sakın yapma pişman ederim seni.”
“Sen beni zaten pişman ettin be güzelim. Öyle güzel bir intikam alıp beni ortada bok gibi bıraktın ki.”
“Ee oyun öyle oynanmaz böyle oynanır Eski sevgilim.”deyip telefonu kapattım. Ama sanki kalbimin atışı da onunla birlikte tekrardan durmuştu. Sonunda yine ikimizde kendimize has tutumumuzu göstersekte sesini duymuştum ya o bana yeterdi. Kendimi yere atıp ağlamaya devam ettim. Onun çaresiz sesini duymam iyi mi olmuştu kötü mü bilmiyorum ama onu çok sevdiğimi bir kere daha öğrenmiş oldum. Onun her zerresini özlemiştim. Ağlamaya devam ederken aklıma Polat gelmişti. Acaba onu da arasa mıydım? O da en az Alaz kadar kötü durumdaydı. Ama hayır arayamazdım. Onun telefonunda dinleyici olabilirdi ve bu benim yerimin öğrenebileceği demekti. Özür dilerim abi.
Olduğum yerde ne kadar ağladığımı bilmeden sakinleşene kadar orda öylece kaldım. Sonunda yokluğum anlaşılmasın diye lavaboya girip yüzümü yıkamış kendime geldikten sonra içeri geçip burada ki aileme yardım ettim. Benim dalgın halimi fark eden Harin beni oturtmuş kendi çalışmaya başlamıştı. Bir kere daha Allah’a şükür etmiştim onu benim karşıma çıkardığı için. İçimdeki huzursuzlukla birlikte akşamı zor etmiş eve sonunda gelmiştim.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |