
Eve gelip kendimi duşa attım.Bu gece her şey üst üste gelmişti.Mert'in davranışları, Alaz'ın burda olması her şey ve ben ne yapacağımı bilmiyorum.Kendimi yatağıma atıp bana her zaman iyi gelen Çamlıbelden çıktım yayan ninninisini telefonumdan açtım.Kulaklığımı telefona bağlayıp kulağıma taktım.Gözlerimi kapatıp olanları unutup onunla olan anılarımı düşündüm.O yanımda olsaydı,bana çıkış kapısını gösterir şöyle böyle yap derdi.Ama yoktu onu o kadar çok özlemiştim ki...
Gözümden akan yaşla birlikte hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.Sonra ağlayarak uyudum.
Sabah gözlerimi başımda öten alarmın sesiyle açtım.Banyoya gidip kendime baktığımda çok kötü durumdaydım.Gözlerimin içi kıpkırmızı, altları şişmiş,saçlarım birbirine girmişti.İlk yüzümü yıkayıp odama geri döndüm.Dolabımı açıpbeyaz tişört ve dizleri yırtık siyah kot pantolonu üzerime geçirip hafif makyaj yapıp odadan çıktım.Mutfağa girip kendime kahvaltı hazırlayıp yedikten sonra dışarı çıktığımda karşımda arabasına yaslanmış bir adet Alaz Demiroğlu duruyordu.Çok yakışıklıydı,hafif dalgalı siyah saçları dağınık şekilde duruyordu.Sanki anlaşmış gibi aynı kıyafetleri giymiştik.
"Bakıyorum da gözlerinizi benden alamıyorsunuz Gaye Hanım."
Ben hala ona hayran hayran bakarken ne dediğini anlamıyordum.Birinin önümde elini şıklatmasıyla kendime geldim.
"Diyorum ki gözlerini benden alamıyorsunuz Gaye Hanım."
Dediğinde ona sen ciddi misin bakışı atıp konuşmaya başladım.
"Senin burada ne işin var be?"
"Sence?"
"Bence ne?"
"Güzelim hani ben burada oturuyorum ya işe gitmek için arabaya bin..."
"Tamam anladım ama neden bekliyorsun onu anlamadım."
"Seninle birlikte gideceğiz."dediğinde bir kahkaha patlattım.
"Şaka mısın sen be adam sana dün ne dedim ben hatırlamıyor musun?"
"Hatırlıyorum ama seni bırakmaya niyetim yok."
"Ama benimde seni görmeye tahammülüm yok onu ne yapacağız?"
Dediğimde bana üzgün bakmaya başlamıştı.
'Hadi hadi yalan söyleme daha demin adamı gözünle yiyordun.'
Diyen iç sesime gözümü devirdim.Evet ona hayran hayran bakıyor olabilirim çünkü karşımda ki adam meteor gibi hayatıma düşmüş ve kendiside meteor gibi olduğu için ondan hoşlanmış olabilirim.
İç sesimle olan mücadele mi bırakıp bana sessiz şekilde bakan adama baktım.Bir şey demeyip sadece bana bakıyordu.Onun bu hali içimden bir şeyi kopardı...
Bir şey demediği için yanından ayrılıp otobüs durağına yürümeye başladım.Yürüyordum ama aklım Alaz'daydı.Acaba dediğim çok ağır mı olmuştu?
'Evet ağır oldu.'
Diyen iç sesime ilk defa katıldım.Evet ağır olmuştu o son bakışları gözümün önüne geliyordu.Off gerizekalı Gaye niye öyle dedin ki daha az ağır olmayan bir şey diyebilirdin...
Düşüncelerime son verip gelen otobüse bindim.
Hastaneye geldiğimde direk üstümü değiştirip hocam olmadığı için asistan sorunlumuz beni acile yönlendirmesiyle oraya geçtim.Acil biraz yorucu oluyordu ama seviyordum.Aslında acile vermesi iyi olmuştu biraz kafam dağılırdı.Acile geçer geçmez bir hasta gelmişti.Trafik kazası geçirmişti.Onun acilde işini bitirip direk ameliyata almışlardı.Bende diğer hastalara yönelmiştim.
Karnımın guruldamasıyla kendimi direk kantine attım.Pizza tost ve ayran alıp boş bir masaya oturdum.Tam tostumu ağızıma götürmüş yiyecektim karşımda ki sandalyenin çekilip Alaz'ın oturması bir olmuştu.Ağızım açık ona bakıyordum.O ise normal bir şekilde oturmuş benim ayranımdan bir yudum içiyordu.Sonunda kendime gelip sinirle konuşmaya başladım.
"Ya senin burada ne işin var?Hem sen beni nasıl buldun?"
"Şöyle ki buraya seni görmeye geldim.Nerden bulduğum da bana kalsın güzellik."
Ya bu adama kızıyorum seni görmeye tahammülüm yok diyorum o ise bunu umursamayıp sürekli karşıma çıkıyor.
"Beni niye görmeye geldin?"
"Özledim!"dediğinde yüzünde ki alaycılık gitmişti.Gözlerimin içine derin derin bakmaya başladı.
"Ama ben seni özlemedim."
"Özledin!"
"Hayır!"
"Özledin güzelim kabul et."
"Hayır çünkü hayatımda iki üç sefer gördüğüm birini özlemem!"dedim gözlerinin içine baka baka
'Yalan söyleme Gaye onu özledin onunla yazışmayıda özledin.'
Doğru onunla mesajlaşmayı özlemiştim.Gün içinde kendimi birkaç sefer telefona bakarken bulmuştum.Ama olsun iç seslere hep inkar edilir.
'Sus sen iç ses!'
Ben içimde savaşırken masadan kalkıp acile yürüdüm.Benim yerime bakan Berk'e teşekkür edip gitmesini söyledim.Oturup bilgisayardan birkaç hastaların dosyalarına baktım.Sırf kafamı dağıtmak için ama lanet olsun ki olmuyordu.Sıkıtıyla oflayıp kafamı ellerimin arasına aldım.
"Oo benim doktora nolmuşta ofluyor?"
Bu ses Mert'e aitti, kafamı kaldırıp ona baktım.Allah'ım bugün herkesin de beni göresi mi tuttu?
"Yok bir şey senin ne işin var burada?"
"Seni görmeye geldim."
"Gelmeyin kardeşim gelmeyin!"diye kendi kendime söylenirken Mert araya girdi.
"Bir şey mi dedin?"
"Yok Mert!"
"Neyse seninle bir şey konuşacağım."
"Ne konuşacaksın?"
"Ayak üstü olmaz şöyle bir yere mi otursak?"
"Mert şu an işteyim ve en önemlisi her an hasta gelebilir sonra konuşuruz."
"Olmaz şimdi konuşmamız lazım!"deyip kolumu tuttu.Bir koluma bir de ona baktım.Sinirliydim zaten kendimi kontrol edemiyordum.Derin bir nefes alıp sakin olduğunu düşündüğüm ses tonumla konuşmaya başladım.
"Mert şu an olmaz diyorum niye anlamıyorsun?"
Kolumu sıkarak konuşmaya başladı.
"Bende şimdi diyorum Gaye zorlama!"
"Ee bırak be kolumu!"diye bağırarak kolumu ondan kurtardım.Benim bağırmamla acilde bütün bakışlar bize döndü.Mert ise biraz afallamıştı.Sanki kolumu tuttuğunun sonradan farkına varmıştı.
"Gaye özür dilerim bir anlık oldu."
"Mert git!"dedim net sesimle ama o hala ısrarla hem kolumu tekrar tutuyor hem de özür diliyordu.Ondan kolumu kurtarmaya çalışırken birinin Mert'in kolunu tuttuğunu gördüm.Kafamı tutan kişiye çevirdiğimde hayranı olduğum yeşilimsi gözü sinirden alev almış Alaz'ı gördüm.Hem boynu sinirden atıyor,hem de Mert'in elini sımsıkı tutmuş duruyordu.Çok sinirli görünüyordu...
"Kız sana kolunu bırak diyor birader."
Mert'e baktığımda ise onunda Alaz'dan farkı yoktu.
"Sen karışma!"
"Karışırım çünkü o kolunu tuttuğun kişi benim gözlerine bile bakmaya kıyamadığım sevdiğim..."dediğinde şaşırmış şekilde ona baktım ama o bana bakmıyordu.İçimdeki kelebekler uçmaya başlamışlardı bile.Onun yanında olduğum her zaman hızlı atan kalbim sanki yerinden çıkacakmış gibi atıyordu.Bu adam beni nasıl seviyordu böyle?Hayran olmamak elde değildi...
Mert Alaz'ın öyle demesiyle kolumdaki elini bıraktı şaşkınlıkla.Sonra kekeleyerek konuşmaya başladı.
"Se...sen o me...sajlaştığısın..."
"Evet hem mesajlaştığı hem de sevgilisiyim."deyip elimi eline kenetledi.Ben ise şaşkın şekilde olanları izliyordum.
"Hayır olamaz ben ona aşıkken sen onun sevgilisi olamazsın!"diyen Mertle sanki dünyam başıma yıkılmıştı.O bana aşıkmıymış...
Olamaz Mert benim çocukluk arkadaşımdı.Biz onunla birlikte büyümüştük ben onu bir abim gibi görmüştüm.
Başımdan kaynar sular döküyorlardı sanki.Allahım bu nasıl olur nasıl?
Ben hala öyle duruyordum.Alaz'ın sesiyle kendime geldim.
"Ne diyorsun sen lan?"
"Seviyorum diyorum lan o elini tuttuğun kadın benim sevdiğim."dediğinde Alaz elini elimden kurtarıp Mert'e kafa attı.
"Öldürürüm lan seni ondan uzak durucaksın duydun mu lan!"
Mert yere düşmüştü,kendini hemen toparlayıp kalktı.Alaz'a yumruk attığında istemsizce ağızımdan çığlık kopmuştu.
"Kahretsin durun!Ne yapıyorsunuz siz?"diye bağırdım ama onlar beni umursamadılar.Alaz Mert'in üzerine çıkmış yumrukluyordu.Ona sesleniyordum fakat beni duymuyordu.
"Güvenlik!"diye bağırdığımda iki güvenlik gelip ikisini zar zor ayırdılar.Alaz'ı zor zap ediyorlardı.Sonunda ayırıp her şeyi Mert'in kolumu tutmasıyla başladığı için onu dışarı çıkardılar.Kafamı Alaz'a çevirdiğimde o daha demin alev alan yeşilleri yumuşak ve şefkatle bakıyordu.Gözlerimi ondan çekip yüzüne baktığımda ise burnu hafif kanamış dudağının kenarı aynı şekilde ama kaşı aynı durumda değilde patlamıştı.Ama Alaz'ın durumu Mert'e göre iyiydi.Mert'e en son baktığım da çok kötü durumdaydı...
Alaz'ın yanına gidip kolundan tuttum ve bir yatağa oturtup gerekli şeyleri alıp geri geldim.O ise bir şey demeyip sadece benim yaptıklarımı izliyordu.Pamuğa tendirüyotu döküp ağızına baskı uyguladığımda hafif inlemişti.Onun canının yanması benimde yanmasına sebep olmuştu.Hafif eğilip az acıması için üfledim.Nefesimi dudağında hissedince direk gözlerime baktı.Sessizce birbirimize bakarken burnu ve ağızında ki yarayı pansuman etmiştim.Kaşına gelince dikiş gerekiyordu.İğneyi alıp yanına geldiğimde konuşmaya başladım.
"Biraz canın acıyacak eğer acırsa kolumu sıkabilirsin."
"Senin canın acımasın ben her türlü acıyı çekerim.Yeter ki sen çekme."dediğinde bir şey demeden iğneyi vurup dikiş için iğne ipliği alıp biraz yaklaştım ona.Yaklaştığımda nane kokusu geliyordu burnuma.Ben naneyi sevmezdim ama bu koku öyle güzeldi ki...
İstemsiz şekilde derin bir nefes aldım.O ise bunu hissetmiş olmalı ki hafif gülerek bana bakıyordu.Ondan bakışlarımı zorla çekip bu muhteşem kokuyu daha fazla içime çekebilmek için yavaş şekilde yaptım dikişi.Dikiş bittiğinde onun yakınından ayrılmayıp ona bakmaya devam ettim.
"İlk defa canım yanmadı bir pansuman da..."
"Pansuman yapanın eli hafifse olabilir."
"Cık pansuman yapan kişi benim Gayem olduğu için acımadı."derken eliyle önümdeki saçımı alıp kulağımın arkasına koydu.
"Senin Gayen?"
"Benim Gayem"
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |