Güneş’i arka bahçeye servislerin olduğu yere bırakıp otobüs durağına ilerledim. Tam o sırada bir el kolumdan tutup beni arkaya çekti. Tam bağıracaktım ki aynı elin sahibi ağzımı kapattı. "Benim güzellik, benim." dedi tanıdık ses. Bir anda ellerinden kurtularak arkamı döndüm. "Karan ya ödümü kopardın!" diye söylendim.
"Sen benim kalbimi söktün götürüyorsun ödün kopsa ne yazar." dedi fısıldar gibi.
Evet yanlış duymadım sanırım, aynen bu cümle. Ben şizofrene bağladım galiba çünkü şu an Karan resmen benim onun kalbini söküp aldığımı söyledi.
"Ne dedin sen?" diye aptala yattım. "Böyle kalbimde diyorum söküyorlarmış gibi bir ağrı var diyorum ödün kopsa ne yazar diyorum." He he ben de yedim. Söylediğini örtmek için ne biçim yalanlar uyduruyor. "Hmm, peki öyle olsun." dedim umursamamış gibi.
Durağa doğru adım atarken "Kartında para vardır umarım, bugün bende bana yetecek kadar var. Kardeşini çağırmak zorunda kalma sonra." dedi göz kırparak. Tamam… BEN BU HERİFİ YOLARIM! Bir insan nasıl bu kadar yakışıklı ve şirin olup aynı zamanda bu kadar gıcık ve patavatsız ve terbiyesiz ve... Başka hakaret bulamadım.
Ben içimden ona söverken Karan'ın beni belimden iterek durağa yürüttüğünü fark etmemiştim. Elinin belimde ne işi var? Durağa geldiğimizde yana doğru bir adım atarak aramıza mesafe koydum. Belli belirsiz gülümsedi ve o da bana doğru adım atınca bir adım daha attım. Bir adım daha bir adım daha derken otobüs geldi.
Karan'ın önüne geçip hava atarak kartımı bastım. Sonra otobüsün arka taraflarına ilerledim. Karan'ın da hemen ardımdan geldiğini gördüm. "Asel!" diye bağırınca daha da hızlandım ve en arkadaki boş koltuğa oturdum.
"Şaka yaptım Asel’cim abartmasan mı?" Bir dakika, sahiplenme eki. "Asel’cim" dedi. "Ben nerden senin Asel'cin oluyorum lan?!" diye yükseldim bir anda. Şaşkınlıkla kaşlarını çattı, "Hiç, öyle lafın gelişi söyledim. Niye bu kadar sinirlisin sen bugün? Balkondan çikolata fırlatayım mı sizin apartmana? İster misin?". Şaka mı bu. Regl değilim ki ben?
"Her sinirli kız görünce evine çikolata mı yolluyorsun?" bana doğru döndü, "Ne oldu kıskandın mı?Merak etme ben genelde kız görmüyorum." deyince "Ne?" diye bir tepki verdim.
"Dünya nüfusunun %50'si kadın ve sen kadın görmüyor musun? Hem korku evinde sana “Aşkım!” diyen arkadaşına ne oldu? Anne-" diyecekken annesinin öldüğünü hatırlayıp sustum. "%49,7" dedi bir anda. "Efendim?"
"%50 değil %49,7'si kadın dünya nüfusunun." Yuh 0,3'lük bölüme mi takıldı bu şu an? "Takıntılı manyak." diye homudandım ağzımın içinde. "Sana." dedi. "Ne bana?" diye sordum. Ne demek sana. "Yok bişey." Bu adam kafayı mı sıyırıyor yoksa beni delirtmek için mi çabalıyor? "Neyse ne, kimin umrunda." diye mırıldandım. Camdan dışarıyı izlemeye başladım.
O sırada kolumdan dürttü. "Hadi, bizim durak." dedi. Başımı salladım. Ne ara eve gelmiştik? Otobüsten inip eve doğru yürümeye başladım. Tabii ki yine yanıma geldi çünkü KARŞI APARTMANIMDA OTURUYOR! "Sana," dedi tekrardan "Bir tek sana." NE LAN BANA? "Ne bana, NE?!"
"Anlarsın bir gün," dedi başını hafifçe sağa sola sallayarak. "Umarım." dedi ve yönünü değiştirdi. En son apartmandan içeri girerken gördüm. Çok da takmamak lazım, manyak sonuçta...
Eve girdiğimde koltukta yatan abime baktım. Abim Poyraz Uluöz. Üniversiteyi yeni bitirdi. Mimar oldu ama evde yatıyor. Nedenini artık sorgulamıyordum çünkü sorgulamama gerek olmayacak kadar çok şey biliyordum yatmasına sebep olacak... 7 yıllık ilişkisinin sonuna geldi. Aldatıldığını öğrendiği için yıkıldı. Depresyona girdi çıktı. Kendini içkiye verdi ama en sonunda işine odaklanması gerektiği yoksa verdiği emeklerin çöpe gideceği hakkında bir konuşma yaptım. Toparlanmaya çalışıyordu. Ona iş arıyor aynı zamanda tıp okuyorum.
"Abi," dedim omzundan hafifçe dürterek. "Abi kalk kendine iş bul yoksa döveceğim seni. Ayı gibi yatıyosun bütün gün." deyince öfkeyle yerinden fırladı. "Sen mi döveceksin lan beni eşek sıpası! Gel döv lan yiyorsa!" Bu cümlelerden biraz öfkeli olduğunu anlayabiliriz sanırım.
"Abi daha dün konuştuk. Bir kadın için, özellikle de sana böyle bir şerefsizlik yapan bir kadın için bu hale düşülür mü?" diye yakındım. Bu hali hiç hoşuma gitmiyordu. İnsanlar abileriyle ilişkilerini falan konuşurken ben abimi hayata döndürmeye çalışıyordum.
Aklımı kurcalayan şeylerin yanında bir de abim vardı. Ve aklımı kurcalayan bir diğer şey Asel’di. Onu apartmanın önünde öylece bırakmıştım. Gizemli konuştuğumu kabul ediyordum, anlamasını da beklememiştim zaten. Belki de anlamaması daha iyiydi.
İnsan ilişkilerinde iyi değildim. Ama kendimi tanıyordum. Son birkaç gün hariç. Hiç aşık olmadım, o duygulardan yoksun büyüdüm. Sevgi olarak bir anne bir de abi sevgisini bilirdim. Aşk anlamında da bir sevgi tatmamıştım. Ama sanırım bir süre sonra tadacaktım çünkü farkındaydım. Asel’e çekiliyordum. Üzülmesini, canının yanmasını, kırılmasını istemiyordum. Bunları belki herhangi bir insan için de istemeyebilirdim. Zaten düşmanım olmadığı sürece kimsenin böyle şeyler hissetmesini istemezdim. Ama bunların yanında onun mutlu olması, gülümsemesi ya da ne bileyim bir şeyleri başarması beni mutlu ediyordu. Anlıyordum, hissediyordum. Ben Asel’e aşık oluyordum...Ama benim hakkımda bilmesi gereken şeyler vardı... Bunları öğrenmeden ne beni sevmesine, ne de kendimi, onu tehlikeye atacak derecede sevmeme izin veremezdim.
"Abla!" diye seslendim ablamın odasına doğru. "Noldu Asel?" kafasını odanın kapısıdan çıkarmış bana bakıyordu. "Lahmacun mu söylesek? Acıktım ben." Annemler evlilik yıldönümlerini kutlamak için dışarı çıkmışlardı. Asrın da akıllanmış olmalı ki ders çalışıyordu. "Olur ama bir Asrın'a da soralım. Niye bana sormadan iş yapıyorsunuz diye söylenmeye başlarsa hiç çekemem onun triplerini." Haklıydı.
Asrın'ın odasının önüne gidip kapısını tıklattım. Ses gelmedi. Bir daha tıklattım . Yine ses gelmedi. "Asrın? Müsait misin ablacım?" Yine ses yok. "Bak benden günah gitti Boxer'la falan duruyorsan hiç umrum olmaz haberin olsun." dedim ve içeri daldım. Pencere niye açık klima çalışırken? "Asrın?" diye mırıldandım. "Abla!" diye seslendim ablama. "Asrın tuvalette mi?"
"Ne demek kız tuvalette mi? Asrın odasından çıkmadı ki. Popişi yapışmıştır sandalyeye."
Hasso
"Abla, şimdi bir şey söyleyeceğim ama sakin olacaksın tamam mı?"
"Hangi glossumu kullandın Asel?" diyince kıkırdadım.
"Yok bu daha farklı bir şey.... Eee, şimdi şöyle...Asrın odasında değil abla."
dedim ve hemen kulağımı kapattım çünkü gelebilecek olası bir çığlık ile sağır olmayı göze alamazdım.
"NE?!" diye bir çığlık koptu dudaklarının arasından ve hışımla odasından çıktı. "Ne demek lan odasında yok. Nerde o it?!"
Bilmiyorum anlamında omuz silktim. "Ben nereden bileyim abla, çip mi taktım çocuğa?" diye yanıtladım sorusunu.
Bunun üstüne ablam odasına geri girdi ve koşar adımlarla dış kapının önüne geldi. Ayakkabılarını giymeye başladı, kapı önündeki çekmeceden anahtar aldı ve bana döndü. Elindeki anahtarı uzattı, "Giy ayakkabılarını, şu arabanın anahtarını al ben geliyorum bekle beni aşağıda!"
Tamam anlamında başımı salladım. Ayakkabılarım ablamınkinden daha kolay giyildiği için hızla dışarı çıkıp arabayı açmak için düğmeye basacakken...
"Kız arabayı aç bekle demedim mi sana?! Ne dikiliyorsun orada?" dedi ve yanımda durdu.
"Ben mi körüm yoksa arabamın yerinde bir boşluk mu var?"
"ASRIIIIIIN!!" diye bağırdı ve koşmaya başladı.
"Abla dur nereye?!" arkasından bağırdım ama durmadı, cevap da vermedi. Arabası kırmızı çizgisiydi. En ufak bir toz görse çılgına dönerdi.
"Abla bekle! Ben bir yer biliyorum ama orada mı değil mi tam emin değilim." deyince olduğu yerde durdu.
"Neresi?" dedi nefesini vererek. "Otobüsle git-" dediğim anda durağa yöneldi. Şansımıza otobüs hemen gelmişti. "Geçen gün nefesim daralınca indiğim yanlış bir durak vardı, otobüs çok dolu diye. Sonra Asrın'ı aramıştım da o durağa yakın bir şeydeydi.."
"Ne barı lan?! Ne barı?! Bu çocuk kaç yaşında ne barı?!" diye bağırdı öfkeyle.
İndiğim durağın yakınlarında bir market vardı. Orayı anımsadım ve camdan hangi durakta inmemiz gerektiğine baktım. Sonunda gördüğüm marketle ablama "Gel, burada inmiştim." dedim ve kapı açılınca otobüsten indik.
Mesajlaşmaları silmediğim için Asrın'ın attığı konum duruyordu. Yine 4 dakika veriyordu. Ders çalışmamak için pencereden kaçtığına inanamıyordum! Yine barın ışıklı kapısı önünde durdum. "Buras-" diyemeden ablam içeri girdi. Asrın'ı yine arkadaşlarıyla bir fıçının etrafında saçma sapan hareketlerde dans edip bira içtiklerini gördük. Ablam başıyla Asrın'ı işaret edince bir kolundan ben, bir kolundan da ablam tuttuk ve Asrın'ı dışarı sürükledik. Dışarı çıktığımız anda ablam Asrın'ın suratının ortasına bir tane yapıştırdı. "CANINA MI SUSADIN LAN SEN!" dedi ve devam etti. "Arabam nerede Asrın!?" diye sordu. Cevap alamayınca sesi daha da yükseldi. "ARABAM NEREDE!?"
Asrın başını öne eğdi. Ablam yüzüne bakmaya devam etti. Cevabını almadan buradan gitmeyecektik. "Şeyde...hurdalıkta..." deyince ablamın gözleri fal taşı gibi açıldı. "Nerede nerede..?" dedi ablam anlamaya çalışır gibi. "Hurdalık."
"Ne işi var orada Asrın'cım." dedi tehlikeli bir sesle.
"Çarptım arabayı da sonra çektiler oradan da hurdalığa..." diye cevap verdi Asrın korka korka.
"Asrın," dedi ablam dişlerinin arasında.
"Sıçtım ağzına kardeşim, farkındasın değil mi?" dediği an Asrın koşmaya başladı, ablam da peşinden onu kovaladı. "Abla nolur sokakta değil eve gidelim de öyle edersiniz kavganızı!" diye bağırana kadar ablam Asrın'ı kulağından yakaldığı gibi otobüs durağına sürükledi. "Kulağına doğru fısıltıyla, "Hele bir eve gidelim, ben o zaman gösteririm sana." dedi ablam ve otobüs gelince kartını bastı. Asrın'ın kartı olmadığı için ben kendimden iki kez bastım.
Evin önündeki durağa gelince kapıdan çıktık. Eve doğru hızla ilerledik. Anahtarla hemen kapıyı açtım ve kavgaya dahil olmak istemediğim için odama kapandım. Asrın ve ablamın bağırışları kulaklarımı sağır ediyordu. Telefonu elime aldım ve mesajlara bakmaya başladım. Asel'den gelmişti. Hemen doğruldum.
"Asel selam, öğrendiler... Babam çok sinirli. Biliyorsun babamın eli kolu uzundur ve Ömer’i okuldan attırmayı planlıyor. Lütfen babamla konuş. Okuldan atılırsa Ömer iyice delirir. Psikopat bir manyak bu herif. Normal biri değil. Lütfen babamla konuş, belki seni dinler. Seni seviyorum<3"
Biraz zor olacak gibiydi ama yine denemeye değerdi. Numarası zaten vardı.
Hemen aradım, telefon ikinci çalışında açıldı.
"Alo! Cihan Amca'cım Asel ben, nasılsınız?"
"Heh Asel'cim iyiyim kızım sen nasılsın?"
"Çok sağolun ben de iyiyim, ben sizi şey için rahatsız etmiştim..."
"Kızım, Güneş için ise hiç uğraşma. Ben anlayacağımı anladım zaten."
"Ya peki beni bir dinleseniz?"
"Neyi dinleyeyim kızım? Güneş’in benden gizli sevgili yapmasını mı, ondan tokat yemesini mi, benim bunları sevgilisi olacak o namussuz heriften öğrenmemi mi? Hangisini dinleyeyim kızım?"
Adam haklı ki, ne diyeceğim şimdi?
"Ya Cihan Amca olaylar tam olarak öyle değil. Şimdi bu Ömer denilen adam Güneş'in arkadaşıydı. Öyle büyük bir samimiyetleri yoktu."
"Daha sonradan bu adam Güneş’in arkadaşça yaklaşımlarını hoşlantı zannetmiş. Bir gün Güneş'e gidip ben senden hoşlanıyorum deyince, Güneş’i de bilirsin üzmek, kırmak istemez..."
Asla benimle o adam için kavga etmedi...
"O da kabul etmiş ama sonradan Güneş’ten ilgi göremeyince şiddete başvurmuş. Çok yanlış bir şey kesinlikle katılıyorum ancak adam kafayı bozmuş. Okuldan atılırsa, hele hele Güneş yüzünden olduğunu öğrenirse ben Güneş adına tedirgin olurum. Ona da zarar gelmesi isteyeceğim son şey bilirsiniz... O yüzden okuldan attırmasanız çok daha doğru bir tercih olur. Bence uzaklaştırma alması aklını başına getirir."
Bir derin nefes sonrasında konuşmaya başladı,
"Tamam kızım ben bir gözden geçireyim sağolasın, Güneş'imi de düşünüyorsun."
"Ne demek canım, o benim en yakın arkadaşım. Selamlar herkese iyi akşamlar dilerim."
"Güle güle kızım sen de selam söyle."
Benim tatlı dilimin kandıramayacağı bir kişi varsa o da ablamdır zaten.
Neyse, artık bu konunun rahatlığıyla uyuyabilirdim.
Şu son mesajlara da bakıp kafayı yastığa gömme vakti.
"ASEL SEN NE YAPTIN! BABAM MADEM ADAMI OKULDAN ATTIRMAMI İSTEMİYORSUNUZ O ZAMAN TAŞINALIM SENİ BULMA İHTİMALİ VAR DEDİ! Babamın aklına ne soktun bilmiyorum ama okul bursumu kesmeye ve evi satmaya karar verdi. Kendi başıma burada kalamayacağım için beni kendine muhtaç hale getirmeye çalışıyor! ALLAH KAHRETSİN!"
Okur Yorumları | Yorum Ekle |