41. Bölüm

Başa Gelen Çekilir [IV-V]

Marcus Bruce Marshall
dr.mert

IV

O gece geçmek bilmedi. Erkenden uyanır uyanmaz, duş bile almadan, kahvaltıyı bile yapmadan otelden çıkış yaptım. Sürekli haberleri kontrol ettim. Web sayfalarından yerel haber sitelerine baktım, geçtiğimiz yol civarlarında ölümlü kaza haberine rastlayamadım.

Siirt’e gittiğimde güvenebileceğim arkadaşlarımı gözden geçirdim. Onlardan yardım en azından da psikolojik destek arıyordum. Çok güvenilir ve sırdaş iki arkadaşım vardı. Onları ayrı ayrı aradım. Birisi ilçedeymiş, okulda görüşelim dedi. Diğeri “Olur görüşelim ben de Siirt’teyim” dedi. Pazar günüydü. Kışa yaklaşmamıza rağmen sıcak bir güneydoğu havası vardı. Kahvaltı için bir yer seçtim. Sabah sabah Büryan kebabı eşliğinde geleneksel Siirt kahvaltısı yaptık. Hava iyi olduğundan çarşı içindeki bir çay ocağına geçtik. Bahçedeki ve çay ocağındaki diğer kişilerden uzaklaşıp, su fıskiyeli havuzun yanına konuşlandık. Alçak taburelere zor da olsa yerleşip, kaçak çay eşliğinde sohbete başladık.

Olayı anlattım. Kazada ölenin çocuk olamayacağı hükmüne ulaştık. Akıllıca tavsiyelerde bulundu. Sessizliğe gömülmemi öğütledi. Kimseye hatta diğer arkadaşıma bile anlatmamam gerektiğini söyledi. Çünkü o zamanlar meşhur bir dizinin repliği olan şu sözü kullanmıştı: “İki kişinin bildiği sır değildir.” “Bir de üçüncü kişiyi sakın ekleme!” dedi. “Bu yayılırsa, bu bilgiyi kimin yaydığını bilemezsin” dedi. “Olağan şüpheli bir ben olayım.” diyerek güven de verdi. Ama bir bilgiyi ondan saklamıştım. Hayal’in benimle olduğunu ona söylemedim. Arkadaşım İhsan (öğretmen), Hayal’i seviyordu ya da ben öyle sanıyordum.

V

Olaydan çok zaman geçti. Hayal benden uzaklaştı ya da ben de o da eskisi kadar birbirimize yaklaşamadık. Tuhaf bir şey sezdim. Hayal benden uzaklaşıp, İhsan’a yaklaşmıştı. Benden gizledikleri bir iletişimleri vardı. Muhtemelen yüz yüze görüşmüyorlardı. Öyle olsa burası küçük bir okul ve ilçe ya hemen farkedilirdi. Galiba telefon ya da sosyal medyadan görüşüyorlardı. Hafta sonları ikisinin de nöbetinin olmadığı zamanlarda ilçede bulunmamaları beni esas şüphelendiren bir durumdu.

O yıllar, Facebook’un tahtının sarsıldığı, Instagram’ın popüler olmaya başladığı yıllardı. Instagram hesabımı bir yıl önce açmıştım ama aktif olarak kullanmaya başlayamamıştım. Sadece bir kedi fotoğrafı paylaşmıştım. Yeşil gözlü sarışın bir kedi…

Canımın sıkıldığı bir akşam, Instagram’a sardım. Epey bir arkadaş ekledim. Eskilerden hep. İlgimi çeken kişileri de ekledim. Geri takip yapanlar da oldu. Hatta benim takip etmediğim kişilerden de arkadaşlık istekleri gelmeye başladım. Birden kendimi sanal dünyanın cazibesine kapıldım. Resimler eklemeye başladım. Yorumlar, iletiler, DM falan derken gece oldu. Bir arkadaşlık isteği yapıldığında gece 2’yi geçiyordu. İsteği kabul ettim ben de istek attım. O da kabul etti. Resmi (pp) gerçek değildi (fake). Birden DM’ye mesaj düştü. Baktım o kişi. Alevli (😘) ve şuh (💋) öpücükler eşliğinde “selam, yakışıklı” yazıyordu. Uykum da vardı ve sabah erken kalkacaktım. Cevap vermemekte direndim ama direncim kırıldı ve “Selam, güzel” yazıp, gönderdim ama birden kalp atışımın hızla arttığını hissettim. Bilinmez olan çok heyecan vericiydi. Bilinmeyen bir kadının ateşli öpücük emojisi, benim gece libidomu tavan yaptırdı. İstek gelişti. O kızı arzuladım. Bir ara acaba bu erkek olmasın ya da beni tanıyan bilen birinin kötü bir şakası. O sıralar Facebook’ta böyle şakaların varlığını bilmek, duymak bir yana ben de böyle şakaları yaptığım için iyi biliyordum.

Gece bir iki saat yazıştık. İnanılmaz keyif aldım. O, kim olduğunu söylemedi ama sanırım benden hoşlanıyordu ve sanal sevişme arzusuyla doluydu. Gecenin yarısında çok yorulmuş, rahatlamış vaziyetteydim. Uyuyup kaldım. Duş almaya bile üşenmiştim.

Bölüm : 28.11.2025 21:42 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...