25. Bölüm

Bir Bahar Akşamı Rastladım Size [I]

Marcus Bruce Marshall
dr.mert

I

Okulun son haftalarında bir akşam Hülya’yla yazıştık. Bol kalpli emojili mesajlarla yetinmeyip, telefondan konuştuk. Konuşmak da yetmedi. Havalar da iyiydi. Konya çarşı merkezden (Camlı Köşk’ün oradan) Meram’a kadar birlikte yürümeye karar verdik. Çekirdeklerimizi aldık. Yürümeye başladık. Sohbet de koyu tabii. Meram’ın havası harikadır. Yol boyu iğde ağaçlarının kokusu öyle sermest eder ki, hele de konaklardan gelen yasemin, hanımeli kokuları ve yol aralarındaki ıhlamurların kokusuyla birleşince insanın değilse bile aşık olası gelir. Coşası gelir. Şiir yazası gelir. Ilık bir bahar akşamıydı. Belki de yaz henüz başlıyordu. Konyalılar Alaaddin’den (Tepesi) Zafer caddesine inen ve Meram’a uzanan bu yola, Gedavet parkı yolu da derler, gedavet rüzgarını işaret ederek. Gedavet rüzgarı, Meram bölgesinde (yürüdüğümüz bu yolda) yaz akşamları esen ılık, tatlı ve hoş bir rüzgardır. Bu rüzgar, sevgililerin yüzünü yalar geçer. Her yalayışta sevgililer, birbirlerine biraz daha sokulur, daha bir aşkla birbirlerine bakarlar. Ağzımızda sevgi sözcükleri, aşk şiirleri, sevda türküleri, romantik latin şarkıları eşlik ederken bizi; birbirimize daha da bağlayan yasemin, hanımeli, ıhlamur ve iğde kokuları eşlik ediyordu. Bir de üstümüzde apaçık bir gece mavisi gökyüzünde yıldızlar ışıl ışıl takip etmekteydi.

O akşam, o belde de Ahmet Haşim şiiri gibi ihtişamlıydı herşey. Bir bahar akşamı rastladım size şarkısının terennümüydü tüm yürüyüşümüz. Yürüdük, yürüdük, yorulmadan, sıkılmadan. Yol boyu konuştuklarımız neydi hatırlamıyorum. Hatırladığım bir aşk yolculuğuydu o. El eleydik. Şendik. Neşeliydik. Konuşmalarımız bülbülün gül bahçesindeki ötüşü gibiydi nağme nağme kulaktan kulağa dolaşan. Cilveleşmeler. Sesle sevişmeler…

O akşam fark ettim ki Hülya bir tür güzel rüyaydı ya da tatlı bir hayal. Saatlerce yürüdük. Daldan dala konan şen bülbüller gibi ötüştük. Hayatın zor yanlarını, geleceğimizin belirsizliğini, kültürel farklılıklarımızı, ailelerimizi, yaralarımızı, kalp kırıklıklarımızı, geçmişin acı dolu hatıralarını hiç konuşmadan sadece iyi olanları, güzellikleri, neşeyi, o anı, o dakikaları, şimdiyi, buradayı konuştuk… Çok iyi hissettik hem de çoook iyi… Meram’ın tarihi köprüsüne vardığımızda, zamanın nasıl geçtiğini anlamadığımızı birbirimize bakarak anlatmaya koyulduk. Neden sonra “buyrun abi, abla” minvalli işletmesine davet edenlerle karşılaşınca köprüde; bir yerde oturma ihtiyacımızı fark ettik. Tarihi köprüden yukarı akan derenin kenarında tarihi bir çınar ağacının altında masaya oturduk ve demlik çay söyledik. Yanında da yörük kadınların kendi el emekleriyle yaptıkları peynirli ve ıspanaklı börek siparişi de verdik. Yürümenin etkisiyle iyice acıkmıştık sanırım.

Hep içtik hem yedik hem konuştuk hem söyleştik hem bakıştık hem seviştik :)

Her şey o geceki gibi olsaydı keşke. Ama daha gece bitmeden gelen bir bildirim tüm huzurumuzu yerle bir etmeye yetti. Bundan sonra olanlar, o ana dek olanlar kadar tatlı ve güzel değildi belki de. Hep bir şüphe hep bir güvensizlik, bizi mesafelerimizi ayarlamamız gerektiğini hatırlattı… Peki neydi o bildirim, tarihin akışını değiştiren…

Bölüm : 23.08.2025 22:40 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...