
I
2015 yılının Eylül ayı, buralarda serin geçer. Hava, güneşlidir ama yüksek rakımı nedeniyle öğle saatleri hariç ayaz olur. Geç uyandım. Öğle saatleriydi. Gerindim. Haftasonu güneş çok tatlı ve gülümseyen yüzüyle, bizi karşılamıştı. Tatlı bir mahmurluk. Gevşeklik oluştu. Kahvaltıya geçme fikri varken birden birkaç arkadaşıma marketten kahvaltılık malzeme alıp öğretmenevi lokalinde kahvaltı yapma fikrini açtım. Kabul gördü bu fikrim. Kral Tv’den müzik ve tatlı bir sohbetin eşliğinde kahvaltı yapmaya koyulduk. Kahvaltının arasında kafamı kaldırdığımda Hayal’in beni seyrettiğini gördüm. Gülümsedi. Yanıma kadar geldi. “Hocam nerelerdesiniz yaa! Ohoo benden habersiz kahvaltıda yapıyorsunuz,” demez mi? Yanıma oturdu ve masaya bir çatal kaşık getirdik ve çay istedik. Bir güzel kahvaltı yaptık ama masa sessizdi az önceki koyu sohbete tezat biçimde. Hayal’se buna çok takılmadan, konuştukça konuşuyordu. Masa o hariç sessizdi demem daha doğru olacaktı esasında. Kahvaltı bitti, çaylarımızı alıp bahçeye çıktık. Sigaran var mı diye sordu. Artık sizli, bizli konuşmayı da bitirmişti. Neşeli ve samimiydi. Karşılıklı sigara içtik. O gece gözlerime derin ve aşki baktığını farkettim. Onu kıskanmam, onun hoşuna gitmişti.
II
Hayal’le Eylül ortasında başlayan ilk görüşte aşkımız, birden tutkulu ve büyük bir aşka dönüştü. Flört tarzı aşk ilişkimiz, benim evlilik teklif edeceğim beklentisine dönüştü. Hayal bunu benden çok istedi. Bense bir türlü buna yanaşamadım. Korkuyordum. Evliliği erken buluyordum ve dahası evliliğin aşkı öldürdüğünü düşünüyordum. Aslında genel olarak mutlu aşk yoktur. Mutlu bir evlilikse hiç yoktur. Luis Aragon’un o devasa şiirini kaç kez okumuşumdur:
“İnsan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman
Ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini
Ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi
Ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi
Hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an
Mutlu aşk yoktur
Hayatı Bu silahsız askerlere benzer
Bir başka kader için giyinip kuşanan
Ne yarar var onlara sabah erken kalkmaktan
Onlar ki akşamları aylak kararsız insan
Söyle bunları Hayatım Ve bunca gözyaşı yeter
Mutlu aşk yoktur
Güzel aşkım tatlı aşkım kanayan yaram benim
İçimde taşırım seni yaralı bir kuş gibi
Ve onlar bilmeden izler geçiyorken bizleri
Ardımdan tekrarlayıp ördüğüm sözcükleri
Ve hemen can verdiler iri gözlerin için
Mutlu aşk yoktur
Vakit çok geç artık hayatı öğrenmeye
Yüreklerimiz birlikte ağlasın sabaha dek
En küçük şarkı için nice mutsuzluk gerek
Bir ürperişi nice pişmanlıkla ödemek
Nice hıçkırık gerek bir gitar ezgisine
Mutlu aşk yoktur
Bir tek aşk yoktur acıya garketmesin
Bir tek aşk yoktur kalpte açmasın yara
Bir tek aşk yoktur iz bırakmasın insanda
Ve senden daha fazla değil vatan aşkı da
Bir tek aşk yok yaşayan gözyaşı dökmeksizin
Mutlu aşk yoktur ama
Böyledir ikimizin aşkı da”
Korkular; yersizdir ama yerlidir. Bir anda ortaya çıkarlar ama aslında bir anda çıkmazlar. Sevende korku olmaz, hayır seven en çok korkandır çünkü kıskanır, çünkü terk edilmekten korkar, çünkü sever. Ne zaman birini sevsem korkarım, sevilmemekten, terk edilmekten, aldatılmaktan; o yüzden sevildim, terk ettim, aldattım.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |
![Marcus Bruce Marshall / HAYALDİ / Büyük Bir Aşk Var [I-II]](https://cdn.kitappad.com/image/img_thump/1/drmert-hayaldi-975.png)
| 3.43k Okunma |
2.1k Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |