
III
Aşkımız çok büyüktü. Birbirimize ders aralarında aramalar, öğretmenler odasında fısıltılı konuşmalar, okul çıkışı lise aşkları gibi karnımızda kelebeklerle bekleşmeler, akşam yatağa gidene kadar birlikte vakit geçirmeler. Gece yatakta uzun uzun mesajlaşmalar. Görüldülü geceler, yazışırken, birden uyuyup kalmalar… Sabah uyanır uyanmaz, bol emojili, bol öpücüklü günaydınlar… Dedim ya çok büyüktü aşkımız. Önemli günlerimizi hiç sektirmezdik. Doğum günlerimiz, sevgililer günü, kadınlar günü, anneler günü, babalar günü, öğretmenler günü, dünya kız çocukları günü, ilk tanışma günümüz, sevgililik teklif ettiğim gün ve adını şimdi unuttuğum tüm günler. Aslında birbirimizi sevmek, memnun etmek için, farklı bir heyecan yaşamak, hediyeleşmek, özel hissettirmek için tüm günleri fırsat bilmiştik. O günlerin tadı bir başkaydı… Hala özlemle o çocuksu, o aşk dolu, o cıvıltılı, o heyecanlı, o harika günleri düşünür, işte bu koğuşta o günleri tekrar tekrar yaşarım. hayali aklımdan silinmesin diye her gün onun tüm güzelliğini ayrıntısına kadar aklıma yeniden yazarım. Geçen gün bir mahkum arkadaşıma gelen şiir kitabında Füruğ Ferruhzad’ın “O Günler” şiirini okudum. Tam da benim duygularıma tercüman olmuştu sanki. Ne diyordu o masalımsı ve bir o kadar da acıklı şiirinde Füruğ;
“O günler geçip gitti
O güzel, o sağlıklı; yaşam dolu mutlu günler
O berrak pırıl pırıl gökyüzü
O kiraz yüklü dallar
Sarmaşıkların yeşil sığınağında
birbirine yaslanmış evler
O haylaz uçurtma damları
Ve akasya kokusundan
başı dönmüş o sokaklar geçip gitti…
…
***
…
Geçip gitti o günler ah...
Geçip gitti güneşte kavrulan bitkiler gibi;
Akasya kokusuyla sarhoş olan o sokaklar
Kaybolup gittiler.
Dönüşü olmayan yolların o parıltılı kalabalığında,
Ve yanaklarını sardunya çiçeği yapraklarıyla süsleyen o kız
Yalnız bir kadın şimdi;
Yalnız bir kadın.
Yalnız...
Yalnız…”
O kadın kendisiydi ama sanki bir adamı anlatıyordu o da bendim: O yalnız adam. Yalnız. Yalnız. Hep yalnız…
IV
O aşk dolu günler geride kaldı. Size uzun uzun anlatmak isterdim. Sanırım biraz kalp ağrılarım arttı, belki vaktim kalmamıştır endişesi taşıyorum. Hastaneye gitmeme izin vermiyorlar. Burada tecrit edilmiş vaziyetteyim. Hem aldığım mahkumiyet hem de diğer mahkumlar ve gardiyanlar tarafından da dışlanmam nedeniyle ikinci bir tecridim var. Yaşam koşulları güçleşti. Yaşamak ağırlaştı. Yazmam zorlaştı. Ne olur anlayış gösterin. Kitabın çıktığını sanırım göremeyeceğim. Şu an satırlarımı yazarken ağlıyorum. Bilmiyorum keşke ölsem….
V
Hayal’in cıvıl cıvıl bir kız olduğunu size söylemiş miydim. Öyleydi: cıvıl cıvıl, içten, neşeli… Gözleri yeşili beni kaç kez uçurumun kenarına getirdi gözleri inanılmaz güzeldi… Dikkatimi çekerdi, her erkek onunla konuşmak için can atar, bahane buludu. Bu beni çok kıskandırdı. Lakin onun gözleri sadece bana yeşil yeşil bakardı. Sadece bana aşkiydi. Bana özeldi o.
O sonbahar, kış, bahar boyunca görevli olmadığımız hafta sonları ve diğer tatil zamanlarında araç kiralayıp, farklı illere giderdik. Örneğin, Van’a, Diyarbakır’a, Mardin’e, Şanlıurfa’ya gittik. Oralarda güzel zamanlar geçirdik. Aşkımızı ilerlettik. Gittiğimiz şehirlerde otellerde birlikte kalırdık. Çok güzel geçen gündüzlerin gecelerinde otel odalarında harika zamanlar geçirirdik.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |
![Marcus Bruce Marshall / HAYALDİ / Büyük Bir Aşk Var [III-V]](https://cdn.kitappad.com/image/img_thump/1/drmert-hayaldi-975.png)
| 3.43k Okunma |
2.1k Oy |
0 Takip |
42 Bölümlü Kitap |