34. Bölüm

İlk Görüşte Aşk [I]

Marcus Bruce Marshall
dr.mert

I

 

“O kuytu köşede beklerdim seni

 

Elinde kitaplar koşardın bana

 

Tertemiz duygular kaplardı bizi

 

Hiç unutulurmu okul yılları”

Penceremi açtım, kahvem eşliğinde sigara içip, uzaklara daldım. Kampüste öğrencilerin derse yetişme, dersten çıkanların da kendilerini kantine atma telaşı, birden beni o eski okul yıllarıma götürdü. Uzaklara, çok uzaklara, o güzel günlere döndüm birden. Sınıfın kapısı açıldı, o’ydu gelen. Yemyeşil gözleriyle Hayal, içeri girdi telaşlı biçimde. Geç kalmış, sınıfları şaşırmış, sınıfıma yanlışlıkla girmişti. O güzel yüzü, utançtan kıpkırmızı olmuştu. Özür diledi. Konuşurken şaşırdı, kekeleyerek, “şeyy affedersiniz” dedi ve sınıftan çıktı. Sınıftaki öğrenciler birden “ooooo hocaaammm” deyip gülüşmeleri beni sınıfta olduğumu hatırlattı. İlk o gün görmüştüm. O sahne zihnimi, uzun yıllar silinmeyecek şekilde kazındı.

Tam da o sahneyi düşünüp, sigaramı emerken ben, odamın kapısı çaldı. Misafirim gelmişti. Emniyet müdürlüğü Çocuk Şube’den Zerrin’di gelen. Zerrin, içeriye girdiğinde Cengiz Kurtoğlu çalıyordu. Elimde sigara kalakaldım. Hemen onu buyur edip, ona bir kahve koydum. “Sigaranız var mı” hocam dedi. Çıkardım verdiğim sigarasını yaktım. Pencere kenarına oturduk. “Hocam anlaşılan dertlisiniz” dedi. Sonra eski aşklarımızdan, eski günlerimizden konuştuk. Aynı zaman da doktora öğrencim olan Zerrin, otuzlarında çok güzel bir kadın. Bugün dersimde çocuk istismarı konusunu konuşmak üzere misafir konuşmacı olarak geldi. Dersin başlamasına vaktimiz de vardı. Aynı yaşlardayız. Onun da başından geçen aşk hikayelerini dinledim. Onun da başına birçok talihsizlik gelmiş. Sonra bana bir şarkıyı önerdi. Açtık ve birlikte dinledik. Sadık Gürbüz’den;

 

“Pencereyi kapama

 

Gök dolabilir içeri

 

Sen neyi görebilirsin canım

 

Islak bir bulutun ağışını mı

 

 

Pencereyi kapama

 

Kuş dolabilir içeri

 

Sen neyi taşıyabilirsin canım

 

Kırık bir dalının yükünü mü

 

 

Pencereyi aç

 

Soluğun çıksın dışarı

 

Sen büyütmedin mi canım

 

Ciğerinde onu

 

Soluğun hayatı canım yıkasın diye

 

 

Pencereyi aç

 

Sesin sarsın dünyayı

 

Duyulur elbet canım

 

Duyulur ta ötelerden

 

Duyulur elbet canım

 

Yürek tanır kendini...”

şarkısını dinlerken, bir taraftan da eski zamanları anlatıyorduk. Konuşmamız uzadı. Dersin saatini geçirmişiz. Sınıftan bir öğrencim “hocam derse gelecek misiniz” dediğinde, odadaki sigara dumanı ve dinlediğiniz şarkı dikkatini çekmiş olmalı ki, duraklayıp gülümsedi. Derse geçerken, aklımda o şarkı ve Hayal’in hayali gitmemişti. Zerrin, koluma girdi, “hocam overthinking’i çok uzatma” diyerek gülümsedi. Anlamıştı. Akşam bu konuyu tekrar konuşmak üzere sözleşip, o atmosferden çıkmamı sağladı.

Bölüm : 16.10.2025 16:04 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...