35. Bölüm

İlk Görüşte Aşk [II]

Marcus Bruce Marshall
dr.mert

II

Sınıfın kapısını kapandığında Hayal’i düşündüm. Gülüşleri kesilmiş çocuklar, merakla ne söyleyeceğimi düşünüyordu. Dedim ki onlara; “Açılsın kapılar / Pencereler / …” Sonra saçma buldum bu şiiri, gülüşlerini aldırış etmeden milli eğitimin verdiği testleri/ölçekleri sınıfa dağıttım.

İlk görüşte aşk, nasıldır bilir misiniz. İnsan elektriğe kapılır gibi olur, tüm vücut titrer, içiniz kıpır kıpır olur, karnınızda kelebekler uçuşur. Eliniz uyuşur, kafanız bir hoş olur, yeri gelir sarhoş olur. Bir an önce sınıftaki işimin bitmesini, biter bitmez öğretmenler odasına kendimi atmak istiyordum. Orda bulur muydum acaba.

Hayal’in aklımda kalan ilk fiziksel özellikleri… Nedense bir kızda ilk dikkatimi çeken gözleri oluyor. Önce gözlerine bakarım. Öyle de yaptım. yemyeşil bir deniz gibiydi, deniz yosunu ya da zeytin yeşili gözleri vardı. O yıllarda İlhan İrem’in Yemyeşil Deniz Senin Gözlerin şarkısını neden dinlediğimi şimdi daha iyi anımsıyorum. Gözleri bir uçurumdu. Beni defalarca uçurumun kenarına itekledi o gözler. Bir yağmur ormanında kayboldum bazen. Bazen de uçtum uçtum. Onu tanımasaydım bu başıma gelenler gelir miydi. Takdir-i İlahi’ye inanmış olan biri olarak, yazıldıysa gelir derim. O yüzden Hayal’i hiç suçlayamam. O benim anılarımın en nadide parçası. Yeşil zümrüdüm. Bebeksi yüzüne yeşil gözler öyle yakışıyordu ki. Bakanlar hemen düşerdi ona. Çok erkekte sezinlediğim bu çarpılıştan dolayı çokça kıskançlık krizine girmişimdir. O da hoşlanırdı bu durumdan. Kıskanç erkek nedense kızların hoşlandığı erkek. Ben telefonlarına, sosyal medya hesaplarına, kiminle görüşüp görüşemeyeceğine hep karıştım. Şimdi hatırladım, o hiçbir zaman benden böyle talebi olmadı ya o cesareti bulamadı ya da bana aşırı güvendi.

İlk görüşüşümüz, sınıftaki o kısa süreliğine karşılaşmamızdı. İkinci ama daha uzun görüşmemiz ise öğretmenler odasındaki görüşmemizdi. Hayacanla sınıftan çıktım. Sigara içmek için okul bahçesine bile çıkmadan öğretmenelr odasına girdim. Ooo o da ne? Odada sadece o var. Şimdi ikimiz varız. Konuşmak istiyorum, heyecandan sesim kötü çıkarsa diye endişelendim. Nasıl bir tonda sesleneceğimi bulamamışken bir konuşsam diyelim ne diyecektim ki. Tanışalım mı desem kaba olur. Havadan sudan bahsetmek komik olur. Ne desem ne desem, derken, tam konuşacaktım ki birden bana döndü: “Hocam kusurma bakmayın dersinizi böldüm. sınıfları karıştırmışım. Ben yeniyim de” dedi. Dedi ama ben o ses tonuna bitmiştim. Öldüm. Kalbimin çarpışını şu an yazarken bile hissediyorum. Sesim içime kaçmış mıydı neydi. Kısık sesli “yoo hocam olabilir ki, hem ben de yeniyim” dedim. Gülümsedi. Ben Hayal Balıkesirliyim demez mi, ölmek üzereydim şimdi öldüm işte. Adı, bakışı, sesi, gülümseyişi off harikaydı, hayal gibiydi. Balıkesirli olması da ilgimi çekti çünkü komşu şehirliydik. Ben Bergama’nın bir köyündendim o da komşu Ayvalık’ın bir köyündendi. Aynı dağı, Kaz Dağlarını ortak kullanan farklı köylerdendik. Gözleri İzmir’in mavisine bakan Kaz Dağları yeşiliydi. Birden kendimizi koyu sohbette bulduk. Etrafımıza gelenler gidenler oluyor ama biz birbirimizden kopmuyorduk. O gün onun elini tutup birden sarılmak o kadar istedim ki. Birden. Birden….

Bölüm : 24.10.2025 22:47 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...