1. Bölüm

Giriş -masa

Medine
dunyadanmarsa355

Bölüme başlamadan şöyle aşağıdaki yıldızcıga bir dokunun ⭐⭐⭐(yorum ve beğenilerinizi sabırsızlıkla bekliyorum yorumları doldurup taşırın lütfen)

***Önemli not; inekspred de de yayındadır

Sabahın erken saatlerinden itibaren sağa sola emir veriyor elimdeki dosyalarda kusurlar arıyor imzalıyor yada ufak sinir krizleri geçirken zamanın nasıl akıp gittiğinin farkına varamamıştım, ofisimi dolduran zil sesi ile elimdeki belgede olan dalgın bakışlarım telefonumun ekranına dönmüştü "hasssss- lan şimdi sıçtım kesin koş Cafer bez getir yada 10 kilo falan getir en iyisi!" Öldüm ben kesinlikle öldüm ekranda büyük harflerle yazan -cadoloz karım- numara benim azrailim olucak bu akşam kesinlikle...

Yutkunarak sandalyemi geriye savururcasına ayaklanarak çantamı toparlamaya başladım bir yandan telefonu açıp kulağımla omzumun arasına alarak gelecek hakaretleri bekledim

cadoloz karım (rojbin); "Kız sen ölmek mi istiyorsun haaaa seni diri diri görmeyim mi istiyorsun saat kaç oldu haberin var mi haaa..." Ablamdan çıkan sinir ve öfkesini yansıtan sanatsal sözlerin etkisinde koltuğumun arkasına aşığım ceketi alarak garip halere girerek giyinirken "aplaaammmm cadomm sözlerini bala kesiyorum canımm aplam afet-" devam etmeme müsade etmeden sanatçı ruhuyla konuşmaya devam etmesiyle gırtlağımdan derin bir yutkunuş yükseldi

cadoloz karım (rojbin)";kes lan yalakalığı başlatma ablama, bu gün benim düğün günüm ve kardeşim işle kafayı bulduğu için kim bilir şu anda nerde haaa, söyle bakalım NERDESİN KIZ SEN?"

sıçtım sanırım kendimi açıklamaya çalışırken çantamı omzuma takıp telefonu el değiştirerek masadaki dosyaları da alarak ofisten çıktım "bak vallah ben suçsuzum yeminlen vallah billahi, önüme yığınla belge yığan şu yeni patronum suçlu oysa önceden izin almıştım eskisinden,bu gelince birden iznimi iptal eti aplamm..."

Cadoloz karım (Rojbin) "Kız ben sana demiyormuyum bana yalan atma diye haa yermiyim ben bu lafları... Sanki ben malımı bilmiyorum gibi gelmiş bana ne anlatıyor, kes konuşmayı da hemen gel "

Ağzıma tıkılan lafların üstüne birde yüzüme kapatılmış Telefon ile olduğum yerde durup sinirden çığlık atım elimdeki dosyayı stajyerin eline tutusturarak öfkemi ondan çıkardım"al bu yayın istatislikleri dosyasını o malum gavura ver" genç kızın birşey demesine müsade etmeden topuklularımla yeri döverek asansöre yöneldim seri adımlarla, bir yandan hem o gavur patrona hem ablama hemde şu güya müslüman Hindu enişteme sövmekten geri durmuyordum-a*k ben sanki çok dindarım da- "bir gavur gelir ablama göz diker diğeri gelir olmayan işler kakalar başıma, ne gerek vardı amınakoduğum Allah'ın hindusuyla evlenmeye haa sen kalk güzelim temiz ülkeyi terk et hay sikeyim " kapanmak üzere olan asansör kapısını görünce koşmaya başladım "hop hop tut kapıyı tutttt lannn " kapanmasına milim kala iri damarlı bir el tarafından otomatik kapı geri açıldığı anda tutulan kapıyla kendimi içeri atım nefes nefese.

Elimi asansörün aynalı duvarına yaslayarak nefeslenirken mırıldandım "eyvallah be birader" kafamı kaldıp bana yardım eden o elin sahibine bakama niyetindeyken, bana üç meteor şoku yaşatıldı resmen ağzımın suyu akarken üç adamı süzdüm."hey maşallah, siz neymissiniz ulan. İnsan değilsiniz o kesin"

Asansörün arkasında duran ikili kıkırdarken tam önümde duran esmer bombadan sinirli bir homurtu yükselince az önce ki sözleri içimden değil de sesli homurdandığımı fark edince utançla hepsine arkamı dönere asansörün kapısına diktim bakışlarımı - yada daha çok asansörün parlak metalinden yansimalarına bakarak ağzımın suyunu akıtıyordum- kapı açıldığı anda kendimi dışarı attım

Otoparkta koşarak motorumun yanına gitim ilk koltuğunu kaldırarak çantamı ekledim sonra kumaş pantolon giymenin rahatlığı ile hemen binip kaskımı takarak - kedi kulaklı siyah, tatlı bir havası vardı kaskın - motoru çalıştırdım yan dikiz aynalarını kontrol ederek geri geri giderken arkamdan geçen arabayla küfür etmedsn duramadım " lan ben sizin kulanacağınız arabayı sikiyim amk dangalakları"

"Ablam beni lime lime edecek ah ahh kim dedi sana nedime olmak için yalvar diye al şimdi çek cefasını birde Hindistan'da da düğün yapacaz diye tuturdu bu akılsız ulan ben daha kendi ülkemde ki düğüne gecikiyorum acaba ona nasıl gelecem hele böyle vicdansız yeni patronla kim uğraşacak diye düşünen de yok..." Tüm yol boyunca söve söve kuaföre ancak gelmiştim gelmesine ama lan niye heryer lüks araba kaynıyor amk ben bu motoru götüme mi sokcam lan nerde bu arabLarın sahipleri !

Bu gün hayatımın en boktan günü sanırım offff off, yarım saat boyunca boş park yeri aradıktan sonra kuaföre bitkin bir şekilde girince dibimde bitilen Hindistana gelin olan cadoloz karımla ödüm bokuma karışmışası bir olmuştu "kız insan bir ses eder bee"

Rojbin;"Sus lan ablaya pufflanmaz"

"Puflamadım yalnız "

Yediğim bakışlarla iç çekerek boş verdim onu,ama o boşver Memiş olacak ki üstündeki gelinlikten utanmadan mahale karısı moduna geçti

Rojbin;"kız ben sana demedim mi 15 te burda ol diye saat kaç bakayım"

Yanından geçerek boş bekleme koltuklarından birine atım yorgun bedenimi "sorma gülüm yaa,"

Rojbin;"Soruyorum ama! ,anlat neden vaktinde burda değildin?"

"Sorma dedik yaa offff neyse ne bizim şirket bir gavura satıldı bu gavurda yığdı önüme dosyaları çıkamadım bende "

Yanıma tam bir haberci kuş gibi konumlanarak dedikodu kokusu almış lamalar gibiydi rojbin;" kız yakışıklı mı bari şu yeni patron"

"Kızım sen evleniyorsun hala nelerin peşindesin bir kendine gel yaa" ayağa kalkarak annemin elindeki bana ait olan abiyeyi alarak

"ve hayır daha hiç görmedim ama gavur gavurdur işte bana ne Allah sahibine bağışlasın "

Rojbin;"Hadi lan ordan sen ve yakışıklı kokusu alıcaksın ve peşine düşmeyeceksin kabul et kız senin aklın hala şu ilkini alan yakışıklıda değil mi " sonda kısık zesle söylemesine rağmen elimle ağzını kapatarak ilerdeki koltukta oturmuş eşarbını kuaföre yaptıran anneme baktım

"kız sen hiç mi acımıyon bana yaa biri duysa ne yapcaz hım "

Rojbin;"Aman kim duycak sanki şunlara bak hepsi başka alemde, eveleme ağzında da kabul et aklın hal onda değil mi "

Zihnimde canlanan beli belirsiz dokunuşlar ve öpüşmeler kulaklarımda bana ait olup olmadığından emin olamadığım inleyisler canlanırken bedenimden basan ateşle onu ardımda bırakarak kabinlere koştum ardımda kıkırdadığını duyabiliyordum kabine girerek sırtımı kapıya yasladım ve elimdeki elbiseyle yüzümü örtüm biraz sakinleştikten sonra giyinip çıktım makyöz'den sade bir makyaj isteyip oturdum kısa süre sonra herkez hazırlanmış damat tarafı gelini almaya gelmişti garip Hint dansları bizim'kilerin zılgıtları ve halayları ile gelin alma töreni yapılmış ablama takılan yüz görümlüğü bir elmas kolye şokuyla düğün salonunun yolunu tutmuştuk annemlerin arabayla gel ısrarlarına aldırmadan abiyeyle motoruma binerek düğün salonu'nun yolunu tutmuştum.

Bir saat geçmiş insanlar ya halay çekiyor yada Hintçe şarkılarla dans ediyordu - yaaa halam Hintçe şarkı çalarken ortaya geçip twörk atı ben ordan sonra koptum - oturduğum masada yakın arkadaşımla birlikte oturmuş durumun absürtlüğü hakkında kahkahalara boğulmuştuk, ablamın bir Hintli ile evlenmek istediğini duyduğumuzdan beri her dk başı bunu yüzüne vururduk

Güneş;" yaa şimdi Rojbin abla bizim yediğimiz ineğe gidip tapacak mı hahahahaha"

"Yok canım o dilini çıkarıp halkı selamlıycak bakarsın Bülent Ersoy gibi onuda buda falan sanarlar hahaha,bak böyle diyince bir mantıkı geldi anlatamam şuna bak Bülent Ersodan farkı yok karının puahahahahahah"

omzuma inen şiddetli darbelerine aldırmadan yüksek müziğe güvenerek anıra anıra gülmeye devam etik "ayyy hiç düşünmezdim ablamı, cadoloz karımı elin Hindusuna vereceğimi "

Güneş;"Kız saten sen vermedin sen azkala katliam yapiyordun da bücür kardeşinle ben tutuk yaa, hem adam müslüman oldu unutun mu "

"Doğru diyorsun da güneşim, senle o eşek ardo tutunuz beni abim'de verdi aplamı elin gavuru'na ahh ahh hala yediremiyorum bunu kendime"

Güneş;"Ay sanki dünyanın sonu gelmiş gibi davranma sende "

Yüzümü asarak sandalyemden kalktım el çantamı da alarak"sen analamazsın benim derdimden kimse alamıyor ki, neyse ben bir lavoboya gidip geliyorum "

Güneş;"Tamam dikatli ol " diyerek arkamı dönüp lavaboya yöneldimkapıyı açarak içeri girdiğimde o beyin patlatan gürültü artık daha azdı lavabo aynaları dışında duvarda asılı olan boy aynasının önüne geçip üstümdeki dekolteli mavi ve turkuaz renkleriyle canlı bir tona sahip olan bacağımı boydan boya açık bırakan yırtmacı ile cekiciliğime çekicilik katan elbisemin göğüs kısmını düzletim

Makyajımı da yaparak lavabodan çıktım tekrardan masaya yönelicekken telefonum elimde titreşince durup baktım - Ahu hanım - genel müdür mü niye aramıştı ki acaba etrafta ki gürültüden dolayı dışarda konuşmak daha iyi olurdu bu yüzden insanların arasından geçerek ilerledim tam çıkışa varacak Ken kapıdan giren Suriyetle olduğum yerde dona kalmıştım.

Sadakatsiz eski nişanlım... Belki ailelerin zoruylaydı nişan ama sevmiştim sonra öğrendim ki kuzenim dediği kızla aylar boyunca bana saygı bile duymadan yatıp sonra yanımda iyi aile çocuğu yapan soysuzun tekiymiş de bunu erken fark etmiştim şükür şimdi ise beni her gördüğünde dibimde biter bahaneler uydurur evliliğe ikna etmeye çalışırdı biliyordum ki hepsi dedem den kalan miras içindi.

Etrafa panikle göz gezdirdim ve saklanacak bir yer aradım o beni fark etmeden kendimi bana en yakın masanın altına atım ve eteğimi çekerek elimde top etim masa örtülerinin uzun olması benim işime gelmişti...

İki parmağımın ucuyla örtüyü tutup hafif kaldırarak etrafa baktım gözüm o tanıdık sureti aradı kalabalıkta göremeyince olduğum yerden çıkma niyetindeyken masanın etrafına dizilmiş sandelyelerin artısı'nın da çekilmesi ve kaslı diyebileceğim iri yarı bacakların etrafımı sarmasıyla derince yutkundum -işte şimdi yanmıştım- etrafımda altı çift kalınt kaslı bacaklar sarılmış ve bir masanın altında mahsur kalmıştım imdaaatt diye çığırsam yeridir.

Ne yapacağımı bilemeyerek elimde tuttuğum telefonun ekranını açıp -güneş kızım - adlı kişisinin Wattsabına girerek;

Ben; ayyyy yardım et yavrum bana imdaaaat

Güneş kızım; neye yardım edeyim kız,ne oldu o soysuz mu seni kıstırdı gine;

Ben ; ok daha beteri, masalardan birinin altındayım ve etrafım kaslı bacaklar la dolu

Ben; Yani tamam severiz kaslı bacak falan ama bunların ki normal değil bunu da geçtim eğer burdan çıkmazsam ablam da beni şu kaslarla boğar

Güneş kızım; fjhkgjthftdkjtf senin orda ne işin var be şizofren

offf ben bu kıza ne diyorum kız ne diyor

Klavyeye dokunarak hızlıca '

Ben; kızım şu anda bundan önemlisi bu yerden çıkmam o yüzden ne yap et çıkar beni'

Telefon ekranını kapatarak kolarımı bacaklarıma sarıp beklemeye koyuldum

.............,........🐂..............

Gelinle damat için ayarlanmış masada beyazlar içinde melekleri andıran bir güzellikle oturan genç kadın piste uzun bir kuyruk halinde halay çeken kalabalığı izlerken yanına yaklaşan endişeli yüz ifadesine sahip kız kardeşinin yakın arkadaşı olan güneşi görmesiyle içinden - acaba Gine ne halt yedi - gibi düşünceler geçirdi.

Güneş; "Abla çok kötü bir durum var " eğilerek genç kadının kulağına fısıldadığı sözler iç sesini onaylatmıştı ve pekte şaşırtmamıştı, kardeşinin bulunduğu bir yerde asla bela eksik olmadığını çok iyi biliyordu

Rojbin;"Gönder gitsin saten ben o delinin uslu durmayacağını iyi biliyordum"

Genç kız ablasının sözleriyle kıkırdayarak başıyla onayladı birinin kardeşi diğerinin Yılardır tanıdığı en yakın arkadaşıydı ve ikiside Rana Alagöz'ün nasıl bir bela mıknatıs olduğunu çok iyi bilirdi

Güneş;"Abla durum bu sefer durum sandığımızdan da ciddi"

Rojbin;"Ne demek sandığımızdan da ciddi, şey gibi mi biri motoruna mi dokunmuş ne oldu kız çatlatma "

Güneş; "Abla senin bu deli kardeşin pezevenkten saklanayım derken bir masanın altına saklanmış sonra da 6 iri yarı kaslı adam o masaya oturmuş şimdi orda mahsur kalmış durumda"

Rojbin duyduğu şey ile istem dışı yüzünü buruşturarak" vay amk kırk yıl düşünsem böyle bir olaya denk gelemezdim sanırım "

Rojbin;"Eeee bu hangi masa biliyor musun bir şekilde onu oradan çıkarmak gerekiyor, annem bir gelip bu deliyi sorsa ne diycem ben"

Güneş;"Yok vallah bilmiyorum dur bir sorayım "

Rojbin;"Sor sor başına birşey gelmeden kurtarak bu bela mıknatısını"

Güneş gülerek başıyla onaylayıp elindeki telefonu ikisinin görüş alanına getirerek wattsap konuşmalara girdi

Ben;kız bela söyle bir sen hangi masanın altına saklandın '

Cevap hiç geçikmemişti

bela mıknatısı;'çıkışa en yakın sağ dan arkadan ikinci masa çabuk olun bu kaslı bacaklar sanki heran beni tekmeliycek gibi hissediyorum'

İki kadın gördükleri mesaja istem dışı gülmüşlerdi, gözlerini etrafta gözlerini gezdirirken Rojbin yanında oturan sevgilisine dönüp baktığında adamın yanında dikilen iri yarı esmer yüzünde hafif bir iz olan bir adamla konuşuyordu, uzanıp koluna dokunarak sevgilisinin dikatini çekmek ve düğün salonunun içinde yankılanan müziği bastırmak için sesini yükselterek " tatlım bir bakar mısın cidi bir sorunumuz var sanırım"

Genç adam yanında ki adama bir dk der gibi bir işaret yaparak bana döndü

"sorun nedir tatlım" adamın bozuk Türkçesiyle.

Rojbin"Kardeşim gine bela mıknatıslığını yapıp başını belaya sokmuş "

Adam bu duruma pek şaşırmamıstı ama histerik bir gülme krizine girmeden edememişti " Gine ne yaptı, nasıl bir belaya soktu başını"

Rojbin;" Pezevenk eski nişanlısından saklanayım derken bir masanın altına saklanmış o masaya da 6 lı bir erkek gurubu oturmuş kısaca mahsur kalmış orada,onu oradan bir şekilde çıkarmalıyız "

Duydukları genç adam daha çok güldürmeye başlamıştı,"ahahahah bu kız gerçek bir bela mıknatısı,peki hangi masa biliyor musunuz "

İki kadın da Rana'nın bulunduğu masayı tarif ettiğinde genç adam başını çevirip bahsedilen konumda ki masaya bakması ile şaşkınlıkla kahkaha attı "hayatım da bukadar bela çekmeyi seven birini ilkez tanıyorum"

İki kadın da şaşkınlıkla genç adama bakarak

Güneş ;"onu bizde yılardır diyoruz merak etme, o adamları tanıyor musun onu söyle"

Genç adam gülerek"tanımaz mıyım,hemde çok iyi tanıyorum kardeşinin saklandığı masa ağabeyimin ve adamlarının oturduğu masa oluyor "

İşte bu sözler kadınlar için büyük bir şoktu, çünkü Rana'nın nasıl bir bela mıknatısı olduğunu biliyorlardı ama genç adamın ağabeyinin de nasıl bir bela olduğunu Rojbin sevgilisinden çok kez duymuştu.

Peki şimdi ne olacaktı, kardeşini nasıl kurtaracaktı...

(Yazar Notu;Beğenmediğinizi bir yer olursa beni bilgilendirin lütfen)

Bölüm : 23.12.2024 03:04 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...