
Yukarda Rana(giydiği kyafet aynısı) ve Surendra
Başlamadan şöyle Altaki yıldızı bir dürtü verin değerli inekciklerim🐂😘👇🏿
(yorum ve beğenilerinizi sabırsızlıkla bekliyorum yorumları doldurup taşırın lütfen)
Gelinle damadın yanın'da yerimi almış nikah memuruyla ikinci şahidin gelip oturmasını beklerken ablama doğru eğilip kulağına fısıldadım "abla emin misin bak siz farklisiniz o ineğe tanrı diye yapar sen kesip yersin olmaz sizden bak dinle beni erkenden dön bu işten"
Kafama inen şamarla başım öne savruldu, elimle tokadı indirdiği başımı ovarak dikleştim ve saçımı geriye atarak düzeltim amk kuaföre ödediğim dolarlar ziyan oldu be,ne çekti şu saç sizden
"Kız kapa o şuursuz ağzını çakacam şamarı hee"
"Nevar beee, yalan mı senin sabah akşam yediğin ineğe yapıyor herif sizden olmaz olmaz anla "
"Yaaa çocuk müslüman oldu daha ne istiyorsun,hem bende et yemem olur biter onca vegan etsiz nasıl yaşıyorsa bende yaşarım "
"Heee sende inek gibi ot yiycen tamam tamam"
"Lan onu nerden çıkardın onu kız kırcm vallah o bacaklarını"
"Bacak ne alaka dilimi koparman gerekmiyormuydu bu durumda "
İlk bir afaladı sonra ım kırm ederek lafı ağzında geveledi sonda kendini haklı çıkardı
"Ablaya söz söylenmez bak düğünüm falan demem kalkar döverim seni"
Yav he hee dercesine bakıp elimi havada gelişi güzel salladığım sırada nikah memuru düğün salonuna girdi ve yanında sexsi bacak vardı gözüme ilişen ilk şey tabi ki kasları oldu "hey maşallah"
Kafama inen şamarla
"Lan bu sefer niye vurdun "dönüp şaşkınlıkla ablama baktığım
"Terbiyesiz velet sen nasıl bir sapık oldun büyüyünce yaa"
"Lan ben az önce sesli mi söyledim "
Eyani der gibi bir yüz ifadesi takınıp başını salladı,bu kız Hindistana gitmeden hindi oldu o nasıl baş sallama yaa
"Sapık sapık adama bakma dövecem vallah yahu nerde olduğunu unutuyor birde,az kaldı ağzından salya akacak gebeş kaplumbağa"
"Ablacım sen söyle şu sexsi bacağa bakmamak imkansız mı değil mi,ulan gardaşı ile evlenmiyor olsan sende benim gibi bakardın gelmiş bana alavere yapma"
Bere kafama bir şamar daha indi, kıkırdayarak kafamı kaldırdımda birden yanıma sırıtarak oturmuş sexsi bacağı görünce “Eşhedü en lâ ilâhe illâllâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resûllüh"
"Ulan annamın 20yıldır başaramadığını adam yanına oturarak başardı "
Yanımdaki gelinlikler içinde oturan anlamdan kahkahalarla karışık cümle ile yutkunmadan edemedim, utancımı saklamaya çalışarak bakışlarımı sexsi bacaktan çekip yerini almış bize bunlar ne iş der gibi bakan nikah memuruna çevirince 32 diş sırıtım
"Naber ciciş"
"Tövbe tövbe, herkez yerlerini aldıysa başlayalım"
Ben yanımdaki kas yığınından imana geldim memur da benim sayemde imana geldi ne güzel ikimiz de cennete gidecez...
Orta yaşlarda olan memur ablamız kıpkırmızı olan nikah defterini açtı ve eline mikrofonu alıp ilk bir üfledi sonra koluyla sildi - kulağımızı da si*ti- "teyze yeter si*tin kulağımızı çalışıyor mikrafon anladık tüm davetlilerle birlikte"
Bana ters bakışlar atarak"istersen sen kıy nikahı kızım ha, işime karışma terbiyesiz "
"Teyzem bana bıraksan kıydırmam bile bu nikahı da neyse başla başla da benim çilem de bitsin "
Bakışlarımı hepsinden çekip nikah masasının arkasında ki düşlere diktim, huysuzca homurdanarak
"Siz hasan Alagöz kızı Rojbin Alagöz, Pawar kumar oğlu pankaj Kumarı iyi günde-kötü günde, sağlıkta-"
"Aplam uzatma.kız aplacım kadının dediği' kocan yapcan mı şunu bak bence iyi düşün 'diyir ben değil memur teyze diyor " ablamdan yanımdan ve gavur eniştemden yediğim tehditkar bakışlarla, elerimi havaya teslim olur gibi kaldırdım
"Bişi demedik"dedim huysuzca
Memurdan bir hasbinaAllah yükseldi sonra ilk ablama sonra enişte beye aynı soruları sordu ikisinden de çığlıklı bir evet aldı benden de bir buruşuk yüz nikah defterini ilk damata sonrada ablama imzalatı bana doğru itelenen defterin aksine elimi arkamda tutarak gel işareti yaptım gizlice
"Kızım ne duruyorsun imzalasana..."
Salona dolan mezdeke ve içeriye giren erkek Mezdeke oyuncusu kıvıra kıvıra gelip nikah masasına çıkıp oynamaya başladığı anda dikkatlerin ona kaymasını fırsat bilip defteri yaptığım gibi kalkıp koşmaya niyetlenmemle belimden tutulup kaldırılmala yerden metrelerce yüksekteki ayaklarımı çırptım çırptım ama nafile nefes nefese kafamı çevirip beni uçak uçurur gibi kaldıran kişiye baktığımda beklendiği gibi sexsi bacaktı
"त्या लहान उंदराकडे बघ, तू कुठे जात आहेस असं तुला वाटतं, हं?"(Bak sen şu küçük fareye,nereye gittiğini sanıyorsun haa)
Ben bu adamla anlaşamıyorum yaa
" Bağ birader ben seni anlamıyorum dur dur ingilizce diycem,' I don't understand you. Speak English.' "
"Okey, I'll speak English as you wish, now tell me what you're doing, are you seriously going to sabotage your own sister's wedding"( İstediğin gibi İngilizce konuşacağım, şimdi bana ne yaptığını söyle, ciddi ciddi kendi kız kardeşinin düğününü sabote mi edeceksin?)
Ben bir yandan çırpınırken uzun süredir istediğim dileğim gerçekleşmiş gibi hisetim biran ve geniş geniş sırıtarak öfkeli yüzüne baktım
"Yessss"
"Why, why are you doing this? They both love each other."(Neden, neden bunu yapıyorsun? İkisi de birbirini seviyor.)
Herkezin durup bizi izlediğini görünce bozulduğumu beli etmemeye çalışarak "What do they want from me? I'm not giving my brother to anyone, I'll pickle him"(bana ne ? Kardeşimi kimseye vermem, turşusunu kurarım.)
Adam bir hasbin Allah çekti eğer müslüman olsaydı az önce ki tavrı bu olurdu yani
"Eee indirmiyormusun artık"yüzüne sırıtarak baktığımda beklenmedik bir tepki aldım çünkü oda bu sefer bana otuz iki diş gülüyordu
"Noo"
Hayır mı,ben yanlış duydum sanırım "ne ne hayır bırak lan beni"
Herkezin şaşkın bakışları ile kucağında ki beni indirmeden şahit koltuğuna oturdu,lan beni iki yaşında ki bebeler gibi kucağına oturtu lan lan noluyoz
Daha ben kendime gelememişken göğsüme sıkı sıkı bastırdım nikah defterini çekip masaya Dang diye vurup açtı ben mi ben şoktan lal olmuş durumdayım elime tuturulan kaleme bile tepki veremedim kulağımın dibinde hisetigim nefesi ve tok sesi ile irkilerek kalkmaya teşebbüs ettiğimde belimdeki kolunu sıkarak beni geri çektiğinde inlemeden edememiştim çünkü sırtımda ki sertlik bana garip sinyaler veriyordu
"Be good little mouse, or it won't go well for you, now sign this book"(uslu dur küçük fare , yoksa işler senin için iyi gitmeyecek, şimdi bu defteri imzala)
Yutkunarak defteri imzaladığım gibi yüzüne dirseğimi geçirerek parangalarından kurtulduğum gibi fırlayıp kalktım kucağından
"Uyuz deli mal göt... "sinirimden hangi dilde konuştuğumun bile farkında değildim o burnunu tutarak kıkırdarken burun kemerinin üstünde ki gözlüğü iki parmağı ile düzelterek kafasını kaldırıp tek kası kalkık hangimiz deliymişiz der gibi bakınca sinirle yüzüne yumruğu indirdim
""फक, त्याने चांगले शूट केले, खोटे नाही"(hassas si***, güzel vurdu ama yalan yok)
Ne dediğini anlamamıştım ama büyük ihtimall küfürler ediyordu bu arada yüzüne vurduğun için gözlüğü kırılmış yere iki parça olarak düşmüştü
Burnumdan soluyarak ona bakarken kolumun iki yandan tutulması ile kafamı çevirip baktığımda güneş ile Ablamı gördüm sahnenin altında ise iri yarı adam doluydu ve eleri arkalarında bana öldürecek miş gibi bakıyorlardı hayda bu ne lan şimdi
"काय झालंय तुझं, जा आमच्या सीटवर बस" (Size ne oluyor lan, gidin yerinize oturun) ondan yükselen tok sesle yerimden sıçrayarak ona baktım olum ben öleyim gömün beni şuraya
Ben birde bunun yüzüne dirsek atım sonrada yumrukladım
"Kızım sen şimdi naneleri yemedin mi haa" iki kulağıma da iki bacım tarafından aynı sözler fısıldadığında yutkunmadan edemedim
"Yememişimdir yaa"
"Lan adam hem yeni patronun hemde eniştenin ağabeyi yanlış bilmiyorsam pekte tekin de değil bence yedin ,afiyet bal şeker olsun"
"Güneş sana da o naneyi yedirmemi istemiyorsan sus"
Eliyle dolgun küçük dudaklarına fermuar çekmesi ile önüme döndüm,
Eniştem ağabeyi olacak öküzün burnuna mendil tutmuş arada birşeyler diyip bana ters ters bakıyordu
Neyse ki öküz sexsi bacak uzatmadan herkezi yerine oturtup kendinde defteri imzalamıştı ben mi, ben ben tüydüm...
***************🐂*****************
Vakalı düğünden sonra -3 gün geçti -iş yerine gitmeye korkar oldum.ablamla güneşin zoruyla gelmiştim ama dip köşe gerçek bir fare gibi geziyordum şirkete -tabi karşılaşmadık falan ama bir yığın iş yıktı önüme adı Hindu -
Adam bana boşuna küçük fare demiyor yaa,neyse ki onunla karşılaşmamıştım hiç ve şimdi ise bavul hazırlıyordum çünkü Hindistana gidiyorum sebeb mi beyimiz ordada düğün yapacakmış ulan neyinize yetmedi bir düğün tamam yapıyorsunuz da ben niye geliyorum ben daha kendi memleketimde kine geciken insanım orada ne işim var
Söve söve bavulu hazırlamayı bitirdim. Bavul annemlerle gelecekti bu yüzden ben sadece uçağa binmekle yükümlüydüm, ben arabaya binmezdim bilemezdim daha çok ufak çaplı bir travmam vardı şimdi o anılara girersem birdaha kurtulamam kendine gel kız
Yanağıma kendi kendime atığım tokatla mırıldandım "ayy acıdı bee benim de elim ne ağır mış"
Bavulu çekerek hole getirip bıraktım saten öyle iki katlı falan bir evde oturuyorduk orta halı bir aileydik herkezin oturduğu genel ev stiliydi bizimki de 4 oda bir mutfak bir banyo tuvalet okadar
"Anneeeeeeğğğ ben çıkıyommm bavulu siz getirirsiniz"
Annem sonda ki onunla babamın odasından çıkınca ağzını acmadan bana cevap verme lüksü vermeyip açtım kapıyı fırlayıp çıktım evden
İlk motoru uçağa yerleştirmem gerekiyordu sonuçta burda bırakamam ben nereye o oraya... uzun uğraşlar ve belgeler ödemeler derken işlemler bitmişve uçağın kalkış saatine yarım saat kalmıştı herkez tek tek biliyordu bende apsaport vizeleri haledip bindim ve koltugumu bulup oturdum,on dk falan sonra kalkış anonsu yapılmıştı geçen saatler arkamdan yükselen horlama ve burnumu sızlatan ayak kokusuyla gözümü açtım kafamı camda çekip arkaya çevirdiğimde beni karşılayan manzara uçağı evi sanan bir ayı görüntüsü oldu ayaklarını koltuğumun arkasına doğru uzatıp caprazlamış birde sen kaşındın lan çantamdan çıkardığım ojeyle şeytanca sırıtım -anne, babam,abim ve küçük kardeşimde aynı ucaktaydı ben onlardan önce gelmiştim havaalanına- karşı koltukta oturan küçük erkek kardeşim olan maydonozla -annamların ona verdiği diğer ismi ile Ali'yle-göz göze geldiğimizde neye niyetlendiğimi anlayıp kıkırdayarak baş parmağını onaylarcasına kaldırdı
Dizlerimin üstünde koltuğa çıkıp uyandirmamaya çalışarak ayak tırnaklarına oje sürmeye başladım beni böyle gören bazı yolcular ya kayda alıyordu yada gülerek izliyorlardı çokta fifiydi zaten
Uçak 8 saatin ardından inince kolarımı esneterek koltuğumdan kalktım ve eşyalarımı toparlamaya başlarken ayı bey de ayrılmıştı ilk fark etmedi gözlerini ovalarken sonra ayaklarını indirip çoraplarını giyinmeye niyetlendigi anda
""काय रे, याला"( bine lan, sikeyim)
Büyük ihtimalle küfretmişti ona alayla sırıtarak omzuna patpat yapıp yanından geçip çıktım ardımdan küfürler etiğine emindim
Uçağın ardından indilen motoruma yüz yıldır askerdeki aşkını bekleyen bir aşık edasıyla koştum bir iki belge imzalayıp bebeğimi geri aldım
"Oşş aşkım bişi olmamış sana şükür ki"
Gine anlamları umursamadan daha önce enişte beyin ayarladığı oteli telefonumdan kordinatları girerek gazladım-daha önce motor süren karı görmemiş olacaklar ki bana öyle bir baktılar tüm yolda anlatamam- otele gelince motoru valleye vermekte tereddüt etim onun yerine kendim otor parkın yerini sorup- öğrenene kadar canım çıktı benim şu Hintçeyi Sökmem şart oldu- gidip park etim burda kimseye güvenmem
Gine bir resepsiyon macerası ile atım kendimi odama...

Karşınızda Rana Alagöz namı diğer bela mıknatısı ve eşsiz gözleri
Sevgili okurlarım lütfen her bölümde beğenmediğiniz noktalara derginin
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |