
Karan Arslanbey
Film izlemeye devam ederken gözüm İpar'a kaymıştı, Yaman ile Kenan'ın arasında uyuya kalmıştı, iki dangalakta filmi izlemekten kızcağızı kaldırıp yerine yatırmıyordu. Yerimden kalkıp kınalı kuzumu kucağıma alıp odasına götürdüm. Yatağına yatırdığımda her ne kadar yanında yatmak istesem de daha bize alışamadığı için onu sıkmamaya karar verdim. Aşağı indiğimde filmi kapatmışlar sohbet ediyorlardı.
"Abi sence de çok tatlı değil mi?" diye sordu Kenan
"Evet kesinlikle hele utanınca yanakları elma gibi oluyor" diye cevapladı onu Boran
"Şu yetimhane mevzusu benim canımı sıktı"
Dediğimle herkes susmuştu. Aklıma gelen görüntüler hiç iç açıcı değildi ki mevzuda da iç açan bir durum yoktu.
"Demek o yüzden o kadar kırılgandı" diye mırıldandı Yaman
"Bence hiçte kırılgan değil."
"Aksine yaşadıklarına rağmen hayatla mücadele etmeyi hiç bırakmamış."
"Abime katılıyorum bugün nasıl İrem zillisine laf soktu yıllardır yapamadığımızı 2 dakikada halletti." diye beni destekledi Boran. Herkes çaylarını bitirdikten sonra odalarına dağıldı. Bende kendi odama geçmeden önce İpar'a baktım. Gayette mutlu bir ifadeyle uykusuna devam ediyordu. Odama geçtikten sonra kendimi uzun zamandır uyumadığım kadar rahat bir uykunun kollarına bıraktım.
🐚
İpar Arslanbey
Sabah uyandığımda saatin 11 olduğunu fark etmemle hızlıca hazırlanmaya başladım. Abimler o kadar güzel kıyafetler almıştı ki bir kez daha içimde ki kız kahkahalarla gülmeye başladı. Hızlıca kahverengi kazak altına siyah deri pantolonumu giydikten sonra saçımı yukarıdan at kuyruğu yaptım. Aşağı indiğimde kimse yoktu. Galiba erkenciydim. Ben de hızlıca kahvaltı sofrasını hazırlayıp onlara sürpriz yapmak istedim. Son olarak sucuklu yumurtayı da masaya koyduğumda abimleri uyandırmaya çıktım. İlk önce Kenan'ın odasına gittim.
"Kenan hadi uyan kahvaltı hazır daha okula gideceğiz"
Bir süre ses bekledim fakat kılı bile kıpırdamayınca dürtmeye başladım. En sonunda uyanmayınca hafifçe yüzüne tokat attım. Bir anda kalkınca bende irkildim.
"Abla?"
"Kenan?"
"Ne oldu?"
"Ablacığım yanında top patlasa haberin olmayacak. Hadi yürü
elini yüzünü yıka, kahvaltı hazır. Hızlıca kahvaltımızı yapalım daha okula gideceğiz."
"Tamam ablam sen iste başım gözüm üstüne hemen aşağı iniyorum."
"Ha bu arada Kenan aşağı inmeden abinleri de uyandır onlarda işlerine gitsinler"
Kafasını sallayınca odadan çıktım. Her ne kadar içimden abi desem de dışımdan diyecek kadar bir tanışıklığımız yoktu. Aşağı inince çayın altını kapattım. O sırada Seher teyze de uyanmıştı.
"Günaydın Seher teyze"
"Günaydın kızım eline sağlık masa çok güzel görünüyor da niye uğraştın ben hallederdim"
"Aman Seher teyzem elime mi yapıştı bugün de ben yapmış oldum"
Biz konuşurken abimlerle Hasan bey de uyanmıştı.
"Eline sağlık Seher anne döktürmüşsün yine" diye Karan abim konuşunca ona baktım.
Seher teyzenin "afiyet olsun da bugün kahvaltıyı ben değil kızım hazırladı." demesiyle yanımda oturan Boran abim saçımın tepesini öpmesiyle ona döndüm.
"Eline sağlık küçüğüm. Valla seni alan yaşadı demek isterdim de temennim seni kimsenin almaması." Onun dediğine tebessüm ederken aklıma Faysal'ın bende numarasının olmadığı geldi, en iyisinin okuldayken Kenan'dan almak olduğuna karar verdim. Kahvaltı eğlenceli geçmişti. Bizi Yaman abim bırakacaktı. Abimlerle ve Seher teyzeyle sarılıp Hasan beye de sadece başımı sallayıp 1 hafta sonra kararımı açıklamak amacıyla evden çıktım. Arabaya binmemizin üzerinden 10 dakika geçtikten sonra Yaman abim konuşmaya başladı:
"Kestanem sevdiğin bir şarkı var mı açayım?"
"Hım bir dakika düşüneyim." aklımdan bir sürü şarkı ismi ve sözü geçiyordu
fakat en sonunda birinde karar kılabildim. "sıcak şarap'ı açabilir misin?"
Şarkının melodisini duymam bile beni neşelendirmeye yetmişti.
"Ah o güzel gözlerin
döndürüyor başımı
lütfen seni izlerken
hor gör bu telaşımı"
Artık hem söylüyor hem de hafif hafif dans ediyordum.
"Tut elimden gidelim
bu şehirde huzur yok
sıcak şarap içelim
ne de olsa vakit çok"
Yol boyunca şarkı söylemiştim. Üniversiteye varınca Kenan'la kantine doğru yürüyorduk. Kenan masa da otururken ben de ikimize kahve alıyordum. Ne garipti belki bu kahve olmasaydı biz bu raddeye gelmeyecektik. Fazla edebiyat yaptığımı fark edince ilgimi Kenan'a vermeye başladım. Aklıma gelen şeyle konuşmaya başladım:
"Ablacığım sende Faysal'ın numarası var mı?"
"Var ablam niye, ne oldu?"
"Bende yokta o yüzden senden isteyecektim"
"Anladım ben bunu bir Faysal'a sorayım. Hayır çünkü ondan izinsiz telefon numarasını veremem. 1 dakika lütfen"
"Ablacığım saçmalama lütfen"
"Ablacığım saçmalamıyorum" hakikaten arıyordu Faysal'ı.
"Alo Faysal abi nasılsın?"
"..."
"Bende iyiyim ya bir şey soracaktım ben sana da müsait misin?"
"..."
"Ya abi yanımda ablam var diyor ki "bana Faysal'ın numarasını verir misin?" bende dedim ki ben bir sorayım belki vermek istemeyeceksin"
"..."
"Tamam abi sende ben seni düşünüyorum"
"..."
"Peki abi"
Konuşması bitince ben konuşmaya başladım.
"Ablacığım sence de bir telefon numarası için bu kadar şaklabanlığa gerek var mıydı?"
O ise konuşmak yerine sadece kahve içiyordu. 1 dakika kadar bir süre sonra telefonuma mesaj geldi.
054********: İpar'ım benim Faysal
054********: Duydum ki telefon numaram isteniyormuş
054********: 😉
054********: Gününün güzel geçmesi dileğiyle
054******** kişisini "💕" olarak değiştirdiniz
Kahvelerimizi bitirdikten sonra derslere girdik. Gün normal akışında devam ediyordu. Okuldan çıkacakken Kenan'ın telefonuna mesaj geldi. Okuduktan sonra bana dönüp konuşmaya başladı:
"Bugün akşam düğün varmış. Babam seninde gelmeni istiyor. Lütfen gelir misin?"
Bir süre sessiz kaldıktan sonra başımı olumlu bir şekilde salladım. Kenan beni evime bıraktıktan sonra o da hazırlamak için kendi evine gitti. Akşam gelip onlar beni alacaktı. Evde Zeynoş yoktu. Kısa bir duştan sonra giyinmeye koyuldum. Dolabımla yaklaşık yarım saatlik bakışmamızdan sonra kırmızı bir elbisede karar kıldım.
(İpar'ın elbisesi temsili)
Makyaj ve saçımı da yaptıktan sonra Kenan'dan 5 dakikaya burada olacaklarını yazan bir mesaj aldım. Onları beklerken Ben de Faysal'ı aradım. 2. çalıştan sonra açtı:
"Alo canım müsait misin?"
"Senin için her an müsaidim" ufak bir eriyişten sonra konuşabildim
"Düğüne sen de geliyorsun değil mi?"
"Evet hatta yoldayım"
"Ha tamam canım kapatıyorum"
"Hoşçakal canım"
"Hoşçakal hayatım"
Kapatmamla kapımın zilinin çalması bir oldu. Kapıyı açtığımda karşımda Karan abim vardı. Beni süzdükten sonra:
"Kızım çok güzelsin ama sen"
"Teşekkürler, sizin de benden aşağı kalır yanınız yok"
"Yanınıza yakışmaya çalıştık işte" deyince koluna girip arabaya bindik. Yol boyunca dışarıyı izledim. Düğün salonunun olduğu yere gelince indik. Kapıda Faysal'ı bir kadınla görünce durdum. Karan abime bakıp konuştum:
"Siz içeri geçin benim 2 dakikalık bir işim var halledip geliyorum" deyip tebessüm gönderdim o da baş sallayıp gitti. Ben de dik duruş ve keskin bakışlarımla Faysal'a doğru yürüdüm.
"Ah hayatım burada mıydın? Ben de seni arıyordum"
"Evet canım ben de temiz hava almaya çıkmıştım." göz ucuyla beni süzdü.
"Aşkım bu ne güzellik bir kez daha vurdun beni yüreğimden" bu dediğine kıkırdayıp yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. Allah'tan kalıcı ruj sürmüştüm de bulaşmamıştı. Yanımdan gelen öksürük sesine Faysal'ın koluna girerek döndüm.
"Faysal Bey bu kim?" dedi kadın ve onu şuracıkta boğabilirdim.
"Ah merhaba sizi fark etmedim ben Faysal'ın sevgilisi İpar memnun oldum" sevgilisi kısmına özellikle vurgu yapmıştım.
Gözünde bariz olan bir hayal kırıklığıyla bana baktı. İşte aradığım ifade.
"Ah sevgiliniz olduğunu bilmiyordum. Ben de Faysal Bey'in iş ortaklarından Elif, memnun oldum" ona gayette sahte bir gülümseme gösterip Faysal'a döndüm fakat o beğeniyle beni izliyordu.
"Hayatım artık içeri gidebilir miyiz?"
"Tabi ki hayatım. Elif hanım iyi günler" deyip yanından ayrıldık. İçeri geçtiğimiz de abimlerin masasına doğru yöneldik. Masaya gelince Faysal'ın yanına oturdum. Düğünü izlerken dayanamayıp halaya kalkmak istedim. Boran abime dönüp konuştum:
"Şey ben halay çekmek istiyorum da gidebilir miyim?"
"Tamam gidebilirsin kuzum ama çok yorma kendini" başımı sallayıp ayağa kalktım. Tam gidecekken bileğimde bir el hissetim dönüp baktığımda Faysal'dı:
"Bir terslik hissedersen dönüp bana bak" başımı sallayıp halaya karıştım. Baya bir çektikten sonra halay bitmiş, çiftlerin dans etmesi için müzik başlamıştı. Ben masaya doğru gidecekken kolumda bir el hissettim dönüp baktığımda yabancı biriydi. Elini çekmek istesem de bırakmıyordu.
"Beyefendi bırakır mısınız beni?"
"Dur güzelim bir dans etmeyelim mi?"
"Bırak beni"
Daha fazla sıkınca canım acımaya başlamıştı. Bende dönüp Faysal'a baktım. Hızla ayaklanıp gelmeye başladı. Ben ise elimi çekmeye devam ediyordu. Faysal gelince konuşmaya başladı şerefsiz:
"Ooo güzelim talibin çok ama herkes sırasını bilecek ilk ben geldim sen şöyle gelsene" deyip beni çekiştirmesi Faysal için son nokta olmuştu. Beni adamdan kurtarıp arkasına almasının ardından adama sert yumruk attı. Daha sonra hiçbir şey olmamışçasına benimle dans etmeye başladı.
"Gözlerimi senden alamıyorum, çok güzelsin"
"Teveccühünüz efendim" deyip göz kırpıştırdım.
O da buna karşılık gülümsedi. Çok güzel gülümsüyordu. Daha fazla gülümsemeliydi. Hem sohbet ediyor hem dans ediyorduk. Dans ederken başım dönmeye başlamıştı.
"Faysal ben bi temiz hava alıp geliyorum"
"Tamam hayatım telefonunu yanına al ama" tamam anlamında başımı salladım.
Dışarı çıktıktan sonra tam geri dönecektim ki yüzüme bir bez kapatıldı. Adamı her ne kadar engellemeye çalışsam da ilacın etkisiyle ayakta duramamaya başladım. En sonunda her yer karanlık oldu.
****************************************************************************************************
Merhaba canlar nasılsınız? Hayat nasıl gidiyor?
NOT: Şarkı söylediği kısımda medyada ki şarkıyı dinlerseniz daha zevkli olabilir
Sorulara geçiyorum;
İpar'ın başına ne ve kim tarafından geldi?
Faysal ve abiler ne yapacak?
Seher teyze nasıl biri?
Size öpücük atıp kaçıyorum🐚.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 2.29k Okunma |
178 Oy |
0 Takip |
21 Bölümlü Kitap |