
Herkese merhaba
Keyifli okumalar diliyorum
Çiçekler açtıracak çiftimize gül bırakmayı unutmayın 🥀🥂

Uçsuz bucaksız bir nehrin kenarında yayılmış, huzurun keyfini çıkardığımı düşünüyordum. Suyun ferah kokusu, arındırıcı hissiyle beraber mükemmel bir uyum sağlamıştı doğayla.
Ne yapacaktık, nasıl ilerleyecektik bilmiyordum. Elim bacağımda olan doğum lekesine gidiyordu. Acaba annem bana hamile iken bir şey aşermiş de yiyememiş miydi?
Küçük yuvarlak kahverengi leke...
Şuan nerede miydim? Telefonuma gelen mesajda sonra bir şey demeden Aslan'ın yanından ayrılmıştım. Kimseyle pek görüşmek istemiyordum.
Karışık düşünceler içindeydim. Hemen tamam dememi, boynuna atlamamı mı bekliyordu bu insanlar sanırım ya da onları da düşünmem gerekiyormuş gibi hissediyordum kendimi
Geldiğim tepeye gitti gözüm. Koyu kahve taşların arasında minik bir çimlik alandı. Zevahir diyordum ben buraya. Dış görünüş anlamına geliyordu ve benim için dış görünüş adı altında içimi döktüğüm yerdi.
Telefonuma gitti elim. Mesajı tekrar tekrar okumanın ne anlamı vardı bilmiyorum ama tekrar tekrar okumak geliyordu içimden. Anne diyordu insanlar yıllardır, babası geç geliyor diye kızıyordu belki de. Ya da her görev dönüşü eli yüreğinde sevdiği yemekleri yaparak kapıda karşılıyordu.
Ben şu yaştan, şu saatten sonra neye evet diyeyim neyi kabul edeyim ki...
Gözüm uzaklara, taşlık alanlara dalmışken telefonum sesiyle kendime geldim.
Nesrin Teyze arıyordu. Kıraç Ali albayın eşiydi. Eğitime ilk geldiğim sıralar çok çok emeği geçmişti. Dertleşecek omuz aradığım da, bir yudum su içecek halim olamadığın da, hele hele bazen anne kokusunun ne demek olduğunu bilmediğim zamanlarda bana öyle güzel geliyordu ki...
Canımdı o benim
Daha fazla bekletmeden telefonu açtım.
"Nesrin sultan" dedim özlemle karışık hasretimi dışa vurarak
"Kuzum. Neredesin sen bakayım? Kaç zamandır diyorum o Ali'ye, getirmiyor seni bana" dedi hırçın kuşum
Güldüm usulca...
"Gelmez olur muyum sultanım. Aslında anlatacak o kadar çok şey var ki"
Hüznü sesimden anlamıştı zaten açar açmaz. Hemen sesine yerleşen panikle cevap verdi.
"Gel kuzum o zaman. Bekliyorum ben seni, hem sarma da sararız olur mu?" dedi gülümser tonda
Daha iznimiz yeni başlamıştı. O yüzden bolca vaktim vardı. Geceye kadar benden sıkılmazdı umarım. Çünkü akşam Zerrin hanımın çağırdığı yemeğe gitmek istemiyordum.
"Olur tabi. Sen olur dersin de ben yok mu derim. Hemen geliyorum generalim" dedim şımarıkça
Bir kahkaha patlatıp "Her konuşmanda başka rütbe takıyorsun deli kız." dedikten sonra sözleştik ve kapattık telefonu
Son kez derin bir nefes aldım Zevahir'den...Kalktım usulca geldiğim yerden yine ayni sakinlikte çıktım gittim.
Arabamı çalıştırıp yola koyuldum. Elim hemen radyoya gitti. Saat 13.17 'yi gösteriyordu
Erol Evgin - Bir de bana sor
Herkes sınanmadığı acı üzerinden ahkam kesmekte ustaydı. Ancak acıyı yaşayan biliyordu. İnsanlar öyle ki acılar içinde kıvranan gördüğü an tüm ilgisini oraya yoğunlaştırıyordu.
Çok sevdiğim birinin sözü yıllarca hayatımın giriş kapısına astığım bir sözdü
"Kirli bir camdan bakıp herkesi ve her şeyi kirli sanıyorsunuz"
Arabayı binanın girişine park edip indim. Lojmana kartımı gösterip ikinci kata çıktım. Nesrin teyzem kapıda karşılaşmıştı yine. Ellerim dolu gelmiştim tabi ki, ama çoğunu taşıyamadığımdan arabaya bırakmıştım. Yarısını ancak alabilmiştim. Sarılma faslından önce ellerimdeki poşetleri yere bırakıp kucağına tabiri caizse atladım.
Çok özlemiştim
"Çok özledim anam" dedim gülerek
Sırtıma pat pat vurup "Daha üç gün oldu görmeyeli. Burnumda tüttün kara kuzum" dedi dolu dolu
"Kara üzüm habbesine noldu anaların bir tanesi" dedim şımarık şımarık
"İçeri geç hadi. Çenen açıldı senin."
Mutfak masasına kurulup sarmaya devam ettiği sarmalara bende başladım. O arada da Türk kahvelerimizi yapmış içiyorduk bir yandan.
"Dün bir telefon aldım."
Konuya bodoslama dalıp hastaneden DNA testi için çağırdıkları ana kadar her şeyi anlattım. Hiç kesmeden yer yer kızıp, üzülmemi izledi
"Hatta ben hastane kapısında kalakaldım biliyor musun. Bana mesajı attıktan sonra Aslan'ın yanından nasıl gittim bilmiyorum bile. Sence ne yapmalıyım? Akşam bize eşlik et diyor. Ya ters teperse ye çok korkuyorum"

"Ne yapsın bu Dila"
Gözümden düşen yaşa yetişemedim. Aktı gitti ellerimden hayatım gibi...
Ellerimi gözlerime bastırıp sakinleşmeye çalışırken Nesrin Teyze "Bak bu söyleyeceğim bazen acımasız olarak nitelendirilmek istenebilir ama onları da dinlemek gerekiyor. Evlatsız kalmışlar ve ya bırakmışlar seni bilmiyoruz. Gidip öğrenmeden net adımlar atamazsın kuzum." dedi sakince
Yaprakları önümden alıp "Kalk bir toparlan. Aslan'ın ara konum atsın. Gözler yalan söylemez hayatım. İşte o zaman tüm sorularına cevap bulacaksın." dedi beni kovalar gibi.
Kendime çeki düzen verip ayaklandım. Aklı bende kalsın istemiyordum. Yine en iyi bildiğim şeyi yapmayı denedim.
" İki dakika içinde nasıl toparladınız beni sultanım "dedim önünde eğilip
Gülerek beni kendine çekti. Sarılmak hep iyi hissettiriyordu ona. Mis gibiydi kokusu
Arabada kalan poşetleri de yukarı bir defa daha çıkarıp vedalaştıktan sonra aşağıya inmeye başladım.
Ve bom!
" Komutanım "
" Güneş ne yapıyorsun sen burada?" dedi sert çehresiyle Boz Üsteğmen
Güneş senin saçlarını yolsun inşallah
"Komutanım, Nesrin anneye gelmiştim ben" dedim boş bulunup
"Nesrin annen?"
Kafamı onaylar anlamda salladım "Evet efendim. Kuraç Ali Alb-"
Lafımı kesip "Anladım. Nereden tanışıyorsunuz?" diyerek detaylarda boğulmaya başlayınca ufak bir huylanmıştım ama komutanım diyerek açıklamamı geciktirmedim
"Eğitim senemde tanıştık komutanım. Birkaç ay önce burada yaşıyordum. Şimdi diğer lojmandayım, buradan çıkmak zorunda kalmıştım o zaman tanış-"
Evet lafım yine kesildi!
"Çıkmak zorunda kaldım derken?" dedi şüpheci bir sertlikte
"Komutanım benim çıkmam gerekiyor. Affınıza sığınarak ikidir lafımı kesiyorsunuz zaten şartellerim atıyor, bir de bu konu açılmazsa sevinirim" dedim nereden geldiğini bilmediğim bir cesaretle
Gözlerini belertip "Güneş, seni çıkmak zorunda bırakan kim?" diye tekrar sordu.
Yok ben diyorum Boz ayı diye inanmıyorlar
Arkadaşlarımı da özlemiştim. Daha izin yeni başlamıştı ama olsundu...
"Komutanım -"
"Boz yeterli, karargah dışındayız adımı kullanabilirsin" dedi hayvan
Bir daha lafımı kesme lütfen demeyi münasip yerlerimiz yemedi tabi onun yerine "Emredersiniz komutanım" dedim hemen.
"Yani, Boz ııı şey - şimdi geçen sene oldu bu olay. Senden önceki üsteğmen. Kafayı hangi sebeple olduğunu bilmediğim bir şeyde taktığından dolayı beni attırmayı kafasına koymuştu. O yüzden bende pek üstelemedim. Uzaklaştım her hareketinde" dedim utana sıkıla
Dudaklarını ısırıp duruyor, eliyle burnunu sıkıyordu.
"Sana kafayı niye takmış anlamadın mı sen kızım!" dedi hayvanat
"Bana neden çıkışıyorsunuz komutanım, ilgilendiğim bir durum değildi"

Usulca bileğimden yakalayıp "Herif sana yakmış" dedi öldürücü tonda
Kafamı şiddetle iki yana sallayıp, imkansız diyerek sayıklayıp durdum.
"Ben kimseyle göz teması bile kurmazdım o zamanlar" dedim aynı tonda
"Hele onunla hiç"
"Sana kimse yakamaz. Yandıramaz, abayı yakamaz anlıyor musun?"
Hayır, anlamak istemiyorum...
"Benim, düşüneceğim son şey bile değil zaten. Şuan o kadar çok şeyle boğuşuyorum ki"

Hızlıca bir sigarayı ağzına atıp " Dila, güneşli günlerin parlak ışığı... Beni hatırlamadın mı gerçekten?" dedi kırgın olduğunu düşündüğüm bakışlarla
Kaşlarımı çatıp kafamı iki yana salladım.
Tanışıyor muyduk ki?
Ama bu fena yakışıklıyı ilk kez gördüğüme emindim ben. Yoksa nasıl unutacaktım
" Boz, ben - "
Derin nefes çekti içine." Bu Boz sana kurban olsun Güneş."
Ağzının içinde dediklerini duymadım. Elini cebine atıp telefonuna baktı. Aklıma Aslan'ı aramam gerektiği gelince "Beni gitmem gerekiyor" dedim aniden.
"Biliyorum" dedi kafasını sallayarak
"Hep gittin zaten"
"Anlamadım komutanım" dedim bu kez
"Karargah dışındayız Teğmen." dedi vurgulu vurgulu
Boz Boz Boz...
Gülerek "Peki" dedim
Bir süre bakışları gülüşüme takılsa da toparlandı.
"Aslan Üsteğmenin numarasını isteyebilir miyim?"
Aniden sorduğum soruya cevap vermedi. Çünkü üst kattan Nesrin Teyze aşağıya doğru iniyordu. Bizi görünce durup o şok geçireceğim cümleyi söyledi
"Oğlum, sen ne zaman geldin?"
Nesrin Teyze... Kuraç Ali Albay
Lan! Albay bunu neden gizlesin ki?
Boz Haznedar kimsin sen...
_______
Aklımızda ki sorularla 2 gün sonrayı hayal ediyorummm
Perşembe günü görüşmek üzere
Umarım severek okumuşsunuzdur ❥❥
Ağırlık olarak Boz ve Dila olduğundan, iki gün sonra ilk sahnemiz Aslan ve ailesinin Dila kuşumuza yaklaşımları olacak
Heyecanım çok fazla... Sevgiler
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |