20. Bölüm

Bitiş ♤ - ∞

dylasa
dylasa

Yollar biterken, umutlar yanılmışlar,

Bitiş ve başlangıçlar belki de yarım kalmışlar.

Müddet doldu, beklenen son geldi. Zindanın ortasında bir ışık çaktı, hükümdarın varlığı ışıktan süzülerek odayı doldurdu. Elinde tuttuğu asasını yere vurdu ve zindan taşları bile onun buyruklarına itaat edercesine suskunluğa gömüldü.

"Elçilik görevini kabul ediyor musun?" diye sordu, sesi zindanın duvarlarında yankılandı.

Zhoso, bu sesin altında ezilir gibi oldu lakin gözlerindeki kararlılığı kaybetmedi. "Ediyorum," dedi.

Hükümdar memnuniyetle maskesinin arkasından gülümsedi.

"O zaman görevinin başına" Ellerini ağır ve görkemli bir şekilde çırptı, ve hemen önünde boyutları aşan bir kapı açıldı. Dünya'nın yüzeyine geri dönen Zhoso, kara kitabın yanına ışınlandı.

Zindanın derinliklerinde kalanlar içinse sessizlik, hükümdarın yeniden bakışlarını üzerlerine çevirmesiyle daha da ağırlaştı. "Siz altılının bu zindanda ne işi var?" diye sordu hükümdar, sesindeki merak aslında bir uyarıydı.

Cien öne doğru bir adım attı, hükümdarın gözlerinden kaçınarak saygıyla eğildi. "Bu çok uzun bir hikaye hükümdarım," dedi. O sırada Lyra, hala yerde kıvranan Wakupha'ya küçümseyici bir tekme savurdu. "Hepsi bu farenin insan aşkı yüzünden," dedi.

Wakupha, acı içinde kıvranırken, "Beth yaşıyor mudur?" diye sordu.

Lyra, Wakupha'nın saçlarından bir avuç dolusu tutarak başını yukarı kaldırdı, "Gölgede gizlenenlerden bahsediyoruz, kendine gel," dedi sonra bıraktı.

"Bunu o Galle'ye ödeteceğim," Wakupha'nın dudaklarının arasından fısıldar gibi gelen bir tıslama duyuldu.

Bu kargaşayı sona erdirmek için hükümdar, sert bir şekilde seslendi. "Bu kadar şamata yeter!" Zindan yeniden bir ölüm sessizliğine büründü. Hükümdarın adımları taş zeminde yankılanarak Elfania'nın önünde durdu. "Senin burada ne işin var?" dedi.

Elfania, hükümdarın bu sorusu karşısında bir an afalladı, dudakları bir kelime arayışında kıpırdadı, ancak o an Danxin'in bedeni birden yere yığıldı. Herkesin nefesi kesildi.

Hükümdar, kızının yere düşüşüyle bir an dehşete kapıldı. O, bir insan bedeni içinde, gölgede gizlenenlerin ruhunu taşıyan prensesti. Ruhunun ebedi mürekkebi ile antlaşma imzalandı. Kara defter melez kanı ile Elçi tarafından yeniden yazıldı.

Hükümdar, yüzündeki maskeyi savurdu; kollarını açarak kızını kucakladı, Danxin'in soğuk tenine dokunduğunda sanki kendi yaşamı elinden kayıyormuş gibi hissine kapıldı. "Ona ne oldu?" diye sordu, sesindeki endişe gözlerinde titreşti.

"Fedakarlık" dedi Cien, dudaklarına birbirine bastırdı, gözlerini sıktı. "Bizi kurtarmak için" kısık sesle mırıldandı "kıyametten".

Hükümdarın yüzü acıyla kasıldı. Kızının solgun bedeni, sanki yaşamın son iplerine tutunuyormuş gibi riyasızdı.

Onu kaybedemezdi. Danxin, onun dünyadaki en değerli varlığıydı. "Hayır," dedi hükümdar, sesi karanlıktan gelen bir yemindi sanki, iniltiliydi. "Onu geri getireceğim, ne pahasına olursa olsun."

Hükümdarın gözlerinden bir damla yaş süzüldü, o yaş sanki mürekkebin son damlası gibi kızının tenine düştü. Danxin'in bedeni titredi, içindeki yaşam kıvılcımı yeniden alev almış gibi. Hükümdarın son nefesi, kızının alnına konduğunda, Danxin'in göğsü birden derin bir nefesle yükseldi. Hükümdar, kızını hayata döndürmüş, ama kendini feda etmişti.

Elfania, bu yeni düzenin veliahtı olarak adım attı. Artık gölgede gizlenenler, onun sorumluluğundaydı. Danxin'in yanına yığılan hükümdara yaklaştı. "Savaşmaya hiç gerek kalmadı" sesi durgundu. İçine mutlak bir güç dolsa da gözlerinden kaçan bir damla yaşı tutamadı. Merhamet aktı gözlerinden.

Ardından, sessizliğin içinde bir hareketlenme oldu. Zindan halkı, Elfania'nın etrafında çember oluşturdu. İlki Alfie'ydi. Diz çökerken, başını saygıyla eğdi. "Hükümdarım," dedi, sesi sadakatle doluydu.

Wakupha, acıyla kıvranan bedenini toparlayarak doğruldu. Başını eğdi ve diz çökerek ona katıldı. "Hükümdarım," dedi, sesi bu kez yenik ve kabullenmişti.

Diğerleri de birer birer Elfania'nın etrafında toplanmaya başladı. Cien, Lyra saygıyla ona doğru eğildiler. Her biri, yeni düzenin hükümdarını selamlıyordu.

Harzon eriyordu. Yıldızlar birer birer parlıyordu gökyüzünde. Cırcır böceklerinin sesi kulaklarını yaşamla dolduruyordu. Çiçek kokuları çoktan büyülemişti bile onları.

"Gölgede gizlenenler artık özgür." dedi Lyra "Zhoso Başardı". Kollarını iki yana açtı, etrafında döndü. "Özgürüz" haykırdı.

Alfie, Lyra'nın coşkusuna rağmen hala ağırbaşlıydı. "Bu özgürlük, yalnızca bir başlangıç," dedi, gözlerini Elfania'ya dikti. "Gölgede gizlenenler serbest kaldı, tüm gölgede gizlenenler."

Wakupha, yüzünde sinsice beliren o yamuk gülümsemeyle birlikte zoraki doğruldu. Gözleri karanlıkta parıldarken, sesi alaycı bir tınıyla yankılandı. "Ben bunun ne demek olduğunu çok iyi biliyorum," dedi, kelimeleri geceye yayılan ince bir sis gibi süzüldü ardından tüm vücudu gölgelere büründü.

"Gitti" dedi Cien şaşkınlıkla arkasından.

Lyra, bakışlarını Elfania'ya çevirirken yüzüne keskin bir ifade yerleşti. "Bizler gölgede gizlenenleriz," dedi, sesi artık coşkulu değil, sert ve karanlıktı. "Özümüz canavar. Bunu kabullenin." Ve o da gölgelerin içinde kayboldu, sessizce.

Elfania etrafında toplanan gölgeler, birer birer eriyip karanlığa dönerken, yeni bir gerçeklik gün yüzüne çıkıyordu. Gölgede gizlenenler özgürlüğü kazanmıştı, ama bu özgürlük huzur getirmekten uzaktı. Her biri, hala derinlerde saklı kalmış arzularıyla yaşıyordu; içlerindeki intikam ateşi asla sönmeyecekti, bu hikaye asla bitmeyecekti.

Mutlak bir kurtuluş, asla mümkün değildi.

Bu dünya, onların karanlık oyun alanı. Senin korkuların, onların en derin güç kaynağı. Her bir gölgede gizlenen, kuytularda sessizce yerini aldı, yeni avlarını bekliyor.

Her biri hala senin titreyen ürkek kalbini arzuluyor, içindeki korkuyu hissediyor.

Onlar seni istiyor.

Eksi sonsuzda yer alacaksın, tetikte ol.

 

Bölüm : 06.12.2024 02:02 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...