
Yorumlarınızı ve oylamalarınızı görünce o kadar mutlu oluyorumki size anlatamam. Yorumlarınızı gördükçe bir an önce bende bölümü hızlı yazıp atmak istiyorum 😄
Her şey için teşekkürler, İYİ OKUMALAR CANLARIMA. ÖPÜLDÜNÜZZZ 🐣💗
✨💫✨
~
Hastane koridorunda elimde Pars'ın telefonuyla öylece ameliyathane kapısına bakıyordum.
Boş ve acıyan kalbimle.
"Abim, seninde pansuman olman gerekiyor, bak herkes burda."
Etrafıma baktım boş gözlerle.
Annem bir umut ve ağlayan gözlerle bana bakarken babamın ise bitik olduğunu gördüm. O bana bakmıyordu.
Sonra Gökay'a çevirdim bakışlarımı. Dudaklarım titredi ona bakar bakmaz.
Acaba anlarmıydı o beni, kalbimin ne kadar acıdığını, ne kadar hayattan yorulduğumu bilirmiydi?
Gözümden düşen yaşları silmeden onun yanında duran Çınar'a baktım.
Yere bakıyordu oda.
Sonra gözlerim onu hiç tanımadığım ve şimdi fark ettiğim adamda durdu.
Onunda bana derin bir şekilde bakmasıyla hemen gözlerimi kaçırarak Gökay'a baktım.
Ona doğru hızla ilerledim. Kollarım bir anda beline dolanırken afalladığını hissettim.
"Kalbimin acısını sende mi hissettin?" dedim bir anda.
Kollarını belimde hissederken bir eliyle saçlarımı okşadı.
"Hissediyorum güzelim, kalbinden geçen bütün acıları hissediyorum."
"Korktun mu benim için?" dedim başımı hafifçe kaldırarak. Gözlerimdeki yaşlara bakarak gözümün altından beni öptü.
"Korkmaz olur muyum? Seni kaybetseydim yaşayamazdım ki ben."
Ayaklarımın üzerinde hafifçe yükselerek yanağından öptüm ve başım tekrardan göğsünü buldu.
Tanımadığım o adam bana buruk bir gülümseme içinde bakıyordu. Tam bir mafya kılıklı bombaya benziyordu.
Acaba o kimdi?
Ameliyathane kapısı açılırken Gökay'dan ayrıldım. İçerden çıkan kadına doğru hızla yürüdüm.
"Nasıl oldu?"
"Hasta oldukça kan kaybetmiş 0 RH + kana ihtiyacımız var."
"Benimki uyuşuyor" dedi babam. Ona döndüm hemen.
Hemşireyle birlikte gitmesiyle kapanan kapıda son kez gözlerimi gezdirdim.
Elimdeki telefonu öylece sıkarken başımı Alper abime çevirdim.
Bana kızarmış gözleriyle gülümsedi. Ama bu gülümseme acı bir gülümsemeydi.
Benim yüzümden vurulmuştu o. Beni kurtaran adam yine beni kurtarmak için elinden geleni yapmıştı.
Daha fazla durmayarak hızla hemşirenin babamı götürdüğü odaya ilerledim.
Babam kan verirken gözümden düşen bir yaşla ona doğru ilerledim.
Beni fark eden babam, geldiğimden beri bana bakmayam adam ilk defa bana bakmıştı.
Hızla giderek çöktüm yanına.
"Baba" dedim titreyen bir sesle. Acaba görmemişmiydi hala beni? Onu ne kadar sevdiğimi fark etmemişmiydi.
Geldiğimden beri bana neden hiç sarılmamıştı ki?
Sevmiyormuydu acaba beni?
Kadın babamın koluna bir pamuk bastırarak bana buruk bir gülümsemeyle baktı.
"Burda bekleyin bir süre, ani ayağa kalkmayın. Şimdi bir arkadaşımız gelecek sana pansuman yapacak. Teşekkürler, geçmiş olsun." diyerek odadan çıktı.
Tekrardan babama döndüm.
Gözlerinden akan yaşları ilk görüşümdü. Babamın ağladığını ilk defa görmüştüm.
Hızla oturduğu koltuktan kalkmasıyla bende kalktım korkuyla.
Beni kendine çekip sarılmasıyla gözlerimdeki yaşları daha fazla tutamamıştım.
Kollarım beline dolanırken hıçkırıklar içinde ikimizde ağlıyorduk.
"Güzel kızım benim, bal kızım. Bir tanem, ömrümden ömür gitti benim!"
"Seni çok özledim baba"
"Bende seni çok özledim bebeğim, seni daha yeni bulmuşken yine kaybetmekten deli gibi korktum..."
Babamla bir süre öyle kalmıştık ve sürekli beni öpmüştü.
Odaya giren hemşire banada pansumanımı yaparken babam odadan çıkmıştı.
Derin bir nefes alarak Pars'ın telefonunu açtım.
Son aramalarda en son Samet diye birini aradığı için onunla daha yakındır diye düşünüyorum. O yüzden elim ilk ona gitmişti.
Çalan telefonu kulağıma koyarak biraz bekledim.
"Alo, Pars. Nerdesin be oğlum, yoldaki ara-"
"Merhaba Sa-Samet Bey. Ben Günce, şey Pars şuan ameliyathanede. Biz yolda bir saldırıya uğradık, Pars vuruldu."
Hangi hastanede olduğumuzu söylememle telefon yüzüme kapandı.
Derin bir nefes alarak arkama döndüm. Kapıda duran ikizim, abim ve o adama baktım.
Alper abim yanıma hızla gelerek pansuman yapılan elimi eline alarak öptü ve beni kendine çekerek sarıldı.
İkizimde bana diğer taraftan sarılırken gülümsedim üzgünce.
Gözlerim kapıda öylece durup burukça bize bakan adama takıldı.
Abimden ve Gökay'dan ayrılarak çekingen bir tavırla o adama doğru ilerledim.
Neden hep buradaydı? Bizi tanıyormuydu?
Tam konuşacağım sırada çekingenliğim buna izin vermemiş ve bir kaç adım gerilemiştim.
"Geçebilirmiyim?" dedim kapıyı göstererek.
Kapıdan çekilmesiyle hızla odadan çıktım...
Daha ne kadar bekliyecektik bilmiyordum. Kaç saat geçmişti farkında değildim.
Samet denilen adam gelmişti. Bu adam o evde görüp korktuğum adamdı.
Hepimiz öylece otururken gelen adım sesleriyle başımı kaldırdım.
Arkasından bir kaç adamla gelen iki adam ceketlerini düzelterek hepimizi teker teker gözden geçirmişti ama ikisininde bakışı bir babamın üzerinde birde o tanmadığım adamın üzerindeydi.
Bakışlarımı yana doğru çevirdim. Babam yavaşça oturduğu yerden kalkarken, mayfa kılıklı hızla babamın yanına gelmişti.
Gelen adamdan daha genç duran sırıtarak babamgilin önünde durdu.
"Ooo Sercan efendi, sizi burada görmeyeli çok olmuş."
Pişkin bir şekilde gülerken yaşlı adama döndü bakışlarım. Bana bakıyordu sadece. Baştan aşağıya tamamiyle beni süzmesi beni rahatsız etmişti. Çınar bir anda gelip önümde dururken başımı kaldırarak arkadan ona baktım. Sırtı bir şey görmeme izin vermiyordu.
Bunu neden yapmıştı bir anda? Anlamışmıydı acaba rahatsız olduğumu?
Sercan denilen adam ellerini yumruk yaparak sıkarken sinirlendiğini genişleyen sırtından anlamıştım.
O adam bana bakarak tekrardan Sercan'a döndü.
"Demek yeni bir kız buldun kendine, yada Bengü'den başka bir kız kardeş."
Güldü.
Sercan'ın bir anda elini onun boynuna koymasıyla bir adım geriledim korkuyla.
"Seni şuracaktı sikerim orospu çocuğu!"
Birisi kulaklarmı kapatırken ben şuan sadece o adamın boynunu sıkışına bakıyordum.
"Baba lütfen yapma!" Bir anda kalın elleriyle boğazımı tutmuş ve beni yatağa yatırarak üstüme çıkmıştı.
Yutkundum zar zor. Gözlerimi kapatıp tekrardan açtım.
"Öleceksin ama seni acı çektire çektire, yavaşça öldüreceğim." Nefes alamıyordum. Boğazımı deli gibi sıkıyordu. Bense sadece kollarını güçsüzce tutup çırpınıyordum.
"Yapma!" diye bağırdım bir anda.
Sımsıkı kapattığım gözlerimi açarken herkesin bana baktığını fark ettim.
"Öleceksin acı çeke çeke...!"
Boğazıma gitti ellerim. Derin derin nefes alıp verirken kararan gözlerimle yere çöktüm.
"Günce!"
Sesler kulaklarımdan silinirken son kez yalvardım. "Lütfen yapma."
...
Gözlerimi yavaşça aralarken, bir kaç defa kırpıştırdım.
Kolumdaki soğukluk ve ağırlığı hissederken bakışlarım oraya döndü.
"Kızım, iyi misin?"
Annemin sesini duymamla kolumdaki serumdan gözlerimi ayırarak ona baktım. Sonra yanıma gelen iki kişiye daha takıldı gözlerim.
Çınar ve Gökay.
Anneme döndüm tekrardan. "İyiyim, biraz yorgun hissediyorum sadece" kolumu okşamayı bırakarak, dudaklarını alnıma bastırdı.
"Doktor -bir süre duraksadı ve derin nefes alarak dolan gözleriyle- vücudunda yaralar olduğunu, darp edildiğini söyledi. Başındaki pansumanıda yeniledi."
Yutkundum. Hepsini üvey babam yapmıştı ama ben acısını unutmuştum. Çünkü şuan acıyan tek bir şeyim vardı. (Fesat anlamayın hemen lütfen dhsoisjdj)
Kalbim.
"Çok acıyor mu?" dedi Gökay.
Ona baktım, gözlerindeki yaşlara takıldı gözlerim.
Ama o ağlarsa ben ne yapacaktım? Kalbime değişik bir ağrı saplanırken, Gökay ağladığı içinde canım yanmıştı.
"Yok, acımıyor."
Gözlerim deli gibi yanarken kollarımı bebek gibi Gökay'a uzattım.
Hızla canımı acıtmadan bana sarılmış ve göz yaşlarını omzuma dökmeye başlamıştı.
Saçlarından öperek kulağına "Ağlamasana, sen ağlayınca çok kötü hissediyorum kendimi." fısıldadım.
Benden ayrılarak gözyaşlarını silerek gülümsedi hemen. Bende gözlerim dolu dolu ona gülümserken odanın kapısı açıldı.
Sercan ve abim odaya girerken, sinirli olduklarını her an bir yeri kırıp dökeceklermiş gibi baktıkları için hissetmiştim.
Neler oluyordu?
"Babanız nerde?" dedi annem.
"O şe... -bana bakıp ağzındaki küfür yutmuş ve sinirle- onların yanında." dedi Sercan.
Bir dakka.
Neden Alper abim yerine o cevap vermişti? Sonuçta babası değildi.
Yinede bunu es geçerek yerimde doğrulmak istedim ama annem izin vermemişti.
"Bizi biraz yalnız bırakırmısınız?"
Bana bakan Sercan ile irkilmiştim. Neden onunla yalnız kalacaktım?
Yutkundum. Annem son kez bana umutla ve gülümseyerek bakarak onay verir bir şekilde gözlerini yumdu.
Hepsi odadan çıkarken Sercan ile yalnız kalmıştım.
Yanıma gelerek, elini yüzüme uzatmasıyla kafamı çevirdim. Bana neden dokunacaktı, dövecekmiydi yoksa beni?
Hayal gücüne bayıldım aşko..
Sus.!
"Özür dilerim" dedi.
Kalın sesi ile yutkundum. Bir adamın her şeyimi mafyaya benzerdi. Sonra maviş gözlerine baktım. Yüzünde dolandırdım gözlerimi, anneme çok benziyordu. Aynı şekilde babamada.
Nedense onu kendimede benzetmiştim.
"Ne için?" dedim sessiz bir şekilde.
Derin bir nefes aldı.
"Senden geç haberim olduğu için ve koridorda yaşanan olaydan dolayı."
"Geç derken?" dedim anlamazca.
Onundamı haberi olması gerekiyordu benden.
"Ben en büyük abin Sercan"
"Ne?"
💫✨💫
Nasıldı canlar?
Yazım hatalarım varsa affola, hade görüşürük 🤭💗
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 75.88k Okunma |
5.42k Oy |
0 Takip |
34 Bölümlü Kitap |