21. Bölüm

🎀 20. BÖLÜM 🎀

Ebrar
ebrrqry

Günaydınlar, akşam okuyorsanızda iyi akşamlar canlarm.

Kısa bir dip not geçip sizi fazla tutmadan okumaya geçireceğim. Arkadaşlar hepimiz bir şeyler yazarak emek veriyoruz. Bu sende olabilirsin, bölüm okunma sayımız 100 olsa bile sadece 30 kişi beğeniyor. Elbette bu bile beni mutlu ediyor, gerçekten destek verenlere teşekkür ederim ama her okuyan kişi beğense elbette daha iyi olur. Alttaki yıldıza basmak zor olmamalı.

Her şey için teşekkürler, iyi okumalar...

✨✨

~

1 HAFTA SONRA

Daha minicik bir kısmı gözüken güneş ile gülümseyerek perdemi çektim ve açtım. Bir süre dışarıyı seyrederken odamı havalandırmaya karar vererek camı açtım.

Bugün oldukça mutluydum çünkü Pars ile buluşmaya karar vermiştik.

İki gün önce dikişlerimi aldırmak için hastaneye gittiğimizde, Pars'ıda görmeye gitmiştim. Oldukça iyiydi ve sağlıklı duruyordu.

Tıpkı eskisi gibi. Bu kadar çabuk kendine gelmiş olması beni tabikide mutlu etmişti.

Aşıksın ondan.

Ne alakası var?

Çorbasını yedirmiştim. Bugün ise kek sözüne anlaşmıştık.

Nedenini bilmiyordum ama onun yanında olmak beni çok mutlu ediyordu.

Sanki o dışarıya bir mutluluk hormanı salgılıyordu.

Ekim ayına yeni girmemiş olmamıza rağmen bugün hava oldukça güneşli ve güzeldi.

Saate baktım.

06.00

Kapımı yavaşça açarak Sercan abimi uyandırmadan merdivenlere hızla geçtim ve aşağıya indim.

Evet yanlış duymadınız.

Ona abi demeye daha dün başlamıştım. Yine bir rüyayla uyanmıştım ve ona sığınmıştım. Tıpkı o günkü gibi, oysaki Alper abime sarıldığımı sanarken ben yine kendimi Sercan abimin kollarında bulmuştum.

Bu ara Alper abim işiyle fazla meşgul olduğu için eve geç saatlerde geliyordu. Gökay ise bu hafta okula başlamıştı.

Bende haftaya başlayacaktım artık. Oldukça okulu aksatmıştım. Çalışıp yetişmem gerekiyordu.

Çınar'da aynı şekilde stajına başlamıştı.

Kutay ise 3 gündür evde yoktu.

Evdeki -annem hariç- kimsenin umurunda değildi nerde olduğu.

Benimde umurumda değildi ama az çok merak ediyordum nerede olduğunu.

Başına bir şey gelmiş olabilirdi.

Bizene!

Gerçekten banane.

Kutay'ı aklımdan çıkartırken mutfağa çoktan girmiş ve dolaplarda ihtiyacım olan şeyleri çıkartmaya başlamıştım.

Bugün sabah kahvaltısını ben hazırlayacaktım. Tabiki kimsenin haberi yoktu erken kalktığım için bu işi yapmaya karar vermiştim.

Herkesi zehirlemenin görevini üstlendim.

Kendimce gülerken sütüde çıkarttım son olarak.

Önce güzel bir pankek yapacaktım. Daha sonra harika kendim uydurduğum bir tarifide yapacaktım. Yeraltı şehriydi yabacağım şeyin ismi. Yumurtalı ama çok güzel bir yemekti.

Kendim uydurduğum yemekten pek bir şeyde beklemeyin tabi..

Önlüğü basımdan geçirerek belime bağladım ve derin bir nefes aldım.

"Hadi bakalım, başlayalım!.."

🎀

Yaklaşık bir buçuk saattir mutfaktaydım ve kekimi yapmaya başlamıştım.

Kekim fırında pişerken bende, masayı kuracak ve ailemi teker teker uyandıracaktım çünkü henüz kimse uyanmamıştı.

İyicene çırptığım kek harcından emin olarak kare borcama dökerek fırına koydum ve ellerimi yıkayarak önlüğü çıkarttım.

İçerdeki masayı hazırlamak için yemek servisi aracını kullanarak yaptığım bütün her şeyi yükledim içine.

Fatma abla yarım saat önce mutfağa uğramıştı ama onu göndermiştim. Biraz daha dinlenmesini söylerken yaptığım yemeği onada vermiştim.

Çok beyenmişti ve teşekkür ederek odasına çekilmişti.

Yemek odasındaki masayı güzel bir şekilde donatarak, bir defa daha mutfağa gidip gelmiş ve masayı tamamiyle doldurmuştum.

"Yaşasın, oldu!"

Ellerimi çırparak odadan çıktım ve merdivenlere yöneldim. Merdivenlerden çıkmaya başlarken kimi uyandıracağıma karar vermeye çalışıyordum.

İlk önce günlerce yorulan Alper abimi uyandırmaya karar vererek odasına ilerledim.

Odaya girip yatağında yarı çıplak uyuyan abimle oflayarak bir anda sırtına zıpladım.

Sıçrayarak bir anda kafasını kaldırırken ona yandan bakarak gülümsedim.

"Kaslarını kim görsün istiyorsun, açıkla kimseye söylemem?"

Uykulu bir şekilde gülerek, bir anda üstünde olmama rağmen düz dönerek beni kollarımdan tutup kendine çekti.

"Seni rahat taşıyabilmek için bu kaslar, sadece sana özel." derken göz kırpması gözümden kaçmamıştı.

"Çok çapkınsınız Alper bey ama kaldırmam gereken kişiler var. Sende benden başka göstermeyeceğin kaslarını derhal kapat ve sofraya gel."

Yanağından öperek hızla yataktan kalktım ve onun odasından çıktım.

Gökay'ın odasına koşarak girdim.

İşte en zoru buydu. Şimdi 5 dakika daha der dururdu, okul zamanı hep bunu yapıyordu. O yüzden tek çaremiz benim iğrenç sesimle onu uyandırmamdı.

Aklıma gelen kötü bir fikirle masasındaki defteri aldım ve yuvarladım.

Gözüme koyarken bir süre Gökay'ın götünü inceledim.

"Uff göte bak!"

Sapıttım galiba, ne diyorum ben ya.

Kendime gelerek Gökay'a yaklaştım ve defteri ağzıma koyarak kulağına yaklaştırdım.

"Koğuş kalk!"

Bir anda sıçrayıp yatağın diğer tarafından yere düşen Gökay ile güldüm.

"Ananı sikim!" diye küfür ederken, deli gibi güldüğümün farkında değildim.

"Ayıp küfürler etme" derken odadan çıkmak için arkamı döndüm.

"Kahvaltı hazır, ben yaptım her şeyi. Yemek istemiyorsan geri uyuyabilirsin ama bu sefer şark söyleyerek uyandırırım ikizim. Hadi selametle!"

Yastığı aldığı gibi bana fırlatacağını farkederken hızla koşarak odadan çıktım ve kendimi Sercan abimin kapısında buldum.

Heyecanla odaya girdim.

Her abimi aynı olur Allah'ım.

Ne bu çıplak uyuma sevdası, ayıp diye bir şey var yani.

Göt incelerken böyle demiyordun.

Susarmısın iç sesim!

Gülümseyerek yatağın kenarına oturdum ve bir süre Servan abimi inceledim.

Seviyordum lan ben bu abiyi, ayrı bir havası vardı. Sert ve karizmatik.

Alper abim ise şirin, tatliş bir şeydi. Yerdim ki onu. Ama Sercan abimle konuşurken kendimi komutanını dinleyen bir asker gibi hissediyordum.

Abimin saçlarını okşayarak yanağından öptüm.

Gülümsemesi dudaklarında belirirken yavaşça gözlerini araladı ve bir kaç defa kırpıştırdı.

"Allah'ım ben daha ne isterim böyle uyandırılmaktan başka.”

Gülerken birde diğer yanağından öptüm.

"Çıplak gezme evde ayıp şeyler bunlar. Çocuklara kötü örnek olma." diyerek yataktan kalktım.

Dudakları yana kıvrılırkensert bir kahkaha sunsada gözüme oldukça tatlı gelmişti.

"Çocukta sensin galiba güzelim."

Saçlarımı savurarak arkamı döndüm. "Yemek hazır, hızlı ol!"

Odadan çıkarak derin bir nefes aldım ve üst merdivenlere yöneldim.

Sıra da Çınar vardı. Onunla bu ara konuşmaya başlamıştım. Bana artık iyi davranıyordu ve özürde dilemişti.

Odasına gelmemle kapıyı tıklatarakta olsa içeri daldım.

Çoktan uyanmış olması beni afallatırken bana bakıp gülümsedi.

"Bir şey mi oldu?"

"Yok kahvaltı hazır demek için uyandırmaya gelmiştim ama erkencisin."

"Evet bugün erken uyandım, teşekkür ederim. Şimdi gelirim aşağıya güzelim."

Başımı sallayarak odasından çıktım.

Şimdi sıra annem ile babamdaydı. Onları ilk defa uyandıracaktım.

Odalarına gelmemle kapıyı hafifçe tıklattım.

"Anne, baba"

Cevap gelmeyince uyuduklarına kanaat getirdim ve yavaşça kapıyı açtım.

Bugün onların ortasında uyumak istiyordum. Belki küçükken yapabileceğim şeyi, şimdi yapmak garip olsada güzel olacağına emindim.

İkisi birbirine sarılarak uyurken ikisinide birbirinden ayırarak ortalarına girdim.

Annem gözlerini kırpıştırıp anında uyanırken babam daha uyanmamıştı.

"Günaydın annecim!" dedim heyecanla.

"Günaydın meleğim." dedi annem pütürlü bir sesle.

Gülümseyerek babama baktm. Yüzü her ne kadar buraya dönük olsada gözleri kapalıydı.

Onu dürtmemle anında gözlerini açtı. Uzunca bana baktı, tam olarak jeton yeni yüklenmiş gibi bir anda gülümseyince güldüm.

Parayı yeni attım sanki.

"Ortamızda ne işin var, çekil bakayım karımla aramdan." diyen babamla anneme uzattığı kolunu tuttum.

"Olmaz!" dedim.

"Hem ben bugün sizin ortanızda yatacağım, devam gelebilir. Kendinizi ona göre ayarlayın yani!"

Annem kolunu belimden sararken yanağımdan öptü. Babam bir anda beni gıdıklamaya başlarken gülmeye başladım.

Annemde ona ortak olup beni kıdıklarken kahkahalarım çoğaldı.

"Ayy, yapmayın ya! Ben hayırlı evlat- ahh yapma baba!"

"Bir şey diycem... durun."

Kahkahalarımın içinde konuşmaya çalışırken sonunda durmalarıyla gülmem yavaş yavaş dindi.

"Ben hayırlı bir evlat olarak sizi kaldırmaya geliyorum siz beni gıdıklıyorsunuz."

"Çok tatlısın ama" annem yanağımdan bir kez daha öperken bende hızla onun yanağından öptüm.

Babam kıskanmış gibi bize bakarken onunda yanağından öperek yataktam kalktım.

"Size çok güzel kahvaltı hazırladım, hadi hazırlanında gelin."

İkiside yatakta doğrulurken odalarından çıkarak merdivenlerden ikişer üçer inip son üç basamak kala atladım. Yine kendimi yerde bulmamla "Yine mi!?" dedim.

Bunu hiç yapamıyordum. Galiba artık kafayı sıyıracaktım.

Yerden kalkarken bana şaşkınca bakan ve bir yandanda kravatını düzelten Sercan abime baktım.

Şirince gülerek "Hepsi merdivenin suçu" diyerek onu yalnız bıraktım ve aşağıya indim...

Kahvaltımızı etmiştik, az önce kekimin üstüne sosumuda dökmüştüm. Bir saklama kabına 6-7 dilim koyarak kapağını kapatmadan mutfaktan çıktım ve odama koştum.

Bir an önce banyo yapmalı ve üstümü değiştirmeliydim.

Pars ile 1 saate buluşacaktık.

Gökay okula gitmişti, Çınar'da üniversiteye gitmişti.

Az sonra Alper abimde çıkacak ve hastaneye gidicekti.

Onun beni bırakması için rica etmiştim, beni bekleyecekti bugün.

Babam ve Sercan abim ise çoktan gitmişti bile.

Gözlüğümü çıkartıp kendimi banyoya attım ve hızlı bir duş alarak banyodan çıktım.

Şimdi ne giyeceğime bir an önce karar vermeliydim.

Gözüme beyaz, pembe çiçek detaylı bir etek çarparken onu aldım elime.

Dizlerimdeki morluklar oldukça silinmişti. Yerini kırmızılıklara bırakmıştı. Sırtımdaki yaralar ise kapanmaya çoktan paşlamıştı, bazı yaralarımda tıpkı dizlerimdeki gibi aynı durumdaydılar. Ama kolumdaki bazı izler hala gitmek bilmemişti.

Yinede etek giymeye karar verdim. Ben hayatımda ilk defa etek giyecektim.

Bundan sonra belkide bundan kaçmayacaktım, giymekten çekinmeyecektim.

Huzurluydum, mutluydum ve en önemlisi ben sonunda özgürdüm.

Özgür..

Üstüne uzun kollu, v yakalı bir pembe tişört seçerken beyaz çicekli çoraplarımıda aldım.

Abimin bana yeni aldığı çiçekli hırkayıda alırken. Hızla üstümü değiştirmeye başladım.

(Bu giyeceği takım)

(Buda giyeceği hırka)

Hava sıcak olduğundan dolayı hırkanın üstüne bir şey almayacaktım daha.

Saçlarımı güzelce tarayarak pembe kurdele tokamı takmaya karar vererek, önden iki tutam aldım ve saçımın arkasına taktım.

Yüzüme hafif bir makyajda yaparken, kulaklarıma yıldız şeklinde olan küpelerimide takmayı unutmamıştım.

Beyaz spor ayakkabılarımıda ayağıma geçirerek odadan çıktım.

Pembe çantamın içini son kez kontrol edip mutfağa gittim ve saklama kabını bir poşete koyarak kapıya geçtim.

"Abi, ben hazırım!"

Abim koluna saatini takmaya çalışırken merdivenlerden indi.

Ayakkabısını giyerek doğruldu ve beni baştan aşağıya süzüp kaşlarını çattı.

"Bu güzelliğin kimin için? Kim için bu kadar hazırlandın, neden bu kadar güzel oldun?"

Sorularını ard arda sıralarken gülerek kapıyı açtım.

"Anne biz gidiyoruz!"

"Tamam kızım dikkatli olun, eve erken gelmeyi unutma!"

"Tamam!" Diyerek dışarı çıktım.

Abimde arkamdan gelirken beni kolunun altına aldı. Arabaya doğru beraber ilerlerken "Soruma cevap verilmedi." demeyide unutmadı.

"Kimse için, Pars'la bu-"

"Hala görüşüyormusun o çocukla? Görmeye gittin zaten hastanede, gitme daha."

Gülümseyerek baktım abime. Kıskandığını belli ediyordu.

Kerataya bak, büyümüşte beni kıskanıyor.

Abim o benim ne diyorum ben ya!

"Merak etme abi, insanların içinde olacağız hem söz verdim ona buluşuruz diye. Ayrıca o benim yüzümden hastanelerde kaldı, bence bu kadarını fazla görmemeliyiz." dememle abim beni onaylar bir şekilde sesler çıkardı ama hala bunun hoşuna gitmediğinin farkındaydım.

Yinede Pars ile konuşmamı kesecek değildim.

Bende oldukça farklı bir yeri vardı her ne kadar bunu hem çevremdekilere hemde kendime itiraf edemesemde.

O sanki benim için gerçekten özel bir insandı. Değer veriyordum. Acaba oda benimle aynı düşüncedemiydi?..

 

💫✨💫

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Bölüm nasıldı?

Şimdiden teşekkürler 🐣💗🎀

Bölüm : 09.02.2025 13:42 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...