
🎀✨
~
Pencerede öylece aile üyelerini beklerken bir anda kötüleşen hava camdan uzaklaşmama neden oldu.
Bir anda yağmaya başlayan yağmur ve çakan şimşekle korkuyla odadan çıkmıştım.
Hava oldukça kararmıştı, evde Kutay ve ben dışında kimse yoktu.
Merdivenlerden hızla inerek oturma odasına geçtim.
Kutay koltukta öylece uyurken tekli koltuğa oturmadan kumandayla televizyonu açarak hemen koltuğa kuruldum.
Bir gök gürültüsü daha kulaklarımda duyulurken televizyon açıldı.
Sesini kısarak kanalları gezmeye başladım.
Şuan korkudan Kutay'la aynı ortamda olduğuma inanamıyordum.
Allah'tan uyuyordu.
Güzel bir program bulamamla, çizgi film açarak koltukta ayaklarımı sarkıttım, başımı yastığa koydum ve izlemeye başladım.
Yade izliyordum.
Bir süre sonra tamamiyle çizgi filme odaklansamda gözlerim kapanmaya başlamıştı.
Kapı sesi duysamda yerimden kalkamamış ve gözlerimi kapatmıştım..
"Oğlum, Günce uyuyakalmış onu salondaki koltuğa götür. Boynu acır burada."
"Tamam anne."
Havalandığımı hissederken gözlerimi açmak istedim ama açamadım.
Kısa süre içinde bir koltuğa yatırılmamla, rahatlayarak kollarımı açtım ve bacaklarım rahat bir şekil aldı.
"Kundaktan yeni çıkan bebek gibi açıldı mübarek."
Sesler kulaklarıma yarım yamalak dolsada bana güldüklerini anlayabiliyordum.
Uyanınca kızardım nasıl olsa.
Sesleri daha çok ninni gibi gelmeye başlarken bilincim tamamiyle kapandı...
Yüzüm kaşınırken, rahatsızca kıpırdandım.
Bu sefer çenem kaşınırken gülüşme sesleri duysamda elim uykulu bir şekilde çeneme gitti ve kaşıdım.
Gözlerimi yavaşça açarken başımdaki iki kişiye baktım.
Bana gülerek bakıyorlardı.
Gökay'ın elindeki pembe yüz boyası ve bütün boyaları elinde taşıyan Çınar'a baktım.
"Günaydın kardeşim!" diyen Çınar bana şirince gülümsesede kaşlarımı çattım.
"Düşündüğüm şeyi mi yaptınız yoksa!?" derken buldum kendimi telaşla.
"Ne düşündün?" diyen Gökay hala gülümsemeye devam ediyordu.
Üstümdeki battaniyeyi bir kenara iterek koltukta hızla ayağa kalktım ve aynaya baktım.
Yüzüme dokunduktan sonra yerdeki terliğimi alarak arkama döndüm.
"Daha bugün duş aldım!"
"Hehehe, yıkarsın geçer?"
Çınar kalemleri masaya yavaşça bırakarak gözükmediğini sanarak kapıdan çıkacağı sırada Gökay'da olan bakışlarımı ona çevirdim.
"Dur olduğun yerde!"
"Ama çok tatlı oldun ikizim, zaten minik tavşanımdın. Tam tavşan oldun, hemde pembe ve mor bir tavşan."
Bir anda Çınar'ı da kapıda iteleyerek oturma odasından araya doğru koştu.
İkiside koşarken elimdeki terlikle bende koşmaya başladım.
"Gelin lan buraya!" Çığırsamda ikiside merdivenlere doğru koştu.
Onları deli gibi evin içinde kovalarken 1 tur atmıştık.
Nefes nefese merdivenlerden çıkamadan onlara baktım başımı kaldırıp.
"Sizi var ya, bir elime geçtiğinizde kıyma makinesinde ezeceğim!"
İkiside yüzüme bakıp gülerken, daha da çok sinirlenmiştim.
Ayaklarımı sinirle yere vurarak, kollarımı göğsümde bağladım.
Evin kapısı açılırken arkama döndüm.
Babam içeriye abilerimle birlikte girerken, merdiven başındaki kişilere bakarak bu sefer ben güldüm.
Yüz ifademi daha üzgün bir hal aldırarak, dudaklarımı büzdüm ve Sercan abime baktım.
Başlasın hain plan..
Babam, Alper abim ve Sercan abim yüzümdeki desenlere bakarken saçımı karıştıran Alper abime baktım.
"Ne kadar tatlı olmuşsun öyle? Söyle bakayım, kim üzdü seni, dudakların neden büzük?"
"Baba" dedim kollarım bebek gibi ona uzanırken. Bunu ağlayacakmış gibi söylediğim için sesim bebekler gibi çıkmıştı.
"Noldu bakayım benim güzel kızıma?" Oda kollarımdan beni hafifçe kendine çekerek sarıldı.
"Gökay ve Çınar beni uykumda yüzümü boyayıp uyandırdı, evin içinde tur attırdı ve ikiside beni dövdü!"
"Oha ikiz, abi valla kuru iftira!"
Babamdan yavaşça ayrıldım, bir eliyle yanağımı okşayarak "Kimse benim kızıma dokunamaz, ben hallederim bebeğim. Üzülme sen." dedi.
Alper abimle Sercan abimin ortasına girerek onlara sırnaştım bu sefer.
"Çınar dizime tekme attı, Gökay'da karnıma vurdu!"
Arkama dönerek ikiliye dil çıkartarak sırıttım.
"Çınar, Gökay!"
Sercan abim evi bir anda inletirken, ikisine baktım.
Korkuyla ikiside bir anda merdivenlerden aşağıya inerken babam hemen enselerine bir tane yapıştırdı.
Annem mutfaktan gelmiş olmalı ki ne oldu der gibi bakıyordu. Arkasından da oturma odasında uyuyan Kutay geldi, uykulu gözlerini ovaladı ve bize baktı.
"Bir daha yapmayız söz!"
Alper abimde kafalarına vururken, Sercan abimde enselerinden tutarak ikisinide salona doğru yürüttü.
Şirince gülerek Alper abime ve babama sarıldım.
"Teşekkür ederim!"
İkiside başımdan öperken, onlardan ayrılarak merdivenlerden çıktım ve odama girdim.
Telefonumu masadan alarak kameramı açtım ve gülümseyerek kendimi çektim.
Sonuçta buda böyle bir anı kalabilirdi ki, eminim Çınar ve Gökay benden önce çekmişlerdi.
Telefonu kapatacağım sırada gelen bildirima baktım. Pars...
Kahramanım; *Fotoğraf* +4
Çekildiğimiz fotoğraflar, belki sende de durmasını istersin diye atmak istedim.
Siz; Teşekkür ederim
Çok güzel çıkmışız..
Mesajlardan çıkarak telefonumu masaya koydum ve banyoya girdim.
Yine duş almalıydım hem terlemiş hemde malum yüzüm boyanmıştı.
Aklıma Pars gelirken gözlüğümü çıkartarak dolaba koydum.
Gerçekten ona karşı olan duygularım nasıl tarif edilirdi bilmiyordum.
Onun yanında kendimi çok iyi hissediyordum, tıpkı ailemin yanında hissettiğim gibi güvenli hissediyordum.
Ailemmiş gibi sanki...
Banyodan çıkalı çok olmamıştı. Pijamalarımı giymişken, odamdan çıkarak merdiven başından "Baba!" diye bağırdım.
Babam bir kaç saniye içinde anında merdivenlerde belirirken bana baktı.
"Saçlarımı kurutur musun?" dedim hiç beklemeden.
Heyecanla vereceği cevabı beklerken, merdivenlerden çıkmaya başladı gülerek.
"Hadi git odana eşyalarını hazırla geliyorum."
Ellerimi çırparak odama koştum ve banyoya girdim.
Kurutma makinemi ve yeni aldığım tarağımı alarak masama geçtim.
Babamda odaya girerken hızla fişi taktım.
Babam yatağın ucuna otururken bende yere oturdum.
Saçlarımı önce güzelce taradı daha sonra makineyi açarak saçlarımı geçenki gibi narince kurutmaya başladı.
YAZARDAN
Ayla Hanım, kapıda büyük bir gülümseme ile eşini ve kızını izliyordu.
Tıpkı bebek gibi elindeki tokalarla oynayan Günce ve arkasında saçlarını kurutan bir baba...
Düşündü kendince. Gözleri doldu istemsizce. Üzüntüden değildi gözlerinin dolması, tamamen mutluluktandı.
Hiç bir zaman bir kız çocuk sevgisi tatmamıştılar. Bengü, kendim doğurdum dediği kız ailesini paramparça etmişti ama Günce bu parçaları toplamış ve yerine teker teker koymuştu.
"Saçımıda örmek ister misin babacım?" diyen Günce'ye baktı.
Sonra gülmemek için kendini zor tuttu.
Metin ve saç örmek, kendine oldukça komik gelmişti.
Metin Bey kısa bir şok geçirsede yutkundu.
"Kızım ben saç örmeyi beceremem ki?" dedi.
Kızının saçını acır korkusuyla yavaşça taramaya devam etti.
"Lütfen baba!" dedi Günce hızla dudaklarını büzüp babasına bakarak.
Bu sırada Ayla Hanım'ın arkasında Alper belirdi.
Ayla oğlunun omzuna yaslanırken, Alper'de annesini omuzlarndan sardı.
"Ne kadar tatlılar değil mi?"
"Tamam, ama kötü olursa kızmak yok. Canını acıtırsam söyle ama."
"Yuppi! Timam babacım söylerim."
Ayla hanım hızla telefonundan onların bu güzel tatlılığını çekerek oğlundan ayrıldı ve merdivenlere yöneldi.
Alper'de son kez kardeşine gülümseyerek baktı ve odasına doğru ilerledi...
GÜNCE'DEN
Aynadan kendime bakarken gülmemek için bir yandan da zor duruyordum.
Saçım çok güzel olmuştu ama babamın beceremediği gayette ortadaydı.
Ördüğü saçlarım aralardan çıkarken bazı yerleri yanlış örmesiyle saçlarm çarpraz gibi duruyordu.
"Olmuş mu?" diyen babama döndüm.
Ona vereceğim cevabı bekliyordu hemde ışıldayan gözlerle.
Ama seni yerim babam!.
Gülerek başımı salladım.
"Biraz hata var ama öğrenirsin, beğendim. Teşekkür ederim babacım."
Kollarımı ona sıkıca dolarken oda gülerek kollarını bana doladı.
Beraber odadan çıkarken babamdan önce merdivenlerden inerken salonda oturan annemin yanına vardım.
Arkama dönerek kafamı salladım.
"Saçlarım nasıl olmuş?"
Annem büyük bir kahkaha patlatırken önüme döndüm.
İçeriye giren babamla daha da fazla gülmeye başlarken babam somurtarak onun yanına geçti.
Çınar ve Gökay'da saçlarıma salona girdikleri gibi gülmeye başlarken babam dahada çok somurttu.
Küstürdünüz koca adamı, olacak iş mi?
"Niye gülüyorsunuz bence gayet güzel olmuş. Ben beğendim saçlarımı."
Babam bana gülümseyerek "Bunlar sanat nedir, beceri nedir anlamaz kızım. Boşver sen bunlarız gel biz odamıza gidelim." Diyerek ayağa kalktı ve beni kolunun altına aldı.
Bugün onlarla yatacaktım o yüzden heyecanlıydım.
"Sanatçı burada ne anlatmak istemiş?" diyerek gülmeye devam eden Gökay'a terliğini çıkartıp fırlatan babamla bu sefer ben gülmeye başladım.
Kafasını eğmese tam doksandan vurmuştu.
"Terliğimi getirin sonra. Hadi gidelim kızım"
İkimizde salondan çıkarak merdivenlere yöneldik...
"Yaa baba!" dedim küsmüş numarası yaparak.
Sabahtan beridirli izlediğimiz filmde öpüşme sahnesi gelince bunlar senin için ayıp şeyler diyip değiştiriyordu.
Gece saat 12 olmuştu.
Annemi beklerken boş durmak istememiştik ama sağolsun babam filmin yarısını değiştirerek geçirmişti.
Daha çok küçükmüşüm, böyle filmler izlememeliymişim.
Adam herhalde hala beni 5 yaşında sanıyor.
Kapı açılırken annem odaya girdi uykulu gözlerle. Anneme gülümseyerek heyecanla yatakta doğruldum.
"Çabuk ol annecim, uykumuz geldi!"
"Bensiz uyuyamadınız mı?" dedi gülerken, bir yandan da dolaptan pijamalarını aldı.
"Evet ben sensiz uyuyamadım."
Bana öpücük yollayarak odadaki banyoya girmesiyle tekrardan başımı yastığa koydum ve babama sırnaştım.
Babamda bu sırada tabiki televizyonu çoktan kapatmıştı.
Beni kollarıyla sararken başımı göğsüne yasladım.
"Hep bunu yapmak istedim. Bir babam olsunda onunla uyuyayım, o benim saçlarımı örsün. Beni sevsin, her şeyden korusun. Sırtımı kolayca yaslayabileceğim bir babam olsun istedim."
Saçlarımı okşaması bile beni oldukça mutlu ederken başımdan öptü.
"Teşekkür ederim babacım, bana baba olduğun için çok teşekkür ederim."
Gözümden bir kaç damla babamın üstüne damlarken bunu hissettiğini anladım.
"Ağlama güzelim, keşke sana daha erkenden gelebilseydim ama seni her daim seveceğim."
Annemde banyodan çıkıp yatağa hızlı bir şekilde girerken babamdan ayrılarak bu sefer ona sarıldım ve yanağından öptüm. Oda benim yanağımdan öperken göz yaşlarımı sildi ve alnımdan da öptü.
"İyi ki annemsin!"
"İyi ki kızımsın!" dedi oda.
Gülerken tam ortalarına kuruldum.
"Artık aranıza girdim, benden biraz zor kurtulursunuz!."
İkiside birbirine bakarken babam "Demek öyle küçük hanım." dedi.
İkiside bir anda beni öpücüklere boğarken gülerek onları kendimden ayırmaya çalıştım ama hem gıdıklıyorlar hemde öpüyorlardı.
"Ay, yapmayın!.."
💫✨💫✨
Yazım hatalarım varsa affola..
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 75.88k Okunma |
5.42k Oy |
0 Takip |
34 Bölümlü Kitap |