28. Bölüm

🎀 27. BÖLÜM 🎀

Ebrar
ebrrqry

Dün atacaktım, unutmuşum 🤭

İyi okumalar..

🎀

💫✨💫

 

Sabahın köründe yine kalkıp okula gelmiştik. Bugün ise Sercan abim bizi okula bırakmıştı.

Gökay'ı yanağından öperek kendi sınıfıma girdim hemen.

Kolum sırada oturan Fidan'a çarparken hızla ona baktım.

"Özür dilerim"

Gülümseyerek "Sorun değil" dedi.

Sınıftaki çoğu kişinin ismini biliyordum artık. Sınıf grubuna alınınca işte, herkesi tanımıştım.

Ayaklarım yine Aslı'yla oturduğum sıraya yönelirken beni çekiştiren kişiye baktım.

"Yanımda otursana bugün?"

Bunu diyen Çisem'di.

O çok tatlı bir kızdı, konuşmuştuk sabah. Birbirimizi azda olsa tanımıştık.

Gülümsedim ama Aslı'ya döndüm.

Oda bana gözlerini kapatıp açarak cevap verirken hızla Çisem'in yanına oturdum.

"Tenefüste benimle kantine gelebilirsin değil mi?"

Tam cevap vereceğim sırada içeri hoca geldi. Hepimiz ayaklanırken "Gelirim" sessizce bunu demiş ve tekrardan önüme dönmüştüm.

Hoca hepimizi oturtururken, çantamdan hızla defterimi ve ders kitabını çıkardım.

İlk dersimiz Edebiyattı.

🎀

İkinci dersimiz bitmek üzereydi. Ders boyunda hocayı dikkatle dinlemiş ve almam gereken notları, önemli yerleri defterime geçirmiştim.

"...yarına 200 sorunuzu unutmayın. Sizin çalışacağınız yok!"

Herkes ağzından sesli bir şekilde oflarken, bakışlarımı defterime çevirdim. Henüz evde yeteri kadar test kitabım yoktu, o yüzden bugün almaya gitsem iyi olurdu.

"Hocam yapmayın hocam!"

"Arkadaşlar bir sinek vızıldadı sanki."

Kendimi tutamayıp gülerken, arka sırada oturan Faruk'a baktım.

Şakacı ve eğlenceli bir çocuktu ama sadece ismini biliyordum. Aramızda henüz bir konuşma geçmemişti.

Arkamda oturan bir kız "Boşver aşkom, yapmayız. Bakmaz zaten!" dedi.

Diğeride onu onaylarken, "Performans ödeviniz, teker teker bakacağım!" hocanın kapak sesi ortamı susturdu.

Zilin çalmasıyla hoca kolay gelsin diyerek sınıftan çıktı.

Yerimden ayaklanırken kapıda duran Gökay'a baktım. Ona doğru ilerlerken Aslı'da yanımda yerini bulmuştu.

"Hayırdır?" dedim sınıftan çıkarken.

"Kardeşimi görmeye gelemezmiyim?"

Ona göz devirdim.

Aman ne kardeş ne kardeş.

"Çok büyüksün gerçekten, sınıfta kaldın o zaman abi?"

Aslı yanımda kıkır kıkır dediğime gülerken merdivenlere yöneldim.

"Ya kızım, abine saygılı davranasana."

Ona dil çıkartarak Aslı'nın koluna girdim.

Aslı bir anda kendine gelerek Gökay'dan gözlerini ayırdı.

Gökay'da ona bakarken, benim ona baktığımı fark etmiş olacak ki önüne döndü ve gitti.

Uyyyy.!

İç ses az önce biz bomba bir şey anladık galiba.

Evet, sendemi benim düşündüğümü düşünüyorsun?

Evet!

Yapacam kız seni Gökay'ıma.

Canım yengem olacaksın kız Aslı!

Aslı'ya imalı imalı bakarken "Ne?" dedi.

Yanaklarının kızardığını hissedebiliyordum. Şimdilik bunu konu etmemek için "Hiç!" dedim.

İkimizde bahçeye çıkarken bahçede biraz kendimiz hakkında konuşmuş ve zilin çalmasıyla tekrardan okula doğru ilerlemiştik...

"...böylece cevabıda bulmuş oluruz." dedim hocaya elimdeki tahta kalemini geri uzatarak.

Bana onaylar bir şekilde bakarak "Teşekkür ediyoruz Günce. Oturabilirsin." dedi.

Dersimiz matematikti. Evde derse çalıştığım için ve üstelik geç başlamama rağmen konuyu hemen anlamıştım.

Matematiği seviyordum ama sevmiyordum da. İkisi karışık bir şeydi yani.

Eteğimi düzelterek sırama oturdum.

"Helal kız!"

Arkasını dönmüş beni öven Ömer'e güldüm.

"Aferin sarışın valla, girdin gözüme." diyen bu seferde onun yanında oturan Oğuz'du.

"Dönün önünüze beyler!"

Hocanın sesiyle ikiside önüne dönerken içimde güldüm.

Şapşik şeyler ya.

Kapı çalarken hoca gel dedi.

Hepimiz bir anda sessizleşip kapıya bakarken, kapının açılmasıyla içeriye giren babamla daha da dikkat kesildim.

Arkasından iki adam daha girdi ama kapıda beklediler. Birisi Ahmet abiydi diğeri ise Devran abiydi.

Niye gelmiştiler ki?

"Hoş geldiniz" diyen hoca babamın elini sıkarak bana baktı.

"Günce'yi mi almaya geldiniz?"

Babamla sessiz bir şekilde konuşurlarken herkes bana baktı.

"Kız cimcime, baban mı bu?"

Yan sırada oturan Vural'a baktım. Başımı salladım gülümseyerek.

"Mal mısın olum, kızın soy ismi var herhalde."

Uraz ve Vural ikizdi. Ayrılmaz ikililerdi resmen.

Onlarıda henüz pek tanımıyordum o yüzden bir şey diyemiyordum.

"Gidebilirsin Günce, derse katıldığın için teşekkür ederim."

"Ben teşekkür ederim hocam, iyi dersler."

Hızla çantamı toplamış ve kalkmıştım.

Sınıftakilere el sallayarak babam önde ben geride sınıftan çıktık.

Dışarda bekleyen Gökay'a baktım.

"Niye erken geldin baba?" derken buldum kendimi.

Sadece personellerin bindiği asansöre binerek aşağıya indik.

"Dedeniz ve babaanneniz geldi, tutturdu torunlarımı istiyorum diye. Bende bugünlük böyle olsun dedim."

Bir anda bir heyecan basmıştı.

Dedem ve babaannemle ilk defa tanışacaktım. Acaba beni seveceklermiydi.

Büyük insanlar tabiki de severler.

Umarım iç ses.

Hiç bir şey demeyen Gökay arkaya geçip oturmasıyla bende arkaya oturdum.

Ahmet abi şoför koltuğuna geçerken Devran abi babama kapıyı açmıştı. Babamda ön koltuğa kuruldu ve Devran abi hızla arabaya binerek karşıma oturdu.

Bu araba karşılıklı koltuklar şeklindeydi, buna ilk defa binmiştim.

Büyük olması kısaca hoşuma gitmişti.

Hızla çantamı yanıma koyarak Gökay'da gözlerimi gezdirdim.

"İyi misin?" dedim kolunu dürterek.

Cevap vermedi.

Biraz önüne doğru eğildim ve gözlerini kapattığını fark ettim.

Yanağını biraz okşayıp onu öptüm ve önüme döndüm.

Bir şey olmuştu, benimde içim sıkıntı doluydu çünkü. Ama daha fazla onu zorlamayacaktım. Anlatmak istediği zaman anlatırdı.

Hızla cama bakan Devran abiye döndüm ve gülümsedim.

"Naber abi?"

Bana döndü ve aynı şekilde gülümsedi.

"İyidir ca- sizden naber?"

Cadı diyeceğini anlamıştım. Babam olduğu için benimle sizli konuşması hoşuma gitmemişti.

"Ya of Devran abi, sende bütün hevesimi kırıyorsun şuan. Siz li konuşma benimle. Samimi olur musun?"

Derin bir nefes alarak göz ucuyla arkaya baktı ve bana başını salladı.

Ya baba cici bici adamsın ne korkuyor bunlar senden, pes yani..

"Hadi taş kağıt makas oynayalım?"

Elimi kaldırırken güldü.

"En son oynadığımızda ayaklarım koptu, bu sefer neyine?"

"Öylesine, merak etme seni gezdirmeyeceğim bu sefer."

Mutlulukla derin bir nefes alırken onun bile haline gülsemde oynamaya başlamıştık...

Yol boyunca Devran abiyle oynamış ve 5 tur atmıştık. 4 kere onu yenmiştim.

İşte bu bilekler bu eller kıymetli ve büyülü ya. Canım elim..

Sonunda eve gelirken çantamı taktım ve uyuyan Gökay'ı uyandırdım.

Arabadan inerken sendeleyen Gökay'ın kolundan tuttum ve eve doğru yavaşça ilerlettim.

Başını başıma yaslarken tereddütle elimi alnına değdirdim.

Bu çocuk yanıyordu!

Telaşla Gökay'ı dürttüm. Üşüyordu belli ki çünkü baya bana sokulmuştu.

"İkizim, yakışıklım benim. Sana ne oldu böyle?"

Üzgünce sorular sordum ona.

Hasta olmasını istemiyordum.

Eve girerken Fatma ablaya hızla bana yardım etmesini dile getirdim.

Gökay'ı tutarken onun ayakkabılarını çıkarttım ve kendiminkileri de çıkartarak bir köşeye koydum.

"Fatma abla sen anneme haber ver, Gökay'ın çok ateşi var."

Fatma abla bana başını sallayarak aceleyle içeriye geçti.

Gökay'ı zar zor merdivenlerden çıkartarak odasına getirdim.

Hemen yatağa yatmış ve battaniyeyi üstüne örtmüştü.

Çantamı kapının girişine koyarak, Gökay'ın üstüne örttüğü battaniyeyi açtım.

Üstündeki hırkayı çıkartmak için onu yavaşça kaldırdım.

"Hasta olma ya, benim olim ama sen olma. Ben seni böyle görmeye alışık değilim Gökay."

"Sende hasta olma." dedi öksürerek.

Üzgünce dudaklarımı büzdüm.

Şapşal, hastayken bile beni düşünüyor.

Dudaklarımı anlına yasladım.

Sanki daha da fazla yanmaya başlamıştı.

Saçlarını okşarken ne yapmam gerektiğini düşündüm.

"Oğlum?"

Annemin sesi bir anda odayı doldururken, arkama döndüm.

Arkasından aynı şekilde telaşlı yaşlı bir kadında girmişti.

Babaannem olmalıydı.

"Anne çok ateşi var." dedim.

Yataktan kalkarken annemin Gökay'la ilgilenmesi için yer açtım.

"Nasıl bu hale geldi torun?"

"Bilmiyorum, okulda biraz halsiz gibi duruyordu. Biz arabadaykende uyukluyordu. Ben ona dokunduğumda ateşi yoktu, sonradan çıkmış olmalı."

Babaannem bana gülümseyerek saçlarımı arkadan sevdi.

Ama bu çok tontiş, yiyim mi kız seni?

Hızla onun elini öptüm ve sarıldım. "Ben Günce"

"Biliyorum Günce'm, bende Gülsüm. Çok güzelsin, maşallah."

"Sende çok tontişsin!"

Dememle kahkaha attı.

Annemde bize gülerken babaannemden ayrılmış ve Gökay'a bakmıştım.

Annem zoraki onu duş alması için ikna etmişti.

O banyoya giderken babaannem ve annemde odadan çıkmıştı.

Derin bir nefes alarak Gökay'ın dolabından ona giyeceği şeyleri seçtim ve yatağına koydum.

"Giyeceğin üstleri yatağına koydum ikizim. Üstümü değiştirip geleceğim tekrardan."

Çantamı alarak odadan çıktım ve kendi odama doğru ilerledim.

Merdivenlerden çıkan Kutay'a baktım.

"Gökay hasta olmuş?"

Evet anlamında başımı sallarken Çınar abimde elinde laptop çantasıyla diğer merdivenlerde görüldü.

"Naber bücür?"

"İyidir yakışıklı, senden naber?"

"İyidir şekerim!"

Gülmemle bana öpücük yollayarak odasına yöneldi.

Kutay'a gülümseyerek odama girdim.

Bende bir duş alsam iyi olacaktı.

Üstümdekileri çıkartarak kendimi banyoya atmıştım...

Üstüme mavi eşofman takımı hızlı bir şekilde geçirirken saçlarımı tarayarak, hızlı bir saç kurutma makinesiyle kuruttum.

Odamdan çıkarak kendimi yine Gökay'ın odasında buldum.

Mavi giymemin sebebi Gökay'a mavi eşofman takımı seçmemden dolayıydı.

Hehehe.

Yatakta yatan Gökay'a yaklaşarak yatağın kenarına oturdum.

Gözleri kapalıydı. Dudaklarımı alnına bastırdım. Biraz da olsa ateşi azalmıştı o yüzden rahatlamıştım.

Saçlarını severek, yanağını okşadım ve dudaklarımı anlına bir daha bastırdım.

Kocaman bir öpücük bırakırken onun üstünü biraz örterek gece lambasını yaktım ve odanın lambasını kapattım.

Biraz yatıp dinlenmeliydi, sonra ona çorba içirirdim.

Güzel plan.

Hemen iyileşsindi o. Eski haline geri dönsündü!.

Aşağıya inerken tüm ailenin salonda oturduğunu fark ettim.

Sercan abim ve Alper abim yoktu henüz. Daha işten gelmemiş olmalılardı.

Babaannemin yanında oturan yaşlı adama baktım.

Ayyy senn ne kadar tontiiiş, yakışıklı bir dedesin öyle.

Gülümseyerek yanına yaklaştım. "Merhaba, ben Günce."

Eline uzandım ve öptüm. Beni kendine çekip sarılırken bende ona sarıldım.

"Maşallah torunuma, hemende dedesinin elini öpermiş. Ben anlamıştım zaten önceki meymenitsizin torunum olmadığını." diyince hafifçe kıkırdadım.

Diğerleride gülerken dedemde kendi ismini söylemiş ve beni eşi ile arasına almıştı.

İkisi de beni sarıp sarmalarken mutlulukla gülümsedim.

"Ben bir Gökay'a ba-"

"Ben baktım annecim, ateşi inmişti. Üstünü çok örtmedim yinede, uyuyordu. Rahatsız etme daha."

Herkes bana hayran bir gözle bakarken ne olduğunu anlamamıştım.

"Güzel kalpli kızım benim."

Babannemin başımı göğsüne çekerek saçlarımdan öperken dedemde elimden öpmüştü.

"İyi kalpli torunum benim. Bundan sonra favori torunum sensin."

"Çok ayıp ettin Cemil Paşa, haneme yazılan çok kötü bir eksiydi bu!" diyen Çınar'a güldüm. Hızla dedeme sırnaşarak ona dil çıkardım.

"Ağlama bebe!" derken buldum kendimi.

Çınar bana göz devirirken, herkes bizim bu halimize gülüyordu.

"Sende en yakışıklı dedemsin dedecim. Favorilerimde baştasın!"

Dudaklarımı mıncırmalık yanaklarına yasladım ve onu öptüm. Sanki daha yeni tanışmamışız gibi hissediyordum.

Nasırlı elleriyle saçlarımı okşayarak tıpkı babaannem gibi başımdan öptü.

İkinizide yerim tontişlerim benim!..

 

✨💫✨

Yazım hatalarım varsa affola.

Görüşürüz canlar 🎀💗

Bölüm : 27.04.2025 12:15 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...