
"bip bip bip!"
Kendisini rahatsız eden bu tınıyı bir an önce kapatmak için beyaz masasının üstünden telefonuna uzandı.Saat 09.00 olmuştu ve artık uyanması gerekiyordu.Saçları gece elektrik çarpmış gibiydi.Aynaya baktığında soluk,ama bir o kadar ki da narin bir yüz ile karşılaştı.Hemen banyoya gidip işini halletti ve tam o sırada kapı çaldı yavaş adımlarla kapıya doğru ilerledi.
"Nahide! kızım bu halin ne senin ya? çabuk içeri geç sana anlatmam gerekenler var!"
Nahide henüz uykusundan uyanamamış durumdaydı.Gece geç uyumuştu ve yaptığının hatalı olduğunun farkındaydı.Geç saatlere kadar kitap okurdu ve uykusunu bastırdığı an öylece uyuyakalırdı.Yine böyle bir geceden uyanmıştı.
"Ne oldu?yoksa tahmin ettiğim şey mi?"
"Evet,senin için uygun bir yer buldum sonunda!görmek ister misin?
"E herhalde isterim,göstersene."
Çağla telefonundan galeri kısmına girdi ve ilk fotoğrafa dokunarak görkemli bir mekanın fotoğrafını açtı.Kaç gündür Nahide için aradıkları dükkanı belkide artık bulmuşlardı ve hemen almaları gerekiyordu.Nahide resmi iyice inceledi.
"Bu çok tatlı duruyor."
"Ne sandın?ben buldum tabi öyle olacak."
"Birtanesin kız sen!"
"Şimdi sen kahvaltı da yapmamışsındır.Kahvaltıyı hazırlayalım,yiyelim sonra da dükkana gideriz."
"Olur bana uyar."
Kahvaltılarını yaptıktan sonra hazırlanıp dükkana bakmak için yola koyuldular.Nahide kendine bir küçük veya orta boyutlarda işletebileceği küçük bir kafe arıyordu.Zaten çok bir beklentisi yoktu.Geçimini sağlayacak kadar para kazanması önemliydi.
Nahide'nin küçük bir evi vardı ve genelde bu evi Çağla ile paylaşırdı.Önemli işlerini halletmek üzere annesi ve babası şimdilik yurt dışında kalıyordu.Nahide ise üniversitede iken tuttuğu evinde kalıyordu.Bu ev ona huzur veriyordu.
Nihayet yürüyerek dükkanın önüne geldiler.Dükkan dıştan bakınca ahşap bir yapıydı.Biraz inceledikten sonra ise içeri girdiler.İçerisi tam Nahide'nin istediği gibi ona yetecek boyuttaydı.Çağla hemen sorusunu yöneltti;
"Ee nasıl beğendin mi?"
"Çağla beğenmek ne kelime,tam hayalimdeki yer benim burası.
"E alıyoruz o zaman?
"Evet canım alıyoruz.Başka hiçbir yere bakmamıza gerek yok"
Dükkanın sahibi ile anlaşıktan sonra Nahide, bugün için biriktirdiği parayı çantasından çıkardı ve adama uzattı.Artık dükkanın sahibi olmuşlardı.Yarın ise Çağla ve birkaç arkadaşı ile işe başlayacaklardı.İçini büyük bir mutluluk kaplamıştı.Bunun olması için hep dua etmişti.
Daha sonra iki arkadaş beraber dışarı çıkıp dükkanın etrafına bakındılar.Dükkan hareketliliğin olduğu bir konumdaydı.Kuaförlerin,baharatçıların,büroların bulunduğu geniş bir sokaktı.Buna ise ayrıca mutlu oldular.Dükkanı ise şimdilik kitlediler ve başlamak için yarını bekleyeceklerdi.
Yolda Çağla ile eve yürürken birden Nahide'nin telefonu çaldı.Arayan kişiye baktığında ise Berkay olduğunu gördü ve gözleri devrildi.Berkay,üniversiteden beri Nahideye takıntılı bir çocuktu.Bu hiç değişmemişti ve Nahideyi hep arar sorar,bazı teklifler sunar bazen ise evine gelirdi.Nahide ise iyi niyetinden ona birşey diyemezdi.Telefonu açıp kulağına götürdü;
"Alo?"
"Alo,Nahide müsait miydin?"
"Evet Berkay dinliyorum seni.
"Bugün bowlinge gidicem.Benimle gelmek istersin diye düşündüm.Bu isteğimi kırmazsın umarım."
Nahide küçüklüğünden beri bowlingi çok severdi.Hemen hemen her hafta sonu babasıyla beraber bowling oynamaya giderlerdi.O zamanlar kitap okumakla beraber en büyük hobisi bu olmuştu.Cevabı biraz düşündü ve sonra cevap verdi;
"Bana uyar aslında.Ben oraya gelirim"
"Hayır hayır, öyle bir girişimde bulunma sakın.Ben seni 15.00 gibi alırım."
"Peki o halde, görüşürüz"
Yolda bir yandan yürürken bir yandan yapraklara bastıkları için ezilme sesi çıkmıyordu.Evet artık sonbahar geliyordu ve bu Nahide'nin en sevdiği mevsimdi.Özellikle yağmurlu günler..o günlerde eline çay veya kahvesini alır camın önünde kitabını okurdu.Her kitabın sonunda da farklı etkilenirdi.
En yakın arkadaşı Çağla ile lisede tanışmışlardı ve o günden bu yana arkadaştılar.Tabiki birkaç tane beraber oldukları arkadaşları vardı ama Çağla'nın yeri hep ayrı olmuştu.Üniversitede çok sevdiği bir çocuk olmuştu Çağla'nın.Maalesef ki kavuşamamışlardı.Şuan unutmuş olsa da bir kez aşık olmanın duygusunu tatmıştı.
Nahide ise bu zamana kadar kimseye uzun süre bağlanmamıştı veya gerçek aşkı hiç yaşamamıştı.Çevresinde fır dönen erkekler olmuştu ve vardı ama hiçbirinin içten olduğunu düşünmüyordu.Ona göre basit biri için herşey dış görünüştü.Ona göre duygular,bağlılıklar,sadakat gibi kavramlar gerçek değil tamamen soyuttu ve geçiciydi.Bu yüzden aşkın tam olarak varlığına inanmazdı.
Yolda konuşup aynı zamanda kahkaha atarak eve geldiler ve Nahide hemen kendini yatağa attı.Uykusunu alamadığı için uyukluyordu.Kendisini uyaranları ise hiç dinlemiyordu.
O yatakta yatarken Çağla konuşmaya başlamıştı;
"Belkide bugün bowlinge gitmemelisin."
"Stres atmalıyım Çağla.Bu benim en iyi yöntemlerimden biri."
"Kuşum bunu biliyorum,yorgun olduğun için söyledim.Tabi yine sana kalmış."
"Biraz dinlenir giderim."
Günün öğlen vakitleri olmuştu ve Çağla işlerini halletmek üzere Nahide'nin evinden ayrılmıştı.Nahide ise biraz dinlendikten sonra kalkıp,hafif birşeyler atıştırdıktan sonra hazırlandı ve tam o sırada Nahideyi Berkay aradı;
"Aşağıdayım güzellik bekliyorum"
"Tamam iniyorum bende"
Aşağıya indiğinde önünde gri,hafif uzun bir araba bekliyordu.Nahide hemen ön kapıyı açtı ve arabaya bindi.Selamlaştıktan sonra da gitmeye başladılar.
"Günün nasıl geçiyor,neler yaptın?
"Çağla bir dükkan bulmuş.Sabah çıkıp bakmaya gittik ve orayı aldım."
"E bu süper.Çaya kahveye sana gelicez o zaman artık."
"Beklerim tabi."
Konuşmalarla en sonunda bowling yerine geldiler ve hemen içeri girip oyunlarına başladılar.Yaklaşık bir veya bir buçuk saat orada durdular ve en son Nahide yorulduğunu dillendirerek gitme isteğinde bulundu.Berkay da aynı şekilde yorulduğunu söyleyerek Nahide'nin evine doğru yol aldılar.
Evin önüne gelip Nahide inmeden önce Berkay"bugün için teşekkür ederim.Açıkçası ihtiyacım vardı."dedi.
"Rica ederim,zaten sevdiğimi biliyorsun.İyi akşamlar sana"
Berkay gittikten sonra tam apartmandan içeri girecekti ki karşı taraftaki küçük yapılı bir evden yüksek sesler duymaya başladı.Burada belkide ilk defa böyle birşey duyuyordu.Eve doğru yaklaştı ve konuşulanlar dışardan rahatça anlaşılabiliyordu.
"Senin bana yapabilieceğin hiçbir açıklama yok ve sen hâlâ inkar etme peşindesin!gerçekten seni tanıdığım güne lanet ediyorum!"
"Bak olayı çok farklı yorumluyorsun.Kesinlikle çıkarım yaptığın gibi birşey değil.Beni sadece dinlemen gerek lütfen."
"Gökçe ben dinleyebileceğim bir mevzu görmüyorum.Sadece karşımda beni ihanete uğratmış bir kadın görüyorum.Doğum gününü kutlayacaktık biz senin be! ben,sen, arkadaşlarımız hep beraber olucaktık ve sen şimdi belkide herkesi kaybettin başta da beni!"
"Atalay böyle söyleme nolursun sadece dinlersen bana hak vericeksin izlediğin şeyler gerçek değil!"
"Kes sesini kes! daha fazla birşey dinlemek istemiyorum sakın birdaha karşıma çıkma benim.Hayatımda artık hiçbir yerin yok!"
Nahide konuşmaları dikkatle dinlerken seslerin bir anda kesildiğini fark etti ve duymaya o kadar odaklanmıştı ki orda öylece duruyordu ve evden hızlıca ve öfkeyle çıkan Atalay ile karşılaştı.
Nahide ise böyle birden önüne çıkmasını beklemediği için afallamıştı.Atalay ise ona ne yaptığını anlamaya çalışırcasına bakıyordu.İkisi de birbirine bakıyordu artık.
"Sen kimsin ve napıyorsun?"
"Şey ben..sesleri duydum da sorunun ne olduğunu merak etmiştim.Kusura bakmayın."
"Bazen meraklı olmamak daha iyidir.Kendinizi tutmayı öğrenseniz iyi olur."
Bu konuşmalardan sonra Atalay,hemen önündeki siyah aracına biner binmez yola koyuldu ve Nahide orda öylece kalmıştı.Hiçbirşey yapmadığı halde azar yemişti.Neydi şimdi bu? sonuçta insan meraklı olabilir.
Arabanın gidişini seyrederken birden telefonu çaldı.Arayan Çağlaydı.Telefonu açtı ve konuşmaya başladı.
"Alo?"
"Nahide iki dakika dükkana gelir misin?"
"Neden noldu?"
"Dükkanda eksik olan eşyalar geldi ve bunları yerleştirmemiz gerek.Ben yarın olmicam ve senin de tek yapmana izin vermeyeceğime göre hemen buraya geliyorsun hallediyoruz."
"Tamam sonraki gün yaparız bizde ne acelemiz v-"
Derken telefondan bip bip sesi geldi ve telefon kapanmıştı.Nahide ise hiçbir şekilde dükkana gitmek istemiyordu.Yorulmuştu ve sadece yatağı ile kitaplarını istiyordu,ama şuan kendini gitmek zorunda hissetti ve dükkanın yolunu tuttu.
Dükkanın önüne geldiğinde bir yığın masa,masanın üzerindeki çanak çömlekler ve daha bir sürü şey vardı.Çağla'nın içerde olabileceğini düşünerek içeri girdi.O gelir gelmez Çağla da "hoş geldin seni bekliyordum bende"dedi.
Nahide ise ona yorgunluğunu belli ederek"Çağla bugün yapmak zorunda mıydık gerçekten yorgunum"dedi ve ordaki sandalyelerden birine oturdu.Çağla ise ona"üşengeçlik yok Nahide hanım.El birliği ile hemen halledelim ki burayı evimize de erken gidelim değil mi?"dedi ve işe başladı.Nihayet oflayarak da olsa Nahide de kalktı ve beraber dışardaki masaları içeriye taşımaya başladılar.
Bu arada da saat artık gece olmuştu.Nahide ve Çağla da işlerini,silip süpürmelerini bitirmiş, çay içiyorlardı.Bardağını ilk bitiren Çağla ona"şuan hatırladım,benim evde ekmek yoktu, şurdan bir yerden alayım kapanmadan hemen gelirim"dedi ve çayını kaldırdıktan sonra dükkandan ayrıldı.
Nahide çayını yudumlamaya devam ederken kapıyı biri açtı.
"Kolay gelsin,varsa bir şişe su alabilir-"
Cümlesini daha tamamlayamadan Atalay,içerde Nahideyi gördü ve cümlesini yarıda bıraktı.Tesadüf diye düşündü ve aklını kurcalayan bir soru daha vardı.Dükkanın sahibi nerdeydi?
Kurduğu yarım cümleden sonra Nahide de kafasını kaldırıp ona baktı ve bir an gözleri büyüdü.Bu sokakta gördüğü adamdı ve o da Atalay gibi tesadüf olduğunu düşündü.Ona sadece"sen.."diyip cümlesinin devamını getirmedi.Atalay ise onu biraz süzdü.
"Sen napıyorsun burda?"
"Ne mi yapıyorum?elimde çay var.Sence?
"Onu görüyoruz,burayı nasıl biliyorsun?"
"Neden,bilemez miyim?"
"Bu kadar soru yeter,sahibi nerde buranın?"
Bu sorunun ardından Nahide kalkıp Atalay'ın yanına yaklaştı ve ona"sahibi benim"diye yanıt verdi.O an için Atalay'ın yüzünde şaşırdığını ifade eden bir belirti ortaya çıktı.Böyle birşeyi kesinlikle beklemiyordu.Bu dükkan onun her gün gelip gittiği yiyip içtiği dükkandı ve satılmıştı.
"Ne demek benim? dalga mı geçiyorsun benimle?
"Sen kimsin ve neden seninle dalga geçeyim.Sana birşey inandıracak değilim"
Konuşmaların ardından Nahide Atalaya arkasını döndü ve eşyalarını toparlamaya başladı.O sırada Atalay ona biraz yaklaştı ve ona soru yönelterek"kimsin diye sormuştun değil mi?,gel göstereyim"dedi ve dükkanın kapısına doğru ilerledi.Nahide de onu takip etti.
Beraber dükkandan çıktılar ve Atalay,hemen önlerindeki çok katlı binanın orta katını göstererek Nahideye"oku bakalım orda ne yazıyor"dedi.Nahide ise gösterdiği yeri fark edip okudu."Mimarlık bürosu-Atalay Aydoğan"
Yazıyı okuduktan sonra ismini de aynı zamanda öğrenerek ona"yani mimarsın?"diye soru yöneltti.Atalay da hafif ileriye doğru adım attıktan sonra"evet öyle, orası da çalışma yerim"dedi ve cümlesinin devamını getirerek"en çok geldiğim dükkan ise burasıydı,ama gelmeye devam eder miyim bilmiyorum"diye söyledi.Son cümlesini Nahide'nin yüzüne bakarak söylemişti.
Nahide ise ona sinir olmuştu ve sert konuşarak"gelmezsen incilerimiz dökülmez herhalde.İstediğini yap."dedi ve dükkanın içerisine girdi.Hemen arkasından da Atalay girdi.Kapı sesini duyan Nahide ona"ne istiyorsun?"diye soru yöneltti.
Atalay da ona doğru yaklaşarak"sadece bir şişe su"diye söyledi.Nahide ise tezgahın üstündeki bir su şişesini alıp Atalay'ın önüne koydu.Suyu alan Atalay ona bir soru yöneltti.
"Senin ismin ne?"
"Merak ediyor musun bunu?"
"Etmesem neden sorayım?söyleyecek misin?"
"Nahide.Ve bende bir soruyu merak ediyorum."
"Sor"
"İçerde neden bağırıyordun?"
Atalay bu soruya şaşırmıştı.Bir an için Nahide ile o evin önünde karşılaştıklarını unutmuştu.Bu sorunun ardından olay aklına geldi ve gerildi.Nahideye ise"aldatıldım"şeklinde cevap verdi.
Nahide de bu cevabı beklermişçesine ona dönerek"tahmin etmem zor olmadı.Boşver zaten gerçek aşklar yoktur" dedi ve Atalay kollarını tezgahta kavuşturarak ona"paran varsa herşeysin,ama paran yoksa hiçbir şeysin.Birisini bulmam yarına bile gecikmez.Sana gelirler zaten.Eh biraz da tipin olunca en kral sensin"diyip kendini de aynı zamanda övmüştü.
Bu konuşmanın ardından Nahide hafifçe dönüp Atalaya baktı.Yüzünde dünya umrunda değilmiş gibi bir ifade vardı.Kendisi de öyle değil miydi zaten.Dünya boştu hiçbir şey çok önemsenecek kadar değerli değildi ona göre.Belki bazı şeyler dışında.
Bir an için Nahide'nin başı dönmeye başladı ve bir elini alnına götürürken diğer eli ile tezgahtan destek aldı.İyi olmadığını fark eden Atalay ona"iyi misin?" diye sordu Nahide'nin yanına giderek.
Nahide'nin ise baş dönmesi hâlâ geçmemişti.Kendisini iyi hissetmiyordu.Eli ayağı boşalmış gibiydi.Atalay'ın sorusuna gözü kapalı yanıt vererek"hayır değilim"dedi.
Tam o sırada gözünü açmaya çalıştı ama gözü kararmaya başlamıştı.Çok geçmeden ise gözleri kapandı ve Atalay'ın kollarına düşerek bayıldı.Çok bitkin ve yemek yememiş olmasından dolayı vücudu böyle bir reaksiyon sergilemişti.Atalay ise birdenbire gerçekleşen bu olay üzerine Nahideyi birden kollarında buldu.
"Nahide?Nahide iyi misin?kendine gel,of Allahım.."
Nahide'nin yüzüne hafifçe vurarak ayılmasını sağlamaya çalışırken tezgahın köşesindeki kolonyayı fark etti ve hızlıca onu aldıktan sonra Nahideye koklatmaya başladı.Aynı zamanda uyanması için dua ediyordu.
Kısa bir süre sonra Nahide yavaşça ayılmaya başladı ve gözlerini açar açmaz karşısında Atalay'ın yüzünü gördü ve hiçbir tepki göstermedi.Atalay Nahideyi oturur pozisyona getirdi ve ona"neden böyle oldu? şuan iyi misin? birşey getirmemi ister misin?"şeklinde bir sürü soru soruyordu.
Nahide ise ona elini kaldırarak ve yere bakarak"iyiyim,iyiyim birşeyim yok"şeklinde cevap verdi.Atalay ise bir soru yönelterek ona"birdenbire neden oldu bu şimdi?"diye sordu.
Nahide de kendi kendine ofladıktan sonra Atalaya"bugün zaten kötü hissediyordum.Tansiyon işte"dedi ve yavaşça ayağa kalkmaya çalıştı.Bu sırada Atalay da kolundan tutarak ona destek verdi.
Tam o anda dükkandan içeri Çağla girdi ve yüzünde şaşırdığını belli eden bir ifade oluştu.Hemen Nahide'nin yanına gelerek ona"Nahide sen iyi misin ve bu kim?"diye soru yöneltti.Nahide ise ona"bende bilmiyorum"dedi ve masalardan birine oturdu.
Onları izleyen Atalay Nahideye dönüp"en azından hiçbir şeyi değil"dedi ve daha sonra da"her neyse,iyi geceler size"dedi ve dükkandan ayrıldı.Çağla ise merak ederek Nahideye"burda ne oldu?kim bu adam?"diye peş peşe sorular sordu.
Nahide bir taraftan başına masaj yaparken bir taraftan Çağla'nın sorusunu yanıtlayarak"karşımızdaki binada mimarlık yapan bir adam,buraya çok geliyormuş satıldığını öğrenince üzüldü"dedi.
Çağla da bir masaya oturdu ve Nahideye dönerek"bizim işimiz olacak bunla desene"dedi ve masadaki bir şişe suyu içmeye başladı.Nahide de onu onaylamayarak"zannetmiyorum geleceğini"dedi ve ayağa kalkarak"eve gidicem.Çok yorgunum.Görüşürüz yarın"dedi ve o da dükkandan ayrıldı.
Eve giderken kollarını göğsünde kavuşturmuş,yere bakar pozisyonda yürüyordu ve aynı zamanda düşünüyordu.Atalay ile daha sonraları muhattap olacak mıydı olmayacak mıydı bilmiyordu ama onda kötü bir niyet hissetmemişti.
Belkide dediklerinde haklıydı.Para ve yakışıklılık olduktan sonra zaten herkes sana koşardı ve Atalay bu adamı yansıtıyordu.Belli olmasa da ciddi bir kas varlığını hissetmişti.Giydiği takım elbiseden,ayakkabısına saçına kadar herşeyi özenliydi.Bir an için bu adamın nasıl aldatılabildiğini düşündü ve fazlasıyla saçma geldi.
En sonunda eve vardı ve birkaç işten sonra kendini uykunun kollarına bıraktı.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |