
Kim derdi ki hayatın ışık hızında değişecek , neresi olduğunu bilmediğin lanet olası bir yere tanımadığın insanlarla tıkılı kalacaksın diye . Deseler bile inanmazdım . Haliyle.
Ben o gün okuldan çıkıp , evime gidip hayatımı belirleyecek olan o lanet sınava çalışacaktım ...
Ama nasıl olduysa kendimi burda buldum ...
"..böyle altı tane kolu var . Kollarının üstüne duruyo , örümcek gibi ama insan bedeni var ortada . Kalbimi bırakacaktım abi orda valla . Allah'tan sizinle karşılaştık. Sahi , siz neden koşuyordunuz . "
Kerem hoca "Ağaç -" diye konuşmaya başlayacaktı ki sözünü kestim .
"O ağaç hareket etmiş olamaz . Ağaçlar hareket edemez."
"Evet Evrim . Altı kollu , örümcek insan da gerçek değilmiş zaten."
"Siz , siz nasıl bu kadar çabuk adapte oldunuz bu olaya anlayamıyorum . " Patric'e döndüm " nasıl kabullendin hemen. Yaratığı anlatırken bile sanki bir film sahnesiymiş gibi normal bir şekilde anlatıyorsun . Ben mi abartıyorum analamadım ki ?"
"Abarttığın bir şey yok . Verilmesi gereken bir tepki veriyorsun . Ama sakin de kalmalısın " dedi Kerem hoca ve Patric'e döndü " nasıl geldin buraya?"
" Aslında siz bu konuşmayı yapana kadar farklı bir yerde olduğumuzu bile bilmiyordum . Nerdeyiz ?"
"Bilsek..."dedim mırıldanarak .
"Simülasyon tarzında bir şey olduğunu düşünüyorum . Paralel evren yada ." Dedi Kerem hoca .
"Yok uzaylılar kaçırdı . Öyle saçma iş mi olur . " Dedi Patrick, Kerem hocanın söylediklerini saçma bularak .
" Yok " Kerem hoca , Patrick ' in lafını ciddiye alarak konuşmaya başladı " uzaylı olsaydı bu tarz bir yere göndermezdi. Yada saçma sapan varlıklar göndermezdi . Ayrıca konuşan adamı duymadın mı ?"
"Duydum , duydum da tam dinleyemedim ben o sırada altı kollu hanımefendiden kaçıyordum . "
Onlar bu şekilde konuşmaya devam ederken ben de Derya'ya bakmak için ayağa kalktım . Birlikte arabanın bulunduğu ağaçlık alana gelmiştik . Arabanın yakınında yerde oturuyorduk . Araba hareket etmiyordu fakat diğer her şeyi çalışıyordu . Arabanın fenerlerini yakmıştık . Deryayı da arabanın içine , koltuğa yatırmıştım .
Çok korkmuştu , on yaşındaki bir kız için bu olanlar bence çok fazlaydı . Gerçi benim için de öyleydi ...
Arabaya yaklaşarak arka koltuğun camından baktım , hala uyuyordu . Ön kapıyı açarak arabadaki su şişesini elime aldım ve kapıyı nazikçe kapatarak Kerem hocaların yanına yürümeye başladım.
Hala konuşuyorlardı Patrick 'in gözü bir kaç saniyeliğine bana kaydı o sırada ister misin tarzında suyu gösterdim fakat hayır anlamında kafasını salladı ve konuşmaya döndü . Bende yavaşça çimlere , yere oturudm .
"Ben o market olayını anlamadım abi "
Derin bir nefes alarak konuşmaya başladı Kerem hoca " bak abicim. Cama taş fırlattım , ne cam kırıldı nede ses çıkardı . Normalde cama bir şey çarpınca ses çıkar değil mi ? Çıkmadı . Camı tıklattım yine ses çıkmadı . Anladın mı . Maddesel bir şey olsaydı , ses çıkması gerekirdi . Ama demekki değil . " Resmen mala anlatır gibi anlatmıştı .
Ağır ağır kafasını salladı Patrick. " Peki . Öyleyse yani dediğin gibiyse ve o bir madde değilse . Madde olmayan bir şey yok demek değilmidir . Nasıl dokunabildin yada taş nasıl çarpabildi. Madde değilse o da yok demektir . "
Kerem hoca gülümsedi " aferin .Çok güzel bir soru . Fakat sorunun cevabından şu an ben de emin değilim . Sadece bu durum simülasyonda olabileceğimiz gerçeğini destekliyor . Bu konu hakkında başka her hangi bir yorum yapamıyorum . "
Madde yok . Madde yoksa burası da yok . Yani var olmayan bir şeyin içinde mi bulunuyorduk . Belki de ben komaya falan girmişimdir ya . Eve giderken araba falan çarpmıştır bana . Bu olasılık şu an daha mantıklı geliyor.
Aklım almıyor artık . Madde yoksa ve burası da yoksa olmayan bir şeyin içinde nasıl bulunabiliyorduk . Nasıl ya nasıl ?
"Simülasyondamıyız yani . Matrix gibi bişey mi ?" Patrick konuyu devam ettirdi . Bende onları dinlesem de elimdeki su şişesiyle oynuyordum .
" Bilmiyorum abisi bilmiyorum . Kesin bir şey söyleyemiyorum . Fakat şöyle ki . Eğer burası bir simülasyonsa dünya da öyle olmalı . Çünkü aksi halde araba da giderken birden buraya gelmemiz mümkün değil . Tabi uzaylılar ışığıyla bizi çekmediyse . "
Histerik bir gülüş çıktı dudaklarımdan . Uzylıymış , ışığıymış . Aynen .
"Şu konuyu kapatsanıza artık . Beynim yetmiyor şu an ve çok sinir oluyorum . " Patrice döndüm "İrlandadan geldim demiştin değil mi ? "
Kafa salladı " evet . Babamla annem boşanınca babamla birlikte geldik . Sekiz yaşındaydım . Annem oralıydı işte."
" Niye annenle kalmadın ?" Diye bize katıldı Kerem hoca .
" O istemedi . Babanla git senin için daha iyi olur dedi . Babamla da çocukluğumdan beri annemle ilişkimize kıyasla daha yakındım . Annem çok çalışırdı . Modeldi , sürekli kameralar önündeydi, eve neredeyse sadece uyumaya gelirdi . Ama babam fotoğrafçıydı . Doğa fotoğrafçısı . "
Yüzünde gülümseme oluştu "Birlikte ormana gider fotoğraf çekerdik . O ömürcek hanımefendiyle karşılaşmadan önce de ben ormandaydım, bu bölgede olmaması gereken bir kuş türünün peşindeyim . " Kaşlarını çattı "o bölgede olmamalıydı ..."
" Nasıl geldiğini de anlamış olduk . Bu yolla çekmişler seni . "
" Ormanın içine doğru götürdü beni "
" Gözden uzaklaşmanı sağlamışlar " bana döndü " aynı şey bizim için de geçerli ."
Oflayarak ayağa kalktım . Artık gerçekten beynim kaldırmıyordu " Ben arabaya gidiyorum . Biraz kestiricem ne amaçla gönderdilerse bizi bu lanet yere artık bilmiyorum . " Arkamı döndüm ve yürümeye başladım tam o anda 'hey ' diye bir adam sesi geldi sağ taraftan .
Kafamı o tarafa döndürmemle film sahnesini andıran bir görüntüyle karşılaşmam bir oldu .
Asker üniforması içinde bir adam elinde silahla bize doğru hızlı ve sert adımlarla geliyordu . İki yanında da kadınlar vardı . Sağ tarafında üstünde takım elbise olan siyah saçlı bir kadın. Sol tarafında ise onlara yetişmeye çalışan pembe kısa ve tüllü bir elbisenin içinde sarı saçlı bir kız . Kız benim yaşlarımda gibiydi . Kadınsa kırklarında falan olmalıydı . Adamsa otuz küsür gösteriyordu.
Kerem hocalara döndüm . Onlar da ayaklanmış o tarafa bakıyordu . Yavaşça onların yanına doğru ilerledim .
Bize doğru yaklaştıklarında " kimsiniz ?" Diyerek adam sert bir tonda konuşmaya başladı ve Kerem hoca öne doğru çıkarak elini uzattı " Kerem Korol. " Adam Kerem hocanın eline bir bakış attı ve silahı tutan elini uzatarak elini sıktı ."Üsteğmen Oğuz Acar . "
Kerem hoca kafasını yavaşça sallayarak elini çekti . Ve aramızda uzun bir sessizlik oluştu.
"Öyle bir ortamdayız ki . Kimse ne diyeceğini bilmiyor . "
Patric'e döndürdük bakışlarımızı .
"Burda neler oluyor tam olarak " Oğuz soruyu yönelterek Kerem hocaya döndü. Oğuz mu deseydim acaba ? Komutan mı yada ? Abi de olabilir ...
"Buyrun gelin şöyle oturun da konuşalım . Herhangi var olmaması gereken bir şeyle karşılaştınız mı hiç ? "
Oğuz kaşlarını çatarak hayır anlamında kafasını salladı ve ağır adımlarla yürümeye başladı . Kadın onunla devam ederken pembeli kız benim yanıma doğru geldi ve elini uzattı .
"Lora ben "
Elini tuttum " Evrim " ve beni kendine çekerek sarıldı . " Sonunda konuşmayı bilen biri . Şu arkandaki şahıslar o kadar soğuk ki anlatamam . Kendini bilmişler işte , ne olucak . Ama seni şimdiden sevdim . "
Ahhh . Bunların hiç bir şeyden haberi yok muydu yani . Yoksa bu kız korkudan falan kafayı mı yemişti . Bu kadar sevecen olması normal değildi .
" Anladım ... Gel ." Onu kerem hocaların çoktan oturdukları tarafa doğru yönlendirdim . O sırada arabanın kapısının sesi geldi . Derya'nın kalktığını bilerek adımlarımı ona yönlendirdim .
Arabanın kapısını açık bırakmış ve arabanın arka tarafına doğru ilerliyordu . Bir anlığına Kerem hocalara baktım konuşmaya çoktan başlamışlardı , bir kaç metre uzağımızda arabının ön kısmındalardı .
Deryanın peşinden ilerlemeye başladım ve bir yandan ona seslendim ama herhangi bir geri dönüş alamadım . Ağaçlık alana girecekti neredeyse ve koşar adımlarla ona yetiştim . Omuzlarından tutup kendime döndürdüm , gözleri kapalıydı . Bir uyur gezerimiz eksikti zaten .
"Gel tatlım " diyerek yavaşça arabaya yönlendirdim onu . Bir şeyler mırıldanıyordu fakat ne dediği tam anlaşılmıyordu . Tam o sırada birden elimden kurtularak ormanlık alana doğru hızla koşmaya başaldı .
"Derya !" Diye bağırdım ve ardından " Hocam !" diye bağırarak Derya'nın peşinden koşmaya başladım .
Derya gözleri kapalı olmasına rağmen aşırı hızlı bir şekilde koşuyordu ve ona yetişmekte çok zorlanıyordum. Yinede hızımı olabildiğince arttırmaya çalışarak koşmaya devam ettim .
Arkamdan Kerem hocanın ve diğerlerinin bağrışlarını duyabiliyordum.
Ağaçlar sıklaşmaya başlamıştı . Aralarından hızla geçmek zorlaşıyordu fakat Derya hala durmuyordu . Kolayca koşmaya devam ediyordu .
"Derya!" Görüş alanımdan hala çıkmamıştı. Bu iyiydi . Fakat birden ayağım bir şeye takılıca kendimi yerde buldum .
Ayağım feci şekilde acımıştı . Karanlıkta ormanın içinde koşarsan böyle olur zaten . Derya nasıl koşuyordu anlayamıyorum . Zaten hiç bir şeyi anlayamıyorum ya ben .
Ayağımın üzerine basamadığım için düştüğüm yerde oturmak durumunda kalmıştım . Zaten bir dakika geçmeden Kerem hoca yanıma ulaşmıştı ardından Oğuz da geliyordu fakat o bize takılmadan Derya'nın olduğu tarafa koşmaya devam etti .
"Uyuyordu hala . Gözleri kapalıydı ." Kerem hoca diz çökmüş elimle tuttuğum bileğimi yokluyordu .
"Çok acıyor mu ? "
" Basamıyorum ."
" Umalım ki kırık olmasın . Oğuz Derya 'yı halleder . Gel bakalım " diyerek beni kucağına aldı ve hızlı adımlarla yürümeye başladı .
" Takımımıza bir doktor eklendiği için şanslıyız . Şu siyah saçlı kadın , Aylin "
"Yok yok valla . Şu diğer kızın olayı neymiş . Konuşma fırsatınız oldu mu bilmiyorum ama "
" Yok daha konuşmadım . Narin birine benziyor ama . "
" Derya dan daha narin "
Güldü
" Katılıyorum . "
Beş altı dakika boyunca yürüdük ve sonunda açık alana vardık . Daha doğrusu yürüdü ve vardı ...
"Aylin hanım bir bakabilir misiniz ?" Kerem hoca daha onlara yaklaşmadan seslenmişti . Kibarlığından da asla ödün vermiyordu . Okuldaki çoğu kız ona aşıktı zaten . Sanki babaları yaşında değilmiş gibi . Diyeceğim ama değil zaten 28 yaşında 18 yaşında kızı olan baba mı olur .
Kerem hoca beni yavaşça yere indirdi ve ardından Aylin hanım , abla yada her neyse o gelerek " ne oldu " diye sordu .
" Düştüm . Bileğim burkuldu sanırım "
Hmhm diye bir ses çıkartarak bileğime dokunmaya ve kırık çıkık var mı diye kontrol etmeye başladı .
" İyisin ama değil mi?" Patrick 'in sorusuyla ona baktım ve olumlu anlamda kafamı salladım .
"Kırık yada çatlak olduğunu sanmıyorum . Sadece burkmuş olabilirsin . Biraz masaj yapar gibi yavaş yavaş ovala geçer . Yapabileceğim başka bir şey yok şu an . Geçmiş olsun ." diyerek ayağa kalktı Aylin .
Bende bileğimi ovalamaya başlayacakken Lora yanıma geldi ve " bırak ben yapayım " dedi .
*******
Birkaç dakika sonra ormanlık alanın o tarafta Oğuz ve kucağındaki Derya belirdi . Kerem hoca ve Patric hemen ayaklanarak onların yanına gitti onlar o tarafta bir şeyler konuşurlarken Lora hala bileğimi ovalamaya devam ediyordu. Aylin ise sadece oturarak Kerem hocaların o tarafa bakıyordu. Lora haklıydı gerçekten soğuk biriydi . Ama bu ortamda onu takmayacaktım .
Kerem hocalar hala konuşurlarken yüksek sesli bir cızırtı koptu etrafta ve aynı adamın sesi tekrar belirdi .
" KADRO TAMAMLANDIĞINA GÖRE HOŞ GELDİNİZ O HALDE . "
~~~~~~~~~~~~~~~~
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |