16. Bölüm
Efil / Alevli bakışlar / 16
Şefkat beklentisi

16 Şefkat beklentisi

Efil
efnzmm

İnsan yaşadığı acıyı sadece kendi bilir, kendi hisseder. Bende bu zaman kadar kendi açımı hissetim, başkaların acısını asla saramadım kendi acımdan. Hep yalnızdım yanlız hissettim.

Çevremde onca insan olmasına rağmen hiç kimse o boşlığu dolduramadı, kimse acımı umursamadı. Bir kişi vardı abim.

2008 Artvin

Ellini tuttuğum sıcak el beni gülümsetti. Yeşil gözlü çocuk benim abimdi. Yerde oturmuş karşımızda saklambaç oynayan çocukları izliyorduk.

Üzerimde bana küçük gelen Barbieli pembe elbise vardı, annem kuzenimin eski eşlararını giyiyordum. Yanımıza kırmızı elbise giymiş, pembe toka ve ayakkabı giymiş kız geldi. “Sende gelebilirsin Uraz, hera saye ile oturmana gerek yok. Sen oynuya bilirsin ama kardeşini istemiyoruz” dedi kız.

Abim yanıma daha çok yaklaştı, başını iki yana salladı. Yandan annem yaklaştı “hera, gidiyoruz” sesi çok aceleciydi, abim ona baktı “nereye” annem kaşını kaldırdı ve sonra indirdi, güldü “Ah, yanlış söyledim, kedeşinle önemli bir şey konuşucaz. Sonra yanına gelir, sen burda bekle”

​​​​​​Annem elimden tutu ve beni çekiştirdi, evimizin önüne geldik. Annem beni arabaya bindirdi “nelyeye gidyoluz ane?” dedim merakla. Annem o sırada Emniyet kemerini taktı “İzmir'e gidicez” babam sürücü koltuğuna oturdu.

Abim neden gelmiyordu? Gelmekmi istemiyordu? Benim yüzümdenmi acaba? O kızlamı oynamak istiyordu ama ben ona oynamasını söyledim.

Şimdiki zaman

Abimin sesi hala aynı hala değişmemiş on iki yaşındaki çocukla aynı. Onu sadece sesimden tanıdım. “Uraz” diye bildim sadece , çünkü söyleyecek bir şey yoktu, bulamıyordum, kelimeleri seçemiyordum.

“Hera saye” dedi gerçek ismimi. Yıllar önce annem İzmir'e gittiğimizde hepimizin ismimizi değiştir. “Yada asi ne fark eder değilmi canım kardeşim” yutkunmaya çalıştım, olmuyordu boğazımda sanki yumru vardı.

Ayakta duramıyorum artık o yüzden yere çöktüm. “Sen yaşıyorsun uraz” göz yaşım yanağımın üzerimden kayıp gitti. “Evet. Ve adım artık Uraz değil, ben Uraz değilim Asır demir” ​​​​​​Demir eski soyismimiz...

Şimdi, Asi Milletler değilim. Hera Sâye Demir'dim... Abimde şu am Asır demir değil, Uraz Demir'di. “hayır, sen urazsın, ben hera sayeyim” dedim.

Burnunu çektiğini duydum. O an aklıma mert geldi “mert nerde! Ne yaptın ona!” diye bağırdım ona. Uraz güldü. “Sakin ol hera, mertin yanımda. Yanına geliyoruz, seni görmek için heycanlıyım” kalp krizi geçiriyordum resmen.

Şu an urazı boğmak istiyordum “Saçmalama, benim kendi evim yok. Başkasınada kalıyorum. Hem onlar seni öğrenmemeli” hızlı konuşurken. Suratıma kapatı telefonu. Telefonu yere atım ve ellerimi saçlarıma daldırdım ve sıkıca çektim, küçük ve kendi kendime sessiz çığlıklar atım.

Tek derdim bu değildi, kimliğim ortaya çıkacaktı ama ben buna izin vermeyecektim, izimi kaybettircektim gerekirse ülkeden kaçacaktım. Herşey olabilirdi.

Kapı çaldı ve binnurun sesi geldi “asi, müsait misin?” diye sordu. Ayağı kalktım, gözyaşlarımı sildim, boğazımı temizledim “evet” Binnur içeriye girdi.

Gülümsediğinde gülümsedim, ellimden tutu ve beni aşağıya götürdü. Aşağıya imdiğimizde herkes ordaydı, emir ve burcuda gelmiş birbirine sarılarak oturmuşalardı. Aslı ile kaan sohbet ediyordu, Alkan tek başına oturmuştu, kollarını göğsünün üzerinden bağlamış bana bakıyordu.

Alkana orta parmağımı gösterdiğimde güldü, ne gülüyorsun gevşek diyecekyimki çenemi zarzor tuttum. Sabır çektim, koltuğa oturduğunda kapı çaldı.

Kalp atışımın hızladığını hissettim, burcu ayağı kalktı ama onu durdurdum “ben kapıya bakarım” dedim hızla kapıya koştum. Kapıyı açmadan önce içimden bütün bildiğim duaları sıraladım ve kapıyı açtım.

Karşımda pizzacı duruyordu. “ben pizza söylemiştimde o” dedi emir, emire baktım. Bu seferde emir için bütün küfürleri sıraladım. Pizzacının ellimdeki pizzayı aldım. Ücretini ödedim.

Adam iyi günler dedikten sonra gitti. Kapıyı kapatıcakken bir el durduru. “hera saye” dedi uzun boylu, kahve rengi gözlü, köyü kumral saçları. Birbirimize benziyorduk.

Ve hala benziyorduk. Kollarını bana doladı ve sıkıca sarıldı. Bende ona sıkıca sarıldım. Alkan ayağı kalktı yanıma geldi omuzumda tutup beni kendisine çekti. “Asi bu yavşak kim?” diye sorduğunda ondan uzaklaştım. Kaşlarımı çattım, abim uraza yaklaştım, Uraz tek kolunu omzuma atı. “Düzgün konuş Alkan!” onu uyardığımda yüz hatları sertleşti.

Dişlerini ve elini sıktı, boynundaki ile kolundaki damarlar belirginleşti. Abim Uraz yanağıma öpücük kondurduğunda, alkanı bu haraket daha harlandırdı. Abim Uraz ona elini uzattı “ben Asır Demir asini abisiyim”

“Yalanını sikerim lan! Soy isminiz bile aynı değil!” Alkan daha çok sinirlendi.

“hayır aynı, ama sen bilmiyorsun. Onun adını soy adını. ” dedi Uraz, ama kendine asır diyordu.

Alkan ona yaklaştı. Asırın tam katlısında durdu “ne demek istiyorsun” yutkundum, asıra baktım kafamı iki yana salladım.

“Senin asi dediğin kızın ismi Hera Saye Demir” dediğinde Alkan bana baktı. Sıçtım, büyük sıçtım.

 

 

Bölüm Sonu

 

 

​​​​​

Bölüm : 05.04.2025 22:08 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...