17. Bölüm
Efil / Alevli bakışlar / 17
Karanlık zihinler

17 Karanlık zihinler

Efil
efnzmm

Alkan hayal kırıklığıyla bana baktı. Başını iki yana salladı. Çenem titriyordu, yutkundum ve başımı iki yana salladım. Urazdan ayrıldım, ellerimi alkanın yüzüne koydum.

Kafasını geriye çektiğince içimin paramparça olduğunu hissettim. “asi, yoksa hera sayemi demeliyim ha” dedi. Bir şey diyemedim gözlerim doluyordı. Alkan daha çok sinirlendi “cevap versene. Kime diyorum ben ha, beni aptal yerine koyma” diye kükredi.

Gözümden bir damla yaş aktı. Hayatımda hiç bu kadar çaresiz hissetmemiştim. Hiç bir erkek beni ağlatamamıştı. Koskoca ! Alkan willirs beni ağlatmıştı... Karşıma biri çıktı.

Aslı

Alkanı sert bir şekilde itiğinde Alkan sırtını duvara çarptı. “Ne bağırıyorsun lan kıza. Piç herif” aslının sesi konuşma tarzı beni şaşırtmıştı. Onu hiç bu kadar sinirli ve sert görmemiştim.

Alkan bir adım öne geri çıktığın gibi aslıdan yumruk yemesi bir oldu. Kafası yana düştü. Gözlerini bana çevirdiği gibi gözlemiz kesişti. Alkan sinirle yukarıya çıktı. Peşinden gidecekken bir el beni durdurdu.

Beni durduran ele baktım. Asır elimi tutuyordu. “hera konuşa bilirmiyiz” durdu biraz bekledi “hemen” dediğinde başımı. Salladım. Benim odama çıktık, kapıyı kapattık. Asıra döndüm. “Ne konuşacaksın?” diye sordum, asır odayı inceledi. “Asi ne güzel bir karşılama bu böyle. Eski kardeşim hera olsaydı böyle yapmazdı.” dedi, yatağıma oturdu.

Kafamı salladım ona hak verdim dim çünkü öyleydi, eski hera olsa böyle yapmazdı. “Evet yapmazdı, ama ben artık hera değilim asi'yim ben çok değiştim hemde çok. Ben masumiyetimi kaybettim Uraz” kollarımı göğsünmün üzerinde bağladım.

“Biliyorum, çünkü sen hera değilsin, sen saye değilsin, sen asi değilsin, sen !'sin” dediğinde beynimden vurulmuş gibiydim. Asır bunu nereden biliyordu nerden öğrenmişti?

Mert, kesinlikle mert ona bunu söylemişti ama ona bunu söylemecektim! İnkar edecektim tabiki. “Sen ne saçmalıyorsun, tabiki böyle bir şey yok, aptal aptal konuşma” dedim “hıhı hera. Bak herşeyi biliyorum, beni aptal yerine koyma!”

Terlemeye başlamıştım, ne diyecektim bilmiyorum, yutkundum ve kafamu iki yana salladı. “Bak yeter tamamı şu anda ne yapmaya çalıştığını anlamıyorum!” inkâr etmeye devam ediyordum, asırsa daha çok bu konu üzerinde duruyordu.

Asır bir adım atı, tam karşıma gelince yüzüme doğru gelen saçımı arkaya ittirdi, bense onu ittirdim. “Kes artık hera, ben seni tanıyorum ben senin abinim” abim, benim abim, yutkundum gözlerim dolmuştu. Bunun sebebi Alkan'ın değildi, bana kızması hiç değil! Benim gözlerimin dolma sebebi yıllarca olduğunu sanıp ona hasret kalıpta şu anda abime doya doua sarılıp hasret giderememek, benim kalbimdeki sızı abim için benim canım kanım için şu anda içim yanıyordu, paramparça oluyordu.

Gözümden yaş akıt gitti, kaşımdaki bedene en sıkı şekilde sarıldım. Abimim nedesini kesecek kadar ona o kadar sıkı sarıldım ve içili bir şekilde ağlamaya başladım, burnunu çektim. Abim, ilk başta bana sarılmaya çekindi veya ona bu kadar sıkı sarılmaya şaşırdı, kollarını çekingen bir şekilde bana sardı.

Hıçkırıken burnumu içli bir şekilde çektim. Nefesim ağlamaktan düzeni bozulmuştu, nefesimi düzenlemeye çalıştım zor olsada yapabildim ama gözlerimden yaşlar gözümü kırpmadan süzülüp yanağımın üzerimden kayıp gidiyordu.

Saçlarımın okşandığını hissettim. “Abi... Abi” dedim burnumu çektim, daha iyi olmaya başladım, kalbimdeki ağrı biraz olsada azalmıştı. “Ağlama hera, ağlamak sana yakışmıyor, ağlayınca çirkin oluyorsun” dediğinde kıkırdadım.

Abimden ayrıldım ve ona baktım, abim yüzünü buruşturdu. Neden baktığını anlamdım, kaşlarımı kaldırdım, arkamda duran aynaya baktım ve neden öyle baktığını anladım, ağlayınca çirkin olduğumu konusunda biraz haklı galiba, maskaram yüzümün her yerine yayılmıştı.

Abime döndüm “Hera git yüzünü yıka. Küçüken sümüklerin böyle oluyordu, büyüyüncede maskaranmu olmaya başladı.” ona kınayıcı bir bakış atıktan sonra odamın banyosuna ilerledim. Banyonun aynasında daha net bir şekilde görünüyordu. Sıcak suyu açıp yüzümü yıkamaya başladım, aynaya tekrar baktığımda daha çok yayıldığını gördüm. Kenarda duran makyaj temizleme suyunu aldım ve yüzümü temizledim.

Banyodan çıktığımda abim odayı inceliyordu. “Ne yapıyorsun?” sesimi duyduğunda bana doğru döndü. Gülümsedi “hiç” diye geçiştirdi. Dışardan siren sesi geldiğinde cama ilerlediğim. Abime döndüm, aklıma tek bir ihtimal geldi! Beni İhbarmı etmişti.

Hızlıca aşağıya indim peşimden abim geliyordu. Aşağıya indiğimde bana ilk bakan binnır olmuştu ve yanıma ilerlemeye başlamıştı. “kaçmayamı çalışıyordun ! Yoksa polisin neden geldiğini öğrenmekmi için?” gözlerim büyüdü. Salondakiler binnurun cümlesine şaşırmıştı.

Karşıma geçmişti “Ne diyorsun lan sen!” diye sert bir şekilde çıkıştım binnura. “Abinle konuşurken duydum bende Adalet için polisi aradım” dedi sanki asıl amacı adaletmiş gibi. Binnuru tanımasam tamam derim adalet için bunu yaptı derim ama binnurun umrunda asla böyle şeyler olmaz.

Onun aklımda başka bir şey vardı bunu biliyordum. “Siktir ordan Binnur sen adaleti sikine saymasın!” diye haykırdım. Salondaki herkes ağzıları açık bir şekilde bizi izliyordu, ilk defa beni böyle sınırlı görmüş olmalıdılar. “Senin bir amacın olmasa beni İhbar etmezdin, bende olan bir şeyi istiyorsun değilmi, ünümümü kıskanıyorsun, yoksa sevdiklerimimi?” dedim Binnur başını dikleştirdi. “Senin ünlülüğün senin olsun benim istediğim şey” durdu kulağıma yaklaştı. “alkanı istiyorum asi” diye fısıldadı. Yutkundum, Binnur kulağımdan uzaklaştıktan sonra suratıma pis pis sırıttı.

Bende ona sırıtım, ellerim yumruk olmuştu. En sonunda içimdeki Alevi binnura patladım. Binnurun suratına yumruğu geçirdiğimde yere yapışması bir oldu, böyle diklenirken kimse güvendi acaba, hükümetemi? Benim karşımda sekiz milyar düşman var, o mu karşı çıkıcak bana!

Binnur yerdeyken, yere damlayan kanı gördüm. Bem yumruğum ardından Alkan aşağıya indi, binnurun yarde olduğunu görünce şaşırdı. “Asi ne yapıyorsun” tam alkana açıklama yapacakken abim kolumdan tutu ve beni sürüklemeye başladı. “abi ne yapıyorsun?” diye sordum. “Hera kapıda polis var ve burdan gitmemiz gerek var ama sen ne yapıyorsun? Şu adama açıklama!” dedi sesinde telaş vardı. Alkanın evinin arka kapısından çıktık abimle. Mert arabada bizi bekliyordu.

Arabaya bindik, mert son hız sürüyordu, yutkunmaya çalıştım zordu hemde çok zor geliyordu. Bana yapılanlar insan düşmanına yapmaz. Çenem titriyordu, çoğunlukla ağlamak yerine çenem titriyordu, içim buruk ve mutsuz olduğumda bu şekilde oluyordu.

Boğazımı temizledim ve abim uraza döndüm. “Biliyordun, biliyorsunuz. Ve sen” diye bağırdım, abimin gözlerinin içine baktım. “Bilerek benle bu konuyu konuştun, benim orada bağırarak konuşcağımı biliyordun!” abim en ifadesiz şekilde durup beni dinliyordu.

Arada gözlerini kaçırıyordu. Mert'in omzuna vurdum sertçe. “Durdur şunu!” diye bağırdım, mert bir anda ona vurunca şaşırmıştı. “Ne, saçmalama asi” dedi, omzunu çekiştirdim, onu dürtüyordum ve durmadan omzuna vuruyordum.

En sonunda Mert'in omzuna yumruk atım ve ani firen yaptı. Ani firenle sarsılsamda dik durdum, hızlıca arabadan kendimi dışarıya atım o sorda abimde dışarıya çıkmıştı. Düz yolda hiç bir araç yoktu etraf sisliydi.

Herhangi bir yere koşmaya başladım ama hemen elimi tutan el bemi durdurdu kafamı çevirdim ve elimi çekip kurtardım. “Beni tutmada gideyim, salın artık beni yeter be!” diye isyan etmeye başladım. Abim derin bir nefes verdi. “Hera, seni salmam için bir sebep ver bana” dedi sakince. “Çünkü bu benim hayatım ve ben hep yanlız kaldım, kalmakta istemiyorum hayatıma kimse karışmasın! Benim bir ailem hiç olmadı! Biz hiç bir zaman mutlu bir aişe olamadık!” diye bağırdım, abimi itirerek kendimden uzaklaştırdım. Kafamı yana çevirdim ona bakmaktan istemiyordum artık. Abim Uraz iki eliyle yüzümü tutup kendine bakmamı sağladı. “Hera, biz her zaman mutluyduk, sen ben, annemiz, babamız. Sen hep istediğin gibi Doktor oldum, bende Polis oldum. Unuttunmu hera?” ne? Anlamaz gözle ona baktım, abimde bana saf saf baktı. “Ne diyorsun sen! Annemiz yıllar önce öldü, seni Artvin'de bıraktık, ben babamla yaşamaya başlamdım sonra barmenlik yapmaya başladım bir gün babam beni satı, Alkan Willirs denilen iş adamına!” olayları anlamaya çalışıyordum ama abim konuştukça bu iş zorlaşıyordu daha çok. Abim güldü. “hera canım kardeşim sen iyimisin Alkan eniştem iş adamı değil, eniştem asker” Arkadan sisli ortamdan biriler geliyordu, onlar geldikçe görüntü netleşiyordu. Annem ve babam el ele tutuşmuş bir şekilde geliyordu, annemin üzerinde beyaz uzun bir yaz elbisesi babamın ise beyaz tişört ve beyaz bir pantolon vardı. Onların yanında alkan geliyordu kucağında bir erkek çocuğu vardı, iki yaşlarında gibiydi.

Onlar yanımıza geldikçe sis kayboluyordu, güneş açıyordu, etrafa çim oluyordu ormanlık bir alan gibi. Alkan yanıma gelip yanağımdan öptü. “hayatım oğlumuz asır durmadan seni istiyor” dedi gülümseyerek. Kucağınadaki çocuğu bana verdi, çocuğu kucağıma verirken üzerimdeki elbiseyi farkettim, beyaz sade hemen dizimin üzerinde birwn bir elbise vardı.

Herkes çimenin üzerinde oturdu, kucağımdaki çocuğu çimene oturttum, onlar sohbet etmeye başladılar bense onları izlemeye başladım. Arkamızdan gelen silah sesind baktım. Karşımda ben duruyordum.

Ben kendi karşımda duruyordum...

Elimde bir silah saçlarım küt kesilmiş, altımda siyah pantolon, üzerimde motorcu tişörtü onu üstümde siyah deri ceket vardı. “Sen hiç bir zaman hera saye demir olmadın veya willirs farketmez. Sen bir zaman mutlu olmadın, sen her zaman Asi milletler olarak kaldın” elindeki silahı bana tutu ve ateş açtı, kalbime denk gelen kurşun ile etrafta bütün çiçekler solmaya başladı.Üzerimdeki elbise kan olmuştu.

!!!!

Gözlerimi açtığımda yataktaydım, alkanın yatağındaydım ve alkanda hemen yanımda yatıyordu. Alkan hala uyumamıştı, uyanıktı ve saçlarımı okşuyordu. Nefes nefese uyandığım için beni sakinleştirmeye çalışıyordu.

“Sakin ol asi, gördüğün şey sadece bir kabus” dedi. Elini tuttum “asır nerde?” diye sordum direk, Alkan gülümseyerek soruma cevap verdi. “Şu anda senin odanda camış gibi uyuyor. Ama sen kafana takma saat çok geç yat uyu tamamı sabah konuşuruz” dediğimde kafamı salladım.

kafamı alkanın göğsüne koydum ve ona sarıldım. Gördüğüm kabusun bir kısmı baya hoşuma gitmişti, oda Alkan ve çocuğumuz olduğu kısımdı, bekli o kısım sadece rüya olarak kalmaz kim bilir… Gözlerimi kapattım ve uykumaya çalıştım.

 

 

 

 

 

 

 

<<<<∆>>>

Arkadaşlar selammmmmm.

Küçük bir ara vermiştim ve şimdi devam etmeye başladım, devam etmemin şerefine Alevli bakışlara 1410 kelime yazdım(hafif ters köşeli😅) normalde alevli bakışlar kelime sayısı 800 arası. Özgürlük Örgütü 1000 kelime ve fazlası.

ilerli bölümlerde görüşmek üzereeee😘😘😘😘

 

Bölüm : 18.05.2025 22:06 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...