

Selammm bebitolarrrr
YENİ BİR BÖLÜM ZAMANIIII
Güneş ışıkları gözlerimi kamaştırırken gözlerimi araladım ve etrafa baktım, alkanın odasına tek başımaydım. Yataktan kalktım, aşağıya indim ve kaşılaştıpım manzara karşısında şok olmuştum.
Asır, Alkan, Kaan, Emir beraber kahvaltı yapıyorlardı, kahkahaları mutfağı dolduruyordu. Yanlarına ilerledim, aylar sonra pijama giymiştim, Amerikan mutfağı olduğu için mutfak ve salon birleşikti, karşılarına geçtim. Emir ağzına ne varsa atıyordu ağzındakileri çiğnemeden.
sandalyeyi çekip oturdum, bana baktılar, yanlarına gelince susmuştular çoktan ortamda ölüm sessizliği vardı ama her zaman olduğu gibi yine ve yine emir ortamın içine sıçıp konuşmaya başladı.
“Sen niye geldin, biz erkek erkeğe kahvaltı yapıyorduk”
Ağzı dolu bir şekilde konuştu, çatalını zeytine batırdı ve ağzına atıcakken elimle zeytinini aldım ve ağzıma atım, kaslarını çatıp bana bakmaya başladı. “Sanane olum sen benden ne istiyorsun” asıra döndüm. “Senin ne işin var burda evine gitsene” onunla asla bu şekilde konuşmak istemezdim ama allan hayat hikayemi öğrenmemesi içi bunu yapmak zorundayım, bu yaptığım hiç hoş bir hareket olmadığınız hepimiz biliyorduk ama neden bunu yaptığımı bilen sadece asırdı. Ah, saçma sapan düşünceler kendimden nefret ettim. “Asi saçmalama, hem o senin abim değilmi?” Abimdi, evet lanet bir ailenin meyvesinden biriydi oda, alkana döndüm. “Sen neden karışıyorsun, sanane” diye bağırdım, emir şapırdadarak yemeye devam ettiğinde ensenine vurdum “Sende ne şapırdatın lan, üzerime gelmeyin ya yeter bıktım” diye isyan ettim, emir boğazında kaldığı için öksürdü. Masadaki herkes şaşkın bir şekilde bana baktı. Herşeyi berbattı etmiş olabilirdim, hızla odama çıktım.
kapıyı sertçe kapatım, dolabımı açtım beyaz düz bir crop alıp üzerime giydim, altıma ise açık bir mavi bol pantolon giydim, makyaj masama oturup açık bir tonda makyaj yaptım. Beyaz spor ayakkabımı giydim, çantamı aldıp çıktım odamdan, aşağı indim tekrardan. “Nereye gidiyorsun kafes dövüşçüsü?” diye sordu emir. “Cehennemin dibine gelicekmisin?” evden çıktım, Alkanın garaşından bir Mercedes ödünç aldım.
Araba kullanırken bir yandan telefonaden Mert'in numarasını çevirdim, telefonu çalıyordu bir kaç dakika sonra alo diye bir ses geldiğinde durdum, boğazımı temizledim çünkü Mert'in sülalesine söve bilmek için. “Mert” dedim en sakin ses tonumla. “Ben senin su içtiğini bardağın o bardağı yıkadığın deterjanı markasının yapımcısının babasını sikeyim!” diye bağırdım, mert konuşmadı çünkü konuşursa daha çok küfür edicektim yoksa.
Ben merte defalarca küfür etiktan sonra nefesim tükendi. Mert fırsat bularak. “Mecburdum senin kimliğini biliyordu senin evinin adresini istedi. Ama asi kimseye söylemez o senin abin zaten. Daha önemli bir mesele var!” ay tamam ha abim anladık biliyoruz zaten.
“Ne var?” bıkın bir ses tonuyla, çenem yorulmuştu onun yüzünden. “Sana mükemmel bir iş teklifi geldi, milyonlar kazanacaksın bu teklif sayesinde” heyecan ve mutlu bir şekilde konuştu. “Öldürmen gereken kişi, bir iş adamı ama öyle böyle değil baya varlıklı. AST Birliğinin kurucusu olan kişi bu adam” yüksek seviyeli insanları öldürkem hoşuma gidiyor.
Arabamı kendi şahsi evimin önüne park ettim, arabadan indim. “Güzel bir iş tekilfi, ne kadar ödüyorlar ve isim ver bana” dedim emir kipiyle konuştum merti sinir etmek için ama merin hiç sinir olduğunu hissetmedim hata espiriymiş gibi güldü.
“50 milyon dolar!” dedi mert. “Ne? Cumhurbaşkanımı lan bu adam, bu kadar paraya değermi olum. Kim lan?” kapıdaki sisteme yüzümü okuttum ve içeriye girdim sistemi geri aktifleştirdim. Salondaki sigaradan bir dal alıp koltuğa oturdum. Çakmağımla yaktım. “David willirs, kendisi Fransız, yıllar önce boşanmış ve evliliğinden iki çocukları olmuş. Eski eşi Ceylan Aslan, kızı Ahuzar willirs ve oğlu Alkan willirs, oğlu şu anda birliğin lideri, kızından bir bilgiye ulaşamadım.” David willirs, alkanın babası.
Alkanın babasını öldürmem için para teklifi ediyorlardı. Sigarayı dudaklarımın üzerine koyup içime çektim ve dumanı havaya üfledim. “bilmiyorum, ama bakarız sana kararımı sonra açıklarım mert” Mert'in yüzüne telefonu kapatım.
Bir kere daha içime çektip dumanını havaya üfledim, düşünmeye vakit ayırmak isterdim ama çok fazla düşünecek şey vardı ve düşünmeye başlarsam bir daha çıkamazadım bunu bildiğim için hiç o meseleye girmedim.
Ama aklımdan çıkaramdığım bir mesele vardı alkan ve hayatı, alkanın kız kardeşi bile varmış. Alkan nasıl bir hayatı vardı bunca zaman hiç merak etmemiştim, şimdi ise delicesine merak ediyorum. Sigaramdan derin bir nefes çektikten sonra sigarayı söndürdüm.
Telefonumu sessize aldım ve koltuğa uzandım, sessizlik istemiştim, derin bir boşlukta süzülüp gitmeyi. Herşeyin üzerime gelip bir dikenmiş gibi boynuma batıyordu, beni boğuyorlardı artık ve ben nefessizlikten ölüyordum. Bunca şeyi yaşadım ve hala ayakta olduğum için kendimi tebrik ediyordum, maşallah Sübhanallah yani. Gözlerimi yarım saat kadarıyla kalktım ve odama ilerledim, pijama takımı alıp üzerime geçirdim. Açtım ve açlıktan ölüyordum. Yeter ama havalı kız ayaklarından! Biraz kendim olucam ya, hayata üzülmek için çok gencim diyerek söylene söylene aşağıya indim. “Hayat boktan olabilir ama ben bu siktiğim boktan hayatındada mutluyum be, ha başka mutlu olduğunu söyleye bilecek biri varmı?” diye bağırdım, sessizlikten sonra tekrar bağırdım. “Ah, tabiki yok tatlım. Biz harikayız çünkü” sesli bir kahkaha attım ve buzdolabını açtığım an yüzüm düştü, yüzümü buraya buruşturdum “Bu ney ya! Bir bok yok!” isyan etmeye başladım kendi kendime. Çekmeceleri karıştırdım am hiç bir şey yoktu taki o makarnayı bulana kadar pişirilmiş soslu bir makarna, adeta bana göz kırpıp öpücük atıyordu ve bana 'beni ye asi, beni ye' diye bağırıyordu. Hemen onu ordan aldım masaya koydum. Çatalımı alıp ben yemeye başladım. Mutluca yemek yerken herşeyi unutmuştum, buna Alkan ve Asırda dahildi. Onları baş başa bırakmamaylıydım. Asır, alkana anlatırsa herşeyi işte o zaman boku yerdim. Mert ona güvenmi söylemişti ama ben bu hayata anneme bile güvenmiştim. Ayağıya kalktım. “Ya sikicem hayatı ya iki dakika mutlu olak dedik varya. Ben olmasam artık boku yerler yani o kadar!” tekrar isyana başladım.
Relax olucaksın panterim, hemen herşeye hırlamayacaksın Panterim.
Bu gün burda kalma hayali kurmuştum bile o yüzden pijamamı giymiştim. Yemeğimi bitirdikten sonra sürünerek üzerimi değiştirdim. Salondaki telefonumun aldım ve sisteme yüzümü okutup çıktım, sistem tekrar aktifleşirken ben arabaya ilerledim.
(◕‿◕✿)
Alkanın evine vardığımda, arabayı garaja park ettikten sonra içeriye girdiğim gibi bağırmalar başladı. İlk darbeyi emir vurdu. “Başlıyoruz ve esmer bomba ortama giriş yaptı çok şükür şükür düşmanların yüzüne tükür” dediği gibi yüzüne tükürdüm.
Ona geri yüzüme tükürdü, onu itip salona geçtim ve koltuğa oturup besmele çektim, çünkü başıyorduk. Asır ve Alkan başımda dikildiler, onlara tatlıymış gibi gülümsedim. Asır enseme sert olmasada bir şamar attığında gözlerimi kocaman açığ ona baktım. “Ne gülüyorsun yavşak gibi. Öyle gülünce mala benziyorsun” dediğinde alkan güldü.
Kaşlatımı çatıldı, bunlara ne olmuştu böyle, ben Alkan ve asırın anlaşamayacağını düşünürken bunlar beni siktir edip aşk yaşamaya başlamışlardı. “Ne vuruyorsun be” diye bağırdım asıra. Gözlerini kısıp alaycı bir şekilde beni inceledi. Alkan konuşmaya başladı.
“Çıkarken nede. Söylemiyorsun!”
“Hem nereye gittin sen kaç saat oldu” diye devam ettirdi asır.
“Benden geç kaldın, bize ne olursa olsun söylemeliydin!”
Diye be darlamaya başladılar onlar konuşmayı bırakmıyıyorlardı. Defalarce oflayarak onları dinledim. Onlar konuşmasını bitirince ben omuz silkit oh çektim. “Bittimi?” diye sordum başını sallayınca tekrar konuşmaya başladım. “Birinciden benim kimseye haber vermek zorunda değilim, ikincisi arkadaşınla gezdik işte ne yani” dedim, asır yanıma oturdu.
Gülümsediğinde gülümsedim, yüzüme gelen saçı tutup geriye atı. “hera” dediğinde hemden onu tersledim “Adım hera değil! Bem adm asi. Hera saye Artvin'de kaldı!” başını hayır anlamından iki yana salladı. “Saye, sayem, güzel kardeşim” sayem... güzel kardeşim... Bu sözleri duymalı uzun zaman olmuştu...
sıcak bir tebessüm ettim, onu ne kadar zorlasamda hera veya saye demeye devam edicek bunu çok iyi biliyordum ama yinede zorlamadım. “evet?” dedim yumuşamıştım sayem diyince. “At yalanı sikeyim ananı” dediğinde yüzüm düştü ve yüzümü buruşturdu. Onun omzuna vurdum. “ Bende güzle bir şey söyleyeceksin sandım ya”
Alkana baktığımda oda bana bakıyordu, bir kaç dakika sonra. Alkan yanıma oturdu ve konuşmaya başladı. “Asi, asır senin abin ya-” onun sözünü kesip hızlıca konuşmaya başladım. “Alkan, sana şunu söyleme lazım. Asır benim abim değil normalde annem ve babam onu evlatlık aldı ve onun bundan haberi hala yok” dedim duygulu bir şekilde. Asıra döndüm. “Çok üzgünüm asır ama sen benim öz abim değilsin” diyerek ağlak bir ses tonuyla burdumu çekip onu boynuna sarıldım. “çok üzgünüm” diye bağıra bağıra ağladım. Asırdan uzaklaştığımda emir karşımızdaydı o buna inamıştı muhtemelen.
Emir şaşkınlıkla bizi izliyordu, benim içli ama sahte ağlamam inanmış olmalıydıkı yüzünde hüzün ve duygulu bir ifade vardı. Yanaklarımın üzerinden yaş süzülüyordu. “Asi…” dedi emir, sanki boğazına yumru oturmuştuş gibi. “Allahım bu kız için üzüleceğime inanmamıştım” ayağıya kalktım, alt Dudağımı sarkıtım. “Gel buraya” diyerek kollarını açtı. Bu sefer ona sarılarak ağladım. “Alkan sende öyle mal gibi bakıyorsun. Erkek degilmisin işte hepiniz yanısınız!” diye bağırdı.
Alkan, yanımıza gelip beni çekip emirden uzaklaştırdı. Emirin ensesine tokat attı ve küçük bir küfür savurdu. “Kaşındaki asi, buna inandınmı gerçekten?” emir durdu bana baktı. Normal ifadesine geri döndü, kendi arnına vurdu. “Asi sen bir aşağılıksın!” diye bağırdı. Tükürüğü yüzüme geldiğinde kusucak gibi oldum. Elimin tersiyle ağzına vurdum. Elini saçıma geçirip saçlarımı bozmaya başladı bende onunkini bozmaya başladım.
İkimiz bir çocuk gibi deli gibi kavga ediyorduk. Sanki o erkek kardeşimdi, Alkan annemizdi bizi ayırmaya çalışan bir ana! Asır baba gibi olanları uzaktan izliyordu. Alkan en sonunda beni kolumdan çekip ordan uzaklaştırdı ve odasına getirdi. Odası toplanmıştı çoktan.
Alkan kaşlarını çattı. “neden emirle bir çocuk gibi kavga ediyorsun asi!” yine suçlu ben olmuştum her zamanki gibi. “Çocuk gibi davranmayı kes artık. Sen bir yetişkinsin ve biraz anlayış göster bizede” alkan beni azarlamaya başlamıştı.
“Yani suçlu benmiyim. Ben istediğim gibi davranırım bu seni ilgilendirmez!” diye bağırdım güçlükle. Beni küçümsemesine izin vermiyecektim bu sefer! “İstediğin gibi davranamsın! sen benimsin ve benim istediğim gibi davranıcaksın-” dediği gibi yüzüne hiç acımdan yumruk geçirdim ve kasıklarına tekme attım.
Kapı açıldığında asırının girdiği anladım. Yanıma geldi beni kenarıya çekti alkanın karşısına geçti. Burdan bakınca asır, alkandan uzundu. “Sen az önce ne dedin?” Ses tonu benim bile içimi ürperdi. Asır, alkanın boğazını kavardığında hiç bir şey yapmadım.
“Salak mısın oğlum sen ben sadece onu sevdiğimi belirttim sadece” dedi Alkan. Asır dişlerinin arasından konuştu. “ Ben böyle sevginin belasını domaltırım Alkan willirs. Benim kız kardeşimime böyle bir cümle söyleyenin belasını sikerim.” diye kükredi. Alkan, asırın ellerinden kurtuldu. “Sadece yanlış ifade ettim diyorum sana, amın koyduğumun salağı!”
Alkoş bak benim panterimden ikinci eksiyi aldın yanı üçü geçerse boku sen yemişko. Okeyko?
Bir şeyim olup olmadığımı kontrol eti ve alkana döndü. “Özür dile, heradan.” ses tonumdaki netlik insanın büyülüyordu. Alkan bir şey diyecektiki asır sözünü kesti. “Bana bak willirs şimdi özür dilemesen o gırtlağını keserim ve o şerefsiz babanın önüne atarım!” alkanın çenesini kasıldı.
“Demir sende bebim babama hakaret edersen. Konuştuğum ses telleri koparırım, asinin önüne meze diye koyarım.” ikiside bir birini tehdit ederken. Alkan aşırı kenara itip karşıma geçti. Elimi tutu, elimi çekmem için sımsıkı tutmuştu.
Yüzüme yaklaştı. Elini yanağıma koydu. Kulağıma eğildi, asırı ilkte çıkmak istemesede sonra çıktı. Alkan uzaklaşır diye bekledim ama hayır. Tam tersi yaklaştı. “asi... Ben... yani ben istemedim böyle söylemek... Ah, bak tamam özür dilerim. Neden bilmiyorum hayattaki en zor cümleymiş gibi geliyor.” güldüm. Dudak büktüm. “Bir daha söylermisin tam duymadım o yüzden?” dedim inatla. Alkan ellerini belime koydu.
Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Ellerimi onun boynuna doladım ve özür dilemesini bekledim, onun böyle duruma düşmesi hoşuma gitmişti. AST birliğinin lideri benden özür diliyordu. “Özür dilerim” dedi hızlıca. Daha fazla zorluyacaktımki Alkan dudaklarını dudaklarıma bastırdı uzun zaman sonra onunla öpüşmek beni bir huylandırmış.
Bölüm sonuuu aşkolarr.
1750 kelime. 15773 karakter
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 6.88k Okunma |
361 Oy |
0 Takip |
20 Bölümlü Kitap |