

yumurtalı çizkeklerim
selammmmm
Nasılsınızzz, İnşallah iysinizdir, amin
777
kckxjdjdjdmdmd
hadi bölüm zamanıı
Gözleri araladığımda etrafı inceledim ilk önce, salondaydım ve etrafı kimse yoktu, muhtemelen hepsi evlerine gitmiş olacaklardır. Alkanın kucağında olduğumu fark ettim, kollarını belime sarmıştı ve kafasını geriye atmıştı. Onu uyandırmak istemedim.
Ama kucağında rahat değildim, bir yandan ise kalkmak istemiyordum çünki kucağı huzur vericiydi. Ona dikkatli bakınca hafif buğday tenindeki Çiller beli oluyordu. Alkanın asla çilleri olabileceği aklıma gelmemişti. Ne ince nede kalın olan dudakları yüzünü tamamlıyordu.
Sert ve belirgin çene kası ona seksilik katıyordu. Onun yüzü bir mükemmelliğe sahipti. Çekiciliğ ve asiliği onu mükemmel kılıyordu. Esmer olması bütün sarışın erkeklerin şansını düşüyordu. Ben onu izlediğimi görse varya, kurtul bakalım dilinden kurtula bilirsen.
Elim onun göğsünün üstünde duruyordu. Uyanmasını istemediğim için elimi göğsünden çekicekken bir el bileğimi tutup geri yerine koydu. Bileği tutun ele baktım, alkanın eliydi. Alkanın gözleri kapalıydı ama elleri hareket ediyordu. Alkan aynı eliyle beni daha çok kendine çekti.
Gözlerim onun eline kaydı. Elini çekmiyordu hatta oldukça sahiplenici bir şekilde tutuyordu. Gözlerimi onun yüzüne geri çevirdim. Gözleri bir santim bile açmamıştı. “Daha ne kadar bakmaya devam edecek? Eğer izlemeye devam edeceksen odaya çıkmamız gerekecek.” dediğinde gözlerimi ondan çekmedim. Sınırını zorlayacaktım sonuna kadar.
İçimden dua ettim emir yine girmesi diye, çünkü emir bunu rutin haline getirmişti. Onu odaya kilitleyip alkanı eve atmem gerekiyor, yoksa işim zor. Kalçamın altında, git gide büyüyen bir şey vardı ve bu şey benim yutkunmam sebep oldu. Alkan gözlerini açtığında göz teması kurmaya başladık, Alkan kuru dudaklarını ıslatı. Yüzüme yaklaştığında yüzüne yaklaştım. O dudaklarıma uzandığı anda kucağından bir hışınla indim. Alkan acı çekmişçesine inledi.
Onun bu haline kıkırdamadan edemedim. “Asi! Hadi ama beni bu halde bırakmasın. O kadar şerefsizlik yapamasın! Senin yüzünden ne hale geldim sen biliyormusun!” diye isyan etmeye başladı. Ona umutsuzca baktım ve başımı salladım. “Ah Alkancım, ne yazikki biliyorum hatta ne hale geldiğini hissettim bile” alaycı bir tonda. Alkan gözlerini devridiğinde dayanamayıp konuşmaya başladım.
“Geymisin?” dediğimde Alkan güldü. Kaşlarımı çatım ve yanına uzanır pozisyonda oturdum. Ayaklarımı alkana doğru uzattım. Kalçasını çekmesi için ayaklarımla onu itim çünkü bacaklarım sığmıyordu. “Asi rahat dur!” onun kalçasına vuruyordum ayaklarımla. En sonunda bütün gücümle onun kalçasına vurdum.
Alkan kaşlarını çattı. İki ayağımı tutu ve çekti. Doğruldu. Çektiği için sırtım üzerine düştüm. Alkan bacaklarımı iki yana ayırdı ve bacak aramın içinden üstüme çıktı. Tek eliyle bileklerime kelepçe yaparak kafamın üstünden sabitlendi. Bu kadar tepki vere bileceğini düşünmemiştim.
Alkanla göz göze geldiğimizde yutkundum. Yüzüme yaklaştı.
“Bir daha kalçama bu kadar sert vurursan. İşte o zaman o kalçalarını sertliği gösteririm, gör bak iki hafta o güzel götünün üzerine otura biliyormusun. Bacaklarında sahip çıki... Her neyse, ne yapacağımı bacaklarına hakim olamasan gösteririm.”
Alkanın bu tehditi üzerine veya uyarsı üzerine bir şey diyemedim. Alkan üzerimden istemsizce kalktı. Artık serbestim ve ona istediği söyleye bilirdim. Alkan ayağıya “Hadi ordan” dedim ve kalçasına muazzam derecede bir tokat yapıştırdım. Öyle bir vurmuştumli acısını ben bile hissettim.
Onun kalçasına vurduktan sonra odama koşmaya başladım. Eğer kaçmasam Hiç ama hiç iyi şeyler olmazdı. Ben koşarken arkamdan bir ses yükseldi. “Asi. O götünün ebesini domaltmasam” dediğimden arkama baktı. Arkamdan koşuyordu, onu götünce dahada hızlandım.
Merdivenlerden çıkmaya başladım. Odama vardığımda kapının kilidine sarıldım. Kapıyı kitlerken rahat bir nefes aldım. Kilidi çıkartıp cebime koydum. Alkan kapıya vurmamıştı, tık bile yoktu taki bir ses gelene kadar. Kapı kilidinden ses geldiğinde paniğe kapıldım. Kapı açıldı. Alkan kapının önünde ağaç kakan gibi durdu.
Malmısın kızım? Evin sahibinde tabiki yedek anahtar olacak bunu düşünemedinmi? Ben seni anlamıyorum o kadar insan sen bunca zaman bu zekayla nasıl öldürdün acaba?
Hadi ama bir kerede ben kazanayım be bu adama karşı yeter bıktım. Alkanın yüzünde vatan gülüşü vardı. Ne gülüyorsun yar- öhm neyse şimdi düşünmem gerekken bu değildi ne bok yiyeceğim. Alkana samimi bir gülüş atım. “Hadi ordanmış!” dediğinde güldüm, onun yumuşatmaya çalıştım. “Demi ya, hadi ordanmış. Ee Alkan sen hiç Erzincan tulum peynirinden yedinmi?” diye sordum, aklımda konuyu çevirecektim ve paçayı sıyıracaktım. Alkan başını ağır ağır salladı. “Yok, bilirsin tercihlerim daha farklı”
Ne? Ne alaka be? Hı, dur bir dakika- yeni Güncelleme geldi. Hafif güldüm, daha sesli güldüm, dahada. En sonda kahkaha atmaya başladım. “Ay, ilahi Alkan canım sen süzme peynirmi seversin, ben pek süzme peynirden hoşlanmam. Neyse sen nereliydin” diye oyladım. Alkanıma geldi. Yavaş be adam uçtun, insan alıştıra alıştıra geliş ne o öyle pat diye geliyon yav.
Alkan yüzüme baktı.
Aman Tanrım sen nasıl bu kadar zekisin?
Zeka işte algılaya biliyoruz, bunu herkes yapamaz cano. Ben kendi kafamda düşüncelere dalmayı bırakıp Alkan'a döndüm. “Asi” dedi. Ona küçük bir mırıltı verdim. “Ben şimdi sana ne yapayım?” has- unuturamadık. Planlar iptal aşko, sil. “Hiç bir şey yapma. Sal beni gidem” vay anasını ne günlere düştük. Bir erkek bana eskiden böyle dese varya, onu alır adlağını soküp siker eline verirdim.
Tabii Alkan'da böyle yapamıyordum, yapabilirim ama yapmakda istemiyordum. Belkide yapmam istiyordum. Alkan'a baktım. “Üzgünüm Alkan ama kimse beni tehtid edemez” Ne dediğimi anlamamıştı. Birazdan anlardı. Penisine tekme atım. Erkekleri bel altı burunca iki büklüm oluyorlardı.
Elleri doğal olarak penisine gitti. Onu hemen yandaki yatağıma fırsat bularak itim. Yatağa savrulurken bende onun keyifle izledim. Ellerini penisinden çekip yatağın üstüne serdi. “Sen varya yılan bir kadınsın” bunu bir hakaret olarak değil, bir övgü gibi söyledi. “Ta kendisiyim” sanki bir şey başarmışım gibi göğsümü şişirerek konuştum. Başım dikti, her zamanki gibi. “Sen çok kurnazsın.” diye beni övmeye devam ederke. Bu benim özgüvenime özgüven katmasına sebep oldu. Başımı salladım.
Alkan bunu hemen kabul edişime kahkahalarla karşılık verdi, bende ona eşlik etim. “Hatta ve hatta çok fevri bir kadınsın” dedi. Bir anda dengem kayboldu ve Alkan'ın üzerine düştüm. Allan benim kulağıma yaklaşarak. “Ama karşındaki adamı daha tanımıyorsun. Bu yüzden hemen başarını ilan ediğini zannetme” dedi.
Kulağımdan uzaklaştığında ben onun kulağına yaklaştım. “Sende rakibi tanıdığını zannetme” dediğimde aşağıyı işaret ettim. Baktığında güldü. Anahtarı penisine yaslamıştım. “Bak asi çıkmaza girdik” İkimizde birbirimizden kurnaz, zeki ve fevriydik. Bunu ikimizde biliyorduk, bu ikimizi bir birinize bağlayan şeydi. Of sıkıldım bu düşünceden, artık kendime kendimden sıkılmıştım.
“Sıkıldım” diye itraf ettim. Alkanın üzerinden kalktım ve ayağıya kalktım, onu odada bırakıp yüzüme zafer gülüşü takıp aşağıya indim. Alkan'ın peşimde indiğini adım seslerinden anladım. Ben mutfağa doğru ilerledim. Artık Alkanıdığru dürüst birşeyler yemek istiyorum yoksa bu gidişle bir yirmi kilo vere bilirim ve bu benim için iyi olmazdı.
Alkan'a döndüm. Kaşlarımı çatıp onu inceledim. Adam hiç bir şey yemezken nasıl olurda böyle iri yarı birşey olurdu? Buldum, Alkan ömrümü yiyordu. “ulan be adam senin evinde yemek yapan yokmu. Sen bu...” durdum. Ellerimi onu işaret ederk. “kasayı olmadı, sen bu depo? Yok aslında direk hayvani bedeni nasıl doyuruyorsun be adam!” diye isyanlar ettim.
Durdu. Bozağazını temizledi ve buzdolabını açıp önüme bir tabak köri soslu Makarnayı koydu. İşaret parmağımla üstüne hafifçe dokundum. Ağzımın içinden 'ama soğuk' diye mırıldandım, Alkan derin bir nefes çekti içine. Tabağı alıp mikrodalga'ya koydu ve iki dakika ayarladı. Ben sofraya oturmuş onun izliyordum. İki dakikanın sonunda Alkan tabağı çıkardı ve önüme koydu.
Ona minnettar bir gülümseme ile baktım. Kenarda duran çatalı alıp makarnaya daldırdım. Alkan yanıma oturdu ve beni izledi, yemek yerken birinin beni izlemesininden hiç hoşlanmam. “Ne bakıyorsun. Sende git kendine dök, veremem.” tabağı iyice önüme çektiğimde güldü. Basının iki yana hayır anlamında salladı. “Akşam için hazır ol diyecektim sadece.” gözlerimi ona çevirdim. Ne alaka der gibi baktım. “Neden nereye gitcez?” diye merakla sordum. Tabaktaki son kaşığımı aldım. Tabağı bulaşık makinesine atacaktımki, bulaşık makinesinin dolu olduğunu gördüm. Bulaşığımı elimde yıkmaya başlarken bir yandan onu dinliyordum. “Davet gibi. Balo. Maskeli balo” kaşlarımı çattım. Böyle bir şey vardı, bem haberim yoktu ve hatta bana bunu yeni söylüyordu. “Saat kaçta?” diye sordum alel acele. Saate baktı, saat dört kırk yediydi. “Hm, saat altıda hazır ol.” dediğinde şaşkınlıkla ağzımı araladım benim giyecek hiç birşeyim yoktu.
“Benim giyecek hiç bir şeyim yok! Sen bunu bana ye söylüyorsun!” dedim bağırarak. Onun rahatlığı beni rahatsız etti. “Ben onu ayarladım, odamda yatağımın üzerinde olmadı gerek. Bir kadın getirdi senin için” sünger bir bıçakmışcasına ona doğrultum. “Aptal!” sünger ona fırlattım ve odasına koştum.
Odasına girdiğimde. Krem rengi, uzun bir elbise vardı. Elbiseyi elime aldım, kumaşı satendi. Göğüs dekoltesi vardı, kolsuz bir elbise. Kışıtmamasını istemediğim için dikkatli bir şekilde koluma atıp kendi odama çıktım. Makyaj malzemelerimi önüme dizip açık tonlarda bir makyaj yaptım. Krem rengi olan elbiseyi dikkatli bir şekilde üzerime geçirdim. Bembeyaz topuklu ayakkabıyı giydim.
Boy aynasının karşısına geçtim. Kendimi bir kaç dakika boyunca süzdükten sonra kenardaki küçük çantamı aldım. Aşağıya indiğimde Emir, Asır ve Alkan siyah takım elbiselerini gitmişler, muhtemelen ben bekliyorları. Beni gördüklerinde ayağıya kalktılar. Alkan koluna girmem için işaret etti ama ben onun yanından geçip gittim ve kendi abimin koluna girdim. Asır kafasını çevirip Alkana küçümseyici bir bekıl atı.
Bunu gördüğümde kıkırdadım. Evden çıkıp balonun olduğu yöne ilerledi. Yarım saar sonra durduk arabadan inip ilerledik. Bizi gri bir kapı karşıladı. Yandaki iki koruma kartları kontrol etti.
İçeride klasik bir müzik vardı. Herhangi bir masaya geçtik. Omzumda bir el hissettiğimde arkamu döndüm. Alkan elinde beyaz tüğleri yukarı doğru kalkmış. Beyaz taşlarla süslenmiş bir maske uzattı. Maskeyi inceledikten sonra elime alıp yüzüme taktım.
Gözlerim aşırı aradı ama herkes maskesini takmıştı bazılarıysa maskeyle gelmişti yüzünde. Alkan siyah aşağı doğru uzanan bir maske takmıştı. En azından onu kaybetmemek için elinden tuttum.
***
Saatlar sonra sahneye bir kadın çıktı. Yüzünde bir toz pembe maske takmıştı ama maskeden çok dansözlerin yüzüne taktıkları şeye benziyordu. Kadın mikrofonu eline aldı, heycanlı bir ses tonuyla konuşmaya başladı.
“Merhabalar, değerli misafirlerimiz. Küçük bir vaktinizi alacağım ve eğlencenize devam edeceksiniz.” kadının bir yandan beden dilinide kullanıyordu. “Size iki ama çok önemli misafirimizi tanıyacağız, kendileri rusya ve İtalya'da zahmet edip buralara gelmişler. Ondan sonra AST Birliğinin lideri Alkan Willirs'ın konuşmasıyla devam edeceğiz” elime bir bardak kadeh aldım ve onu yudumladım.
Kadın oldukça heycanlı ve mutluydu. Zenginlern mutlu olduğunu görmek, daha doğrusu böyle samimi bir mutluluk görmek beni şaşırmıştı. “Birinici Rusya'dan gelmiş olan AST Birliği'ne oldukça yardımda bulunan, Andy Jones.” etrafından naif bir alkış sesi yükseldi. Beyaz bir takım elbisede olan bir adam sahneye çıktı yüzündeki maskeyi çıkardı. Kadınan mikrofonu alıp konuşma yapmaya başladı. Rusça konuşmasından dolayı hiç bir sikim anladım.
Adam zirvalamyı bıraktan sonra kadın tekrar konuşmaya başladı. “Sıradaki konuğumuz, AST birliğinin kurucusunun ikinci varisi ve elinden liderlik alınanı kadın” kadının sesi sonda sesi titiz çıktı. Kadın bir süre durasadi ve boğazını temizleyip devam eti. “Samira Ahuzar Willirs”
Kadının söylediği isim aklımda yankılandı, hemde defalarca kez.
Samira Ahuzar Willirs
Samira Ahuzar
Samira
İlk zamanlar disiplin yetimhanesindeki kız.
Gözlerimin karardığını hissettim. Kadeh elimden düştü.
Kadeh...
İçinde zehir vardı muhtemelen. Gözlerim kapandığını hissettim eğer kapatırsam sonsuza kadar açamaya bilirdim. Ne kadar zorladamda kapandı.
Asi o anda badeni yere savruldu. Asi kendiside biliyordu bir daha gözünü açamayacağını ve açamadıda.
Asinin kadehinde zehiri samira koydurmuştu, çünkü samira ihanete uğramıştı ve ihanetin intikamını almadan ölmeyeckti. Bu savaşta biri ölmeliydi ölen tarafta Asi oluştu...
SON
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 6.88k Okunma |
361 Oy |
0 Takip |
20 Bölümlü Kitap |