
Bazen insanlar yanlış anlıyorlar bir birini dinlemeden karar alıyor, bu kararlar kötü sonuçlanıyor bazen, bazen iyi iyi olanlari pek yok ama bunlar farklı anlamları var
Alkan kolumdan sürükledi içeri doğru baya eski bir yerdi evin her yeri tahta kapıları açınca gıcırdiyordu, alkan kapıyı sertçe kapatı kolumu sıkmaya devam ediyordu elini çekmeye çalıştım "Bırak kolumu bırakmasan senin belanı sikerim” diye dişlerimin arasından bir tıslamaymış gibi dudaklarımdan çıktı. Kolumu sıkıyorduki canım acısın. Tırnaklarımı etine geçirdim sertçe. “Küfürü bırak be kadın. Ne halt ettiğinin farkındamısın sen. Aptalmısın lan sen” diye bağırmaya başladı. Onu itirdim ve kolumu ondan kurtardım.
Tokat atıp onu göğsüneden ittirdi defalarca. “Bana bak senin karşında oyuncak yok. Ben bir onje değilim sen beni sağ sola savuramasın anladınmı?” beni itip kakmazdı. Heleki bir erkek asla. Onu orda bıraktım ve içeriye geçtim. Ona karşı çıkmam şaşıtmıştı.
Ben evi incelmeye başladım. O arkamdan bağırmaya devam ediyordu. Ev yeni değildi ama eski gibi durmuyordu. Siyah deri şeklinde koltuklar eve ayrı bir hava kartıyordu. Televizyon yoktu, şömine vardı içindeki odunlar yanıp kül olmuş bir şekilde duruyordu. Kim bilir ne zamandır onlar orda duruyorlardı.
Gözlerim şöminenin yanındaki kemana kaydı. Parmak uçlarımı kemanın üzerinde gezdirdim, üstü hafif tozdu. Üzerindeki tozu üfleyip kemanı elime aldım, diğerinde elime keman arşe'sini aldım. Parmaklarım ayarlayarak çalmaya başladım.
Kemandan sanki bir kedinin boğazı sıkılmış gibi ses geldiğinde yüzümü buruşturdum. Arşe'yi kenarıya bıraktım ve akordunu kontrol ettim. Akordunu düzelttim ve tekrar çalmayı denedim ve daha şenli bir ses çıktı. Belirsiz bir şekilde çalmıyordumki arşe'yi tuttuğum ellimi koca bir em kavradı. Kemanı tuttuğum elimi kavradı ve parmaklarımı tellerinden çekmemi sağladı.
Arşe'yi tuttuğum elimi hareket ettirmeye başladı. Bir müzik notalarını çalmaya başladı. Çaldığı müzik Türkçe değildi. Muhtemelen İtalyanca. Alkan çenesini omzuma yasladı ve kulağıma şarkıyı mırıldanmaya başladı. Yutkundum bu kadar yakın durması beni soğuk soğuk terletiyordu.
Kemanın çıkardığı ses tam boş olmayan evin içinde yankılanıyordu. Nefe omzudayken bu anın keyfini çıkaramıyordum. Muhtemelen şarkı Bittiki durdu, hafifçe kulağına üfledi ve fısıldadı. “Keman notalarısız çalınmaz, Milletler” sonda soy adımı bastırdı. Kafamı ona çevirdim çenesini ensemden kaldırmamıştı.
Kafamı çevirdğimde göz göze geldik. “Notalar şarkı değildir bazen.” yüzüne yaklaştım. “Notalar bazen tutkudur” dedim. Ondan uzaklaştım ve kemanı kenarıya bıraktım. Kendimden emin bir şekilde de koltuğa oturdum. Ayağımdaki topuklu ayakkabıları kenarıya attım ve ayaklarımı koltuğa uzattım.
Alkan ayaklarımı havaya kaldırdı, kendi oturduktan sonra bacaklarımı kucağına koydu. “Senden nefret ediyorum, bana emir vermeden, saki benim sahibimmis gibi davranıyorsun! Ve benim bir sahibe ihtiyacım yok! Hiç kimsenin yok! Anladınmı?” diye bağırdım.
“Ne bağırıyorsun be kadın!” dedi. Evet aniden yükselmiştim ama haklıydım! Her zaman olduğu gibi! “Ben sana bayılmıyorum barmen hanım!” kaşlarımı havaya kaldırdım.
Sıkıntıyla nefes verdim. Gözlerimi kapattım ve onun susmasın bekledim ama susacak gibi değildi durmadan konuşuyordu. Yeter yahu diye isyan diye bağırmak istiyorum.
Alkan konuşmaya devam ederken bense uyukuya daldım.
∆∆∆
“Asi!”
“Kalk be kadın gidiyoruz”
Alkanın, asiyi uyundırmaya çalışırken asi daha çok koltuğa sindi ve ayağıyla ona tekme savurmaya çalıştı. Tekmesi havada uçuyordu. Alkan ayağını tutu ve koltuğa fırlatır gibi atı.
“Uyuyacam gerizekalı, susmadın iki dakika!”
Alkan, derin bir iç geçirerek asiyi kucakladı. Asi ellerini ve kafasını onun göğsüne koyup onun kucağında rahatını sağladı. Alkan asinin yüzünde bakıp güldü, çünkü yanakları kıpkırmızı olmuş bir çocuk gibi duruyordu.
Alkan asiyi sessizce arabanın arka koltuğuna yatırdı ve kendisi ön koltuğa geçti.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 6.88k Okunma |
361 Oy |
0 Takip |
20 Bölümlü Kitap |