
Selamm
Tekrar okuduğumda içime sinmese de elimdeki bölüm bu, iyi okumalar.
Oy vermeyi unutmayın lütfen.
________________________
Özgür: Altuğ
Özgür: İyi misin
Özgür: Kaza yapmışsınız
Özgür: Haberi alınca hemen çıktık
Özgür: Geliyoruz hastaneye
Özgür: Abim iyi mi
Özgür: Ya sen
Özgür: Umarım iyisindir. (00:21)
Özgür: Siktiğimin yolu bitmiyor ki (00:56)
Özgür: Sende cevap vermiyorsun
Özgür: Kızıyorum ama artık
Özgür: Daha doğrusu
Özgür: Endişeleniyorum
****
Merdivenlerden çıkarken bir yandan da annemin yürümesine yardımcı oluyordum. Babam ve ben ne kadar soğukkanlı olsakta annem bizim kadar sakin kalamıyordu, tüm yol onun feryatlarını dinleyerek gelmiştik. Abimler kaza yapmıştı.
Tam da beklediğimiz gibi koridor arkadaşlarının yakınlarıyla doluydu, yengemlerde oradaydı. Efe oturuyodu, dudağındaki patlak dışında iyi gibi görünüyordu. Yanlarına ulaştığımızda annemi hemen oturttum. "Tam olarak nasıl olmuş kaza?" babam soruyu sorduğunda Efe biraz doğrulup lafa girdi. "Ben anlatayım hemen amcacığım size, öncelikle arabadaydık." Kaşımı çatıp ona baktığımda annem beni çimdikledi. Hadi canım arabadaydınız yani (!) "Ee işte arabadaydık dediğim gibi, şarkı falan dinliyoduk ama kesinlikle kimsede alkol yoktu yani ama tır şoförünü bilmiyoruz tabi bir sormak lazım. Sahi nerde o acaba? BULUN O ADAMI, BİZİM CANIMIZA KAST ETTİ!" Hepimiz boş bakışlarımızı ona gönderirken hemşire ve yanında tekerlekli sandalyede Behçet yanımıza geldi.
Daha önce görmediğim yaşlı çift hemen ona yöneldiğinde hemşire bir adım geriledi ve onlara alan açtı. Başında sargı vardı ve kollarında kesikler oluşmuştu. "Kaza sonrası şok yaşamış olabilir, aslına bakarsanız aralarındaki en sağlam parça o." diyerek Efe'nin biraz önceki anlamsız konuşmasını açıkladığında güldüm. "Yine de kafasından hasar almış olabilir." Bunu dediğimde annemden ikinci çimdik geldi. "Abin ortalıkta yok sen dalga geçme peşindesin Özgür, pes vallahi!" Moralimi altüst eden annem yüzünden iç çeksem de kötüyü düşünmemeye kararlıydım. Behçet'e dönüp geçmiş olsun dileklerimi ilettikten sonra kazanın nasıl olduğunu sordum.
Behçet'in anlatımıyla "aynı filmlerdeki gibi" tır soldan girmiş bunlara. Arabayı Uğur kullandığı için en etkilenenlerden biri oymuş, sağ koltukta ise abim varmış ve araba yan yatınca onu çıkarmakta zorlansalar da çok kötü değilmiş . Arka tarafta, solda Toprak varmış ve onunda durumu Uğur kadar kötüymüş, Efe ise ortada olduğu için diğerlerine göre eziklerle atlatmış ama belinde ağrılar olabiliyormuş. Bu kısmı Efe "Ne demek bende bir şey yok? Ölüyodum ulan!" diyerek araya girdi ve o anlattı, belinin ağrıyacak olmasına hepimiz çok üzülüp tekrar Behçet'e döndük. Behçet ise cam tarafında olduğu için cam kafasına doğru patlamış, aynı şekilde onda da ezikler varmış. Şuanda da beyin kanaması riski olduğu için hastanede durması gerekiyormuş ama odada kalmak istememiş.
Biz bunları dinlerken Efe annemin omzunda uyuyakalmıştı ve bu görüntü bana çok komik geldi. Telefonumu çıkarıp birkaç kere çekerken annem kaş göz yapsa da bu anı ölümsüzleştirdim. Hemşire gelip Behçet abiye dinlenmesi gerektiğini söylese de o bizimle beklemeyi tercih etti. "Nasıl hissediyorsun Behçet abi?" Koridordaki bakışları bana döndü. "Fiziksel olarak soruyorsan iyiyim. Kimseye bir şey olsun istemiyorum, olmayacağına inanıyorum. Ağladın mı sen?" Son cümlesiyle sandalyesinde bana doğru yöneldi. "Haliyle biraz üzüldüm, endişelendim. Haberi aldık ama kimseye ulaşamıyoruz. Abim, siz, o. Ne haldesiniz hiçbir fikrimiz yoktu."
"O, o kim?" Çok güzel bir soruydu. Bu saçmalığı ona açıklayamıyordum. "Uğur. Uğur işte, kuzenimya sizden ayrı benim için." Anladığını belirterek kafasını salladı, bende duvara yaslanınca konuşma sonlandı. Fazla kalabalıktık, hepimiz üç gencin gelecek olan iyi haberlerini bekliyoduk ve sanırım en sakinleri bendim. Behçet'in babaannesi dualar okurken yengem karşı odada sakinleştiri etkisiyle uyuyordu. Annesinin kolunu sıvazlayan Melekle göz göze gelince hafifçe gülümsedim, Efenin babasıyla babam gayet iyi anlaşmış görünüyordu. Evlatlarının iyi olduğunu bilenler nasılda bencilce gülebiliyordu işte. Minik bir insanlık eleştirisinden sonra uykumun geldiğini fark ettim, acaba bende mi sakinleştirici alsam, yüksek dozda mümkünse.
Abim iyi ama o iyi mi bilmiyorum, yanlarında mıydı onu da bilmiyorum, şuan burada mı onu da bilmiyorum. Birde en son ağır sözler söylemiştim ona. Düşündükçe gözlerim doldu, iç çektim. "Sakin ol Özgür abin iyi olacak, Uğurda öyle." Beni teselli eden Behçet abiye gülümsedim. "Saçında kan var ya!" Kaşlarını çatıp camın yansımasından kendine bakmaya çalıştı. Göremeyeceğini bildiğim için cebimden telefonumu çıkardım ve kamerasını açıp ona çevirdim. Yaptığımı görünce bu sefer kameraya odaklandı. "Korku filminde sağ kalan çocuk gibi görünüyorum, şu halime bak." Dediğine kıkırdadım. "Hadi gel, 'ölümden döndüm Huriler çok güzeldi' selfiesi çekelim." Tekerlekli sandalyesine ulaşmak için yere çömeldim. Gülümseyerek poz verdiğimizde annem yine kızınca efendi pozisyonumuzu alıp fotoğraf çekemedik.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |