28. Bölüm

2.8

Eftal
eftalwhiliness

SELAAMMMMM

 

Geçen bölüm yazdığım en uzun bölüm demiştim, lafımı geri alıyorum. Kaotik bir bölümle geldimm. Oy vermeyi unutmayın lütfen, yıldızımız hep parlasın.🌟

 

_____________

 

 

Ortam dağılmıştı. Efe ve Uğur gitmişti, Arda zaten yan binada olsa da işi çıktığı için o da gitmişti. Beni çağıran Melek ise neredeyse benimle hiç konuşmamıştı ve ona şimdilik gıcık olmuştum, Behçet'i babaannesi akşam yemeğine çağırdığı için o da gitmişti ama geri gelecekmiş. Şimdi de ben, abim, Toprak abi ve Kerem oturduk 'G.D.O. Karakedi' izliyorduk ama abim ve Kerem sürekli tartışıyordu. "Ya ben hiçbir şey anlamadım bu filmden ya!" Kerem'in üçüncü defa bu cümleyi zikredişinden sonra hepimiz derin bir nefes aldık ve abim tepkisini daha fazla gösterdi. "LAN NEYİNİ ANLAMIYOSUN ÜÇ TANE KARDEŞ VAR İŞTE! BİRİ KIZ KAÇIRIYO, BİRİ ELMAS ÇALIYO, DİĞERİ DE YANLIŞLIKLA ELMASLARIN SAHİBİNİ ÖLDÜRÜYO! BİR İNSAN NASIL BU KADAR APTAL OLABİLİR AKLIM ALMIYO YA!" Hepimiz gülmemek için kendimizi tutarken Kerem şok olmuştu. Kesinlikle böyle bir çıkış beklemiyordu.

 

"Ya senin derdin ne? Sabahtan beri ne söylesem batıyor beyefendiye!" Ayağa kalkıp bir anda abimin karşısında dikilen Kerem ile şimdi de şok olan bizdik. "Ne alakası var Kerem? Sana özel bir şey yapmıyor abim, her zamanki halleri." Kerem bana dönüp 'Ciddi misin?' der gibi bakıp konuşmaya devam edecekti ama kapı çaldığı için sustu. Muhtemelen Melek gelmişti. "Biraz sakinleş Kerem, kapıyı açıp geliyorum."

 

Kapıya doğru giderken koridordaki aynadan kendimi görünce şok geçirdim, sabahtan beri bu kadar çirkin miydim ben? Elimden ne kadar geliyorsa saçımı başımı düzeltmeye çalışırken kapı yine çalınca sinirle kapıya yürüdüm. İki dakika bekleyemiyordu sanki! "Ya Melek zaten kendi e-" Melek ne zamandır bu kadar yakışıklıydı? Melek diye sövdüğüm kişi Behçet abiymiş, kapının pervazına omzunu yaslamış bekliyordu. "Ha, sen miydin Behçet abi. Hoş geldin." Göz devirdi. Niye bugün böyle davranıyordu bana? "Melek sandın herhalde, beklemiyor muydun beni?" Ceketini asarken aynı zamanda konuşuyordu. "Babaannenlere gidince uzun sürer, gelmezsin sanmıştım." Salona geçtiğimizde tekli koltuğa otururken konuştu. "Ömer sen hiç kardeşine babaannemlerin bu binada oturduğunu söylemedin mi?" Şaşırmıştım çünkü bilmiyordum, ne zamandır burada yaşıyorlardı acaba?1

 

"Ya ben sizden bir şey isteyeceğim ama utanıyorum." Toprak abinin çekinerek konuşmasıyla bu konu da dağılmıştı. Hepimiz ona odaklanmıştık. Çişi mi geldi, imdat, ben yardım edemem. "Ben acıktım." Oh tamam. Yapabilirim bunu, ellerimle beslerim. "Neden utanıyorsun kardeşim, boynumuzun borcu. Isıtılacak yemek var mı dolapta. Isıtır hemen Özgür." Al işte... "Çorba olacaktı ama, kaldı mı bilmiyorum." Abimin bana dönmesiyle mesajı aldım ve hemen mutfağa geçtim. Bahsettiği çorbayı bulduğumda içeriye ısıttığımı söyledim.

 

Bir tepsiye çorbayı ve bir bardak su koyduktan sonra ekmek aradım ama göremedim. Salona geçip; "Ekmek yok mu yoksa ben mi göremedim?" Toprak abiye sorduğum soruyla hemen gözler bana döndü. "Muhtemelen yoktur." diye beni cevapladığında abime döndüm, 'Ekmeksiz olmaz' der gibi ona baktığımda yerinden doğruldu. " Ben hemen gidip alayım, sende yemeye başla." Hemen ardından Keremde kalktı. "Bende artık eve geçeyim." Abimle aralarındaki gerginlik geçmemişti. "Çok iyi olur, sabahtan beri bir gidemedin." Kerem ağzının içinde bir küfür mırıldanırken hızlıca çıkışa doğru gitti. "Küfür mü etti o bana? Zaten elimin tersinde döveceğim şimdi."

"Abi saçmalama ya! Çocuğa zaten sabahtan beri kötü davranıyorsun, ne sorunun var anlayamıyorum. Hem normalde arkadaşlarıma karışmazsın sen, bu tavırların neye?" Bana dünyanın en salak insanına bakıyormuş gibi baktı ve konuştu; "Çocuk sana asılacak Özgür ve bunun yolunu yapıyor. Sana olan bakışlarını sen görmüyorsun ama biz görüyoruz. Herneyse bu konunun yeri burası değil güzel kardeşim ama onu burada tek istemeyen ben değilim, anlarsın ya." Altuğ. Sahi o gitmiş miydi, yoksa ikisinden biri miydi?

 

"O benim arkadaşım, eğer öyle bir durum varsa bile Kerem'i taktir etmelisiniz. En azından karşıma geçecek cesareti var. Demek ki bir köşeye geçip sürekli mesaj atıp kendine bağladıktan sonrada ortadan kaybolacak karakterde bir çocuk değilmiş Kerem. Be-" "Kes sesini Özgür!" Abimin kızgın gözleriyle karşılaştığımda anladım, o sanırım buradaydı. Hangisiydi? İkisine döndüm, konuşacaktım ki abim yine susturdu beni. "Konumuz şuan sen değilsin Özgür, her zamanda seni konuşamayız dimi?" Kırıyordu. Niye? Arkadaşı için mi? Dolan gözlerimle hızlıca mutfağa geçtim, yanlarında ağlamak istemiyordum. Hem sinirden, hem kırgınlığımdan dolmuştu gözlerim.

 

İçeri geçtiğimde abim yoktu, Behçet de. Kaşlarım çatıldığında Toprak'a döndüm. Ne düşünmem gerektiğini bilmiyordum. O muydu? "Ekmek almaya gittiler. Gerçi bu gerginlikten sonra hala yiyebilir miyim bilmiyorum." Gülümsediğinde hala çatık kaşlarımla ona bakıyordum, anlamış olacak ki devam etti. "Aranızdaki mesele tam olarak ne bilmiyorum Özgür ama bu halini sevmedim. Üzülme lütfen, çözersiniz eminim." O değil miydi? "İyi tamam konuşma. Bari yemeğimi getir de bende konuşmayayım." Ya o değildi ya da o'ydu ama böyle davranmak istiyordu. Neden? "Hey Özgür! Kendimde gidip alamıyorum ki... Hadi ama, kendimi daha fazla yetersiz hissettirme bana. Karşımda donuk donuk oturuyorsun, hiçbir şey yapamıyorum. Biraz önce hiç olmamış gibi yap hadi..." Kalkıp mutfağa giderken düşündüm.

Aynı okuldayız, aynı mahalledeyiz, çocukluğumuz beraber geçti... Kazadan sonra yazmadı, çünkü zaten kimseyle konuşmak istemiyordu. Kasenin olduğu tepsiyi aldım ve yanına oturdum. "Sen içirebilir misin Özgür?" Kalpten gidicem şimdi! Zıkkım iç!! O mu değil mi bilmiyorum ve bana çok iyi davranıyor. Sadece kafamı sallayarak onu onayladım ve çorbayı içirmeye başladım. "Konuştuğun biri mi var?" Ne saçma soruydu bu? "Nasıl yani? Anlamadım." Ağzındaki lokma bittiğinde konuştu; "Hani abinle tartışırken bahsettin ya. Ben açıkcası konuştuğun biri yoktur diye düşünmüştüm." Salağa mı yatıyor? Kafasına kaseyi atmamam için hiçbir sebep yok şuan. "Susta yemeğini ye Toprak." Hafif kıkırdayıp çorbayı yudumlamaya devam etti. "Abiyi attın demek he, güzel." Niye anlamamazlıktan geldiğini sorgularken kapı açıldı.

 

Abim ve Behçet abi gelmişti. Kızgındım, yüzüne bile bakmayacaktım. "Napıyosunuz?" Çiftetelli oynuyoruz. "Benim bi yemek işi vardı ya Ömer. Sağolsun kardeşin doyurdu karnımı." Toprak'a gözlerimi devirdim, ne diye gıcık gıcık konuşuyordu ki. Aramız bozuk zaten. "Kalk Özgür, eve gidiyoruz." Bana değilde Toprak'a bakarak konuşuyordu. "Yemeğim bitmedi daha Ömer. Hem ekmek almaya diye çıktınız ortada ekmek yok. Naptınız siz dışarda?" Abim sabır çekip Toprak'a döndü. "Zıkkım kardeşim, zıkkım. Behçet, sen Toprak'ın yemeğini bitirir eve geçersin. Biz gidiyoruz." Behçet tekrardan ceketini çıkartırken bende Toprak'ın yanından kalktım. İkisi de çok gergindi, onların aksine Toprak çok rahattı. Evden çıkıp kendi binamıza doğru yürüyorduk.

 

"İçeride söylediklerin neydi öyle Özgür?" Apartmana girerken abimin sorduğu soruyla gözlerimi devirdim. "Toprak dimi?" Arkasını dönüp kızgın kızgın baktı bana. "Aptal mısın sen Özgür?" Neydi bu şimdi? O değil mi yani? Şimdi çatlayacağım ortadan ikiye! "Mümkünse tahminde bulunma kardeşim." Evin kapısından girerken sordum; "Yine de o an odada olanlardan biriydi dimi? İki seçenek var zaten." Hiçbir şey söylemedi. Zaten net bir cevap alabilsem havalara uçacağım. Tam odasına girerken durdu, bana döndü. "Kazada telefonu kırılmış, ortadan kaybolduğu falan yok. Yakında karşına da çıkacakmış, o zamana kadar kimse hakkında tahminde bulunma Özgür. Şimdi git yat, yarın okulun var."6

 

_____________

 

Bölüm birazcık yarım kalmış gibi oldu. Ama devamını bu şekilde getirmek istemedim. İlerleyen bölümlerin bu bölümden daha kaotik olduğunu söyleyebilirim. Texting olarak başladığım yolda yarı texting olarak çevirdim. AMA O DA YOK! Neyse ki diğer bölümde artık her şey mantığa oturmaya başlayacak. Yani bu bölüm biraz geçiş bölümü oldu.

 

Bir sonraki bölümde görüşürüzzz. Oylar hala verilmediyse verelim lütfen.🫶🏻🫶🏻

Bölüm : 26.11.2024 16:06 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...