33. Bölüm

3.3

Eftal
eftalwhiliness

 

Buyrun yeni ve beklenen bölüm! İstediğiniz kişi değilse üzülmeyin, benim tüm karakterlerim yakışıklıdır. İyi okumalar dilerim.

 

_____________

 

Hala yağmur yağıyordu, kıyafetlerim azıcık kurumuştu ama indiğimde tekrar ıslanacaktı. Mahalleye giriş yaptığımızda telefonumu çıkardım, bildirim vardı.

 

***

 

Altuğ: Benim yüzümden ıslandığın için özür dilerim.

Altuğ: Bile isteye seni orada bırakmadım.

Altuğ: Sende biliyorsun, ben sana kıyabilir miyim?

Altuğ: Bugün öğreneceksin, öyle konuşuldu.

Altuğ: Öyle de olacak.

 

***

 

Mesajlarına cevap vermedim çünkü gelmiştik. Nasıl düşünmem gerektiğini bilmiyordum. Arabayı binanın önüne park ettiğinde Toprak bana döndü; "Görüşmek üzere Özgür!" Elinin körü. "Görüşüzüz Toprak abi." Kaşları havalandı, abi dememe şaşırmıştı. Dantelli o olmasa bile bana ilgisi olduğunun farkındaydım. Belki de bu yüzden Dantelli olduğunu düşünmüştüm. Araba durduğunda herkes inmeye başladı. Ne yapacağım ben? "İnsene abiciğim, hadi!" Abime sinirli bir şekilde bakıp indim arabadan. Toprak'ı tekerlekli sandalyesine bindiriyorlardı. "Ee abi, ben eve çıkıyorum." Karnıma ağrılar girmişti, bu stresi kaldıramazdım. Arkamı dönmüş gidiyorken abim konuştu; "Senin sanki işin vardı, ben öyle hatırlıyorum." Bide abime söylemişti!! Bir çıksın karşıma, göstermeye kıyamadığı yüzünü paramparça edeceğim. “ Sizin ben ağzınıza sıçayım!” Üçü birden çok içinde bana baktığında abime göz devirip hızlıca binanın önündeki banka doğru yürüdüm (tepindim). Banka oturdum ve ellerimi önümde birleştirdim. Toprak ve Behçet binalarına giriyorken abimde bana doğru geliyordu. "Bu şimdi kızmış halin mi?" Onu cevapsız bıraktım, derin bir nefes almakla yetindim.

"Burada durma, parkta bekle."

"Ay birde yer belirtiyor, çıldıracağım şimdi! Kafasını kıracağım onun." Dediklerime güldü.

"Sakin sakin kavuşun, ne olur. Daha fazla aksiyon kaldıramayacağım."

"Deli misin abi, ne kavuşması? Ne bu rahatlık ya? Ben avrupalı değilim oğlum! Kardeşin elden gidiyor sende arkasından su döküyorsun maşallah ya!"

 

Abim beni umursamayarak binaya girdiğinde bende parka gitmek için ayağa kalktım. "Kız sümüklü Özgür!" Rabbim, bana mi sesleniyorsun ne oluyor? Sesin geldiği yere baktığımda Sakine teyzeyi gördüm, dantelli perdesini başına eşarp gibi atmış bana bakıyordu. "Neydiyon dışarlarda, yağmur yağıyor?" Elinin körünü ediyom. "Anahtarımı unutmuşum Sakin teyze, annemler gelene kadar parkta oturacağım." Gerçekten açıklama yapmam gereken kısımda mıyız teyze? "Çay ettiydim, çık yukarı hadi." Yanımda birini daha getirebiliyo muyum? "Yok teyzem ben hiç zahmet etmeyim, sen iç tek başına."

"Evime gelmeyen, evde kalsın inşallah!"

"Ya tövbe de Sakin!" Aslında biraz da ben bu çocuğu bekletebilirdim, ya da mesaj atmalıydım. "Bak on dakika anca dururum tamam mı?"

"Tamam, tamam hadi kurabiye koyuyorum, sende çık!"

 

Evin kapısının önüne geldiğimde, kapıda durmuş beni bekliyodu. "Ah kızım ıslanmışsın, dur ben sana kıyafet vereyim." İçeri geçerken aynı zamanda konuşuyorduk. "Yok Sakin teyzem, değiştirecek olsam evde değiştirirdim."

"Sus bakiyim! Getiriyom şimdi. Sende git çay bardağı falan getir." Dediği gibi çay bardaklarını masaya götürürken bir yandan da telefonuma bakıyordum, Altuğ mesaj atmış mı diye. Sanırım abim erken söylemişti çıkmamamı. Sakine teyze elinde kıyafetlerle salona girdi. "Benim torunun kıyafetleri bunlar ama temizdir, meraklanma. İçeride banyoda değiştirebilirsin."

 

Gösterdiği gibi banyoya gittim. Erkek kıyafetleriydi, haliyle içinde yok olmuştum. Banyonun kapısını açtığımda içerden bir ses geliyordu, erkek sesi. Sanırım torunuydu. "Her yer parfüm kokuyor senin yüzünden, kız almaya mı hazırlanıyon anlamadım ki!" Gerçekten de ağır bir parfüm kokusu sarmıştı evi. "Ya babaanne bırak parfümü, yakışıklı olmuş muyum?" Salonda gördüğüm kişiyle şok olmuştum. Sakine teyzenin torunu Behçet abi miydi? Ben şaşkın şaşkın bakarken Sakine teyze beni fark etti. "Özgür gel yavrum, çayı koydum." O an Behçet abi de burada olduğumun farkına vardı. Her an bayılacakmış gibi bana bakarken bi anda kaşları çatıldı, gözleri üstümde gezindi ve sonra hafif tebessüm etti. Daha doğrusu gülüşünü saklamaya çalışıyor gibi bir hali vardı. "Bana mı gülüyorsun sen?"

"Benim kıyafetimi mi giydin sen?" Koluna yumruk atıp Sakine teyzenin yanına oturdum. "Üstüm ıslanmıştı, hastanede de gördüğün gibi. Sakin teyzemde bana kıyafet verdi." Aklıma gelen detayla Sakine teyzeye döndüm. "Ay şimdi aklıma geldi benim pijamalarım ne olacak?" Sakine teyze 'bir şey olmaz' der gibi elini salladı ve konuştu. "Ben yıkar, yollarım." Sadece başımı salladım ve önümdeki kurabiyeden aldım. Efsaneydi! "Oğlum sen dışarı mı çıkacaktın." Ben keyifle ikinci kurabiyemi alırken Songül teyze salonun ortasında kazık gibi durup düşünen torununa soru sordu. "Evet babaanne ama şimdi değil." Diyerek karşıdaki koltuğa oturdu. "Ayy Sakin teyzee, karnım nasılda acıkmış. Çok iyi geldi bu kurabiyeler." Sakine teyze hemen heyecanla konuşmaya başladı; "Afiyet olsun kuzum! Makarna salatası da yaptıydım. Behçet kalkta bi tabak koy." Behçet hemen kalktı, "Olmaz! Ben şimdi kalkıcam Sakin teyzem, yiyemem onu." Yaşlılar, hepiniz aynısınız! "Bari kurabiyeden vereyim azcık, eve götürürsün." İlla bir şey yiyeceğim dimi? "İyi, götürürüm."

"Hadi oğluşum, kurabiyelerden bir kaba koy." Behçet mutfağa doğru giderken arkasından konuşmaya devam etti; "Bol bol koy! Ay anaam, namazı unuttum ben!" Ayaklanıp eline başörtüsünü geçirdi. "Bende kurabiyeleri alır çıkarım Sakin." Sakine teyze namaz kılmaya gidince bende Behçet abinin yanına gittim.

 

Mutfağa birinin girdiğini fark edince kafasını çevirdi, bende gülümseyip sandalyeye oturdum. Altuğ hala mesaj atmamıştı. Bunun siniriyle oflayıp telefonu sertçe masaya bıraktım.

"Ne oldu, birinden mesaj bekliyosun herhalde?"

"Evet ama gelmiyor!" Yaptığı işi bırakıp bana döndü, tezgaha yaslanarak konuşmaya devam etti. "Sevgilin mi yoksa sevdiğin mi?"

"Dövdüğüm!" Sinirle söylediğim şeye güldü. "Abine söyleyeceğim seni. Demek sevgilin var he?"

"Ya sevgilim falan yok! Ayrıca sizin olabiliyorda benim niye olmuyor?"

"Bizimde olmuyor ki." Kaşlarımı çattım, çünkü sevgilisi vardı. "Senin sevgilin yok mu?"

"Sen sevgilim olduğunu mu zannediyorsun? Hem bunu nereden çıkardın?" O da şaşırmıştı. Ben yanlış mı biliyordum ya? "E okulda telefonunu kullandığın kız. İzel mi, İdil mi ne! Sevgilin sanıyordum ben onu." Kaşları olabildiğince çatılmaya devam ederken önüne döndü. "Sevgilim falan yok." Aman bir şey dedik sanki. Sivgilim filin yik. Ne kadar içerlediyse artık yalnızlığı zoruna gidiyor. Gıcık, soğuk patates! Soğuk patatesin ne kadar tatsız olduğunu herkes bilir. Kurabiyeleri koyduğu kabı uzattı, Hello Kitty'li saklama kabı. "Aa bu saklama kabından bizde de var. Yani vardı, arkadaşıma vermiştim sonra." Dantelliye. "Ee şey biraz küçük oldu herhalde değiştireyim ben o kapı, ver." Neden panik olmuştu ki şimdi, elimden yemeğimi de aldı. Anlamlandıramayarak suratına baktım.

 

"Altuğ! Yavrum gitti mi Özgür?" Ne demişti Sakine teyze? Altuğ... Donmuş bir şekilde Behçet'e baktım. Ne demekti bu?

"Özgür, ben şey." Gözleri dolmuştu, ağlayacak mıydı? Sakine teyze ikinci defa seslendiğinde hemen çıktım.

______________

Hemen yorumları alayım, ne düşünüyorsunuz?

Bölüm : 30.01.2025 19:12 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...