"Gelmiştin, görmezsen eğer bu gece ölmezsem, tut ellerimden. Üstümüzde tüm gözler.."
Gözlerimi araladığımda Barın'ın şarkı dinleyerek tavanı izlediğini gördüm. Bana döndüğünde yapmacık bir şekilde gülümseyerek; "Günaydın, Karen" dediğinde bir sorun olduğunu anladım bu yüzden de kaşlarımı çattım: "Bir şey mi oldu Barın?" diye sorduğumda, okyanuslarında fırtınalar koptu. "Ne demek bir şey mi oldu? Senin sevgilin olur da bana nasıl söylemezsin?!" Dediğinde anlamayarak "Sevgilim?" diye sorduğumda iyice patladı. "Kapının önünde kumral bir çocuk var ve kendisi senin sevgilin olduğunu söylüyor. Bu nasıl şuursuzluk böyle?" diye öfke içinde sorduğunda "İsmini biliyor musun?" Diye sordum. Olumsuz anlamda kafasını salladığında yataktan kalktım ve kapıya doğru yürüdüm. "Nereye gidiyorsun?" diye sorduğunda "Sevgilim varmış ya onu görmeye gidiyorum" diyerek saçma bir cevap verdim. Kapıyı açtığımda Cenk'le burun buruna geldiğimde, iyice saçmalayıp kahkahayı bastım. Cenk de bana katılarak gülmeye başladı. Barın, ikimizi hayretle izlerken arkadan Ezgi geldi. "A-ah, Cenk senin tayinin çıkmamış mıydı, Hayatım?" diye sorduğunda Cenk, karısına bakıp: "E kuzenim hasretimden yataklara düşmüş ya onun yanına geldim." dedi. Bunun üzerine Barın, yine kıskançlığını konuşturarak "Ne alaka oğlum, 3 tarafımdan mermi yediğimi görünce yataklara düştü. Ayrıca ne? Siz kuzen misiniz?" diye yine hayret içinde soludu. "Yani birazcık bana sorsaydın bak azıcık sorsaydın söylerdim canım." dediğimde bana ters ters baktı. Yaklaşık yarım saat sonra, Ezgi ve Cenk gitti. Odada Barın'la ikimiz kaldığında barın sandalyeye geçmişti. Bense eşyalarımı topluyordum, en sevdiğim şarkı çalmaya başladığında bağıra çağıra eşlik etmeye başladım -hastane ayağa kalkmış yada dile gelmiş olabilir.-
"Gösteri gibidir o boşverişi,serseri bir iki. Birazda deli oofff, tüm gece yıldızlarca güler. Deli der deli derdi halime..."
İlerleyip Barın'ın kucağına kuruldum. Kolllarımı boynuna sararak dudaklarından öpücük aldım. Altımdaki sertliğini hissedebiliyordum. Kollarını belime sarıp beni kendine daha çok çekti ve öpüşmeye başladık. "Karen'im, Mavişim, güzelim, yavrum.." sözlerine devem edecekken dudaklarına tekrar kapandım. Kapı çalınca ayrılmak zorunda kaldık. İçeriye bir hemşire geldi son kontrolleri de yaptı ve çıktık. Eve gidecektim fakat yanımda Barın da olduğu için bu fikrimden vazgeçecektim ki... Barın'ın annemle konuşan sesini duyana kadar: "Ben de iyiyim, Şelale Teyze. Evet benim de görev yerim buraydı, yara alınca bu hastanede karşılaştık öyle. Eve mi gelelim? Tamam Şelale Teyzecim, Görüşürüz kapatıyorum." diiyip telefonu kulağından indirdi. "Barıncım, neden annemi aradın?" diye sordum. "Zaten sen odadayken ben senin başında beklediğim için direk gördü beni nasıl karşılaştığımızı sorduğunda söylemedim, şimdş hastane çıkışının yapıldığı bilgisi gidice aradı. Üstü kapalı anlattım işte" diyerek uursamaz bir şekilde omuz silkti. Elimden tutup beni hastanenin çıkışına doğru sürüklemesine izin verdim. Bir süre sonra son model bir maseratinin önünde durduk gözlerim şaşkınlıkla irileşti ve "Bu senin mi?" sorusu ağzımdan çıktı "evet benim maaşımın çeyreği bile etmez." dediğinde sinir bozukluğuyla güldüm "sen sadece asker değilsin anlaşılan" dediğimde "Zaten normal bir asker değilim. Bordo bereliyim" dediğinde ikinci şok yüzünden ortaya çakılıp kaldım. Dilimi yuttum hesabı..
Okur Yorumları | Yorum Ekle |