O maseratiyi gördüğümden beri iyi değildim. Ne demek o araba onundu? “Dilin tutuldu galiba, küçük hanım?” Diyerek keyfini belirtti. “Dikkat et de yanlışlıkla o küçük hanımı bir taraflarına sokmayayım, Barın.” Dediğimde kıkırdadı. Dizlerini kırıp benim boyuma geldiğinde ağzını yamultup taklidimi yaptı. Sinirden ellerim kaşınıyordu. Barın’ın götü fena kalkmıştı, indirmeyi de en iyi ben bilirdim. “İyi, öyle olsun” diyerek trip modunu açtım, akşama kalmadan ayaklarıma kapanacağı kesindi. Kaşları çatılmıştı böyle giderse yaşlılığa kalmaz direk buruşurdu, yazık. Arabanın yanına giderek arka koltuğun kapısını gerçekten kırmayı aratmayacak şekilde açtım. Bindikten hemen sonra ise yeniden çarparak kapattım. O da ağzında bişeyler geveleyerek sürücü koltuğuna geçti. Dikiz aynasından göz göze geldiğimizde, “Ne yapmaya çalışıyorsun, Karen?” Diye sorduğunda gözlerimi devirerek cevap vermekten kaçındım. AirPods’umu takıp telefonuma kitlendim. O da beni bırakıp yolla ilgilenmişti. Yol boyunca hiç konuşmadık, ki konuşmak isteyen de yoktu. Sonunda eve vardığımızda kapıyı ‘bir İstanbul beyefendisi’ gibi açtığında güldüm. Evin kapısını çaldığımda annem çoktan kapıyı aralamıştı. İçeriden mis börek kokuları gelirken, kapının önündeki ayakkabılar da misafirlerimiz olduğunun bir göstergesiydi. Oflayıp salona geçtim. Gördüğüm manzara sonrası 2. Bir şok yaşadım -1. Maserattiydi tabii- Şahpınar teyze, Burak abi, Ayşile abla buradaydı. Ve hazır mısınız? Ayşile ablanın kucağında bir bebe vardı! Resmen çüş. Ben daha ne olduğunu anlamadan içeri kumral karizma orta yaşlarda bir adam girdi, bana gülümserken tepki vermeyi unuttuğumu sandım. Ayşile ablanın yanına gittiğinde yanağını öpüp bebeği kucağından aldı. Ayşile abla da ona gülümseyerek bebeği verdi, bu sırada Burak abi, hiç de iç açıcı şekilde bakmıyordu. Ben 4 şoku birden kaldıramazken arkadan Barın’ın sarılması da beni derinden etkilemişti. Gözümün önüne eskiler ağacından bir yaprak düştü:
Babam ve Varol Amca beraber rakı balık yapıyor, annem mezelerini övüyor, Şahpınar teyze ise gülümseyerek kocasına sarılıyordu. Annemin yanına Barın’ı şikayet etmek için gitmiştim. Şikayetlerimin ardından babam beni kucağına alarak yanağımı sulu sulu öpmüştü. Barın gelmiş yüzünü buruşturarak babasına yöneldi. Ayşile abla odasında bebekleriyle oynuyor, Burak abiyse salonda arabalarla ilgili belgeseller izliyordu.
Dudaklarım silik bir tebessüm yerleşirken şunu fark ettim; Barın, hem geçmişte hem şimdide hem de gelecekteydi. Düşüncelerimi bölen şey Şahpınar Teyzenin, iç çekişlerle karışık hıçkırıklarla bana sarılması ve Barın’ın arkadan gelen kıkırdama sesleriydi. Ayşile abla da çoktan ağlamaya başlamıştı, sonunda Şahpınar teyze sarılmayı bıraktığında Burak abi sarıldı ve kulağıma fısıldadı; “seni çok özledik maviş,”
Okur Yorumları | Yorum Ekle |