
"Gökçen yardım et o ölmemeli hayır. Yardım edin acı çekiyor." Siren sesleri geldi. Ambulans ve polis gelmişti. Derya'ya ya bakıyordu Willeam. "Yol verin ambulans gedi." Herkes kenara çekildi.
~♡~
Herkes hastanedeydi. Derya ise içeride 1 saattir çıkmıyordu. "Üzgünüm" Ne ölmüşmüydü o. Willeam bağırdı. "Hayırr açın kapıyı bizi bırakmaz o" Doktor bize bakıyordu. Tekrar konuştu "Erkek olanı kurtaramadık. Birazdan polisler gelicek, hazırlanın" Willeam ağzında birşeyler geveledi. "Kahretsin! Zaten gebersin o, biz kızı soruyoruz" Doktor başını olumsuz anlamda salladı. "Üzgünüm yaşaması yüzde yirmi." Kalbimi paramparça eden o sözler. "Olamaz hayır" Doktor geri içeri gitti. Kulağımda hala o acılar yankılanıyordu. Bizim hayatımız bu kadar acımıydı gerçekten. Willeam uykusuz du saat gecenin biriydi. Herkes ümitsiz di, o ölmüştü ve herkes bunu kabullenmişti. Polisler geldi. "Kaan'ın ölüm anında ordamıydınız"
"Evet"
"Sorguya çekileceksiniz"
"Seve seve" hep bi ağızdan konuşuyorduk.
"Kaan'ı kim vurdu gördünüz mü" Willeam el kaldırdı.
"Ben yaptım benim en yakın arkadaşımı, güzelimi vurdu. Ve onu öldürmek benim için büyük bir şerefti" Tek kaşı havalandı polisin.
"Kanıt?"
"Yok"
"O zaman onu vurduğunu nasıl ispatlayacaksınız."
"İspata gerek yok zaten kendisi çocuk katili bir Terörist" Onların Terörist olduğunu kimse bilmiyordu taki şimdi açıklayana kadar.
"Terörist mi"
"Elimizde kanıtlar vardı ama yok etmek zorundaydık, çünkü kanıtlar bilgisayarın içindeydi ve şifreliydi, bu yüzden onlarda kullanmasın diye yok ettik"
"O bilgisayar olmadan elimize birşey geçmez"
"Konumuz bu deilki, benim Kaan'ı öldürdüğüm. Dediğim gibi pişman deilim onu vurmak benim için bir onurdu"
"Olay anını anlatırmısınız." Yutkundu o bunun için çok zordu çünkü geçmişe dönmek istemiyordu. "Ben anlatırım o iyi deil"
"Dinliyorum" Benim için de en az onun kadar zordu ama belli etmemeliydim güçlü duracaktım.
" Biz bilgisayarın işini bitirmek için plan kurduk zaten nedenini anlattık ve bunu başardık sonra ise Bizi kaçırdılar savunmasızdık ve yakaladık. yakalanmadan önce Kıvılcım onların tarafın da gibi yaptı ve kaçırıldığımız da bizi kurtardı ancak çıkacakken Kaan geldi ve Kıvılcıma silah doğrulttu sonra ise Derya onu kurtarmak için önüne geçti." Sesli yutkundum.
"Sonra ise Willeam ateş etti." Derin bir sessizlik oldu. "Sonuç olarak vurmuşsunuz ve gözetim altına alınacaksınız."
"Onu görmeden olmaz"
"Üzgünüz"
"Üzgün oluyorsan izin ver göreyim son kez. Hayvan herif bu yaptığın acımasızlık" Polis kolundan tuttu ve kelepçeledi.
"O terörist diyorum size onu öldürdüm ve beni hapse mi tıkıcaksınız."
"Görüşme saatlerinde bilgi alırsınız." Doktor son dakika yetişmişti. Sabah olmuştu çoktan.
Saat 08.08
"Üzgünüz ama"
"Ama ne sakın öldü deme bana"
"Ölmedi ama koma da ve uzun süre çıkmayacak" Ne o yaşıyordu ama komadaydı. "Nasıl oldu"
"Yaşadığına şükredin ölümden döndü. Komaya girse bile bu bir mucize"
Rahat bir nefes verdi. Ama tek bir sorun vardı. Willeam.
"Bu adaletsizlik onlar, terörist çocuk düşmanı."
"Kanıt"
"Var" Herkes bana baktı bunu dememi beklemiyordu.
"Anelis,o da onunla iş birliği içinde."
"Onunla da konuşacağız eğer itiraf ederse Willeam'ı serbest bırakacağız ama bu yaklaşık bir ayımızı alır."
"Neden, biz diyoruz ki teröristleri öldürdük siz diyorsunuz ki kayıt yok. Bu kadar mı kötüleşti insanlık. Elimden ne geliyorsa yapıcam ve onu hapisaneye götüremeyeceksiniz. Kanıt yok diyorsunuz ama bizim onları öldürlüğümüzün de kanıtı yok"
"Ama olayı anlattınız ve sizde söylediniz biz öldürdük diye"
"Eee Kaan'ın terörist olduğunu da biz söyledik neden inanmıyorsunuz" Bu işte bir terslik vardı. Bir dava böyle sorgulamazdı asla, yapılan bir hata vardı. Yani bunlar polis falan deildi giye teröristti. "Willeam hiç bir yere gitmiyorsun. Bizimle geleceksin. Bir kaç kanıtım daha var beni burda bekleyin" Tabi ki onlara kanıt vermeyecektim çünkü kanıtı yok ederlerdi. Polisi arayacaktım biz bulaşırsak tekrar bir sorgulama olabilir bunu onlara bırakacaktım. Hızlıca lavaboya gittim ve aceleyle telefonu aldım polisi arayacaktım ki yakından bir telefon çaldı içeriy az önceki polis girdi ve kahkaha attı. "Hayırdır bizi ihbar mı ediceksin." Kahretsin bağlantıları kopardılar. İş başa düşmüştü ama diğerleri bunu anlamamalıydı yoksa orada ki polis de onlara zarar verirdi. Önce burdamısın işini sessizce bitirecektim. Kapıyı örttüm. "Iş başa düştü desene" tekme atıyordum bu konuda bayağı gelişmiştim. Yaklaşın 3 dakikalık bir dövüşten sonra kürek kemiğine dirseğini geçirdi ve yere düştüm. fırsat tanımadan yumruklarını yüzüme geçirdi. Ama durmayacaktım, direnmeliydim. Son kez ona kafa atıp geri çekildim bu sefer vurma sırası bendeydi. Tekmelerimi suratına geçiriyordum en son dayanamadı ve bayıldı. Hemen diğerlerinin yanına gittim polislerden birisi. "Senin yanına gelmişti diğeri nerde" dedi. Sorduğu kişi polis di. Hızlıca yanın verdim. "Biraz dövüş öğreteyim dedim birde nasıl polis kılığına girilir bu konu hakkında eğittim onu dedim bu konu da hiç de iyi deildi." Yüzüne yumruk attım. "Bırak yoksa seni de onun yanına yollarım. Kaç kurtar kendini" Kaçırıldığımızda savunmanızdık ancak Kıvılcım yanımıza geldiğinde her birimize silah vermişti. "Tamam ama benden uzak dur" Başımı salladım. "Seve seve" Onu bıraktı ve kaçacaktı ki onu vurdum. "Yaklaşmadım ki uzaktan temas diyelim biz buna" Herkes hayretler için de beni izliyordu. "Ne bakıyorsunuz arkadaşımın hıncını almalıyım ve Willeam'ı korumalıyım. Zaten yeterince üzgün." Ares geldi ve alkışlıyordu. "Uzaktan izledim. Harikaydın" Ona döndüm. "Bu kadar mutluysan Deryadan haberin yok diye umuyorum" Başını olumsuz anlam da salladı. "Var ama alıştım artık beni etkilemiyor. Abi abla kardeş bide anne ve baba olunca insan alışıyor. Başımız sağolsun." Şaşkın şaşkın bakıyordum. "Ölmedi o koma da" Tek kaşı havalandı. "Nasıl" Willeam cevap verdi bu sefer. "Yani o yaşıyor. Gökçen teşekkür ederim. Sen olmasan onların elinde olacaktım" Timur nedense hiç konuşmamıştı. "Bu görevimdir teşekkür etmene gerek yok."
Timur sonunda konuşmaya başladı. "Nasıl anladın? Çok merak ediyorum" Hızlıca cevap verdim. "Kolaydı, çünkü Terörist dediğimizde fark ettiyseniz gayet rahatlardı ve sanki onları koruyor ve destekliyor gibiydi cümleleri. Ayrıca kanıt getircem dediğimde lavaboda polisi arıyordum ve yakından telefon sesi geldi numarayı kendilerine bağlamışlar normalde polis merkezine gitmeliydi. Bağlar kesilmiş." Herkes ağzı açık beni dinliyordu. "Şaşırcak birşey yok" Aras benimle gurur duyar gibi bakıyordu ve onun bu bakışı bana cesaret katmıştı. "Hadi şunları alında gidelim."
Ilgay geldi.
"Kameraları hallettim."
"Nerdeydin seni hiç göremedim."
"Sence" her zamanki gibi Ilgının yanındaydı çünkü Ilgın Yine fenalaşmıştı. Ona baktıkça üzülüyordum.
"Çok iyi bir iş başardık. Ama bir şey merak ediyorum." Timur hemen atladı.
"Buyur güzelim" Sabahtan berikonuşmayan adam şimdi dökülmeye başlamıştı.
"Bu gün benimle fazla konuşmadın o yüzden"
"İş başındaydık güzelim. Sen yeter ki iste ben hep konuşurum. Kıvılcımla Ateş birbirine sımsıkı sarılıyorlardı.
"Beni bırakma olurmu. Ve bir daha da o üzülürmüymüyş benim için deme"
"Sende beni katilin olarak bilme. Aklım çıktı orda" Herkes mutluydu ama tek bir kişi mutsuzdu. Willeam, bu savaşta en çok o yıkılmıştı.
"Ilgın arabada uzanıyor birazdan kendine gelir. Hadi şunları taşıyalım."
O günden sonra hergün Willeam Deryayı ziyarete gitti.
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 437 Okunma |
114 Oy |
0 Takip |
28 Bölümlü Kitap |