
Göğsümün altındaki yaradan akan kanlar ve çevremdeki endişeli tim ile birlikte hastane koridorlarına baka baka ameliyathane kapısına geldiğimizde o kadar ses arasından kendi sesini duyurmak için bağıran keremin sesini duymuştu son olarak bilincim
- iyi olacaksın yavuz çok iyi olacaksın. Ve ardından yediğim kurşun ve yaklayacağımız adamın üzerine düştüğüm için beni üzerinden atan adamla birlikte soğuk betonla buluşan başımla birlikte artık dayanmadı gözlerim ve bütün insani algılarımı kaybetmek üzere kapandı...
İlahi bakış açısı
Sevdiği adama ulaşamıyordu elif . Söylediğine göre yaklaşık iki saat önce bitmeliydi operasyon fakat hala ulaşamıyordu. Yengesini aramıştı, kardeşini aramıştı ama abisinede ulaşamamıştı. Hala içerisinde olduğu gruba yazdı bu sefer
: bitmedi mi operasyon?
İçi hiç rahat değildi ama rahat olması lazımdı biliyordu fakat yapamıyordu. O Mardin'de bir hal hastanede annesinin işlemleri ile uğraşırken, kerem ise oturduğu sandalyede ellerini saçlarına daldırıp oflayıp duruyordu.
Kendi hatası olduğunu düşünüyordu , eğer izin vermedi hiçbirşey yaşanmayacaktı diye düşünüyordu ve fazlasıyla yükleniyordu kendisine
- komutanım sizin hatanız değildi dedi göktüğ . Hepsi birbirinden beter ve oldukça durgun bir şekilde bekliyordu ameliyathane koridorunda
- ona birşey olsa ben elife ne diyeceğim diyerek sitem etti kerem. Sevdiğin adamı operasyonda adamın peşinden gönderdim , kurşunların arasına atıldı ama ölmedi şans eseri adamla boğuşurken yaralandı derken ayağa kalktı . Düşündükçe daha beter oluyordu
- bunu mu diyeceğim lan ben kardeşime
- yenge anlar sizin suçunuz değildi dedi Uraz . Sabah nikah şahitliği için Ali ile birbirlerini yemişlerdi fakat şuan asla o neşesi yoktu
- o operasyonda sorumlu bendim derken kendini gösterdi kerem. Hepinizin sorumlusu bendim ve benim timimde benim askerim ağır yaralandı
- fazla yükleniyorsun kendine dedi Süleyman abi onu bu suçluluk duygusundan çıkarmaya çalışarak
- Süleyman abi haklı hepimiz o operasyondaydık, hepimiz onu durdurabilirdik
- orada sorumlu bendim ve ben gerizekalı gibi izin verdim dedi Kerem . Şuan gerçekten kafayı yiyecekti.
- kendine yükleniyorsun dedi Ali
- kime yüklenmem lazım dedi Kerem sinirle karışık gülerken. Arkadaşının bu şekilde yararlanmasını gerçekten fazlasıyla kafaya takmıştı
- yenge gruba yazmış dedi göktüğ saf bir şekilde
- ulaşamadı ne bana ne Yavuz'a sizide arayamadı o yüzden yazdı dedi Kerem kendine sinirlenerek.
- ne diyeceğiz dedi Uraz üzüntülü ifadesine karşın düşünceli bir sesle
- sevdiğin adamı koruyamadık istersen git kendini ye ,bitir, ağla, intihar et ama yavuz şuanda ameliyatta dedi Kerem sinirle gülerek
- kafayı yemişsin dedi Süleyman abi. Kızı arayıp insanca durumu anlatacaksın güzel bir dille
- abi kurban olayım bunun güzel bir dili mi var? Elif kusura bakma yavuz ameliyatta benim hatam yüzünden bunu mu diyeceğim lan ben kardeşime defikten sonra ellerini saçlarına geçirmişti kerem .
- komutanım yapmayın kurban olayım gerekirse ben konuşayım yengeyle oyalayayım en azından bir süre dedi Ali. Normalde hiç böyle işlere bulaşmazdı fakat şuan keremi gördükçe zaten kötü olan ruhu daha da kötüleşiyordu
- ne diyeceksin acaba elife dedi Kerem
- tuvalette , banyoda, birisi yaralandı onunla hastanede ne bileyim buluruz birşeyler dedi Ali telaşla herkese bakarken
- yaz kıza birimiz yaralandı onunla hastanede diye dedi Kerem saçlarını yolarken. Ali hemen telefonunu çıkarıp Elif'in mesajına yanıt verdi
: yenge komutanım Barlas yaralandığı için onunla hastaneye gitti
Mesajı yazdıktan sonra hemen barlasa döndü
- artık yaralısın sakın mesajlara falan bakayım deme dediğinde Barlas sadece başını salladı . Şuan herkesin aklı yavuzda gözleri ise kendine zarar vermemesi adına keremdeydi...
Elif gördüğü mesajla biraz olsun rahatlamıştı ama hala endişeliydi
: geçmiş olsun
: abim nerede peki dedi anında mesaja cevap vererek.
İkisinide merak ediyordu ama ikisindende haber alamıyordu . Bakışlarını ısrarla mesajda tutarken açılan kapıdan çıkan annesi ve baranla kendini toparlayıp ayağa kalktı. Bugün babası gelmemişti onlarla
- işimiz bitti herhalde dedi ters bir şekilde karşısındaki doktora ama annesinin kaş göz hareketleri ile boğazını temizledi
- çok sağolun doktor bey dedi Rümeysa hanım barana karşı. Elif ise o sırada onlar dışında başka her yere bakıyordu.
- ben teşekkür ederim dedi baran elife bakarak ve ardından ekledi. Yarın gelmenize gerek olmayacaktır dedikten sonrada hafifçe gülümsedi.
- iyi o zaman gidelim artık dedi elif. Sevdiği adamın ve abisinin sesini duyamazken burada bu gereksizin sesini duyuyordu. Aslında gereksiz denemezdi çünkü adam annesi ile oldukça fazla ilgileniyordu
- gidelim dedi annesi ve Elif'in koluna girip onu hızlı hızlı yürütmeye başladı, sonrasında ise söylenmeye
- niye öyle ters ters cevaplar veriyorsun adama dedikten sonra biraz daha söylendi. Aslında elif sebebini söylese abime ve Yavuz'a ulaşamıyorum sadece arkadaşı böyle dedi dese hemen susardı annesi ama aynı zamanda stres yapardı ve stresten en uzak şekilde kalması onun için daha iyiydi
- annem hadi bak kantine inelim sana bir şeyler ısmarlayayım sonra babam gelsin seni alsın ben biraz dolaşayım dedi elif
- sen ne diye tek başına dolaşıyorsun ne yavuz var yanında ne birşey dedi annesi ters bir tutumla
- annem kızın yirmi altı yaşında kurban olayım sen yapma dedi elif
- iyi iyi ne yaparsan yap . Annesinin cümlesi ile ikiside kantine girip yemek sipariş ettiler...
- komutanım dedi Barlas birkaç saatte ciddi anlamda çökmüş gibi duran kereme. Başını ellerinin arasından çekip şiş gözler ve darmadağın olmuş saçlarıyla barlasa baktı kerem ne var der gibi
- özkan albay geldi dedi Barlas. Kerem sıkıntıyla bir nefes verip gözlerini kapattı ve başını arkaya yasladı . Aynı zamanda yüzünü ovuşturdu. Ne diyecekti albaya, ne söyleyecekti de albay onu affedecekti
- Asker kalk diye gürledi birden özkan albay ameliyathane koridorunda. Kerem bu kadar çabuk gelmesini beklemediği albay karşısında hemen toparlanıp esas duruşa geçti
- holgeldiniz komutanım dedi ağız alışkanlığı ile. Albayları normalde onlara bir baba gibi yaklaşan biriydi ama bir askerinin yaralandığını hele ki ağır yaralandığını duyduğunda bir canavara dönüşebiliyordu çünkü hepsini oğlu gibi benimsemişti ve oğullarına zarar gelmesini istemiyordu
- pek hoş bulmadım dedikten sonra sert çehresi ile ameliyathane yazan tabelaya sonra ise kereme baktı
- nasıl oldu dedi otoriter bir sesle. Fazlasıyla öfkeliydi ama bu öfkesi kereme değildi
- komutanım aradığımız adam kaçtı operasyondan ,daha doğrusu kaçmaya çalıştı . Yavuzda onun peşinden gitti . Sonra ise bir boğuşma olmuş sanırım adam kendini vurmak isterken yavuz engellemeye çalışmış derken yere baktı. Sonrasını zaten biliyorsunuz
- yavuzun yanında kimse var mıydı dedi özkan albay
- yoktu albayın sadece o ve aradığımız adam
- adamı yakaladınız mı?
- yakaladık albayım , askeriyeye gönderdim hastane askerleri ile diye açıklamada bulundu kerem. özkan albay sakinleşmeye çalışarak etrafa baktı sonra ise mahçupça sadece yere bakan kereme
- hepiniz buradasınız. sakın buradan ayrılmayın ve çağkanla ilgili en ufak detayı bile bana haber vereceksiniz dedikten sonra derin bir nefes aldı özkan albay
- nasıl emrederseniz albayım dedi kerem. sonrasında ise özkan albay aralarından ayrılarak askeriyeye gitti...
sıkıntı içinde nefes verdi elif. kafayı yemek üzereydi çünkü sadece alinin yazdığı mesaj ile duruyordu. yine sıkıntıyla telefonunu eline aldı,hala cevap gelmemişti ne aliden ne de başkasından. o mesajdan sonra abisini ve yavuzu birçok kere aramıştı ama ulaşamamıştı. yine oflayarak bir nefes verdi ve yürüdüğü kalabalık sokakta dalgınlığı yüzünden omuzuna çarptığı adama dönerek mahçup ve dalgın bir tavırla özür dileyip devam etti. yaklaşık iki dakika kadar sonra çalan telefonuna baktı elif. farketmemişti ama aklına gelen zibilyon tane ihtimalden dolayı gözleri dolmuştu. hemen gözlerini sildi elif ve hala çalan telefonun ekranına baktı
mervenur arıyor...
eski çalıştığı hastanedeki arkadaşıydı mervenur. uzun zamandır görüşemedikleri için aramayı onaylayıp telefonu kulağına yerleştirdi
- mervenur nasılsın dedi neşeli çıkarmaya çalıştığı sesi ile elif
- ben iyiyimde siz iyimisiniz dedi telefonun diğer ucundan mervenur
- neden birşey mi oldu diye sordu elif kaşlarını çatarak
- ben haberin var sanıyordum dedi mervenur sıkıntıyla
- neyden haberim var kızım gevelemesene lafı dedi elif sokağın köşesini dönerken
- abin burada dedi mervenur. elif ise duyduğu şeyle bulunduğu kaldırımın üzerinde bir anda durdu
- ne! nasıl?nerede? diye art arda sıraladı cümleleri
- hastanede ameliyathane koridorunda oturuyor. yanında da birileri var ama kim tanımıyorum dedi mervenur. Elif Barlas diye düşündü ama durumu o kadar kötü olsa illa ki birisi söylerdi değil mi? En azından oradaki biri yardımıyla Yavuz'a ve abisine ulaşabilirdi
- mervenur bana ameliyathanede kimin olduğunu söyleyebilir misin? dedi en yakınlardaki cafeye yürürken
- beklemen lazım ama . Merve'nin cümlesi ile Elif ne kadar arkadaşının onu görmeyeceğini bilsede başını salladı. Aradan yaklaşık dört ya da beş dakika geçmişti ki mervenur tekrar konuştu
- sayayım mı? Dinliyor musun?
- dinliyorum
- yaprak Bozdağ, cemal göreli ve çağkan akıner varmış içeride dedi mervenur bir tepki bekleyerek. Oda merak ediyordu artık Elif'in abisinin neden geldiğini fakat duyduğu isimle kanı çekilen ve şoka uğrayan kadından habersizdi
- ne dedin sen tekrar say bakayım dedi telaşla elif. Bu sırada lütfen olmuş olmasın diye geçiriyordu içinden Allah'ım lütfen olmuş olmasın
- yaprak Bozdağ , cemal göreli ve Çağlan akıner var dedi mervenur ve biraz daha detaylandırdı. Yaprak mide ameliyatı, cemal mide asidi ameliyatı, Çağksn ise kurşun yarası dedikten sonra anlamıştı oda içerideki kişinin timden birisi olduğunu
- çağkan akıner değil mi eminiz yani dedi elif zar zor konuşurken. Şuan ne abisinden nede oradaki herhangi bir kişiden öğrenmişti sevdiği adamın yaralandığını
- evet çağkan akıner kurşun yarası diye yazmışlar
- tamam şey yapalım mervenur ben sana bir fotoğraf atayım sende bak oradaki kişilerin arasında o adam var mı
- elif kurban olayım insan dikizletme bana ya dedi mervenur nefret ettiği şey karşısında
- mervenur lütfen içeride ki adam yavuz olabilir dedi elif zor çıkan bir sesle. Arkadaşı sustu bir süre elifte sustu sonra ise sadece lütfen dedi yalvaran bir tonda. Bilmek istiyordu , gerçekten uğruna canını yakacağı adam mıydı içerideki bilmek istiyordu
- tamam at fotoğrafı dedi mervenur. Elif Allah'ına bir şükür gülümsemesi sunup hemen çekindikleri fotoğraflardan bir tane attı abisinin yanına giden arkadaşına. Mervenur ilk o koridora onlardan daha uzak, kuytu bir yere geçip fotoğraftaki adamı inceledi. Sonra ise gözleri bir koridordaki herkeste birde fotoğraftaki adamda dolandı ama yoktu. Hiçbiri bu adam değildi
- elif attığın fotoğraftaki adam yok burada dedi mervenur kısık bir sesle. Oda anlamıştı çünkü , o bile herşeyi anlamışken Elif'in hiçbir şeyden haberi bile yoktu
- çok saol dedi elif. Sonrasında ise telefonu kapatmışlardı. Elif bulunduğu masada tek bir noktaya odaklandı. Neden hiçbiri söylememişti? Neden yalan söylemişlerdi diye düşünürken telefonunu çıkarıp Ali'yi aradı açmasını umut ederek. Öğrenmeyeceğinimi sanmışlardı diye düşündü elif. Eski çalıştığı hastaneye gidip haberinin olmayacağını mı sanmışlardı. Telefon uzun uzun çaldı ama açılmadı. Duyguları yok olmuştu sanki bir anda genç kızın. Yaşama algısı yitirilmişti sanki. Bulunduğu durumun nedenini kendisi bile çözemezken bu sefer barlası aradı. Yine uzun uzun çaldı telefon ama açılmadı. Bilerek diye düşündü elif . Son çare olarak ise Süleyman abiyi aradı. Oda açmazsa mervenur aracılığıyla konuşacaktı. Telefon yine bir süre çaldı sonra ise açıldı
- elif hayırdır dedi Süleyman abi hiçbirşey olmamış gibi. Elif burukça gülümsedi gözlerinde biriken yaşla
- yavuz nasıl Süleyman abi dedi elif gözündeki yaş yanağına süzülürken
- iyi barlasın yanında dedi süleyman abi incedende olsa sıkıntılı bir sesle
- ne zaman bırakacaksınız yalan söylemeyi dedi elif gözyaşları yanağını bir biri ıslatırken. Eski çalıştığım yerde haberim olmayacağını sandınız diye devam etti genç kız. Kimse bunu akıl etmemişti, kimse ihtimal vermemiş hatta akıllarına bile gelmemişti
- elif biz söyleyecektik dedi Süleyman abi toparlamaya çalışırken . Bu sırada koridordaki herkesin odağı kendisiydi
- ne zaman söyleyecektiniz dedi elif zar zor konuşarak. Öldüğünde, iyileştiğinde yada belki hiç . Ne zaman söyleyecektiniz abi diye isyan etti elif.
- arayacaktık seni ameliyattan çıktığı gibi diye açıklamaya başladı Süleyman abi bu sefer doğrulukla. Üzülmeni istemedik o yüzd-
- abime verir misin telefonu dedi elif ıslanan yanağını silerken. Bu sırada Süleyman abi gözleri acıyla bakan kereme baktı . Açıklayamazdı ki kardeşine
- abin burada değil dedi sert bir tonda
- orada diye diretti elif. Biliyorum abi orada dedi elif ağlamamak için zor dururken
- elif diretme dedi Süleyman abi. Şimdi konuşurlarsa ikiside daha beter olacaktı biliyordu ama bu konuşmayada ihtiyaçları vardı bunuda biliyordu
- ya beni abimle konuşturursun ya da söyle ona yüzümü unutsun dedi elif sert bir tonda. Süleyman abi yutkunarak kereme baktı ve telefonu kısa bir an kulağından çekip Elif'in dediklerini dedi. Kerem derin bir nefes alarak telefonu aldı
- abicim-
- neden söylemedin diye sözünü kesti elif. Neden söylemedin abi , neden ben senin yerine arkadaşımdan öğreniyorum olanları diye sitem etti elif ağlarken
- elif ben açıklayamazdım dedi Kerem zaroki bir konuşmayla. Elif bu sefer bu konu hakkında soru sornayı boşverdi
- nasıl oldu diye sordu bu sefer sitem etmeyi bırakıp normal bir tonda
- adamla boğuşurken diye iki cümleyle açıkladı kerem. Fazlasından bahsederse kardeşinin ondan nefret edeceğini düşünüyordu çünkü. Ama kardeşi yüreğindeki yangına söz geçiremeden
- neden izin verdin diye sordu. Neden gitmesine izin verdin dedi
- elif ben halleder diye düşündüm. Yavuz , sende biliyorsun başarılı bir asker dedi Kerem ve devam etti. Hallettide zaten ama adam kendini öldürmeye çalıştı dediğinde elif yine sözünü kesti ağlayarak
- yeter! Dedikten sonra burnunu çekerek devam etti. Nereden yaralandı? Kaç saattir ameliyatta? Diye sordu elif
- bilmiyorum ama kaburgalara yakındı sanırım dedi abisi zar zor duyulan sesiyle. Sonrasında ise sıkıntıyla nefes verdi ve devam etti. Bir buçuk- iki saat kadar oldu dediğinde elif acı içinde dudaklarını ısırarak sesinin duyulmasını engellemeye çalışarak
- abi benim canım yanıyor dedi sonrasında acı içinde. Keremin kapattığı gözünden bir yaş süzülürken elif devam etti. Abi benim ilk defa bu kadar kısa sürede canım bu kadar yanıyor dedi ağlayarak.
- elif yapma dedi Kerem acı içinde. Yavuz çıkacak siz çok güzel bir düğünle evleneceksiniz dedikten sonra burukça gülümsedi. Çok güzel çocuklarınız olacak dedikten sonra burnunu çekerek yüzündeki yaşları sildi kerem. Kardeşine farkettirmemeye çalışıuordu fakat onunda canı fazlasıyla yanıyordu. Silah arkadaşıydı yavuz. Emri altındaki bir askerden çok daha fazlasıydı
- o yüzden abim üzülmek yok dedi kendi bile bu fikre inanmayarak. Yavuz güçlüdür ben tanırım kardeşimi sağsalim çıkar oradan dedi buruk bir gülümsemeyle
- inşallah dedi elif gözlerini yumarak. Abi birşey olursa bana söyle ama olur mu dedi ağlamaklı sesiyle
- tamam güzelim dedi Kerem ve telefonu kapattılar. Bir tarafta kardeşi ve arkadaşlarına karşı güçlü durmaya çalışan bir asker , diğer tarafta ise acı içinde kendini yiyip bitirmek isteyen bir doktor vardı.....
Aradan yarım saat falan geçmişti. Elif önündeki belki bir nebze olsun acısını ve neye olduğunu bilmediği sinirini yatıştırır diye aldığı kahveyi içmeye çalışıyordu. Ağrıyan başını sandalyenin gerisine yasladı elif. Gözlerini kapatıp bir an bu dünyada olmamak istedi , yaşamamak istedi , herşey çok anlamsız geldi . Neden böyle olmuştu ki diye düşündü. Yeterince şükür mü etmemişti. Ya da Yavuz'u Rabbinden daha mı fazla sevmişti de böyle bir cezaya layık görülmüştü.
Mahalledeki dedikoducu karıların dediğini düşündü. Kim bir kulu rabbinden daha fazla severse Allah o kulu alır demişlerdi. Elif daha mı fazla sevmişti. Ya da imanı mı yetmemişti , yoksa yine bir sınav mıydı bu.
Zihnini yiyip bitiren çeşitli düşüncelere karşın herşeyi unutmak istedi. Gençliğine dönüp namaz kıldığı için onu tebrik eden abisiyle birlikte oluşturdukları küçük cemaatin zamanına ışınlanmak istedi
- iyi misin? Çok yakınından duyduğu sesle hızla araladı gözlerini. Karşısında görmeyi beklemediği adamla ağlamaktan kızarmış gözlerinde bir sinir ifadesi belirdi. Hala hangi yüzle buradaydı
- izinsiz bir şekilde masalara oturmayı adet edinmişsiniz sanırım dedi ters bir tutumla. Lütfen kalkın masamdan
- kötü birşey mi oldu dedi karşısındaki doktor Elif'in sözlerini umursamadan. Elif sinirle gülümsedi
- defol git masamdan dedi tıslarcasına zira yüreğindeki ateş herkesi yakıp kavurabilirdi
- insan gibi konuşmak istiyorum diye diretti baran
- ben seninle konuşmak istemiyorum. Defol git masamdan dedi elif iğneleyici bir tonda
- nasıl bu hale geldin dedi baran Elif'in yüzünü incelerken. Elif ise sinirle gözlerini kapatıp başını yana çevirdi yüzü görünmesin diye
- işte bunlar seni hiç ilgilendirmiyor doktor. Bu yüzden bence masamdan bir an önce kalk yoksa ben çok farklı yollarla kaldıracağım
- o adama mı birşey oldu dedi bu sefer. başımı arkaya atarak yüzü6mü elleriyle kapattı elif
- masamdan kalk doktor dedi eli yüzünden boğuk çıkan bir sesle
- şu anda bir doktor değilim elif ,dedi baran düşünceli bir şekilde. Ve sana ne olduğunu merak ediyorum
- bende sana beni merak etme diyorum dedi elif sinirle. Çünkü hayatımda beni merak edecek kadar bir yerin yok doktor diye acımasız sözlerini sıraladı ardı ardına. Annemin doktorusun ve benim için hep öyle kalacaksın dedikten sonra işaret parmağını barana doğrultarak devam etti. Ha eğer benim bu laflarım yüzünden sevdiklerime birşey yapmaya kalkışırsan olacak hiçbirşeyden ben sorumlu değilim.
Elif sözlerinden sonra hiddetle masadan kalkarken ilk defa bu kadar sinirli bulmuştu kendini ....
- çağkan beyin yakınları dedi ameliyathaneden çıkan doktor. Herkes hızla doktorun başına toplaşırken Kerem hemen girdi söze
- yavuz nasıl
- Kurşun ciğerlere oldukça yakın bir bölgeye gelmiş fakat çiğerlere ulaşamamış . Ameliyatın uzun sürmesinin asıl sebebi kurşunu o derinlikten çiğerlere zarar vermeden çıkarmak istememiz diye durumu açıkladı doktor
- yani şuan iyi değil mi komıtanım dedi Uraz sevinçle doktora bakarak konularak
- iyi olacak diyebşlirim uzun bir süre yoğun bakımda kalıcak ve ayıldıktan birkaç gün sonra normal odaya alınır. Ama ameliyat hala devam ediyor olası bşr hatada ciğerler zarar görebilir ve bu malesef ki organ nakline sebep olur. O yüzden siz yine ameliyat bitene kadar herşeye hazırlıklı olun . Doktorun sözleriyle Ali şaşırarak
- hocam sevindlimmi üzğlemmi yani şuan dedi göktüğ
- her şeye hazırlıklı olun dedi doktor ve ameliyata girecek yeni doktora selam vererek uzaklaştı hastane koridorundan...
1 gün sonra
Yoğun bakıma alınmıştı genç adam. Hayati riski hala taşırken arkadaşları bir saniye ayrılmamıştı yanından. Öyleki Kerem hamile eşini bile bir şekilde ikna etmişti . Ameliyat oldukça uzun sürmüştü , hepsi birbirinden beter bir haldayken önce doktor ardındand yavuz çıkmıştı. Herkes olduğu yerde dinçleşti bir anda ve çıkarılan sedyenin önüne ilerlediler
- komutanım dedi göktüğ . Sonra doktora dönüp komutanım nasıl? Diye sordu gözleri parlayarak.
- hayati risk devam ediyor . Başını vurması sonucu bir travma oluşabilir fakat uyanması halinde bunların hiçbirini yaşamaz. Yani şuan tek tesellimiz uyanması dedi doktor burukça gülümseyerek. Sadece timdekilerin değil hastanedeki herkesin Yüreği ayrı ayrı yanıyordu. Bazıları Yavuz'u Elif'in sevdiği adam olarak bilirken , bazıları ise sadece bir asker diye düşünüyordu. Ameliyathane in önünden geçen yüzlerce kişi orada hala kirli kıyfetleri üzerlerinde gerek yorgunluktan , gerek uykusuzluktan gerekse çok başka şeylerden dolayı bir askerden uzak ama hala dik durmaya çalışan timi buruk bir tenessüm, hayranlık ve zihinlerinde ki dualarla karşılamıştı.
Sedye yoğun bakım ünitesine gidene kadar takip ettiler gecenin bir yarısı.
- komutanım turp gibisiniz boşverin siz bunları dedi Ali yavuzun suymasını umarak konuşarak. O gecenin bir yarısı bütün tim bir olup bir şekilde keremi geceyi evde geçirmesine zorla ikna ettiler. Kerem aedaşlarının baskıları ve hamile karısının özlemi sayesinde bir şekilde gitmişti.
Eve girdiğinde hemen kapının yanında duran odanın kapısını tıklartı ilk , sonra ise açtığında bazanın üzerinde yatan kardeimi yani şirini gördüğünde burukça gülşmsedi fakat hep olduğu gibi kardeşini kendi evinde gördüğü için aklı amnesine gitti. Ağlamamak için direnirken bir operasyon sessizliği ile ldya girdi ve kardeşinin saçlarındn öpüp üzerinden attığı ince battaniyeyi tekrar üzerine örttü ve odadan kapıyı yavaşca ardındn çekerek çıktı.
Önce banyoya gidip ellerini yıkadı ve serili çamaşır varmı diye balkona baktı. Odya girdiği an oya uyanavaktı ve Kerem kirli kıyafetlerle karısına sadık ak istemiyordu. Şansına serili olan kıyagetlerden birkaç parça aldı ve hemen banyoda hızlıca üzerini değiştirip ne ara bu kdar kirlendiğimi bilmediği üniformasını makineye atıp çalıştırdı. Cebinden çıkardığı sessizdeki telefonuna bakınca Elif'in , oyanın ve kardeşinin cevapsız armalarını gördü. Birde bunlafın yanınd annesi vardi. Burukça gülşmseyerek saate baktı ve elife yarın haber vereceğinş düşünerek yatak odasına girdi.
Oya siyah saçlarını tepeden toplamış yatarken sessizce yatağın diğer uzuna çktü ve uzanarak dhandik bir konumda karısını izlemeye başladı. Oya omuz üstğ yattığı konumdan dört üstü konuma geçmek için şişkin karnını tutarak pozisyon değiştirdiğinde gözlerini açarak ilk tavana sonra ise komodinde olan telefonuna baktı. Kerem karısının ne yapacağını izlerken oya üzüntüyle telefonu tekrar komodine bıraktı ve kısık bir sesle
- gelmeyecek mi şimdi dedi elini karnına koyarak. Hala yanınd duran keremi farketmemiş olması içbşr mucize sayılırdı.
- babanız bugün yok miniklerim dediiinde dudağını büzerek yan föndü ve gördüğü keremin yüzüyle aynı anda çığlık attı. Kerem hızla ağzını kapatırken oya kocaöan gözlerle kereme bakıyordu
- sen nereden ılınlandın ne dedi kereme bakarak
- sen bütün mahalleyi uyandırmfan iki saniye önce geldim dediğinde omuzuna vurarak
- niye uyandırmıyorsun pislik diye sitem etti oya sonra ise odanın kapısı açıldı . İkiside kapıya bakarken şirin korkuyla
- yenge dedi sonra ise yand bulunan baisini görünce abi diye sevinir hemen üzerine atladı. Kerem ruhu daki acıyı ikisinede belli etmemeye çalışarak kendisine sarılan kardeşine sarılıp Elif'in aksina siyah olan saçlarını okşadı. Başının tepesine bir öpücük konduurken
- burfayım güzelim dedikten sonra biraz olsun kafa dağıtmk için karısına baktı
- tamam minik görümce yeter bu kdr ben bile daha kocamla sadılmadım dedi oya sanki karnından dolayı sadılabileceklermiş gibi ...
Sabahın erken saatlerinde uyanmıştı Kerem ve hemen üzerine birşeyler geçirip kardeşinin hazırladığı börekleride alıp çıkmıştı evden. Yolda Elif'i arayıp herşeyi tek tek anlatmıştı. Ama sesinden anladığı kadarıyla kardeşi sabaha kadar uyumayı bırak hep ağlamıştı gizlice. Hastaneye geldiğinde dün Elif'i arayan aysimanında burada olduğunu gördü ve timinin görüntüsüyle yüzünde bir sırıtma oluşmak istedi .
Ali ve Uraz yerde oturmuş başları birbirine değil bir şekilde uyumuşlardı. Göktuğ oturduğu sandalyede başı pmuzuna düşmüş oda yatıyordu. Dün kendisinden sonra bir şekilde Süleyman abiyide göndermiş olmalıydılar çünkü Süleyman abide yoktu. Emir zaten yıllık izinde olsuğu için burada değildi fakat öğrendiği gibi en yakın uçuşu ayarlamıştı ve tatilini bırakıp karısıyla birlikte şırnağa geliyordu. Son olarak Barlas ise camın önünde durmuş bütün olanlara rağmen dik durmaya çalışarak camdan Yavuz'a bakıyordu. Aysimada köşede bulunan sandalyede başını ellerinin arasına almış bir şekilde duruyordu. Kerem ise timinin bu halini görerek bir yıl daha yaşlanmıştı...
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 21.66k Okunma |
1.87k Oy |
0 Takip |
56 Bölümlü Kitap |