
Operasyon IRAK-TÜRKİYE sınırında olacağı için bir buçuk gündür yoldaydık. Şuan operasyonun yapılacağı yere ulaşmıştık fakat hepimiz gerçekten yorgunduk ve gece olduğu için ne bölgeyi doğru düzgün tarayabilecek ne de gerekli tetkitleri tamamiyle yapabilecektik.
- komutanlarım siz daha iyi bilirsiniz ama bu gece bir yerde konaklasak hem dinlenmiş oluruz dedi Emir . Kereme baktığımda düşünür fakat yorgun bir vaziyetteydi.
- konaklamayı nerede yapacağız ki diye sordu Ali . haklıydı askeriyeden helikopter ile çıkmış ve sınırı geçince askeri araç ile devam etmek zorunda kalmıştık.
- çocuklar haklı konaklama bence yapılmalı fakat uygun yer için çevreyi gözetlememiz lazım dedim . O sırada Özkan albay aradı , büyük ihtimalle bizi getiren şoför ona haber vermişti.
- Albayım dedi kerem sonrasında bizden uzaklaşıp Özkan albay ile konuşmaya başladı. Hazır kerem burada değilken hemen arkamı dönüp Ali ve Uraza baktım.
- sizin ölüm fermanınızı ne zaman imzalayayım gençler dedim tehditkar ve sert bir ses tonuyla . Tabi ki götleri tutuşan Ali ve Uraz benden uzaklaşırken
- komutanı valla hepsi Urazın başının altından çıktı dedi Ali
- lan şerefli sen demedin mi bana yavuz komutanımın Elifte gözü var diye lan dedi Uraz
- ikinizide gebrtirim ulan! Elifte gözü var ne dağ ayıları! Hadi diyelim ki var bundan sizene lan öldürtecek misiniz lan kendinizi bana yorgunluğunda verdiği sinirle bağırarak onlara doğru yürürken ikiside geri geri adımlıyorlardı ve timin diğer üyeleri ise bıyık altından gülüyordu.
- boşver sen devrem bu iki dangalağı ne dediklerini bilmiyorlar diyerek beni sakinleştirmeye çalıştı süleyman abi
- abi görmüyor musun ya yenge diyorlar kıza , gözüm varmış benim kızda . Var ulan at kafaları kızı seviyorum da size yenge deme cesareti nerden geliyor lan ! son kısımda biraz fazla yüksek bağırdığım için yaklaşık iki dakikadır bizden uzakta Özkan albay ile konuşan Kerem kulağındaki telefon ve çatık kaşlarla bize döndü.
- komutanım merak etmeyin alt tarafı Ali ve Urazın cenazesini kaldırcaz dedi Emir gülerek. Kerem bize pek aldırış etmeyip tekrar telefona döndü.
- komutanım itiraf ettiniz yani aşıksınız yengeye diye sinsi bir sırıtışıyla konuştu Ali
- seni gebertirim ulan! diyerek Ali'nin peşinden koşmaya başladım .
- komutanım yemin billah urazın suçuydu dedi aslandan kaçan zebra gibi koşarken
- sıra onada gelicek ama listenin başında sen varsın dedim buz gibi bir ses tonuyla. İki dakika ya koştuk ya koşmadık Ali'nin çantasından tutarak onu kendime çektim. şimdi seni kim kurtaracak benim gazabımdan diyerek boynundan tuttum.Buz gibi çıkan sesim ve bakışlarım ile ürkek bir ceylan misali iyice formanın içine sinerken
- komutanım bağışlayın yaptık bir hata dedi cılız sesi ile
- Yavuz buraya gelin! diye bize bağırdı Kerem . Avını yakalamış bir aslan misali Aliyi tutarken timdeki herkes bize gülerek bakıyordu. Yakasından tuttuğum çocuğu öne doğru fırlatıp
- defol git gözüm görmesin sen dedim ve Keremin yanına gittim. Az önceki halimizi pek sorgulamayan Kerem direk söze girdi.
- bu gece buraya yakın bir askeriyede kalıcağız Özkan albay herşeyi ayarladı. daha sonrasında tacettine bakıp . Sende asla kimliğini açık etmeyeceksin eğer öyle birşey olursa seni burada ölmekten beter ederim dedi Kerem korkutucu bir ses tonu ile . tacettin hızla başını salladı. Biz Ali ile tartışırken burada değildi onu bizden daha güvenli bir şekilde getirdikleri için ne kadar aynı saat diye plankansada bizden daha geç gelmişti...
Şuan gündüz gözüyle operasyon alanını inceliyorduk . Çetini daha şırnaktayken aramıştık ve bugün buluşma yapılacaktı .
- bölge inceleme tamam ne zaman başlıyor bu operasyon diye sordum kereme . Sesim Ali ve Uraz sağolsun biraz bozuk çıkmıştı sayelerinde
- ne zaman geliyor senin adamların diye sordu tacettine
- yaklaşık bir saate beni söylediğiniz yerden almaya gelicekler dedi Tacettin ve ben nedensizde bu operasyonu bozacağını düşünmüyordum.
- ters bir hareket yaparsan ne olacağını çok iyi biliyorsun . Sakın ters bir hareketini görmiyeyim , bizim sana takacağımız ses kayıt cihazına hiçbir şey olmayacak dedi tehditkar ve buz gibi bir sesle .
- kerem benimle bir gelsene sen , siz burada kalın dedim ve arka tarafa doğru yürümeye başladım.
- aklına takılan birşey var sanırım dedi kerem düşünen ve ne diyeceğimi merak eden bir ses tonuyla
- tacettinin yanında bizden birilerini gitmesi hem onun kimliğini korumak hem de bizim için daha iyi olmaz mı? diye sordum
- çok mantıklı fakat herkesin bir görevi var kimi yanında gönderebiliriz ki diye sordu yine düşündüğünü belli eden bir ses tonuyla
- bence Ali güzel bir seçim olur diğerleri bize lazım hem korunma yetenekleri falan da iyi dedim aklımdaki sinsi planı devreye sokarak. Aslında Ali'yle bir derdim yoktu fakat yanımda kalırsa bu operasyon sorunsuz bitmeyebilirdi . Yani en fazla o itler ile birlikte Ali'nin de cenazesi çıkardı bu yüzden onu önermiştim ki ne olursa olsun Ali'nin bu görevi başarılı yapacağını biliyordum...
şuan buluşma yapılacaktı ve biz sadece Ali'yi değil yaında urazıda göndermiştik.
- geldiler . Telsizden duyduğum emirin cümlesi ila bakışlarımı alana çevirdim. Tacettin terörist kılığına girmiş Ali , Uraz ve tacetinin hapisten salındığına inanılan salak adamları alandaydı. Yanımda duran Kerem alandakilere birşeyler söylüyordu. Çetin büyük siyah bir karavanla alana girdi daha sonrasında arkasından üç tane siyah üst model arabalarda geldi. Karavandan çetin olduğunu düşündüğümüz kişi ve bir kadın indi .
- bu kadın kim ? diye sordum kereme
- çetin ile buraya geldiyse önemli olmalı dedikten sonra telsize
- bu kadına hiçbirşey olmayacak diye konuştu ve artık bu üçlü arasında geçen konuşmayı kulaklıktan dinlemeye başladık...
- atış serbest! Diye bağırdı kerem kulaklığa doğru . Hepimiz atışa başlarken Ali ve Uraz ise hem çetin ve yanındaki kadının kaçmasını engelliyor hemde tacettini koruyordu
- Göktuğ arka tarafı temizle Emir ikinci nişan sende dedi bu kez de kerem . Süleyman abi sağ taraf nasıl gidiyor diye sordu bu seferde
- gayet iyi , hatta şuan tamamiyle temizlendi dedi süleyman abi başarısının verdiği gururu taşıyan sesiyle
- Emir ve Barlas nasılsınız koçum diye sorduğunda kısa bir anlığına önümdeki uzun manlulu silahtan hedef almayı burakıp ciddi mi diye Kereme baktım.
- valla komutanım hayat çok güzel gidiyor bu taraflarda mesela Semanın bana attığı tribin sinirini şuanda bu itlerden çıkarıyorum dedi Emir
- arka taraf temiz dedi Barlas . Herkes adamları öldürmeye veya yaralanmalarına odaklanmışken Barlasın sesi duyuldu
- komutanım kadın kaçıyor!
- kadın kim bilmiyoruz önemli olan çetin ama kadını takip et barlas dedi kerem...
operasyon başarıyla sonuçlanmış ve burada bulunduğumuz üç günün hakkını bu kolay sayılabilecek operasyon ile vermiştik . Çetini yakalamış , Ali ve Urazın üzerlerindendeki kıyafetlerden nefretle kurtuluşunu izlemiş fakat kim olduğunu bilmediğimiz kadını kaçırmıştık
- komutanım gidiyoruz değil mi pikniğe? olum yüzümde falan çizik yok değil mi diye sordu Uraz Aliye
- yok ama ben istersen çizebilirim dedim sinsi ve tehditkar bir sesle . herkes gülerken Uraz aklına gelenler ile yutkunup benden gözlerini kaçırdı
- ne bu sizin aranızda ki ne ayak görevdede ulu orta yerde bağırıp duruyorsunuz diye sordu Kerem
- yok birşey ben sana sonra anlatırım diyip konuyu kapattım ve arabanın camından sınır yoluna bakmaya devam ettim...
...
bügün abimler geliyordu. Yengeme süpriz olsun diye söylememiştim
- yemgoşum ben kaçıyorum kendine iyi bak üzülmek yok bak ona göre dedim işaret parmağımı ona doğru sallarken
- sen bana parmak mı sallıyorsun terbiyesiz dedi aynı zamanda gülüp devam etti . Kırarım bak o parmağı
- kıyamazsın ki sen bana dedim ağlamaklı ve sevecen bir tonda , şuan gözlerimin kocaman olup ona tatlı tatlı baktığına emindim
- ay tamam git hadi geç kalacaksın dediğinde sonunda evden çıkıp askeriyenin yolunu tutabilmiştim. Yengem beş gündür yani abimler gittiğinden beri ağlıyor ve işin garip yanı ise ağlarken elma yiyip duruyordu . Ona elma almak için kaç kere dışarı çıktığımı sormayın
- ben neden abimin işini yapıyorum ya! diye yolda kendime sinirlendikten sonra şükür ki işe başlayabilmiştim...
işe geldiğimden beri sadece dosya doldurmuştum ve şuanda sözde askeriyeye yaklaşan abimlerin gelmesini bekliyordum. Ben gözümü dikmiş yola bakarken telefonuma gelen bildirimlere baktım
Emir bu grubun ismini BOMBALARRRR💣💣💣 diye değiştirdi
gördüğüm bildirimle şaşkın bir şekilde telefona bakarken mesajlar gelmeye devam etti
Göktuğ: olum koyacak isim mi kalmadı lan!
Barlas: ama ne bombalar
Ali: Emir buraya gel lan bune hayvan herif
Emir: noldu lan
Uraz: öldün olum sen nasıl hala konuşuyorsun
Emir: valla mı lan , ulen ben daha semaya çiçek alıcaktım
Ali: olum birde valla mı diyor . Komutanlarım bunun gibiler nasıl oluyor da burada bulunuyor acaba?
dayanamayıp bende parmaklarımı klavyenin harfleri üzerinde gezdirmeye başladım
: yan yana değil misiniz neden buradan konuşuyorsunuz ?
ben bunu yazdıktan sonra Yavuz Alinin son mesajına cevap vermişti
Yüzbaşım: seni nasıl aldılarsa onuda öyle aldılar . Aslına bakarsanız bazılarınızın burada olmaması lazım
Yavuz'un yazdığı mesaja istemsiz gülerken bu seferde Ali bana cevap verdi
Ali: çok haklısın valla yenge sen bizim yerimize cepheye mi gitsen
Yüzbaşım: Ali senin o dilini ... gerisini anla terbiyemi bozamam
Abimm: bulaşmayın lan kardeşime telefona bakan olursa yemin ediyorum heçbirinize acımam
abim ve yavuzun son mesajlarını gördükten sonra istemsizce kahkaha attım fakat hemen sonrasında bulunduğun ortamın farkına varıp kızararak başımı eğdim
: bana neden yenge diyorsunuz?
Bu soruyu merakla sormuştum açıkçası
Ya yavuz onlara söylediyse
Ali:komutanlarım dememi istiyor bence
Abim: komutanlarım derken ben değilim lan piç yavuz senmi dedin ulan
Abim sinirlenmişti belli ki. İnşallah Yavuz'a birşey yapmamıştır diye düşündüm ve telefonu onlar gelenene kadar beklemeye devam ettim .
...
- Lan yavuz mu söyledi diye Ali'ye baktığımda gülerek bana baktı . Yavuz ise adının geçtiğini fakat konunun ne olduğunu bilmediği konuşmaya kaşlarını çatarak döndü
- ne demişim ben diye sordu saf bir şekilde
- Elif'e neden yenge diyorlar biliyor musun diye sordum . Yüzünde bariz bir sinir ifadesi geçip direk Ali ve uraza baktığında
- s!ktir senmi dedin lan diye bağırdım Yavuz'a
- ben dedim ulan diye bağırdı bana
- lan lan bak yavuz geliyorlar bana bak sinirleniyorum senmi söyledin bu iki ite diye Ali ve urazı gösterdim
- o iki ititn benimle ilgisi yok diye söyledi
- o zaman neden ben dedim diyorsun lan!
- hoşuma gidiyor Elif'e yenge demeleri dedi sırıtarak
- ne demek hoşuma gidiyor lan derken yakasından tutup onu tamamiyle koltuğa yasladım . Gözlerimde bariz bir sinir varken bana hala sırıtarak bakıyordu
- belki kardeşinde gözüm vardır dedi sırıtarak
- yavuz seni buraya gömerim ne demek gözüm vardır lan
- bildiğin belkide kardeşini seviyorum bilemezsin ki dedi sırıtarak. Sinirle yüzüne bakarken
- sakinim çünkü sen bunu yapmazsın biliyorum . Elif kardeşin gibi ama eğer öyle birşey varsa benden kaç yavuz çünkü seni gebertirim
- gönül bu kime konacağı belli olmuyor
- siktir git kardeşime konmasın o gönlün
- konar belki de ben tutamam sonuçta onu
- tutacaksın lan konu benim kardeşimse tutacaksın
- o zaman sende oya için tutacaktın dediğinde yerime mıhlamdım.
...
- ah tatlım buralarda böyle gülemezsin dedi ne zaman yanıma geldiğini bilmediğim bir kadın. Kaşlarımı çatarak
- kusura bakmayın bi anlık oldu ayrıca bu tarz ortamlarda böyle şeylerin yapılmaması gerektiğini emin olun biliyorum derken sinirden dudaklarımın içini ısırdım
- ah bildiğine eminmisin ayrıca bu kılık kıyafet ne, neden üniforman üzerinde yok diyince sinirle gülümsedim
-doktorum canım tıp fakültesini bitirdim, ayrıca abim asker ve emin ol nerede nasıl davranılacağını en az senin kadar biliyorum
- abin asker mi diye sordu son söylediklerimi es geçerek. Abin kim ?
- KIDEMLİ YÜZBAŞI Kerem AKTAŞ ve kardeşi İlsu Elif Aktaş diyerek ona elimi uzattım
- ah şu komutan olan çağkanın timindeki değilmi yeşil gözlü yakışıklı dedi abimi tarif etmeye çalışırken
- evet tam olarak o yanlız abimde gözün varsa baştan söyleyeyim kendisi evli hatta yakında çoçuğu olucak dedim bu sırada sıktığı elimi elinden çekmiştim . Siz kimsiniz?
- sekreter tarzı gibi düşünebilirsin yazıcı gibi birşeyim evraklarla ,dosyalarla falan ilgileniyorum . Adım ayla ayrıca gözüm abinde değil bence çağkan abinden daha yakışıklı dedi mest olmuş bir surat ifadesiyle
tam da ağzına çakmalık
- çağkanamı aşıksın diye sordum ona bakmazken
- fazlasıyla ve bence oda bana aşık dedi
- yüzbaşının sevgilisi var bence uzak durmalısın ayrıca çağkan senin yanından çok benim yanımda nasıl sana aşık olduğu tanısına vardın diye sordum
cevaplasında göreyin gıcık karı. Bozulmuş surat ifadesiyle
- aramızda özel bir bağ var bunu sana anlatamam ayrıca çağkanın sevgilisi yok dedi bu sırada büyük ihtimalle abimlerin içerisinde bulunduğu askeri araç alana girdi fakat bunu umursamadan sinrlendiğim ve adının ayla olduğunu öğrendiğim kadına döndüm tekrar
- var
- yok ayrıca varsa kim o zaman söylesene çağkan bana aşık bunu herkes biliyor diye cırlayarak son sinir hücremi de yok etti
- var benimle sevgili hatta evlilik hayali kuruyoruz oldumu! dedim sinirle karşımdaki gözleri kocaman açılmış kadına baktığımda daha yeni Özkan Albayın burada olduğuna ve benim bu cümleyi bağırarak söylediğim aklıma dank etti
- sen , sen ne saçmalıyorsun ya yolarım kızım seni dedi Ayla tam üzerime yürüyeceği sırada Özkan Albayın sinirli sesi duyuldu bu sefer
- Ayla işinin başına dön. yanımdaki kadın utana sıkıla geriye doğru adımlarken sinirli bakışları benim üzerimdeydi.
- Ayla bir daha tekrarlamayacağım . Albayın sinirli sesi tekrar kulaklarımı doldurduğunda utanmıştım belki de o an teşekkür falan etmem gerekiyordu ama utancım bunun önüne geçtiği için arabadan sırayla inmiş askerlere baktım. Ali ve Uraz değişik bir şekilde gülerek bana baktıklarında daha fazla kızardığıma emindim
duymuşlar mıydı ki
en son arabadan abim yavuz ve aralarında bir adam indiğinde ikisininde gözleri beni buldu . Yavuz ve abim bu bakışmalar karşısında birbirlerinden habersiz bana gülümseyip göz kırptıktan sonra gülümseyen Özkan Albayın yanına adımlamaya başladılar . İstemsizce aralarında tuttukları adama bakarken Barlas ve Süleyman abi başta olmak üzere diğerleri de onları inceliyordu . Tekrar abimlere döndükten birkaç saniye sonra aralarına aldığı adamın elindeki bıçak dikkatimi çekti . Ne yapacağımı bilmez bir şekilde adama bakarken bana sinsi ve acımasız bir gülümseme sundu ve kolunu abimin elinden kurtardı
- abi! diye tiz bir bağırış ddöküldü dudaklarımdan . Bana bakan abim hızla yanındaki adama döndü. Sesimi duyan yavuz adamın elindeki bıçakla mücadele etmeye çalışıyordu çünkü ikiside adama fazlasıyla yakındı . Ben daha ne olduğunu anlamadan abimin dudaklarından boğuk bir inleme daha sonrasında ise o söz duyuldu
- it soyu ahlaksız herif! Bağırarak adama söylediği sırada bu seferde adam Yavuz'a doğru yöneldi
- yavuz hayır! Diye bağırdım fakat onunda sağ koluna çoktan bıçak temas etmişti.
- şerefsiz köpek diye bağırdı yavuz yakın temasta yediği bıçağın acısıyla...
- ya ikinizide gebertirim yeter bıktım gelin buraya diye bağırdım abim ve Yavuz'a çünkü kollarını tamamiyle kaplayan kana rağmen hala ilk sen kavgası yapıyorlardı
- yavuz git sen lan hadi! Diye bağırdı abim
- yavuz gel bakayım haydi lütfen diye yalvardım en sonunda . Bu yalvarma , istek ve hüzün barındıran ses benden Yavuz'a doğru çıktığı için abim kaşlarını çatıp
- niye ilk yavuz lan
- sen dedin ,yeter Yavuz gel buraya , abi sen kaşındın
- tamam ben geleyim! Diye bağırdı bu seferde
- hayır Yavuz gelicek hem onun yarası daha derin gözüküyor
- yavuz siktirgit diye bu sefer Yavuz'a bağırdığında gözlerimi kocaman açarak abime baktım
- küfür etme! Diye bu seferde ben bağırdım
- ilk bana bak o zaman dedi mızmız bir tavırla . Yavuz'a baktığımda kereme baktı ilk sonrasında da gülümseyerek bana döndü ve göz kırptı . Bu sanırım ilk onu al demek oluyordu
- tamam gel abi dediğimde zaferi kazanmış küçük bir çocuk gibi gülümseyip gururla sedyeye oturdu
- sen defol git başkasına baktır dedi Yavuz'a sanki şekeri ilk o almış gibi bir edayla
- yok Elif bakacak dedi yavuzda abimi sinirlendirmek için .
- gömleğini çıkar! Diye abime bağırdım bu kavgayı bitirmek için . Abim hızlıca gömleğini çıkarıp yarasına bakmamı sağladı .
- manyaklar ikinizinde kolu kan içinde fakat burada kavga ediyorsunuz
- bence gayet mantıklı bir kavga dedi Yavuz sırıtarak
- ya senin sevdiğin falan yokmu git o baksın dedi abim Yavuz'a . Kaşlarım şüpheyle gözlerimin üzerine inerken abimin yarasını temizlemeye devam ediyordum . Refleksleri iyi olduğu için yara fazla derin değildi fakat dikiş gerekiyordu
- zaten sevdiğime baktırmaya geldim dedi yavuz sırıtarak . Gözlerim kocaman açılırken abim yerinden doğrulmaya çalıştı
- seni gebertirim hayvan! Yavuz'a bağırdığında yavuz ise yerinde durmuş sırıtıyordu peki ben hem abimi sakinleştirmeye çalışıyor hem aklım yavuzda hemde utanmış bir vaziyetteydim daha kötüsü varmı
- abi yeter otur şuraya onunda yarası var daha Yavuz'a bakacağım dedim . Şimdiye kadar ona Yavuz dememe hiç takılmayan abim
- sen ne diye bana bunu savunuyorsun lan! Ayrıca bu hayvana çağkan diyeceksin yavuz ismini özel kişilerin demesinden hoşlanır dedi
- Elif desin sıkıntı yok dedi yavuz hala sırıtıyordu !
- lan siz ikiniz benden gizli yazışıyor musunuz ayrıca ne demek desin ulan!
- abi başım şişti dedim yarayı temizlemeyi bitirip. Rahat dur iki dikiş atayım yavuza bakıcam daha
- hala yavuz diyor ya dedi sinirli bir şekilde nefes alıp verirken . Sonra aklıma birşey gelmiş gibi gözlerini kısarak ikimize baktı
- siz ikiniz benden gizli yazışmıyorsunuz değil mi derken bana döndü bak söz verdin derken de işaret parmağını bana salladı birini sevetsen ilk bana diyecektin bu timden biri olsa bile sonrada ben onu öldüresiye dövecektim
- dövme kısmı yoktu!
- artık var
- istediğini yap eğer kardeşini seversem senin yumruklarını düşünmem dedi yavuz . Bu ne demek oluyordu
Ayrıca bu çocuk neden yangına barutla gidiyordu
- ikinizide gebertirim lan dedi abim bu seferde . Yarasını bitirdiğim için
- Yavuz gel bakayım dedim fakat şuanda üzerimde ölesiye bir utanç vardı .
- geleyim dedi pişkin pişkin sırıtırken
- senin ağzını yüzünü kırarım dedi abim
- sana ne oluyor ya derken bu iki manyağı beklemek yerine elimi yavuzun gömleğinin düğmelerine attım .
- kendisi çıkarsın! Bırak sen dedi abim yavuz ise sırıtarak yarıya kadar açtığım gömleğine bakıyordu
- ya sana ne oldu da birden böyle bir kıskançlık yüklendi dedim ayrıca çıksana sen haydi derken onu diğer kolundan tutup dışarı doğru itelemeye başladım
- ne diye ben çıkıyorum lan! Diye bağırdı bilmeme kaçıncı kez . Bıkkın bir nefes verip
- kulağımın dibinde bağırmaz mısın abi ayrıca bizi yanlız bırak haydi dedim
- siz ne diye yanlız kalıyorsunuz! Elif sende mi hadi bu it göz koydu sende mi ya dedi . Sesinde bir hayal kırıklığı falan yoktu fakat ciddi miktarda bir kıskançlık vardı
- ay ne yapıyorsan yap diyerek tekrar Yavuz'a yöneldim ve yarasını temizlemeye başladım. Abim ise ikimizinde başında durmuş bize bakıp duruyordu.
- temiz gömlek falan yokmu ya burada dedi . Geçen evde abimin kullanmadığı ne kadar gömlek varsa buraya getirmiştim çünkü ihtiyaç kesinlikle oluyordu . Hatta bir kaç kete kullanmış kullananlar ise yıkayıp geri getirmişti .
- dolaba bak var orada derken temizlemeyi bitirip dikiş için hazırlanmaya başladım .
- bakma ulan kardeşime dedi abim bağırarak
Şaşırdık mı
Hayyyır
- yeter ikinizde susun gebertirim sizi dedim hayır yani benim gibi sabırlı bir insana bile neler yaptırıyorlardı ya . Ben bunu dedikten sonra ikiside şükürler olsun ki sustu. Aradan kaç dakika geçti bilmiyorum fakat yavuzun dikişini bitirmek üzereyken abimin telefonu çaldı
- albay arıyor diye bizi bilgilendirdikten sonra telefonu açıp konuşmaya başladı . Verdiği cevaplardan anladığım kadarıyla albayın yanına gidiyordu
- ben gidiyorum derken ikimize baktı sonra tekrar kıskançlık yüklenmiş olacak ki işin bittiğinde odama gel sana birşey vericem eğer benden sonra gelirsen ikinizide gebertirim dedi ve çıktı odadan
- eeee yanlız kaldık şimdi ne yapıcağız acaba doktor hanım diye sordu yavuz . Yarasının son dikişini iyiki atmıştım yoksa keisnlikle yanlış yerlere atacaktım . Yüzüm hemen kızarırken
- hiçbirşey dedim normal bir tonda çıkarmaya çalıştığım sesimle . Sanki verdiğim cevap çokta umrumda değilmiş gibi yüzümü incelemeye devam ederken yanından ayrılıp dolaba ilerledim
- nereye gidiyorsun diye sordu kaşlarını çatarak
- yapışkanlı sargı alıcam daha kolay olur diye bir açıklamada bulunup elimdeki sargıyla geri döndüm . Tabiki hem konuşurken hemde yürürken yere bakmıştım çünkü utandırıp duruyordu bakışları . Sargı için son kez yaranın üstünü temizleyip kuruladım.
- elinde neden toka var diye sordu kaşları gözlerinin üzerine inmişti bunu sorarken ve sanırım hafif sinirliydi sesi
- evde toplarken kaldı dedim elimdeki haki yeşili tokaya bakarken ...
...
Sargıyı yapıştırırken üzerindeki şalıyla uyumlu haki elbisesinin bileği hafifçe aşağı kaydı ve elindeki eldivene rağmen belli olan bir toka belirdi elinde . Kaşlarımı çatarak tokaya baktım
Sevgilisi olamazdı değil mi?
- elinde neden toka var diye sordum hafif sinirli sesimle
- evde toplarken kaldı dedi gayet rahat bir tonda . Rahatlayıp hafifçe nefesimi verdim işi bitmiş olacakki elindeki eldivenleri çöpe attı ve nedensizce bana açıklamada bulundu
- gelince çantaya koyarım sende dolaptan bi gömlek al dedi elindeki tokayı çıkarırken . Onu başımla hafifçe onayladım ve yerimden kalkıp dolaba yöneldim o ise bu sırada odadan çıkmıştı büyük ihtimalle keremin yanına gidiyordu .
Gömleğin düğmelerini iliklerken aklıma onun açtığı geldi . Yüzümde istemsiz salak saçma bir gülümseme oluşurken bu seferde gözlerim masaya bıraktığı tokasına takıldı .
Alsam ne yapabilir ki
Diye düşünmeden edemedim doğrusu . Ben daha ne olduğunu anlamadan kendimi masanın yanında buldum
Bu kız askeri yeteneklerimlede oynuyordu ve işin kötü yanı ise bunu hiçbirşey yapmadan yapıyordu
Diye düşündüm sonrasında birde bu yüzden yüzümdeki gülümseme genişledi . Şuan sadece çokça gülümsediğim zamanlarda yanağımda çıkan çok hafif çukurun çıktığına emindim .
Elimi uzatıp tokayı aldım . Sanki küçükken annemin verdiği porselen bir tabağı tutuyormuş gibi tokayı tutarken burnuma götürdüm . Hafif bir yasemin kokusu vardı sanki
Saçları yasemin mi kokuyordu acaba
Tokayı burnumdan ayırıp bileğime takmak için elimden geçirecektim fakat parmaklarımın avuç içiyle birleştiği yere getirdiğimde toka bariz bir şekilde elimi sıkıyordu.
Kahretsin bileği bu kadar ince miydi
Sen ne diye bu kadar şey düşünüyorsun kesin kıza aşık oldun
İç sesimin söylediği şeyle yüzümde tekrar o aptal gülümseme yer edindi . Tokayi iki elimle genişletip en sonunda bileğime taktım hala dar geliyordu bu yüzdende hala bileğimdeyken biraz daha çekiştirip büyümesini sağladım .
Bileğime oturudğunda çekiştirmeyi bırakıp bileğimdeki duruşuna baktım . Mükemmel duruyordu . Bunu düşünürken bugün bilmem kaç kere gelip yüzüme konan o aptal gülümseme tekrar yüzüme kondu
Aslında aptal gülümseme diye bahsetmem haksızlıktı çünkü içinde Elif'in bulunduğu hiçbir şey aptal olamazdı
Fakat o kız hakkında tek bildiğim şey ise fena bir şekilde DNA larımla oynadığıydı
- çağkan senin sevgilin mi var ?
Ohm bölümünüz burada biliyorum uzun zamandır atamadım ama valla benim değil okulun suçu bdnshdnd
Birde şimdi kerem kuşum geldi ya kerem ve oyaya bir özel bölümmü atsam ne kadar uzun olur bilmiyorum fakat bir bölüm sadece onların olacak
Bölüm hakkında ne düşünüyorsunuz ister sonra ister paragraf yorumlarında belirtiniz yavuz kuşum biraz havalanma moduna gevti gibimsi sanki ne diyorsunuz bfnxbfnx
Neyse çok konuştum ben kaçar özel bölümü düşünün ha unutmayın bakın hdksjf
Sizi seviyorum ❤️ 🌺
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 21.66k Okunma |
1.87k Oy |
0 Takip |
56 Bölümlü Kitap |