
Lütfen oy atmayı unutmayın 🌺
Söylediğim cümle ile herkesin gözü abimdeyken bende nefesini tutmuş onu bekliyordum . Tedirgin bakışlarım abimin üzerindeyken yengem abime bakıp
- kerem dedi yatıştırıcı bir tonda ,kolunu okşayıp elini abimin eline doğru kaydırırken . Gözlerim parladığında yengeme baktım çünkü bu izin ver demek oluyordu . Abimi yatıştırıp olumlu cevap vermesini sağlıyordu . Abim yengemin aşk dolu parlayan gözlerine döndüğünde gerilen yüzü yavaş yavaş gevşedi
Abimi rahatlatan şeylerden birisi kesinlikle yengemdi
Ümit dolu bakışlarla Yavuz'a baktığımda oda aynı anda başını çevirip bana baktı . Yutkunarak tekrar abime döndüğümde elime dokunan hafif parmaklar hissettim . Başımı aşağı doğru eğip tedirgin olduğum için birbirine kenetlediğim ellerime baktım . Yavuzun eli sanki tepkimi ölçmek ve ona göre hareket etmek ister gibi çok yavaş hareketlerle elime uzandı . Elindeki bakışlarımı gözlerine çıkardığımda sevgiyle bana bakan bir çift ela göz gördüm .
- yeter lan daha fazla bakma kardeşime , abimin hala hafiften sinirli sesini duyduğumda bakışlarım eski haline dönüp ona kitlendi . Abim bana bakıp bakışlarını kaçırdığında sevinçle yengeme baktım . Bana göz kırptığında elime uzanan yavuzun elini tutup bana bakmasını sağladım ve kocaman gülümsedim .
- ne halimiz varsa görün ama sakın yanımda hiç birşey yapmayın yoksa kardeşim falan demem ikinizide gebertirim dedikten sonra geriye çekilip sinsi bakışlarını bize yolladı ve devam etti
- ayrıca şuanlik izin verdim diye hemen sevinmeyin daha yolumuz uzun dedi sırıtarak . Buz kesmiş bir şekilde abime bakarken bu halimden keyif aldığı açıkça ortadaydı . Yavuz'a dönüp bu sefer korkutucu bakışlarla eğer ki kardeşimi üzersen seni üzmekle kalmam ona göre dediğinde yavuz abim ne kadar görmese bile elimi sıkıp abime rahat ol tarzı birşeyler söyledi
- yani şimdi sen herşeyi biliyorsun ve izin veriyorsun doğrumu anladım dedim heyecanlı sesimle . Abim sinirle bana döndü fakat gözlerimde ne gördüyse tekrar bakışlarımı başka bir yere odaklayıp
- şuanlık dedi kelimenin üzerine basa basa . Sevinçle Yavuz'a döndüğümde açıkçası sarılmak istiyordum ve sanırım kendime engel olamayıp bunu yapacaktım ki yine o ulrta sinirli ses duyuldu
- gebertirim! Abimin dediği ile yapacağım şeyin farkına varırken yavuz sırıtarak bana bakıyordu . Utanarak önüme döndüğünde hala utanmadan elimi tutuyordu ve bırakmıyordu
Pislik herif
Abimi halletmiştim fakat şimdide aklıma babamla annem geldiğinde hızla ve mahcup bir tavırla onlara döndüm
- anne , baba ben özür dilerim sizden önce abime sordum ama biliyorsunuz zaten olayı derken annem sözümü kesti
- konuş kızım konuş inşallah hayırlara kavuşur derken gülerek Yavuz'a baktı . Babam kızını bir başkasına verecek olmanın düşüncesi yüzünden bozulan ifadesiyle hiç ses etmediği için uyarı manasında yavuzun eline tırnaklarımı geçirdim . Hemen bana baktığında kaşlarımla babamı işaret ettim . Somurtarak elini elimden çektiğinde kahkaha atmak istiyordum doğrusu
- babacım derken yanına doğru koşar adımlarla gidip sarıldım . Babamda hemen ayağa kalkıp karşılık verdiğinde kokumu içine çekti
- merak etme daha buradayım dedim dolmak isteyen gözlerime karşı direnerek . Başını geriye atıp bana baktığında dolan gözleriyle
- keşke hep burada olsan dedi . Yavuz iyi çocuktur gözüm arkada kalmaz ama Allah hayırlısı neyse onu oldursun dediğinde içten bir şekilde gülümseyerek amin dedim ve tekrar yerime geçtim . Herkes mutlu bir şekilde ara ara yemek yerken birşeyler söylüyor yada konuşulanları dinliyorlardı
- komutanım ben şimdi yengeye yenge diyebilirim yani değil mi artık dedi Ali kafasının karıştığı belli olan bir sesle
- başka ne demeyi planlıyorsun ultra biyole beyin dedi Uraz yine nerden öğrendiğini bilmediğim değişik kelimeleri birleştirerek .
- ikinizide öldürürüm ! Hayvan herifler benim yanımda ismiyle sesleneceksiniz dedi abim burnundan soluyarak .
Az önce sakin değil miydi ya bu
- komutanım buralarda hiç güzel kız yok ki dedi Uraz az önceki konuyu es geçerek . Ciddi ciddi etraftaki insanları tarıyordu . Gerçi üzerimizde forma yok onlar da o yüzden gelip numara istemiyorlardır dedi kendi kendine konuşan bir sesle . Herkes kıkırdarken yine abim konuştu . Ne kadar çok konuşmuştu ya bugün
- yarın Ramazan'ın ilk günü ve ilk gün şerefine size güzel hir iştima yapalım ne zamandır aklımdaydı zaten . Garip fakat intikam alır gibi söylediği cümleyi özellikle Yavuz'a bakarak söylemişti . Herkesten itiraz sesleri yükselirken abim hiç umursamıyormuş gibi önündeki eti tekrar yemeğe başladı ....
Yemek bittikten sonra iftar için toplanma sözü verilip ayrıldılar. O günün gecesinde oruç tutabilecek olan herkes seher vakti sahura kalktı . Güzel sohbetler , tatlı heyecanlar , yemekler içerisinde Ramazan'ın ilk günü orucu için niyet edilmiş oldu...
1 Mart
Askeriyede ki odamda durmuş pencereden dışarıyı seyrediyordum . Hava oldukça soğuktu. Daha doğrusu benim için soğuk olabilirdi. Kapının açılıp içeriye birinin gelmesiyle arkamı döndüm
- yavuz?
- gireyim mi ? Diye sordu yumuşak bir sesle . Dünkü olaylardan sonra sesi bana karşı daha naif çıkıyordu . Gülümseyerek elimle gel işareti yaptığımda üzerimi inceledi ve kaşlarımı çattı
- hava soğuk ve sen etek mi giydin? Anlayamayan bir sesle bu cümleyi kurduğunda yaramaz bir çocuk gibi gülümsedim
- kombinin her şeyden önemli. Ben bunu derken önümde durdu ve üzerimdeki önü açık trençkotun düğmelerini ilikleyip kuşağını bağladı
- kombin miş sen bir hasta ol ben göreceğim seni dedi gülümseyerek . Sonra sinirlenerek ayrıca bu mantıksız ceket niye bu kadar ince . Dedikleri ile kahkaha attığımda sinirli bakışları beni buldu
- ne güzel işte hasta olursam buraya gelmeme gerek kalmaz . Ayrıca trençkotumu rahat bırak
- ney kotumu diye sorduğunda gülümseyerek
- trençkotumu dedim.
- başlatma trençkotundan . Onu geçtim bu kazak niye bu kadar ince
- ne bileyim yavuz böyle üretilmiş
- sen şimdi içine içlik falanda giymemişsindir derken alaycı bakışları beni buldu ve devam etti. Kombinin falan bozulur diye . Gülümsememi tutmadan bastırmak için dudaklarımı birbirine bastırdım
- giydim dediğimde ciddi bir şok geçirmiş gibi bana baktı . Anlık ifadesine gülerken
- gerçekten giyindim mi diye sordu kararsız sesiyle. Başımla onu onaylarken kazağın yaka kısmını biraz aşağı çekip içimdeki içliği gösterdim
- üst tarafı korumuşsun fakat altına etek gitmişsin olmamış dedi yine bu durumdan rahatsız bir sesle sonra muzır bakışları bana döndü tekrar. Acaba asker pantolonu falan mı giysen belki vardır senin bedenin dediğinde ilk şakamı yapıyor diye baktım
- eteğin altında da içlik var dedim ve ucunu altındaki içliğin bilek kısmı görünene kadar yukarı kaldırdım . Yavuz beni tebrik ettiğini belli eden bir yüz ifadesiyle dudaklarını öne büzüp başını salladı
- tebrik ederim gerçekten
- prensesler üşüyemez sonuçta değil mi dediğimde cümledeki imayı hemen kapıp gülümsedi
- tabiki fakat sen yine de üşümüş görünüyorsun diyerek yanaklarımı gösterdi çenesiyle. Omuz silkip
- utanmışımdır dediğimde elinin dış yüzeyini yanağıma bastırdı . Soğuk yüzüme değen sıcak parmaklarıyla irkilip başımı geriye doğru çektim. Yavuzda elini indirdiğinde yanağımda bir boşluk hissettim açıkçası
- yüzün soğuktan kızarmış utangaçlıktan değil dedi boğazını temizleyerek . Sonrasında aklıma birşey gelmiş gibi etrafa bakıp
- çayın yok? Dedi
- oruçluyum dediğimde gülümseyerek
- prensesler oruç tutabiliyor muymuş?
- tabiki de imanlı prensesim ben dediğimde ağzının içinde birşeyler geveledi fakat ne dediğini anlamadım...
...
- abimm diyerek önümdeki kereme kollarını açarak gelen Elif'i gördüğümde kaşlarımı çattım . Kerem Elif'e bakınca yüzü bana döndü fakat moral bozmamaya yemin etmiş gibi geri dönüp gülümseyen yüzüyle bir kolunu açarak
- abisinin güzeli dedi bastıra bastıra . Bunlar ne ara yeniden kaynaşmışlardı. Elif bu sefer koşarak abisinin onun için açtığı koluna girdi ve başını göğsüne yasladı. Kerem Elif'in omuzunu okşarken ben ise karşılarında onları izliyordum.
- komutanım Özkan albay doktor hanımı ve çağkan yüzbaşıyı çağırıyor. Yanımda duyduğum sesle o tarafa döndüm . Yanımda duran kadın bakışları keremde bir şekilde bu cümleleri söylerken bende kaşlarımı çattım
- neden çağırıyor?
- bilmiyorum ama sizden önce aylayıda çağırdı dediğinde Elif'e baktım . Hoppa sorgu vakti gelmişti
- ne diye çağırıyorlar ikinizi. Keremin şüpheli sesini duyduğumda tekrar Elif'e baktım
- birbirinize bakmayı kesin lan! Ne haltlar yediniz hep birlikte diye bağırdı kerem . Bizden bir cevap gelmeyince bu seferde beraber gidiyoruz diyip bizide peşine dolayarak Özkan albayın odasına doğru götürdü...
- birde askeriyede kavga ettiniz diyen keremin sabrının taşmak üzere olduğunu belirten sesini duyduğumda yanımdaki iki kadına baktım . Sanki onlar birbirine girmemiş gibi şimdi ikiside yere bakıyordu. Özkan albay keremin bizimle gelmesini sorun etmemişti fakat bu kavga askeriyede olmamalıydı ve bunun en iyi kendisi farkındaydı
- bununla ilgili iş hayatınızı etkileyecek bir tutanak yiyeceksiniz biliyorsunuz değil mi? Özkan albayın sorusu ile sakinleşmek için başını ellerinin arasına alan kerem yanımdaki iki kadına baktı
- bari daha düzgün birşey için yeseydiniz şu tutanağı dediğinde kaşlarımı çatarak ona baktım fakat buna rağmen devam etti. Yavuzmuş kavga sebebi askeriyede başka yavuzmu kalmadı lan
- yok lan varmı başka yavuz sinirli sesimle verdiğim cevaba karşı öldürücü bakışlarını bana gönderdi
- sen bu aralar her yerden çıkıyorsun dikkat et dedi tehditkar bir tonda
- neye dikkat edeyim benmi dedim gidip saç baş birbirlerine girsinler diye
- ikinizde susun! Meydan okuyan sinirli sesimi bastıran cümle ile yerimde dikleşip Özkan albaya baktım
- kusura bakmayın albayım bir an sizin yanınızda olduğumuzu unuttuk dedim
- unutmayacaksınız derken bu seferde Elif ve aylaya baktı . Sizde askeriyede olduğunuzu unutmayacaksınız derken bu sefer sadece aylaya baktı . En önemlisi sen evde seni bekleyen bir kocan olduğunu unutmayacaksın dediğimde ayla yutkundu. Askeriyeye başka erkeklere bakmak için geleceksen kağıt kalem orada istifa dilekçesi ver ve çık dedikten sonra aynı katı ifadesiyle Elif'e döndü . Sende buranın gönül kavgası yeri olduğunu düşünüyorsan aynı şekilde kağıt kalem orada. Kerem olduğu yerde iyice sinirlenmeye başlamıştı buradan çıktığımızda canımıza okuyacağı belliydi
- şimdi ne olucak. Sinirini sesine yansıtmamaya çalışan Kerem Özkan albaya bakarak sormuştu bu soruyu . Özkan albay soru karşısında derin bir nefes aldı
- ikiside olayın ciddiliğinin farkında derken surat ifadesinden bile bu ikiliye tutanak tutmak istemediği belliydi. Eğer ki bu olay bir kez daha tekrarlanırsa bu sefer çok daha ağır bir tutanak tutarım . Bu sefer ucundan döndünüz ama sakın bir daha böyle bir olay olmasın yoksa bu merhameti zor görürsünüz. Şimdi çıkın hepiniz dediğinde rahat bir nefes alabilirdim artık fakat bu olayın burada bitmeyeceğini adım kadar emindim .
Odadan çıktığımızda kerem bizden bir iki dakika sonra çıkmıştı. Yüzümüze bile bakmadan
- odama gidiyoruz dediğinde hepimiz onu takip ediyorduk ki arkasını dönüp bizimle birlikte yürüyen aylayı görünce sen işinin başına dönüyorsun ayla dedi. Biz hala keremi takip ederken odasına girdi. Son giren olarak kapıyı kapattığım anda bağıran sesini duydum
- bu nasıl bir olay lan! Derken fazlasıyla sinirliydi . Elif senin şiddetiyle irkilirken ben daha öncesinde de alışık olduğum için sadece izliyordum .
- askeriyede kavga vay be derken inanmaz bir şekilde Elif'e döndü . Hemde benim kız kardeşim , hemde benim güvenliği için işini buraya taşıttığım kız kardeşim! Siz ikiniz ne yaptığınızı sanıyorsunuz çocuk oyun alanını lan burası! Dur şu benim oyuncağıma laf etti gidip kızın saçını çekeyim bıraksın oyuncağımı alanımı lan burası!
- yok bu böyle olmaz yürümez ki derken sandalyesinin arkasına geçti. Eski iş yerine geri döneceksin diyerek Elif'e baktığında Elif şok olmuş bir şekilde kafasını kaldırıp abisine baktı
- Ne! Ne demek eski işyerine geri döneceksin
- bu demek burada durduğun sürece bu olay kapanmayacak. Ayla hep burada olacak ve hep tek elde edemediği adama yani Yavuz'a bağlı olacak derken bir şeyleri anlamak ister gibi Elif'e baktı ve çarpık bir gülümseme ile devam etti . Bunları söylerken bile sinirleniyorsun
- o kadın gitsin ne diye ben gidiyorum
- o kadın çünkü bir yıldır burada ve onu buradan göndermek uğraştırır . Yavuzuda başka yere gönderemiyorum hem senin için orası daha iyi olur eve daha yakın dedikten sonra arkasında durduğu sandalyeye oturdu kerem
- umrumda bile değil o kadın yüzünden hastaneye geri dönmeyeceğim!
- ne yapacaksın burada kalıp ileriki hayatını mahveteceksin bumu çözüm. Aylanın her lafında saçına yapışacaksın, yavuzla arada görüşeceksin derken derin bir nefes aldı . Yavuz için burada kalıyorsun ama burada daha fazla kalmayacaksın çünkü ben buna izin vermiyorum dedi net sesiyle
- bende senden izin almıyorum
- herşeyin farkındasın ve hala inat ediyorsun . Bir sevda uğruna hayatını yakmana izin vermem derken bana bakmadan parmağıyla beni gösterdi. Yavuz'u sev sana sevme demiyorum ama burası değil burada bir yaparsın iki yaparsın üçte görevden atılırsın yediğin tutanaklarla ve ben kardeşimin olayları yüzünden albayın karşısına çıkmak istemiyorum ve senin burada kalıp şimdiye gelmek için uğraştığın o kariyeri bitirme de izin vermiyorum dediğinde Elif'in gözleri hafiften dolmuş ve dişlerini sıkıyordu
- ben odama gidebilir miyim? Sakin çıkarmaya çalıştığı sesiyle abisine sorduğunda kerem kardeşine baktı . Ayağa kalkıp masanın arkasından çekildi ve cevap verdi
- önce sarıl sonra git dediğinde kollarını açmış Elif'e sarılmıştı. Elif daha fazla dayanamayıp ağlamaya başladığında yine maalesef ki bu olaya sadece seyirciydim
- şşşş derken Elif'in başını göğsünden kaldırıp ağlayan kızın suratına baktı kerem . İstemiyorsun çünkü gerek burayı gerek içindeki insanları sevdin ama burada kalmaya devam ettiğinde meslak hayatını yakacaksın güzelim. Elif ağlayarak başını salladı
- yine de gitmesem olmaz mı hem belki ayla durmayı seçer
- ayla bir yıldır sadece yavuzun peşinde ve bir yıldır durmadı . Şimdi sende varsın hayatta durmaz dediğinde Elif gerçeklerle yüzleşerek tekrar başını abisinin göğsüne yasladı ve gözlerini kapattı dinlenmek istiyormuş gibi
- mesain bitecek zaten yarım saate istersen filizden rica edeyim biraz erken gelsin sende eve gidip dinlen dedi Kerem yumuşak sesiyle
- istemiyorum kız o günde erken geldi. Elif'in dedikleri ile yüzünde hınzır bir ifade oluşan Kerem Elif'in moralini yerine getirmek için
- çok mu dövdün kadını diye sordu . Elif gülümseyerek abisine baktı
- senin bana öğrettiği her şeyi yaptım dedi gururla
- Küçük cadı bir daha kavga etmek yok dedi Kerem sözde kızan bir sesle . Sonrasında Elif odasına gitti ve Kerem ile odada yanlız kaldık.
- ben anlamıyorum bu maymun tipin peşinden ne diye bu kadar koşuyorlar . Tamamiyle sakinleşmiş keremin uğraşma sırası bana gelmişti belli ki
- senin tipinin peşinden mi koşsunlar dedim gülerek
- benim başım bağlı dedi Kerem ellerini havaya kaldırıp sandalyesine otururken sonrasında aklına gelen ile devam etti . Bunlar kavga ederken sen neredeydin?
- izliyordum dedim gülerek
- hayvan herif insan bir ayırır büyümesin diye dedi keremde benim gibi gülerek
- valla açık konuşayım ortam şahaneydi bende gerek duymadım
- Elif'in gitmesi sence nasıl olur dedi yumuşak sesiyle . Kardeşi için en doğru kararı vermek istediği fazlasıyla belliydi
- benim açımdan daha kötü çünkü kardeşini göremeyeceğim ama dediğin gibi kalırlarsa asla durmazlar dedim nasıl bir kargaşanın içine düştüğümü anlamayarak . Kerem ben Elif'e zarar mı veriyorum ? Bir anda sorduğun soru karşısında kerem şaşkınlıkla bana baktı
- zarar vermiyorsun aksine iyi geliyorsun derken sandalyesine yaslandı . Ben Elif'i ilk defa birini bu kadar sahiplenmiş görüyorum. Fakat bu durumdan memnun değilim dedi cama bakarak
- valla kardeşini senden aldığım için benden memnunu yok dedim keremi sinirlendirerek
- defol git lan hayvan herif diye bana yükseldiğinde sadece güldüm ve daha fazla sinirini bozarak
- düğünü ne zaman yapıyoruz kayınço dedim. Kerem sinirle bana dönerken masadaki kalemlikten aldığı mavi kalemi bana fırlattı
- kız kardeşimi senin gibisine vermiyorum! Ben kahkaha atıp gülerken
- valla kaçırırım kızı ona göre ramazan ramazan beni günaha sokma ver dedim gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırırken
- Mayıs'ta yaparız düğünü demişti fakat bunu büyük bir ciddiyetle söylemişti . Kaşlarım havalanıp neşeli halim kaybolunca kereme baktım
- ciddi mi söylüyorsun . Şüpheyle sorduğum soru karşısında gülerek bana döndü
- inandın dimi lan diyerek gülmeye başladığında sadece aval aval kereme bakıyordum
- bakma lan öyle oyayı alırken abisi yapmıştı bu şakayı da bana dediğinde hafif sinirlenmiş gibi yaparak
- senin yaşadığın şeyi bana yaşatmaman gerekiyor dedim ve bana attığı kalemi ona attım.
- neyse ne haydi iştimaya
- kerem orucun ilk günü Ramazan bitsin sonra istersen suyumuzu çıkar ama şimdi olmaz
- düş önüme senin pertini çıkarmadan eve gitmeyeceğim dediğinde nefes vererek önüme döndüm...
Şuanda sıraya dizilmiştik. Kerem gelip bizi selamladığında karşılık vermiştik
- şınav pozisyonuna geç! Keremin katı ve otoriter sesini duyduğumuzda hepimiz pozisyona geçip başlamamız iicn gereken komutu bekledik. Isınma harkeetleri genelde yapmazdık çünkü bizim hep ısınmış bir şekilde olmamız gerekirdi zaten
- 250 tane şınav çekeceksiniz eğer itiraz eden veya yarıda bırakan olursa baştan alırım dediğinde herpimiz derin nefes alıp aynı anda şınava başladık...
Şınavlar bittikten sonra şuan plankta duruyorduk daha doğrusu yine keremin komutunu bekliyorduk . Bundan sonra ise mekik yapacaktık büyük ihtimalle çünkü kerem kolay kolay değiştirmezdi hareket sıralarını ve karışık yaptırırdı
- 5 dakika planka başlayın dediğinde hepimiz yine aynı anda başladık . Açık konuşayım o şınavlardan sonra plankın son dakikalarında zorlanmıştık fakat bitirmiştik tıpkı düşmanları bitirdiğimiz gibi
- 200 tane mekik dediğinde kaşlarımı çatarak çok kısa bir an kereme baktım . Normalde şınavın iki katını bize yaptırmadan asla bırakmazdı ...
Hepimiz mekik kısmını da bitirmiştik şimdi ise ilk yapmamız gereken şeyi yani koşuyu yapacaktık. Kerem ne kadar yanlış olduğunu bilsede özel birşey için değilse içtimayı asla sırayla yaptırmazdı. Keremin de katıldığı 8 kişi arkamda dururken tok sesimle koşarken şarkı söylemeye başladım.
- BİR OPERASYON VAR BU GECE sonrasında benimkinden daha tok sesler duyuldu
- BİR OPERASYON VAR BU GECE
- DÜŞMANLARIN İNİNE
- DÜŞMANLARIN İNİNE
- SARDIK YİNE DÖRT BİR YANI
- SARDIK YİNE DÖRT BİR YANI
- PENÇELEDİK DÜŞMANLARI
- PENÇELEDİK DÜŞMANLARI. Bu bir şarkıdan alıntı falan değildi aslında kendim uyarladığımm bir dörtlüktü bundan sonra koşu bitmediği için başka bir şarkıya geçtim . Fakat bunu hepimiz aynı anda söylüyorduk
- Gözler yıldız kaş hilal
Almış ele okla yay
Gel bir turan kuralım
Kızımız olsun Umay
Gözler yıldız kaş hilal
Almış ele okla yay
Gel bir turan kuralım
Kızımız olsun Umay tamda bu kısımda askeriyeden yeni çıkan elifle göz göze geldik. Parlak gözleri üstündeyken son dörtlüğü bastıra bastıra söyledim ve asla gözlerimi çekmedim. Elif bana gülümseyerek askeriyeden çıktığında şarkının devamınıda söyleyip koşuyu bitirdik fakat aklım gördüğüm kızda beraber gitmişti sanki ...
Şuan ne mi yapıyorduk ciddi ciddi keremin askeriye binasının bir duvarına astırdığı ip ile bahçeden askeriyenin damına çıkmaya çalışıyorduk
- bu sence biraz fazla olmadı mı?
- bayadır yapmıyoruz görev olsa belki tırmanamayız diye güldüğünde gerçekten ciddi olduğunu anladım .
- kerem birimizin eli kaysa yeri boylayacağız
- amaçta o ya boylamayacaksınız dediğinde derin bir nefes alıp çıkmaya çalışan Ali'ye baktım . Rahatlıkla yapabilirdik fakat şuan terli ve kumlu ellerimiz ve oruçlu halimizle bizi zorlayacaktı eminim ki bu ip . Ellerimiz neden kumlu derseniz kerem sağolsun birde süründürme yapmıştı özellikle çamurdan tabiki bir an çamur yedim diye orucum bozuldu bile sanmıştım açıkçası .
Tekrar odağını Ali'ye verdiğimde kirli üstüm ve hızlı sayılabilecek nefes alışverişlerim ile onu izliyordum .
- Ali'den sonra ben çıkacağım siz biraz dinlenirsiniz diye timin geri kalanına söylediğimde tabiki hemen itirazlar başlamıştı
- komutanım olmaz öyle sizde yoruldunuz diyen barlastı
- komutanım en son sizin çıkmanız lazım diyen Süleyman abi
- komutanım normalde çok güzel olur ama şuan hepimiz oruçluyuz kul hakkı falan olur hiç gerek yok diyen uraza ters bakışlar attım
- komutanım bir nişancı olarak bence bu bana fazlasıyla yarar sağlar ben sizden önce çıkayım diyen Göktuğa bakıp omuzuna iki kere vurdum
- valla komutanım hiç kusura bakmayın daha Esma ile çocuk yapamadık bir türlü o yüzden benim yaşamam lazım diyen emiri duyunca hepimiz güldük
- denemediniz mi sonra diye sordum yumuşak sesimle . Emir ve Esmanın çocuğu olmuyordu bunun için doktorlara falan başvurmuştu fakat hepsi tüp bebek dışında bir öneri bulamamıştı
- yok komutanım olmuyor bazen zorlamasak mı diye düşünüyorum dediğinde omuzuna dostane şeklinde vurdum
- zorlamak değil aslanım her denediğinizde bir şans var dediğimde burukça gülümsedi. Emir bunu kendisi bütün time aktarmıştı bu yüzden de timin olduğu alanlarda arada bu konuyu şakaya vurarak bizi neşelendirmeye çalışıyordu. Timdeki herkes birbiri hakkında herşeyi biliyordu çünkü hepimiz kendimizi aileden öte bilmiştik ailemize anlatmadığımız şeyleri burada anlatıp hep birlikte kafa yorup çözümler bulmaya çalışıyorduk ve açık konuşayım o ortamlar gerçekten güzel oluyordu ne kadar tatsız konular konuşulsa bile
- komutanım bitti! Ali'nin yorgun ve nefes nefese çıkan sesini duyduğumda odağımızı ona verdik . Keremin dudağının köşesi kıvrılırken
- aferin benim aslanıma dedi. Gülümseyerek arkadaki time dönüp
- hiçbirinizden itiraz istemiyorum diyerek ipin başına yürüdüm. Derin bir nefes alıp ipi tutarken keremin gözleri üzerimdeydi
- yavuz sen biraz dinlen de yap istersen dediğinde gülümseyip başımı hayır anlamında sağa sola salladım ve ipe tırmanmaya başladım. Atılan düğümler işimi kolaylaştırsa da ipin yapısı ve yorgunluk ciddi derecede etkiliyordu. İpin yarısına geldiğimde nefeslenmek için ipi sağ koluma doladım ayaklarımı duvara sağlam bir şekilde yerleştirdiğimden emin olduktan sonra başımı geriye yaslayıp biraz soluklandım . Kalan yoluma baktıktan sonra duvarda yürüyerek tırmanmaya devam ettim ve nihayetinde beni gülümseyen yüzü ile karşılayan Ali'yi gördüm en uçta
- hoşgeldiniz komutanım valla buralar sizsiz çok boş geliyordu dediğinde gülümseyerek bir elimle ipi tutarken bir elimi ona verdim ve en nihayetinde dama çıkmayı başardım .aşağıya baktığımda gülümseyen yüzlü bir tim gördüm
- vatanın ihtiyacı var ise gerekirse oruçlu bir şekilde bile olsa o dağa tırmanılacak diye bağırdım aşağıya doğru . Herkes kendi arasında gülerken Ali ile bir köşeye oturduk . Benden sonra Barlas , Süleyman abi, Uraz, Göktuğ, Kerem ve Emir de sırasıyla çıktı ....
Birşey itiraf edeyim mi
Bu bölümü nasıl yazdım ne ara yazdım bilmiyorum çünkü yetiştirmek için farklı farklı mekanlarda yazdım
Biraz karışık olmuş olabilir lütfen bunu şimdilik mazur görün
Yorum yapmayı ve oy atmayı lütfen es geçmeyin okuyanların 6da biri oy atıyor bu sayı biraz az değil mi sizcede
Bu yüzden lütfen oy ve yorum atmayı unutmayın helsi benim için değerli. Sizi seviyorum kendinize iyi bakın ❤️🌺
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 21.66k Okunma |
1.87k Oy |
0 Takip |
56 Bölümlü Kitap |