
26 Mart: Kadir Gecesi: Elif'in ağzından
Yavuzla birlikte yaptığımız küçük piknikten sonra bugünde işe gidiyordum ve aynı mesai saatleri denk gelmişti. Bugün kadir gecesiydi ve bu geceyi askeriyede geçirecektim. Üzerimi değiştirip evden çıktım. Dün yengemler bize gelmişti ve abimin ona oruç tutturmamasından şikayet edip durmuş gecenin sonunda ise abime trip atıp gitmişti.
- abi
- söyle güzelim
- napıyorsun? Gittin mi askeriyeye
- gideceğim yengen rahat bırakırsa dediğinde güldüm ve arkadan yengemin sesi duyuldu
- kerem bana bak oradan biri bile sana bakarsa seni gebertirim diye söylendiğinde kaşlarımı çattım
- bakarsa derken ne alaka bakmak diye sordum abime
- hanımefendi hep giydiğim üniformayı kıskandı dediğinde kahkaha attım
- söyle ona ben varım merak etmesin dediğimde yengemde sesimi duymuş olmalı ki birşeyler söyledi ve telefonu kapattık. Abimin telefonunu kapattıktan hemen sonra yavuz aradı
- napıyorsunuz hanımefendi dedi neşeli sesiyle
- valla beyefendi fakirleştik sanırım biraz sizde hiç bakmıyorsunuz bize bizde dolmuşa yürüyoruz dedim
- iyi yürü yürü spor yapar fazla kilolarından kurtulursun dedi eğlenceli bir sesle
- yavuz benim fazla kilommu var
- yokmu
- varmı
- yavuz seni gebertirim . Pislik herif diyerek telefonu suratına kapattım. Bari bugün uğraşma be adam. Eğilip giyindiklerime baktım ve vücudumu süzdüm
- ben kilolu değilim bir kere ayrıca madem kiloluyum sevmesin beni dedim umursamamaya çalışan tavrım ile bu sırada durağa gelmiştim
- ama sevmezsem olur mu ? Arkamdan gelen tanıdık ses ile hızla arkamı döndüm
- yavuz sesim oldukça şaşkın çıkmıştı. Önümde arsızca sırıtan adam ise bu çok normal bir şeymiş gibi hala sırıtıyordu
- söyle güzelim dediğinde gülmemek için çabaladığı fazlasıyla belliydi
- tam bir pisliksin sakın bana yaklaşma diyerek durakta bulunana oturma yerine oturdum . Kahretsin ki sadece ikimiz binecektik çünkü başka insan yoktu
- ben yine trip mi yiyorum
- ye yavuz tamam mı ayrıca niye bana söylemiyorsun duraktayım diye
- sürpriz olsun dedim
- tamam hadi o sürpriz olsun diye bana kilolusun dedin ya . Sesim aşırı derecede sitem barındırıyordu
- kilolu değil misin
- kilolumuyum
- sen benim dediklerine ne diye bu kadar takıyorsun diye sorduğunda azıcık şoka uğradığını için suratına aval aval baktım ne söyleyeceğimi düşünürken bir kurtarıcı misali dolmuş geldi. Havaya kaldırdığım elim ile duran dolmuşun boş korudorunda sağ koltuğun arka kısmına sırtımı yasladım çünkü oturacak yer yoktu
- ne kadar bu dolmuş?
- 25 TL dedim omuz silkerek şuan yaslandığım yerde cüzdanımı bulmaya çalışıyordum
- iki tam . Yavuzun bunu söyleyerek şoföre uzattığı parayla birlikte tekrar ona kilitledim
- ne diye benimkini veriyorsun
- vermiyeyim mi dedi yine sırıtarak
- verme
- ama verdim gerimi alayım parayı dediğinde yaslandığım yerde ona dönük olduğum için dolmuşun duvarına dayadım bu sefer sırtımı. Şuan yavuz benim yan profilimi görüyordu. İnşAllah o profil güzeldir
Canım sıkıldığı için telefonumu çıkarıp oyalanmaya çalıştım ama yavuz yanımdayken bu pek mümkün olmuyordu çünkü ona bakasım geliyordu. Şoför koltuğunun hemen arkasında oturan bir adam ayaklandığında ineceğini anlayarak biraz öne uzattığım ayaklarımı çekip dik bir şekilde durdum . Adamın yanında oturan diğer adam yerinden kalkmadığı için adam biraz zor çıkacaktı yerinden hatta tam çıkmıştı ki sayın şoför bey bir anda frene bastığı için adam dengesini yitirdi ve benim üzerime doğru savruldu.
Adamın üzerime düşeceğini düşünerek refleksle ellerimi dizlerinden kırarak boynuma doğru uzattım ve gözlerimi kapatarak başımı yan çevirdim. Ben hafif buruslşturduğum suratımla üzerime birinin düşmesini beklerken kimse düşmedi çünkü yavuz ne ara anladı ne ara yaptı bilmiyorum ama kolunu dik bir şekilde benim bulunduğum yere uzattığı için adamda yavuzun koluna çarpmıştı
- bir dahakine daha dikkatli inersiniz umarım. Yavuz'un tehdit gibi olan soğuk sesiyle adam hızla başını salladı ve korktuğu belli bir şekilde hemen indi.
- bana taraf dön koltuğa yaslan . Yavuzun sesiyle birlikte çekingen bakışlarımı ona çıkarıp dediğini yaptım . Şuan dolmuşta ki herkes bize bakıyordu ve bu daha fazla utanmama sebep veriyordu. Yavuz bana dönük bir şekilde dururken ön camdan yola bakıyordu. Adamın inişiyle bu sefer şoför bey aniden gaza bastığı için bu günün talihsizi olarak ben hazırlıksız yakalandıhlğım için öne doğru savruldum yada uçmuşta olabilirim .
- beni bu kadar çok seveceğini bilmiyordum . Bu cümleyi yavuz kulağıma fısıldamıştı çünkü öne savrulduğumda beni tutarak kendisine bastırıp düşmemi engellemişti
Hayır yani belki o tutup kendisine bastırmasa ben oraya gelene kadar duracaktım. Ve bu adam neden bu orantısız fren ve gazlarda milim oynamıyordu
- hıhı ne kadar çok sevdiğimi bilemezsin diyerek ondan ayrıldığımda önümde 32 dış sırıtıyordu...
- bu dolmuş hep böyle mi? Yavuzun sorusu ile anlamaz surat ifademle ona baktım
- nasıl
- böyle herkes herkesin üzerine mi düşüyor dedi soğuk bir tonda. Gülmemek için dduaklarımı birbirine bastırdım
- yani pek olmuyor bugün yanımda nasıl bir uğursuzluk varsa dediğimde aniden bana dönüp ciddi miyim diye baktı
- ben miyim uğursuzluk
- bilemem de sen kendini uğursuzluk olarak ki görüyorsun dedim odama yaklaşırken
- bu konu burada bitmedi hanımefendi
- bence bitti beyefendi diyerek odama girip kapıyı suratına kapattım. Sırıtarak kulağımı kapıya yasladım . Yavuz derim bir nefes aldıktan sonra birşeyler geveledi ve ardından adım sesleri geldi....
- bunları düzenli olarak kullanın lütfen bazı askerler kullanmıyor diyerek elimde duran reçeteyi karşımda duran askere uzattım . Dudaklarını birbirine bastırarak gülümsedi ve teşekkür ederek odadan çıktı. Giden asker için gerekli bilgilerin yazılması gereken dosyayı doldurmaya başladığımda kapı çaldı
- gel
- güzelim . Abimin sesiydi bu . Sanki yirmi yıldır abimi görüyormuş gibi sevinip ağzım kulaklarımda gülümserken ona döndüm
- abi
- bakıyorum birileri özlemiş bizi , bizde hasret giderelim dedik . Söylediği şeyle mümkünü varmış gibi daha fazla gülümserken devam etti konuşmasına . Cemaat yapacağız gelmek ister misin?
- tabiki de diyerek ayağa kalktım ve abimin yanına adımladım .
- abdestli misiniz küçük hanım diyerek beni omuzumdan tutarak kendine çekti
- tabiki de her zaman dedim göğsümı kabartarak ve gülümseyerek mescide vardık. Çoğunlukla timdeki kişilerdi mescitte olanlar
- ooo doktor hanım yengem nasılsın diye sordu Ali belli ki yine gevezeliği üzerindeydi
- iyiyim asker beyefendi Ali dedim bende . Burnunu kıvırarak
- ismimle lütfen sadece dedi
- yenge sen buna takma . Bak burada en sevdiğin sevgilinin arkadaşı duruyor sen bir güzellik yapta şu kardeşine bir kız ayarla diyerek Ali'nin ensesine vurdu Uraz . Gülmemek için zor dururken
- vallahi sana kız dayanır mı bilmem ayrıca tanıdıklarım evlenmeyi düşünmüyor dedim omuz silkerek. Uraz yüzü düşmüş bir şekilde sitem.edercesine konuştu
- ben ne zaman evleneceğim ya yavuz komutanım bile evleniyor
- hop hop ne evlenmesi kim kiminle evleniyor diye araya girdi abim . Geldiğimizden beri tanımadığım fakat abimden üst rütbe olan birisiyle konuşuyordu
- yavuz komutanım evlenmeyecek mi yengeyle diye sordu emir büyük bir saflıkla
- gebertirim lan sizi ne yengesi lan diye kükredi abim
- komutanım yavuz komutanım boşunamı sevgili oldu o zaman diye sordu kafası karışan Göktuğ. Ne diyecek diye merakla abime baktım
- ne sevgilisi lan delirtmeyin beni ben hayatta olduğum müddetçe evlenemezler
- valla yenge o zaman sen vazgeç yavuz komutanımla sevgili olmaktan dedi emir
- ya hayır ya vericek diyerek abime baktım . Aşırı umursamaz tavrı ile
- nerede albay ve yavuz dedi
- sevgilisini arıyordur dedi Ali bana bakıp sırıtarak
- yanlız sevgili değilde sevdiği desek daha doğru olur dedim bende
- ooo imam hazretleri teşvik etti dedi bu konuşmayı duymak istemeyen abim. Arkama baktığımda kaldırdığı kollarını indirerek gülümseyerek yanımıza yaklaşan Özkan albayı ve ardından bakışlarını benden ayırmadan gelen yavuz'u gördüm
Bir dakika imam Özkan albay mı olacaktı
- doktor hanım sizi aramaya geldim ama bulamadım dedi yavuz . Kaşlarımı çatarak ona baktım
- biricik abim çağırdı dedim. Abim yüzündeki kocaman sırıtışla bana baktı bu zafer kazanma sırıtışıydı
- duy lan duy senin ağzına sağlık be kimin kardeşi dedi abim Yavuz'a bakarak
- komutanım artık kılsak mı dedi Barlas ve herkes sanki bunu bekliyormuş gibi sıraya geçti . Yavuz gülümseyerek yanıma geldi ve abimin yanımızda olmamasını fırsat bilerek kulağıma eğildi.
- abinin ağzına da beni düşürdün ya küçük hanım dedi ve cevap vermeme fırsat bırakmadan Özkan albayın yanına geçti.Arkasını dönüp herkesin yerine baktıktan sonra bende onlardan biraz daha uzak bir kısma geçtim. Bana göz kırpıp geri önüne döndü sonrasında ise Özkan albay namazı hepimize kıldırdı ...
Namaz bittikten sonra yavuzun benle uğraşmaması adına hemen mescitten kaçacaktım ki yavuz burada diye konu açan Ali'nin sesini duymamla durdum
- komutanım şimdi gerçekten yenge ile yavuz komutanım evlenmeyecek mi dedi abime . Abim ne güzel yeni namaz kılmış sakin sakin duruyor neden böyle birşey soruyordu ki
- eğer bir daha kardeşime yenge dersen o diline işkence yaparım kesmekle uğraşmam dedi abim tehditkar bir tonda . Sonrasında ise sırıtarak yani belki Elif 40 yaşına gelince evlenebilirler dediğinde şok içinde hiç düşünmeden
- abi ben 40 yaşında ne yapayım çocuğum bile olmaz o zaman dediğimde abim aniden bana döndü
- ha birde evlenip bu dangalakla çocuk mu yapmayı planlıyorsun dedi inanamaz bir şekilde . Ne dediğimin farkına vararak hemen kızardığımda yavuz ise pis pis sırıtıyordu
- neyse 40 yaşın da da alırım ben kardeşini dedikten sonra bana baktı yavuz ve sırıtarak ayrıca evlendiğimiz gün hemen çocuk yaparız sonra olmaz falan dediğinde beni kısa bir öksürük krizi tutarken herkes bıyık altından hepimize gülüyordu fakat yavuz gizleme zahmetinde bulunmadan direk pis pis sırıtıyordu
- seni gebertirim lan! Evlenseniz bile en az 4 yıl çocuk falan yapamazsınız . Abimin dediği yok artık bakışlarıyla ona döndüm
- niye sen mi büyüteceksin sanki çocuğu biz ne zaman istersek o zaman yaparız haberin bile olmaz
- evinize yerleşirim dedi abim . Hala inanmaz ve şok içinde abime bakıyordum. Ciddi olamaz dı değil mi? Ayrıca kardeşimle evleneceğini kim söyledi dediğinde yavuz bana bakarak
- eğer vermezsen kaçırırım dedi ve barlasa baktı sonrasında
- sen bok kaçırırsın benim kardeşimi dedi abim
- yürü git lan . Seviyoruz işte ne bir öylesin bir böyle diye atarlandı yavuz abime . Tamam seviyoruz kısmında azıcık erimiş olabilirim ama azıcık
- sanane lan benim kardeşim değil mi
- ben gitmek istesem diye abime sorduğumda herkes şok içinde bana bakıyordu çünkü kimse bu cümleyi benden beklemiyordu herhalde
- sen de istemezsin diyerek başka yöne baktı abim umursamazca
- yoo ben yavuzla evlenmek istiyorum dedim
- iyi bak burada al başına çal dediğinde gülerek onun yanına doğru adımladım ama o bunu biraz farklı anladı
- ha birde gidiyorsun hemen sevdiğinin yanına dediğinde alındığı belliydi . Dudaklarımı dişlerken
- yanlız ben senin yanına geliyordum yavuzun yanına gitmiyordum dedim ve sonra Yavuz'a bakarak . Ama çok istiyorsan onada giderim canım ne olucak dedim
- sen bence işinin başına git küçük beni daha fazla sinirlendirme, ben anlamıyorum ne biliyorsun bunda . Şuna bak tip desen yok karizma desen yok duygu desen hiç yok dediğinde yavuz cevap verdi bu sefer
- neyime aşık oldu o zaman kız kardeşin dedi pişkin pişkin sırıtırken. Ayrıca sende olmayanlar bende var diye beni kıskanma bende biliyorum bana hayran olduğunu dedi sahte bir egoyla
Yanlız dikkat çekmek isterim ben Yavuz'a aşık mışım
- ne aşkı lan! Defol git benim kardeşim kimseye kolay kolay aşık olmaz . Ayrıca senin amacın ne başka kız mı yok onlara gitsene ne benim kardeşimin peşinden koşuyorsun dedi abim
- birincisi ben zoru severim aşık değilse bile olmasına çok birşey kalmadı derken gözlerinin odağı gözlerimdi. Ayrıca başkasını değil kardeşini istiyorum
- vermiyorum lan
- kardeşinin kalbinde karargah kurduğumda kendisi bana gelir zaten derken tekrar bana baktı . Değil mi güzelim dedi gülümseyerek
- değil güzeli defol git başkasını bul dedi abim . Hayır anlamıyorum bazen abilik damarı gerçekten patlıyordu.Sonrasında kendi söylediğine de sinirlendi
- ne güzeli lan! Benim kardeşim benim güzelim kadir gecesi bana dövdürtecek kendisi derken ayağa kalktı
- haydi herkes işinin başına diyip kapıya yöneldiğinde bana sırıtarak bakan yavuzdan kaçmanın iyi olacağını düşünerek koşar adımlarla odamın yolunu tuttum.Bugünkü imamımız Özkan albay olmuştu ama Yavuz'u da imam olmasını isterdim
belki bir gün bizim küçük cemaatimizin imamı olurdu diye düşünerek masamın başına geçtim...
Günümüz
Odanın kapısı çalındığında aralanmakta olan kapıya baktım. Yavuz içeriyi kontrol ettikten sonra odaya girdi
- gelebilir miyim?
- girdiniz zaten aşık olduğum adam dedim devrik bir cümle kurarak. Dediğimle gülümsedi ne yani hep omu uğraşacaktı canım
- ne o hayran kalmış gibisin aşık olduğun adama
- valla hakkınızı yemeyeyim aşık olunacak tıp var sizde dedim gerçekleri saklamayarak
- hanımağam öyle diyorsa o tip var demek ki derken yaramaz bakışları yine odağını buldu.Eee nasıl gidiyor aşık olduğun adamla ilişki . Hocam burada bir hata var yanlız ben bu adama aşık değilim, o yolda yürümek ve bitiş noktasına varmak aynı şey değil lütfen
- o sevdiğime değil miydi canım ne ara aşık olduğum adama oldu
- yani bir zamanlar öyleydi şuan kademe atladığımızı düşünüyorum dedi yine aynı muzir tonda
- benim niye bundan haberim yok dediğimde kaşlarını çatarak bir adım bana yaklaştı
- anlayamadım aşık değilmisiniz bana dedi pişkin pişkin sırıtırken
- siz öylemisiniz diyerek çenemi dikleştirdim meydan okuyan bir tavırla
- onu zaman gösterir de ben ödülümü alamadım dediğinde kaşlarımı çattım
- ne ödülü
- e o kadar güzel aşık olunacak adam tipimi sana saklamışım bir ödülü haketmiyor muyum diye sordu sırıtarak
- nasıl bir ödülden bahsediyoruz acaba
- hmm mesela böyle güzel bir öpücüğe hayır demem dediğinde gözlerim açılırken
- git başkası öpsün seni dedim . Hala pişkin pişkin sırıtırken
- gideyim mi dediğinde daha taze olan sinirimle ona döndüm tekrar
- seni geberttiğimde bakalım gidebiliyor musun derken üzerine yürüyordum. Hala sırıtırken benim ona doğru giden adımlarıma ayak uydurup oda geriye doğru gidiyordu
- ne yani böyle güzelinden sulu bir öpücük benimde hakkım değil mi dediğinde
- dikkat et hanımağan senin ölüm emrini verip başkasına gitmesin dedim. İşte şimdi sırıtma sırası tam olarak bendeydi. Gülen yüzü ciddi bir hal alırken yakışıklı suratında garip bir ifade oluştu ve kaşları çatıldı
- başkası derken
- bildiğin başkası hatta belki evlenir birde çocuk yaparız dediğimde yüzü iyice kasıldı.Tamam sanırım azıcık fazla ileri gitmiştim
- gebertirim derken bu sefer o benim üzerime yürüdü.O çocuk mescitte de dediğin gibi sadece benden olabilir derken gözleri ateş saçıyordu
- yavuz üzerime yürümeyi bırakır mısın dedim çünkü duvara yapışmıştım ve salak şakayı fazla ciddiye almıştı
hayır yani adamın en hassas olduğu noktayı biliyorsun neden şaka yapıp kendini korkutuyorsun
ve evet şuan azıcık korkuyor olabilirdim
göğsüm hızla inip kalkarken yavuz aramızda ki mesafeye baktı
- başkası fikrini unut bir şaka olsa bile dedikten sonra yüzü hafiften gevşemişti sanki
- çok mu korkuttum diye soran yumuşak ve pişman sesini duyduğumda bakışlarımı yerden kaldırıp ona baktım
- yok yani ben özür dilerim uğraşmak için salak saçma bir şaka yaptım derken bakışlarım benden bağımsız tekrar yere inmişti
- hmm benim güzelim bana alışmışta benimle uğraşmak mı istiyor dedi tekrar muzir tonuna dönerek. Ama böyle uğraşma başka şekilde uğraş küçük hanım çünkü ben benim olanı başkasına vermem ve sen benimsin dediğinde yüzümde aptal bir gülümseme yer edindi....
Yavuz yaklaşık iki saattir odamda benimle birlikte oturuyordu. Ayağa kalkıp ne kadar sargı bezi var diye dolaba ilerlediğimds odamın kapısı önce çalındı sonra ise aralandı
- yavuz komutanım, yenge . Barlasin soru soran sesine karşılık yavuz şükür edermiş gibi
- gel Barlas ya kurtar beni bundan üç saattir yanındayım tek kelime konuşmadı dedi sitem ederek.
- beğenmiyorsan durmasaydın yanımda diyerek arkamı dönüp masama ilerledim . Yavuz ciddimiyim diye bana bakarken Barlas gördüğü muhtişim ilişkiden etkilenmiş bir şekilde bıyık altından gülüyordu
- Barlas sen ne için gelmiştin diyerek barlasa döndüğümde onu tam anlamıyla gülerek yakalamıştım
- gülme lan! Yavuzun sesiyle kendini daha fazla tutamayıp gülen Barlas vardı şuan karşımda . Bulunduğumuz duruma yavuzda sinirle gülerken ben sadece sırıtıyordum.
- tamam yeter lan cevap ver kıza dedi yavuz sinirli sesiyle. Barlas kendini durdurup
- yavuz komutanımı arıyordum işler bitti de belki bize bir Kur'an okur diyecektim dediğinde parlayan gözlerim Yavuz'u buldu. Yavuz benim parlak bakışlarımı gördüğünde barlasa dönüp
- hemen hızlı hızlı gidelim kurtar beni bundan dediğinde bu sefer kaşlarımı çatarak öylemiii dercesine başımı salladım
- git sen git dediğimde sesim kopacak olan bir felaketi vurguluyordu
- sen git ben birazdan gelirim yavuzun barlasa söylediği cümle ile aynı anda masanın üzerinde duran telefonum çaldı. Çatık kaşlarımla arayan numaraya baktım en sonunda açarak telefonu kulağıma götürdüm
- buyrun
- Elif hanım ilemi görüşüyorum
- siz kimdiniz
- Elif hanım ben Şırnak şehir hastanesinden arıyorum annenizin sonuçları çıkmış fakat size haber vermeyi unutmuşlar. Dosya da arkaya düştüğü için sonrasında da haber verilmemiş . Dediği şey ile yüzüme büyük bir hüzün çöktü. Ben annemi ve onun sonuçlarını nasıl unuturdum Allah beni kahretsin
- sonuçlar nasıl peki dedim kendime sinirlenen sesimle
- aile öyküsü istenecek sizden ama buradaki hastaneye teslim etmeyeceksiniz dediğinde kaşlarımı çattım
- hangi hastane
- şöyle ki doktorların ortak kararı ile daha tam ilerleyemedi hastalık bunun için sağlık imkanları daha iyi olan bir hastane ve daha iyi bir doktora ihtiyacınız var . Mardin şehir hastanesi doktor Baran Çevik ilgilenecek sizinle . Biz tüm herşeyi ayarladık sadece sizin oraya gidip ilk aile öyküsü vermeniz sonrada ise diğer gerekenleri yapmanız lazım dediğinde sadece yere bakıyordum . Uzun süre kıza cevap vermediğim için
- Elif hanım iyi misiniz diye sordu. Gözlerimden damlamak isteyen yaşı umursamasan sinirle güldüm
- iyiyim iyiyim şey Büşra hocanın bundan haberi varmı
- var evet onunla da konuşabilirsiniz . Şuan eğer normal bir durum olsaydı nasıl haber vermeyi unutursunuz diye kesinlikle kavga ederdim ama bu normal bir durum değildi
- güzelim yavuzun düşen yüzü ile yanıma gelip bana seslenişine kadar ağladığımın farkında bile değildim. Ayağa kalkıp birden yavuzun boynuna sarıldığımda beklemediği için kaskatı kesildi . Hıçkırarak boynunda ağlıyordum ve gözyaşlarım üzerinde ki kaliteli kumaşı ıslatıyordu.
- şşşş bana bak dedi yavuz sonrasında ise beni kendinden ayırdı ve ağlayan gözlerime baktı
- ne oldu diye sorduğunda ağlamamak için yüzümü hafifçe buruşturdum
- annemi en son hastaneye götürüldüğümüzde unutmuşum yavuz kahretsin ki unutmuşum Allah benim belamı versin ki unutmuşum diyerek kendime sinirlendim
- şşşş bak bana sakın sakın bir daha bu lafları duymak istemiyorum dedi ve devam etti . Ee ne dedi hastane
- dosya arkaya düşmüş falan dediler birde doktorlar ortak karar almış derken sustum ama hala ağlıyordum
- ne Elif ortak karar çıldırtmasana insanı
- Mardin şehir hastanesinde bir doktor ayarlamışlar sağlık imkanları daha fazla diye . Şuan önümde kaskatı kesilen ve donmuş suratıyla bana bakan bir yavuz vardı
- Mardin dediğinde ağlayarak başımı salladım. Kim gidecek dedi bu sefer ama sesi korkuyla çıkmıştı
- ben gideceğim Yavuz benim sorumluluğumdaydı zaten dedim ve tekrar göğsüne sinip ağlamaya devam ettim . Yavuz ise hiç tepki vermiyordu
- şşşt tamam bana bak ağlama diyerek başımı tekrar kaldırdı ellerini yanaklarıma koyup yüzümü yüzüne sabitledi
- yavuz ben nasıl unuturum yavuz ben nasıl unutum böyle bir şeyi diyerek bu sefer elinde ağlamaya başladım ...
Şuan yavuzun uzun uğraşları ve abimi de çağırmasıyla biraz daha sakinleşmiş ve ağlamalarım dinmişti
- annemin haberi varmı diye sordu yanımda duran abim . Başımı salladım yok anlamında . Abim bir şeyler düşünüyordu yavuz ise , yavuz ise boşluğa bakıyordu arasıra hüzünlü bakışları beni buluyordu. Koltuğumda iyice büzülmüş ve sanki hasta gibi duruken yavuz yanıma geldi
- şimdi gerçekten Mardin'e mi gideceksin dedi . Sesi sanki bu fikre inanamak istemiyor gibi çıkmıştı. Başımı salladım yorgunlukla hiç birşey yapmamama rağmen yorgun hissediyordum. Yavuz aldığı cevapla uzun uzun yüzüme baktı sanki aklına her bir santimini kazımak ister gibi
Abimin telefonu çaldığında hepimizin bakışları ona döndü . Dalgın bakışları önce telefonunun ekranını sonrasında ise bizi buldu
- oya gelecekti ben onu alayım benim odamda dururuz dedi . Yengemin beni bizi bu halde görmesini istemiyordu haklı olarak. Gülümsemeye çalışarak başımı salladığımda abim odadan çıktı.
- şimdi biz ayrı mı kalacağız dedi yavuz . Gözlerim tekrar dolmak istedi korkan hüzünlü ela harelerine bakarken . Sorunun cevabını vermek istemedim , bakışlarımı kaçırdım
- sen gitmesen olmaz mı dediğinde bakışlarım tekrar odağını buldu . Belki bencillik ama burada yanımda kalsan olmaz mı dediğinde gözlerimden yaşların süzülmesine izin verdim
- orada onlara en çok yardımcı olabilecek kişi benim ayrıca kim gidecek ki benden başka dedim cılız sesimle . O an ilk defa Yavuz'a bakmamak istedim çünkü her baktığımda içime ağlama isteği doluyordu. Sessizce gözlerimden yaşların süzülmesine izin verdiğimde Yavuz kollarını açtı . Bu hareketine ne kadar şaşırsam bile vakit kaybetmeden ona sarıldım fakat benim sarılmamla ikimizinde gözlerinden yaşlar süzüldü.
Kokusu burnumu her doldurduğunda içimdeki hüzün büyüdü. Ben gitmeliydim o ise kalmalı
- ben gitsem bile bana hep liman ol olur mu diyerek ıslak harelerimi Yavuz'a çıkardım. Başını eğip burukça gülümsedi
- sende hep bana sığınan masum bir gemi ol . Ol ki ben o gemiyi en güzel şekilde kalbimde ağırlayayım. Ama aramıza ne kadar mesafe girerse girsin sakın beni bırakma olur mu derken sesi sonlara doğru çok cılız çıkmıştı. Ve ben o an bir şeyi daha idrak edebildim
Ben Yavuz'a aşık olmuştum hemde sırılsıklam......
Diriririirntttiirir
Bana sövmediniz inşallah yani . İnanın sizin kadar bende bu sahneyi yazmak istemdigim için hep erteliyordum ama artık olması lazımdı
Bölüm nasıldı yorumlarda lütfen belirtin
Oy atmayı ve satır arası yorumları unutmayınız sizi seviyorum❤️
| Okur Yorumları | Yorum Ekle |

| 21.66k Okunma |
1.87k Oy |
0 Takip |
56 Bölümlü Kitap |