57. Bölüm

46. Bölüm

Eifisko
eifisko

Evlilik teklifi aldığım o günün üzerinden üç gün geçmişti .

Peki bu üç günde neler mi olmuştu?

Öncelikle teklifi aldığım gün hemen öncesinde aldığım bileti iptal ettirmiş ve annemlere bütün olayları detayı detayına anlatmıştım. Annem mutluluktan bana gülümserken babam ise moral bozmayı tercih etmişti.

Üç günün bütününde ise Aysima ile şırnağı birbirine katıp bana elbise bulmaya çalışmıştık. Fakat bu konuda pek başarılı olduğumuz söylenemezdi. Açıkçası hem annemin nakil işlemleri, hem yengemin hamile olması hemde apar topar gelen nikaha hazırlık süreci beni fazlasıyla yormuştu fakat bunda yavuzun suçu yoktu.

- yavuz, aldın mı ilacını? Ha birde yavuzun sağlığıyla da yakından ilgileniyor hatta o ve Hasan amca için evden yemek yapıp götürüyordum .

- aldım güzelim aldımda sen elbise bulabildin mi ? Tam olarak bugün saat altıda nikahımız kıyılacaktı ve bilin bakalım hala kimin elbisesi yoktu

- bulamadım yavuz . Bunlar benim istediğim gibi bir elbise üretmemeye yemin etmişler sanki dedim . Alt tarafı kremsi tonlarda saten bir elbise istiyordum .

- ayyy elif bu nasıl? aysimanın sesiyle ona dönüp gösterdiği elbiseye baktım kulağımdaki telefonla. fakat şöyle birşey vardı ki hanımefendi kendi beğendiği ve bana uygun olmayan bir elbiseyi gösteriyordu bana .

- aysima senin kafanı kıracağım kendine değil bana bakacaksın diyerek onu minicik terslemiş olabilirdim.

- yavrum sinirlenmesen mi? tekrar yavuzun sesini duyduğumda bu sefer ona çemkirmeye başlamıştım

- sinirlenmeyeyim yavuz çok haklısın . Yengem hamile olduğu için benimle gezemiyor. Sen desen hastasın gerçi olmasanda birşey değişmeyecek. Son gün bana nikahın var diye haber veriyorsunuz ve kusura bakmayın benim işim seninki kadar kolay değil dedim sistemle. Ki gerçekten kolay değildi . Kendisi normal bir gömlek ve pantolonla gelecekti falan benim şalım elbisem çantam ayakkabım hepsi apayrı bir dertti.

- çok haklısın fıstığım ama benimde o gün haberim oldu sende biliyorsun. benim yaralanmam planda yoktu dediğinde sakinleşmiş fakat elbise bulabileceğime dair inancımı yitirmiştim sanki.

- tamam neyse ben kapatayım dinlen sende o saate kadar dedim ve telefonu kapatarak aysimaya döndüm .

- ben bulamayacağım ya istediğim gibi birşey dedim yorgun bir şekilde . Şu üç günde yorulduğum kadar hiçbir zaman yorulduğumu hatırlamıyorum cidden.

- ya yok mu evde güzel birşeyin dedi aysima. Fakat sanırım ben evde bıraktığım elbiselerinin modellerini unutmuştum Mardin'e hepsini götürmediğim için.

- hiçbir fikrim yok ama yoktur herhalde dedim aysimaya bakarak . Yani kremsi tonlarda beyazımsı bir elbise benim dolabımda ne arasın ki?

Omuz silkerek önümdeki reyonu karıştırmayı bırakıp diğer reyonlara kısa bir göz gezdirdim fakat burada da istediğim tarzda birşey bulacağımı sanmıyordum .

- mervenuru arayayım eve gidip seçelim bir elbise olsun bitsin işte dedim içinde bulunduğumuz mağazanın çıkışına doğru yürürken. Aslına bakarsanız internetten sipariş verebilirdim fakat kıyafetin gelme süresi ve güzelliği belirsiz olduğu için işi riske atmak istememiştim.

- iyi o zaman . Let'sgo home dedi Aysima gülerek beni neşelendirmeye çalışarak . Bugün sağolsun hem yavuz hem abim hemde babam bana arabalarını vermeyi teklif etmişti . Yengem hamile olup doğumu yaklaştığı için abimden arabayı almamıştım. Yavuzun da ihtiyacı olur diye almamış ve babamın arabasına direkmen el koymultum bu üç günde.

Eve geldiğimizde mervenurda bizimle aynı saatte yetişmişti bahçenin kapısına .

- bulabildiniz mi birşey? Bana sarılırken sorduğu soruyla başımı olumsuz anlamda salladım. Aysimanın minik bir kıskançlık krizi tuttuğu için hemen hepimizi binanın içine bir şekilde tıkıştırmıştı.

- bu kıskançlıkla seni alan koca yaşamaz dedim arkasından gülerek . Arkasını dönüp merdivenlerde bana sinirli bir bakış atmıştı.

- ben kıskanç değilim . Ayrıca benim kocam seninki gibi olamaz mı? dediğinde trip atarak önüne dönmüştü.

- hiç kıskanç değilsin ben inandım dedi mervenurda benim arkamdan. Şuan tek sıra halinde merdivenleri çıkıyorduk. Merdivenler sonunda bitip evin kapısına vardığınızda kapıyı annem açmıştı

- hoşgeldiniz kızlar dediğinde evin içinden sızan o tanıdık kek kokusuyla resmen yerimde bayılacaktım .

- ayyyy Rümeysa teyze sen o meşhur kekinden mi yaptın yoksa bize .

Mervenurun inanamaz gibi çıkan sesiyle üçümüzde ışıldayan gözlerle anneme dönmüştük.

- yaptık birşeyler . Geçin hadi içeri ayakta durmayın diyip kenara çekildiğinde Aysima ve mervenur ellerindeki eşyalarla önden gidip hemen benim ve şirin yattığı odaya girmişlerdi . Şirin annemler geldiği için artık bizde kalacaktı bu süre zarfında.

- güzel kızım. Bulamadınız mı birşey ? Annemin sorusuyla ona dönüp başımı olumsuz anlamda salladım

- evde bulurum birşeyler Sultanım . Sen yeterli kekinden bize ikram et dedim ve göz kırparak bende odaya diğerlerinin yanına damladım hemen. Aysima ve mervenur kıyafetleri kırışmasın diye poşetlerinden çıkarırmış bir yerlere asarken bende dolabımın önüne geçip kapağını açmıştım .

- evet kızlar buyrun seçin dedim odadaki üç kıza bakarken . Şirinde dahil hepsi dolabın önüne doluştuğunda bende yatağıma oturup Yavuz'a mesaj atmıştım.

: sence makyaj yapmalı mıyım?

Yazdığım mesajın aynı anda mavi tike dönüşmesi ile nedensizce vücudumu basan heyecanla yavuzun mesajını beklemeye koyulmuştum . Bu sırada kızlarda elbise ile alakalı birbirleri ile tartışıyorlardı.

: yüzüm normaldede bir meleğinkinden farksız . Ama sen bilirsin güzelim😉

Attığı mesajla birlikte yüzümde küçük sırıtma oluştu. Odadakilere kısa bir an göz gezdirip devam ettim mesajlaşmaya

: ne giyeceksin?

: krem pantolon beyaz gömlek, senin istediğin gibi

Kendime krem tonlarında elbise almak istediğim için yavuzda o şekilde giyinecekti aslında

: hmm. Bence harika şeçim . Zaten benim sevdiğime herşey yakışıyor 😉

Onun bana attığı emojiyi ona attığım için heyecanla olduğum yerde beklemeye koyuldum. Çoktan sırıtarak tırnaklarıma dişlemeye başlamıştım.

: benim minik karıma romantiklik mi yüklendi hayırdır?

: pardon. Ben romantik değil miyim yavuz

: benim Nazlı güzelim sen her zaman romantiksin . Ben fazla odunum

- ay yeter be . Aysimanın cırlamasıyla hemen telefonu kapatıp şirin yatağına attım.

- seçtiniz mi? Dedim aysimanın kızgın bakışlarına karşı ona melül melül bakarken

- ay abla senin böyle elbisen mi vardı. Şirinin soran tarzda cümlesiyle ona dönüp hem kızlara hemde bana gösterdiği elbiseye baktım . Önü drapeli olan bu elbise hem kreme hemde beyaza çok yakındı . Açıkçası ikisinin ortası gibi bir renkti . Balon kollu ve saten olmasınında bunun benim dolabımda ne işi var sorusunu uyandırmıştı zihnimde

- benim böyle bir elbisem mi vardı? dedim kafa karışıklığıyla

- bu da onun değil mi? Mervenurun sorusuyla elinde tuttuğu elbiseyle aynı tondaki pelerine baktım. Bu elbise cidden nereden gelmişti

- manyak böyle elbisen varsa ne diye üç gündür ayaklarımı şişiriyorsun elbise elbise diye . Aysimanın haklı serzenişiyle elbiseyi tekrar göz hapsine aldım

- haaa dedim gelen aydınlanmayla. Hatırlıyor musunuz büşranın bekarlığa veda partisi vardı hepimiz krem giyinmiştik dedim. Bu elbiseyi o zaman almıştım fakat aldığım zaman beli bana olmuyordu ve iade süresi geçtiği içinde dolabın bir köşesine atmıştım.

- bu o elbise mi dedi Aysima elbiseyi incelerken.

- ay tamam hangisiyse hangisi . Abla bir giysene bakalım nasıl durucak . Şirinin sorusuyla başımı aşağı yukarı salladım . Çünkü sanırım birazcık zamanımız yoktu.

- arkanızı dönün dedim hepsine ters bir bakış atarak ve hızlıca soyunup saten elbiseyi üzerine geçirdim . Elbiseyi giymesine gitmiştim fakat belindeki potluğun hala olup olmadığını bilmiyordum çünkü lanet olası fermuar kapanmıyordu

- fermuar dedim nefes vererek. Aysima yardım çığlığımı bekliyormuş gibi tekrar bana dönerek elbisenin fermuarını kapatıp tamamiyle üzerime oturmasını sağladı. Dolapta durmasına rağmen kaliteli saten kumaşındq rahatsız edecek bir kırışıklık yoktu.

- nasıl oldu dedim gülümseyerek. Etrafımda dönüp odadakilere bir podyum şovuda yaptıktan sonra gelecek tepkileri beklemeye başladım .

- tek kelimeyle harika . Tam bir nikah elbisesi bence dedi mervenur

- aynı renk şalım var mı? abla dedi şirin

- ay bunun üzerine böyle birde taç nasıl olur dedi aysima da beğeniyle . Elbise herkesin onayından geçtiğinden dolayı daha da gülümseyerek şal çekmecemden elbiseyle birebir aynı tonda olan şalı çıkardım .

- ay harika . Buna hafifte bir makyaj yaparız mükemmel olur dedi mervenur neşeyle.

- bence sen şimdi şal ve makyajını yap bende böyle şalın üzerine takılan aksesuarlar oluyor ya onlardan bir tane bulup geleyim dedi Aysima. Ben ise bu sırada aynadan elbiseyi incelemekle meşguldum.

- ama boncuklu falan değilde çiçekliler falan oluyor ya öyleli al bence boncuklusu elbiseye göre ağır kalabilir dedi mervenur

- bence böyle kırık beyaz tonlarında çiçekli birşey alayım dedi aysima düşünceli bir şekilde sonrasına ise saate bakıp resmen cırlayarak. ayy çok kalmamış siz hemen hazırlanın bende bulup geleyim diyerek odadan çıktığında üzerimdeki elbiseyle beraber karasız bakışlarımı odamda duran iki insana yönelttim.

- güzel oldu değil mi ? edim. Çünkü şuanda elbisede bir potluk vesaire yoktu hatta sanırım bende fazlasıyla beğenmiştim.

- yok yok harika dedi mervenur. Bu sırada odamın kapısı çalınıp içeriye annem girdi ve üzerimdeki elbiseyi süzdü

- kızım madem böyle elbisen vardı ne diye üç gündür tüm şırnağı birbirine kattıın dediğinde sırıttım.

- bende bilmiyordum böyle bir elbisem olduğunu dedim anneme ve hazırlanmaya başladım...

1 saat sonra

- ayyy kırmızı ruj mu sürse. Mervenurun cümlesiyle birlikte hızla ona dönüp inanamayan bir bakış attım

- yok ya makyajı hafif pembe tonlardan yaptık kırmızı biraz abartı Durur bence dedi Aysima. Bu seferde kendi makyajları için kavga eden ikiliye onaylamaz bakışlar atıp Pembe tonlarındaki çok abartı olmayan bir ruju sürerek aynadan kendimi süzdüm.

Üzerimdeki balon kol Kremsi elbise üzerime neredeyse tam oturmuştu . Taktığım gümüş takılar ve Çiçekli şal eksesuarıda çok hoş bir görünüm katmıştı doğrusu elbiseye . Ayağıma giyeceğim gümüş topuklularla harika olacağıma dair bir şüphem yoktu doğrusu. Çalan telefonumla birlikte aynada kendimi izlemeyi bırakıp telefonun ekranına baktım .

Arayan kişi şaşırmadığım takdirde yavuzdu . Aramayı onaylamak için hala tartışan ikiliyi odada bırakıp koridora çıktığımda hemen aramayı onayladım.

- fıstığım

- buyrun beyefendi dedim kibar bir tonda gülümseyerek. Sanırım bugün birazcık heyecanlıydım.

- nasıl gidiyor hazırlık? dediğinde büyük ihtimalle yataktan doğrulduğu için bir kısımda sesi hafifçe kısıkmıştı.

- iyi gidiyor ben hazırım kızları bekliyorum dedim yerdeki halının desenlerini inceleyerek

- makyaj yaptın mı?

- yani minicik yapmış olabilirim dedim tatlı bir gülümsemeyle . Telefonun başında Gülümseyip duruyordum da sanki yavuz beni görüyordu.

- hmmm peki o minicik makyajınla bana bir fotoğraf atmayı çok görmezsin diye düşünüyorum dediğinde hızla söze girerek

- olmaz dedim .

- sebep? derken bile fotoğraf istediği fazlasıyla belli oluyordu.

- çünkü heyecanı kaçar orada görürsün dediğimde pes edermişçesine derin bir nefes verdi .

- yine cadılık yapacağım diyorsun yani dediğinde neşeli halimi bir kenara bırakıp

- yavuz şimdi biz nikahı kıyıyoruz ya . Ama hiç isteme falan olmadı dedim üzgün ve düşünceli bir tonda . Siz şimdi beni istemeyecek misiniz?

- isteriz yavrum niye istemeyelim. Yani eğer yaralanmasaydım o iki haftada zaten seni istemiş olacaktık dediğinde sanki çok görüyormuş gibi başımı salladım.

- ne zaman isteyeceksiniz peki dediğimde yine derin bir nefes alarak cevapladı sorunu

- istenmeye pek meraklısınoz bakıyorum hanımefendi dedi bozulan neşemi yerine getirmek için.

- evet meraklıyım beyefendi. Hem ben belki artık kocama varmak istiyorum dedim Nazlı bir tonda. Fakat ben tam cümlemi bitirmişken odadan fırlayan abim gözlerini kısarak bana bakmakla meşguldu.

Abimin gözlerine odaklanmışkrn ona zoraki bir gülümseme sunup telefonda birşeyler diyen yavuzuda es geçtim

- benim şimdi kapatmam lazım , görüşürüz diyerek kapattığım telefonumu elimde tutarak abime doğru yürüdüm

- yengem nerde? dediğimde bile onaylamaz bakışlarla üzerimi süzüyordu

- dangalağın biri için bu elbiseye gerek var mıydı? dedi en son yaramaz bir tonda sırıtarak

- rica ediyorum abicim kocam hakkında düzgün konuş dedim elimdeki Lotus yüzüğü gösterirken. Zira ben evlenme teklifi almış ve nikahına hazırlanan bir bayanım dedim bu seferde sahte bir kibirle.

- şalını bozduğumda göstereceğim ben sana teklifi diyerek şalıma uzandığında hemen eğilerek yardım çığlığı attım evin koridorunda

- yaa annneee

- ha birde annemi çağırıyorsun öyle mi? Abim bu sözlerinden sonra bana karşı resmen savaş açmışken bende salona doğru üzerimdeki ekbisenin izin verdiği kadarıyla hızlı bir şekilde koşmuştum.

Salonda her zamanki gibi oturduğu tekli koltukta düşünceli bir babam vardı. Yüksek ihtimalle annemin oturttuğu daha doğrusu yatırdığı iki koltukta da yengem uzanmıştı. Annem ise diğer koltukta oturuyordu.

- yengecin rica edersem şu abime birşey söyler misin? dedim uzanan kadına. Yengem kısa bir an abime bakarak anneme döndü

- anne sen kızar mısın? benim hiç keyfim yok. Üzgün yüzüyle söylediği cümle ve asık suratıyla birlikte hem ben hemde abim hemde diğerlerinin bakışları yengeme dönmüştü.

- yengeşum dedim ona doğru yaklaşıp kanepenin yanında diz çökerek. Birşey mi oldu? diye sordum bu sefer saçlarıyla oynarken.

- olmadı dedi yengem bana bakmadan.

- e niye asık suratın dedim neşeli halimden eser kalmayarak. Abim öküzü mü birşey ded?

- canım tatlı istiyor dedi bu sefer bana bakarak. Tabi bu ben dahil hepimizin de gülmesine vesile olmuştu.

- dün pasta yapmıştım bugün yeriz diye. İster misin getireyim? dediğimde az önceki halinden eser kalmamış parlak mavileriyle bana dönüp gülümseyerek başını salladı. Yanağına kısa bir öpücük kondurup elbisemin eteklerinden tutarak mutfağa doğru gidecekken bizim bu halimizi kapı pervazından izleyen abime hoşnutsuz bir bakış attım.

- git karına dolaptan pasta getir dedim ters bir tonda.

- sen bana mı atar gider yapıyorsun cadı diyerek kıstığı gözleriyle üzerime eğildiğinde hafif tırsmış olabilirdim.

- bu elbiseyle mutfağa mı gideyim? derken onaylamaz bakışlar attım. Ayrıca hem elbisem kirlenir hemde senin karın hadi canım hadi diyerek onu mutfağa doğru döndürüp ittirmeye çalıştım fakat beyefendi yerinden kıpırdamıyordu.

- abi artık gider misin? Nikahıma geç kalacağız dedim sitemle .

- ne güzel işte diye sırıtarak, ağır adımlarla mutfağa gittiğinde arkasından birazcık sinir krizi geçiren bir ben bırakmıştı....

Şuan herkes aşağıya inmiş araba düzenini ayarlıyordu fakat ben ve şirin odada fotoğraf makinesi arıyorduk.

- abla buldum. Şirin sesiyle bakmak için eğildiğim çekmeceyi kapatıp yerimde doğruldum .

- inelim o zaman beklemesinler daha fazla dedim elime aldığım telefon ve topuklu ayakkabılarımla

- yavuz abi geldi mi?

- geldi aşağıda. Hızla elindeki topukluyu giyip şirin de evden çıkmasının ardından kapıyı kilitledim. Merdivenlerden aşağıya inerken önce şirin çıkmıştı bina kapısından dışarı . Büyük ihtimalle kimin hangi arabaya bineceğini ayarlayan minik ailem bizi bekliyordu ayakta . Sadece yengem arabanın açık kapısından oturur bir şekilde gözüküyordu .

Bugün Aysima dizlerine kadar uzanan kırmızı ve şık bir elbise giyip saçlarını açık bırakmıştı. Mervenurda açık mavi tonlarında uzun çiçekli yazlık bir elbise giyip saçlarını da sıkı bir topuz yapmıştı. Şirinde bu senenin modası olduğunu söylediği tereyağ sarısı bir elbise giyip dağınık bir topuz yapmıştı. Annemle babam ve yengemle abimde çift kombinleri yapmış aynı renk kıyafetler giymişlerdi.

- anne Yavuzlar gelmedi mi? Anneme sorduğum sorunun ardından düşen yüzümle birlikte son kez inceledim etrafı . Bu sırada yavuz üzerindeki beyaz gömlek ve Krem rengi kumaş pantolonla bahçe kapısından içeri girmişti. Başını eğerek girdiği için ilk başta beni görmese bile başını kaldırdığında gözleri kısa bir an kalabalığın üzerinde sonrada daha köşede duran bana takıldı bakışları...

İlahi bakış açısı

Yavuzun kalbi sanki göğsünden fırlamak istercesine atarken gözleri tek bir kişide takılı kalmıştı . Kendiside sözde yaralı olan haliyle fazlasıyla şık ve heyecanlıydı fakat Elif'i gördükten sonra kendi halini unutmuş gibi bir hali vardı.

Gözleri genç kızın giydiği zarif elbisenin eteklerinde dolanarak yukarıya doğru tırmandı. En son ise yüzünü inceleyip gözlerine baktı sevdiği kadının . Elif ise bu süre zarfında kısa bir Yavuz'u süzmüş sonrasında ise tuttuğu nefesiyle gözlerinin buluşmasını beklemişti.

Elif'in parlayan kahveleri yaşadığı heyecanı açık bir şekilde belli ederken yavuzun ela hareleri ise büyük bir beğeniyle tutunmuştu genç kızın gözlerine. İkiside birbirine bakıyordu fakat ikisininde kalbi heyecandan pırpır ediyordu.

Yavuz tekrar süzdü karşısındaki kadını. Fakat o kendinden geçmiş halini üzerinden atmasını sağlayan ses Ali'nin patavatsız bir şekilde ortama girişi olmuştu.

- komutanım çok bakmayın maazallah şimdi silahın nasıl tutulduğunu falan unutursunuz. Yavuz sinirlenmemek için aldığı nefesle gözlerini kapattı ve ellerini yumruk yaptı . Aslında şuan o yumrukları Ali'nin yüzüne geçirse ne kadar da güzel olurdu

- damat bey Elif sizin arabayla gelsin Şirinle beraber . Gidelim artık geç kalacağız. Musa beyin sesiyle yavuz hemen ona döndü ve hızlıca başını sallayıp kalbinin göğsünden çıkmak istemesine yol açan kadına doğru yürüdü. Tabi yürürken sanki hiç Elif'i süzmemiş gibi bu seferde büyük bir hoşnutlukla süzdü .

- bugün dünyadaki en güzel manzara olabilirsin güzelim. Yavuzun büyülü sözleri ve parlak hareleri elifin gülümsemesine ve aynı zamanda utanmasına yol açarken başını eğdi

- sizde çok şık olmuşsunuz beyefendi dedi sevdiği adamın gözlerine bakmazken

- kim giydirdi dedi yavuz manalı ve eğlenceli bir tonda. Elif'in ağzı kulaklarına varırken herkes genç çifti kendi halinde bırakıp çoktan arabalara binmişti .

Her ne kadar Hasan amca Elif'in öne binmesi için ı ısrar etsede Elif şirin ve yavuzun teyzesi olan mervenur arabanın arka koltuğunda duruyorlardı. Genç kızın kalbi göğsünden çıkmak istercesine atarken şuan bulunduğu ortamdan ötürü kaybolmak istiyordu .

Yavuzun ailem dediği babası ve teyzesiyle aynı arabadaydı ve üstelik o arabada bu heyecanın başlıca sebebi olan yavuzda vardı. Herkesin yüzünde bir tebessüm kalıplaşmış bir şekilde dururken Elif ise heyecanına yenik düşerek sakinleşmek amaçlı derin nefesler alıp veriyordu

- kız bu kadar heyecanlanma hatta bence bu odunu aldığım için üzülmelisin. Anlaşılan Elif'in derin nefeslerini duyan birileri vardı arabada

- ister istemez heyecanlanıyorum dedi elif çıkarmaya çalıştığı sesiyle yavuzun teyzesine bakarken. Hasan amca önde tebessüm ederken aynı tebessüm oğlunada bulaşmıştı.

- teyze bana nasıl odun dersin çok kırılıyorum bak dedi yavuz ortamı yumuşatmak için .

- enişte ,odun değil mi? sen söyle dedi mervenur gülerek Hasan amcaya karşı

- kızım sen bunlara bakma birlikte oldukları her an birbirleri ile uğraşırlar diye bir bilgilendirmede bulundu Hasan amca

- ayıp ediyorsun enişte hıh. Yavuzun teyzesi trip atarken şirin gülümsüyor Elif ise nasıl bir ortamın içinde olduğunu anlamaya çalışıyordu . En son ise anlamayı es geçip rahatlamak adına arkasına yaslandı ve kız kardeşinin elini tuttu

- beni şirinle mi aldatıyorsun güzelim? Elif kapattığı gözlerini açarken dikiz aynasından kendisine bozuk ysuratı ile bakan adama baktı bir süre. Arabaya bindiğinden beri dikiz aynasından Elif'i süzdüğü yetmiyormuş gibi birde trip atıyordu aklınca.

Elif Yavuz'a uyarı anlamında boğazını temizlediğinde sonunda nikah salonuna varabilmişlerdi. Beş arabada arka arkaya geniş bahçeye sırasıyla Park ettiler

Peki beş araba kim miydi?

İlk arabada yavuz , Hasan amca, mervenur, şirin ve elif vardı . İkinci arabada Kerem , oya , Ali, uraz ve Göktuğ vardı . Üçüncü arabada Elif'in annesi, babası , Aysima ve mervenur varken dördüncü arabada Süleyman abi , eşi , aysa ve göktüğ vardı , son arabada ise Emir ve eşi olmak üzere koskocaman bir tim gelmişti nikaha .

Hepsi teker teker arabadan inerken Elif hemen elbisenini kontrol etti. Şirin ablasının önünde durmuş elbisenin hafifçe bozulmuş yerlerini düzeltirken yavuzda Elif'in yanına yaklaşmaya başlamıştı indiği şoför koltuğundan

- komutanım doğruyu söyleyin şahit benim değil mi? Urazdan gelen sesle Elif'in stresli suratı elbisesinden yukarıya çıkarak önce uraza sonrada Yavuz'a baktı.

- lan beni delirme nereden sen oluyorsun bana söz vermişti komutanım dedi Ali uraza artistlik yaparken. Sonrasında ise Yavuz'a dönüp değil mi? komutanım dediğinde karşılarında ikisininde parçalamak isteyen bir yavuz vardı açıkçası .

- yavuz kurban olayım şunlara birşey söyle üç saattir arabada bunun kavgasını yapıyorlar . Yemin ederim yengeye acıdım ya dedi Barlas şikayetçi bir tutumla . Onlarala aynı arabada kalmanın sevilmeyen özelliklerini yaşıyordu. Bu sırada arabadan inen göktüğ ulaştı Genç çiftin yanına.

- komutanım az kaldı salona geçelim isterseniz derken Ali her zaman olduğu gibi yine lafa atladı

- hayır geçemeyi, önce beni nikah şahidi yapın

- ben seni ölüm şahidi yapacağım merak etme sen dedi Kerem sinirle . Arabada hem kendisinin hemde karısının başını şişiren ikiliye sinirle bakarken. Sonrasında yumuşattığı bakışlarla kız kardeşine döndü

- salona geçelim artık güzelim. Birazdan memurda gelir bizi içeride görsün dediğinde elif stresini atmak için derin nefes vererek Kafa salladı ve Yavuz'a küçük bir baş hareketi yaparak önde onlar olmak üzere hepsi nikah salonuna geçti ....

- asker misiniz? Nikah memurunun sorusuyla yavuz ona dönerek başını salladı. E o zaman operasyonu başlatalım komutanım dedi gülümseyerek nikah memuru ve ciddi bir ifadeye bürünerek konuşmaya başladı . Belliki sade nikah kıyanlar dışında eğlenceli bir kişiliği de vardı

— Saygıdeğer misafirlerimiz, değerli aile büyüklerimiz… Hepiniz hoş geldiniz. Bugün burada, iki değerli insanın hayatlarını birleştireceği, ömür boyu sürecek bir yolculuğa ilk adımlarını atacakları çok özel bir an için toplandık. Evlilik, sevgiyle başlar; saygıyla devam eder. İyi günde, kötü günde; sağlıkta ve hastalıkta birbirine destek olmayı gerektirir. Her iki tarafın da aynı yöne bakmasını, birbirini anlamasını ve affedebilmesini ister dedikten sonra kısa bir duraksama yapmıştı nikah memuru . Sonrasında ise karşısındaki genç çifte bakarak devam etti konuşmasına

— İşte bugün, Elif Hanım ve Yavuz Bey, bu sorumluluğu üstlenmek için huzurumuzda bulunuyorlar. Ben de nikâh memuru olarak, sizlerin ve misafirlerimizin şahitliğinde onlara bu önemli soruyu soracağım.

Bazı nikah memurlarının aksine daha değişik bir konuşma yapmış ve bu konuşmayı kendine has bir hale çevirmişti. Kısa bir an küçük salonun yarısını dolduran time ve diğerlerine bakıp elife döndü

— Elif Hanım… Hiçbir baskı altında kalmadan, kendi özgür iradenizle Çağkan Bey’i eş olarak kabul ediyor musunuz?

Genç kızın kalbi zaten durmak sızın artarken bir an nefesi kesildi ve utana sıkıla yanında duran gözlere baktı. Yavuz küçük bir çocuğun eşya istemesi gibi bakıyordu elife. Gözleri koyu ama parlaktı ve gelecek cevabı beklediği fazlasıyla belliydi. Elif başını hızla çevirerek karşısındaki küçük kalabalığa baktı ve mikrofona doğru eğilerek

— Evet dedi ve devamını getirdi. Kabul ediyorum. Fakat o sırada timde kendi aralarında fısıldaşıyordu.

Uraz hemen arkadan kısık sesle, Ali’ye doğru eğildi:

— evet kabul ediyorum diye taklidini yaptı Uraz Elif'in. Şuan bunları yavuz duysaydı büyük ihtimalle ikiside naneyi yemişti fakat yavuzun yanlarında olmamasının rahatlığı ile gevezeliğe devam etti ikiside

Ali, kıkırdayarak:

— Sanki hasta dosyası onayı veriyor mübarek. Ali'nin cümlesinden sonra salondaki alkış seslerine eşlik etti ikili. Yavuz kereminde önerisiyle Ali'yi ve urazı nikah şahidi olarak seçmemişti fakat ikiside bu durumdan mutsuz değildi . Bir şekilde uğraşacak birşeyler buluyorlardı.

Nikâh memuru bu kez Yavuz’a döndü.

— Çağkan Bey… Hiçbir baskı altında kalmadan, kendi özgür iradenizle Elif Hanım’ı eş olarak kabul ediyor musunuz?

Yavuz Elif'in aksine hiç kimseye bakmadan kendisine değilde kucağındaki elleriyle stresli bir şekilde oynayan karısına bakarak Elif'in sözlerini tekrarladı

— Evet, kabul ediyorum.

Barlas, kafasını hafif sallayıp sessizce:

— bir komutan gibi kısa ve net diye konuştu yavuzun kararlı sesine karşılık olarak.

Süleyman abi hafif gülümseyerek:

— Fazla uzatmaya gerek yok, emir net. Genç çiftin sözlerinden sonra nikah şahidi olan göktüğ ve aysimaya döndü memur

- sizlerde şahitlik ediyor musunuz?

- evet

- evet . Nikah memuru gülümseyerek bir karşısındaki çifte birde kalabalığa baktı.

— şahitlerimizin de beyanlarını aldığımıza göre… Belediyemizin bana vermiş olduğu yetkiye dayanarak sizleri, karı-koca ilan ediyorum. Allah mesut etsin dedikten sonra imzalayacakları yerleri gösterdi koca defterde.

Hem yavuzun hemde Elif'in eli titremişti imzayı atarken fakat bir şekilde bu işte çözülmüştü ve bunun mutluluğuyla ikiside gülümseyerek birbirine baktı kopan alkış tufanının altında.

— Ve tabii… Bizim buraların olmazsa olmazı diyerek gizemli bir konuşmaya başladı nikah memuru. Ayağa basma Faslı dediğinde bu sefer gülme sesleri hakim oldu nikah salonunda.

Elif'in kaşları hafifçe kalkarken kendinden emin bir şekilde Yavuz'a dönüp dudaklarını tehlikeli sayılabilecek bir biçimde kıvırdı ve ayağını hafifçe yana doğru kaydırdı . Yavuz ise sakin bir biçimde karısına bakıyordu. Ayağını Elif'in ayağına doğru bir adım daha uzattı fakat beklenmedik bir hamle yaparak Elif'in basacağı esnada kıyamayan bir rutumla kendisi hafifçe Elif'in ayağına bastı.

Herkesi bir gülme krizi tutarken elif neye uğradığını şaşırmış yüzünde vatan gülüşüyle kendisine bakan adama bakıyordu şaşkınca

- bu seferlik böyle olsun diye fısıldadı yavuz muzip bir tonda. Tabi bu hamleden sonra salona girdiklerinden beri ağızları susmayan iki geveze tekrar konuştu.

— Ayağa basma değil bu, taktik manevra dedi Uraz kıs kıs gülerek.

— reis Düşmanı önce bekletiyor sonra hamle yapıyor dedi Ali urazın gülüşüne karşılık. Süleyman abi şaşkınlıkla yanındaki ikiliye bakıp

— Siz ayağa basmayıda stratejiye çevirdiniz ya, helal olsun dedi .

Salonda kahkahalar yükseldi, memur gülümseyerek elini kaldırdı:

— o zaman operasyonun başarıyla tamamlanması şerefine Çiftimizi bir kez daha alkışlayalım dedi nikah memuru. Sonrasında ise alkışların ardından genç çiftle tokalaşıp tekrar mutluluk diledi ve salondan ayrıldı.

Alkışlar arasında Elif ile Yavuz birbirlerine gülümsediler. Aralarındaki küçük oyun, salondaki herkesin hafızasında tatlı bir anı olarak yerinini almıştı çoktan . Fakat konuşmadan duramayan Uraz yine Ali'nin tarafına eğilerek konuştu

- operasyon adı mutluluk...

Evet uzun bir aradan sonra her ne kadar beğenmesemde bir bölümle daha sizinle buluşmuş bulundum .

Sitemim size değil yanlış anlamayın . Sadece nedendir bilmem eskisi jadar hem bölüm yazarım yok hemde güzel yazamıyorum bence .

Neyse bunları bol verelim nasıl buldunuz bölümü?

Yavuzun sağ gösterip sol vurması falan hepinizi yorumlarda bekliyorum .

Bu arada bana bu süreyi tanıdığınız için hepinize teşekkür ederim. Oy ve yorum atmayı unutmayın . Seviliyorsunuz💞

Şöylede bir foto bırakalım ben kaçar...

 

 

Bölüm : 12.08.2025 20:04 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...