17. Bölüm

Karanlığın fısıltısı

Elanur kaçmaz
ela_nurkcmz

Her insanın bir karanlığı vardır, kimileri bu karanlığı görmez ve kullanamaz, kimileri ise bu karanlığı ortaya çıkarır ve tek bir damlasına kadar kullanırlar yaşamak için.

 

Konumu attıktan sonra silahı elime alıp dizdiğim şişelere sıktım. Aklımdaki soruları düşünmekten bir kaç tanesini ıskalamıştım "isteklerin neler Nil"dedi Salih "bir kaç bilgi ve bir kişi" dedim elimde ki silahı masaya geri koyarak "kişi kim". "Tarık" diye konuştum ama aklım hala onlardaydı neredeler, ne yapıyorlar bilmiyorum bana ihanet'mi ettiler. Aklımdan çıkmıyor özellikle o son ihtimal, kardeş kardeşe kıyarmı.

 

Burnuma gelen keskin kokuyla geldiklerini anladım "geldiler" kafamı onaylayarak salladım. Elimi masada olan bezle temizledim ve çeliğe karşı uzattım "hoşgeldin" dedim. Elimi sıktı ve "hoşbuldum" dedi "isteklerin neler"

"Direk konuya girelim diyorsun" dedim bana baktı "yavaş olmayı sevmem" cümlesinin altında büyük bir ima vardı, ona sırıttım ve aynı imayla "bende yavaş olanları pek fazla sevmem" dedim buna karşılık sırıttı.

 

"Siz burda kalın tek başıma konuşacağım" Salihle Murat'a bakarak "Nil" Murat'ın uyarıcı ses tonuna karşılık "tek konuşacağım dedim" ve "buyur" dedim çelik tarıka baktı belindeki silahı ona verdi ve "burda kal" dedi. Eve doğru ilerledim çelik arkamdan doğru geldi üst kata çıktım ve çalışma odasının şifresini girdim kapıyı açık bıraktım arkamdan içeri girdi ve tekli koltuğa oturdu.

 

"Şarap içermsin" diye konuştum "her ortağına böyle mi davranırsın" dedi "hepsine değil" diyerek göz kırptım ve masaya bıraktım kadehi içti. Karşısına oturdum ve masanın üstünde olan dosyadan bir kaç belge çıkarttım "bana bu adamları bulmanı ve bana getirmeni istiyorum ayrıca bir adamını da" dedim. Uzattığım belgeleri elimden aldı ve incelemeye başladı kafasını kaldırmadan "kimi istiyorsun benden" kadehimden bir yudum aldım "tarık onu istiyorum" kafasını usulca kaldırdı ve "onu sana vereceğimi düşündüren şey nedir" dedi , belgeleri masaya bıraktı "bir karın var onu bulmanda yardımcı olurum" yüzü buz kesmişti ve acı kahveleri ile gözlerimi deliyordu "evli olduğumu nerden öğrendin" dedi "teknoloji çok gelişti hadi ama tek tuşla herşeyi bulabiliriz" dedim

 

Bana baktı lakin bakışları beni çözmeye çalışıyordu, bilmediği bir şey vardı ben istemediğim sürece kimse beni çözemezdi "ilk teklifin kabul ama ikinciyi düşünücem" dedi "anlaştık O zaman" dedim. Ayağa kalktı ve elini uzattı, uzattığı elini sıktım ve birlikte diğerlerinin yanına geri döndük.

 

"Tarık hadi gidelim" tarık kafasıyla onaylayarak çeliği takip etti ve bir süre sonra bakış açımdan çıktılar.

 

"Salih akşam labaratuvara gel koluna bakalım eksik olanları tamamlayalım" dedim ve "murat sende güvenliği artır herkesi yakın takibe al" dedim. "Neyin tedbiri bu nil" "savaş başlicak ve ben bu savaşta kaybeden olmayacam murat içimizde hainler var ve o haini bulduğum zaman kim olursa olsun geberteceğim" dedim ve oradan ayrıldım.

 

                                       ....

 

Üç saatir lanet bilgisayarın şifresini kırmaya çalışıyordum ama bir türlü beceremiyorum, nasıl bir şifre koyduysam aklıma bile gelmiyor.

En sonunda vazgeçip bilgisayarın başından kalktım.

 

Kapı zili çalmasıyla bilgisayarı çıkardığım yere geri koydum, kapıyı açtım "ıvan ne işin var burda" saçı başı dağılmıştı. Elindeki yemeği göstererek "sana bir şeyler getirdim gelmicekmisin eve" dedi "evet bana ait olmayan yerlerde kalmayı sevmediğimi bilirsin" kapıdan içeri giridi ve yemeği masanın üstüne koydu, "orası seninde evin Nil sadece benim değil" koltuğa oturdum "sana dedim ıvan orası benim değil ben oraya ait değilim" inadımı kıramayacağını anladığında " 2 hafta sonra Türkiye dönüyormuşsun" "evet buradaki işim bitti evime döneceğim" dedim oturduğum koltuktan kalktım.

 

Pencereye yaklaştım ıvan arkama geçti ve bir eliyle omuzuna dokundu "bize bir kere bir" lafını bitirmesine izin vermedim "bunu daha önce konuşmuştuk diye hatırlıyorum Türkiye'de" dedim.

Kafasını açık olan boynuma gömdü , nefesini hissediyordum omzundaki elini karnıma getirdi ve beni kendine yaklaştırdı, ona döndüm kafasını boynumdan çekti lakin gözleri dudaklarımı buldu.

Burunlarımız aynı hızaya gelmişti dudaklarımız arasında bir milim vardı ve usulca dudaklarımı öptü yavaş ve temkinli öpüyordu. Onu kendimden uzaklaştırdım ve "olmaz ıvan git" dedim "lütfen Nil yapma" dedi ama onu umursamadım "yemek getirdiğini için saol ama git ıvan" benden ayrıldı ve evden dışarı çıktı. Masada kağıtların arasında olan yırtık fotoğrafı aldım ve uzun uzun baktım gözümün önünde anlılar canlandı, varlığı buradaydı ama o yoktu, kendini hatırlatmıyordu bana.

 

Tıpkı bir karanlık gibiydi yanımda ama sadece karanlık gibi fısıltısı vardı o var ama yok ve bundan çok yoruldum. Karanlığın fısıltıları beni kendine daha da çok çekmesinden yoruldum ama sırtımı yaslıyabileceğim kimse yoktu .

 

Yılbaşına özel yeni bölüm atayım dedim

YEni bölüm nasıl fikirlerinizi yorumlarda paylaşınnnnn

 

Bölüm : 31.12.2024 21:25 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...